[h=2]
Bu yaz kızım ailesi ile birlikte bizde kaldı, biricik torunumun yeni konuşmaya başladığı için kendine özgü ürettiği sempatik sözcükler ve onun konuşma denemeleri, kendini ifade etme tarzı hala gözümün önünde, sesi kulaklarımda; örneğin beni Anneanne değil de Anina diye çağırıyor.[/h]Dostlarım ve yakınlarım bu ismin bana çok yakıştığında hem fikirler. Oturmamı istediği zaman “Anina otuk” diye eliyle oturmamı istediği koltuğu gösteriyor. Daha bunun gibi birçok kendi üretimi sözcük var. Hoşumuza giden bu sevimli sözcükleri tekrar etmemek için büyük gayret sarf ediyoruz. Çünkü biliyoruz ki biz yetişkinler kendi kurduğumuz cümlelerde sözcüğü doğru şekli ile kullanmalıyız ki bu bebek dili uzun yıllar kullanılmasın. Ne kadar başarabiliyoruz bilmiyorum ama çok dikkat ediyoruz.
Sizin de küçük yavrunuz bazı kelimeleri tam söyleyemiyor ve bu sizin çok hoşunuza mı gidiyor? İki yaşında bu sevimli sözcükler kulağa çok hoş gelirken yavrunuz dört yaşına gelmiş ve henüz bebek dilini bırakmamışsa acaba uzun süre böyle mi kalacak diye endişelenmeye başlayabilirsiniz.
Birçok çocuk üç yaşına kadar neredeyse bin sözcük sahibi olup bizi şaşırtabiliyorsa da çocukların uzun süre kendilerine özgü sözcükleri kullanmaya devam etmeleri normal sayılır.
Çocuğunuzun öğrendiği her sözcük aynı zamanda onun yeni fikir ve olgularla karşılaşması demektir. Okul öncesi dönemde ne kadar sözel etkileşim içinde olursa ilerdeki okul başarısı o kadar etkilenecektir. Yuvaya başladıklarında sahip oldukları sözcük sayısı tüm akademik başarılarını etkileyebiliyor.
Neler Yapılabilir?
Yeni sözcükler üzerinde durun. Çocuğunuz üzerindeki en etkili kişi olarak günlük aktiviteler sırasında çocuğunuza yeni bir sözcük öğretme fırsatlarını kaçırmayın. Çarşıda , pazarda, parklarda, müzelerde onu hiç bilmediği kavramlar ve sözcüklerle tanıştırın..
Çocuğunuz içinde bulunduğu bağlamda yani yaşadığı bir olayda sözcüklerin anlamlarını kavrayabilir. Onun için çok zor diye düşünmeyin; birlikte gördüğünüz, yaşadığınız olaylar üzerinde konuşun. Yeni bir sözcüğü kullanmaktan kaçınmayın. Örnek verecek olursak: Bir kediyi yavrularına yiyecek verirken gözlemleyip kedilerin aslanlara benzediği, yavrularını emzirdikleri, tüyleri ve bıyıkları olduğu ve bu hayvanlara memeli hayvan dendiği anlatılabilir. Bu konuşma uzarsa post, yele, pençe gibi terimleri de sohbetinize katabilirsiniz. Günlük konuşmalara başka bir örnek de bir giysinin renginden bahsederken o giysinin hangi renklerle yakıştığı, ona uygun olan çorap veya pantolonun hangileri olabileceği üzerine konuşmaktır.
Çocuğunuzun ilgilendiği konuyu tanıyıp o konuyu genişletebilirsiniz. Birçok çocuğun yoğunlaştığı, bayıldığı oyuncaklar vardır. Dora, arabalar, inşaat araçları gibi..Bu konular hakkında konuşurken bir iki yeni kavram ve sözcüğü konuşmanıza ekleyebilirsiniz. İnşaat araçlarını çok seviyorsa tanımadığı bir iki aracı, köpekleri çok seviyorsa köpek cinslerini sohbetinize katabilirsiniz. İlgi alanı ile yaptığı sohbetler çok hoşuna gidecek ve yeni şeyler öğrenmeye çok daha hazır olacaktır. Unutmayın ki çocuğunuz üç yaşına kadar çok hızlı öğrenir ve aklında tutabilir.
Tekrarlar çok yararlı olur
Çocuğunuzun dil gelişimi hızla ilerliyorsa da hala bebek dilini kullanabilir. Bu durumda düzeltmek için gayret göstermek, güç mücadelesine girmek aksi bir etki yaratır ve inatlaşmaya dönüşür. Bunun yerine çocuğunuz bebek diline tekrar dönüş yaparsa siz sakince kendi verdiğiniz cevapta yanlış kullandığı sözcüğün doğrusunu kullanırsınız. Çocuğunuzun konuşurken kaygı duymaması çok önemlidir. Önemli değişiklikler, taşınma, kardeş gelmesi gibi durumlar kaygı uyandırır. Benzer dönemlerde çocuğunuz bebek gibi olmak isteyebilir. Bu dil gelişimini de etkileyecektir. Öğrenmiş olduğu sözcükleri bırakıp tekrar bebek diline dönebilir. Telaşlanmadan geri gidişlerin tekrar düzeleceğini bilin. Önemli olan sizin kullandığınız dilin içinde o bebek dilinin bulunmamasıdır.
Çocuğunuza Konuşması İçin Fırsat Verin
Birçok durumda çocuğunuzu sohbet etmeye ve bolca konuşmaya davet edin. Bunun için ilk yapacağınız iş televizyonu, telefonunuzu, bilgisayarınızı kapatmak ve tüm ilginizi çocuğunuza vermeye kararlı olmaktır. Tüm dikkatinizi verdiğinizde çocuğunuzun size ne iletmek istediğini anlayabilir ve anlatmak istediğini nasıl daha genişletebileceğini ona gösterebilirsiniz. Gün boyunca çeşitli aktivitelere beraber katılıp düşüncelerini dile getirmesi için teşvik edebilirsiniz.
Arabada giderken gördüklerini anlatmasını isteyebilir, bir kitabı okurken arada durup hikâyede ne olduğunu sorabilirsiniz.
Unutulmaması gereken en önemli konu konuşma becerisi ve sözcük zenginliğinin doğal olarak ve hiç zorlama olmadan edinildiğidir.
Yıldız Çakar'ın Kaleminden Alıntıdır...
Bu yaz kızım ailesi ile birlikte bizde kaldı, biricik torunumun yeni konuşmaya başladığı için kendine özgü ürettiği sempatik sözcükler ve onun konuşma denemeleri, kendini ifade etme tarzı hala gözümün önünde, sesi kulaklarımda; örneğin beni Anneanne değil de Anina diye çağırıyor.[/h]Dostlarım ve yakınlarım bu ismin bana çok yakıştığında hem fikirler. Oturmamı istediği zaman “Anina otuk” diye eliyle oturmamı istediği koltuğu gösteriyor. Daha bunun gibi birçok kendi üretimi sözcük var. Hoşumuza giden bu sevimli sözcükleri tekrar etmemek için büyük gayret sarf ediyoruz. Çünkü biliyoruz ki biz yetişkinler kendi kurduğumuz cümlelerde sözcüğü doğru şekli ile kullanmalıyız ki bu bebek dili uzun yıllar kullanılmasın. Ne kadar başarabiliyoruz bilmiyorum ama çok dikkat ediyoruz.
Sizin de küçük yavrunuz bazı kelimeleri tam söyleyemiyor ve bu sizin çok hoşunuza mı gidiyor? İki yaşında bu sevimli sözcükler kulağa çok hoş gelirken yavrunuz dört yaşına gelmiş ve henüz bebek dilini bırakmamışsa acaba uzun süre böyle mi kalacak diye endişelenmeye başlayabilirsiniz.
Birçok çocuk üç yaşına kadar neredeyse bin sözcük sahibi olup bizi şaşırtabiliyorsa da çocukların uzun süre kendilerine özgü sözcükleri kullanmaya devam etmeleri normal sayılır.
Çocuğunuzun öğrendiği her sözcük aynı zamanda onun yeni fikir ve olgularla karşılaşması demektir. Okul öncesi dönemde ne kadar sözel etkileşim içinde olursa ilerdeki okul başarısı o kadar etkilenecektir. Yuvaya başladıklarında sahip oldukları sözcük sayısı tüm akademik başarılarını etkileyebiliyor.
Neler Yapılabilir?
Yeni sözcükler üzerinde durun. Çocuğunuz üzerindeki en etkili kişi olarak günlük aktiviteler sırasında çocuğunuza yeni bir sözcük öğretme fırsatlarını kaçırmayın. Çarşıda , pazarda, parklarda, müzelerde onu hiç bilmediği kavramlar ve sözcüklerle tanıştırın..
Çocuğunuz içinde bulunduğu bağlamda yani yaşadığı bir olayda sözcüklerin anlamlarını kavrayabilir. Onun için çok zor diye düşünmeyin; birlikte gördüğünüz, yaşadığınız olaylar üzerinde konuşun. Yeni bir sözcüğü kullanmaktan kaçınmayın. Örnek verecek olursak: Bir kediyi yavrularına yiyecek verirken gözlemleyip kedilerin aslanlara benzediği, yavrularını emzirdikleri, tüyleri ve bıyıkları olduğu ve bu hayvanlara memeli hayvan dendiği anlatılabilir. Bu konuşma uzarsa post, yele, pençe gibi terimleri de sohbetinize katabilirsiniz. Günlük konuşmalara başka bir örnek de bir giysinin renginden bahsederken o giysinin hangi renklerle yakıştığı, ona uygun olan çorap veya pantolonun hangileri olabileceği üzerine konuşmaktır.
Çocuğunuzun ilgilendiği konuyu tanıyıp o konuyu genişletebilirsiniz. Birçok çocuğun yoğunlaştığı, bayıldığı oyuncaklar vardır. Dora, arabalar, inşaat araçları gibi..Bu konular hakkında konuşurken bir iki yeni kavram ve sözcüğü konuşmanıza ekleyebilirsiniz. İnşaat araçlarını çok seviyorsa tanımadığı bir iki aracı, köpekleri çok seviyorsa köpek cinslerini sohbetinize katabilirsiniz. İlgi alanı ile yaptığı sohbetler çok hoşuna gidecek ve yeni şeyler öğrenmeye çok daha hazır olacaktır. Unutmayın ki çocuğunuz üç yaşına kadar çok hızlı öğrenir ve aklında tutabilir.
Tekrarlar çok yararlı olur
Çocuğunuzun dil gelişimi hızla ilerliyorsa da hala bebek dilini kullanabilir. Bu durumda düzeltmek için gayret göstermek, güç mücadelesine girmek aksi bir etki yaratır ve inatlaşmaya dönüşür. Bunun yerine çocuğunuz bebek diline tekrar dönüş yaparsa siz sakince kendi verdiğiniz cevapta yanlış kullandığı sözcüğün doğrusunu kullanırsınız. Çocuğunuzun konuşurken kaygı duymaması çok önemlidir. Önemli değişiklikler, taşınma, kardeş gelmesi gibi durumlar kaygı uyandırır. Benzer dönemlerde çocuğunuz bebek gibi olmak isteyebilir. Bu dil gelişimini de etkileyecektir. Öğrenmiş olduğu sözcükleri bırakıp tekrar bebek diline dönebilir. Telaşlanmadan geri gidişlerin tekrar düzeleceğini bilin. Önemli olan sizin kullandığınız dilin içinde o bebek dilinin bulunmamasıdır.
Çocuğunuza Konuşması İçin Fırsat Verin
Birçok durumda çocuğunuzu sohbet etmeye ve bolca konuşmaya davet edin. Bunun için ilk yapacağınız iş televizyonu, telefonunuzu, bilgisayarınızı kapatmak ve tüm ilginizi çocuğunuza vermeye kararlı olmaktır. Tüm dikkatinizi verdiğinizde çocuğunuzun size ne iletmek istediğini anlayabilir ve anlatmak istediğini nasıl daha genişletebileceğini ona gösterebilirsiniz. Gün boyunca çeşitli aktivitelere beraber katılıp düşüncelerini dile getirmesi için teşvik edebilirsiniz.
Arabada giderken gördüklerini anlatmasını isteyebilir, bir kitabı okurken arada durup hikâyede ne olduğunu sorabilirsiniz.
Unutulmaması gereken en önemli konu konuşma becerisi ve sözcük zenginliğinin doğal olarak ve hiç zorlama olmadan edinildiğidir.