SUZUKİ YÖNTEMİ
Müziksel yetenek geliştirme yoluyla müzik öğretim yöntemi
Tanımı
Müziksel yetenek geliştirme yoluyla müzik öğretim yöntemi; müziksel gelişmeye ilişkin bilişsel, duyuşsal, devinişsel ve sezişsel davranışları, müzik yeteneğini geliştirerek öğretme yoludur.
Bu yönteme, daha kısa bir anlatımla müziksel yetenek geliştirme yöntemi denir.Bu yöntem, müziksel gelişmeye ilişkin davranışları müziksel yeteneği geliştirmeye bağlaması nedeniyle, kısaca, geliştirimsel yöntem olarak da adlandırılabilir. Yöntem; ilgili çevrelerde ve literatürde, daha çok oluşturucusu ünlü müzik eğitimcisi Shnichi Suzuki (1898-1998)'nin soyadıyla adlandırılır ve Suzuki yöntemi olarak bilinir, anılır.
Özellikleri
Bu yöntem, müzik yeteneğini geliştirme yoluyla müzik eğitimi yaklaşımından kaynaklanır. Bu yaklaşıma kısaca yetenek eğitimi yoluyla müzik eğitimi yaklaşımı da denir. Bu yöntem "ana-dili-yöntemi"nden veya "ana dilini öğrenme yöntemi"nden yola çıkarak, ona benzer biçimde bir "(çalgısal) müzik dilini öğrenme yöntemi" oluşturma çabasıyla ortaya çıkar.
Bu yöntemde; yöntemin oluşturucusu ve geliştiricisinin keman eğitimcisi olması nedeniyle, çalgı olarak keman kullanılır. Ancak, yöntem ortaya çıkışından bir süre sonra viyola, viyolonsel, piyano ve flütle de uygulanmıştır. Diğer belli çalgılarla da uygulanabilir, uygulanmıştır, uygulanmaktadır.
Yöntem dinleme, ezberleme, taklit etme, gözlemleme , yineleme davranışları üzerine kurulur.
Yöntemin ağırlık noktaları: Dinleme-Taklit etme-Güdülenme- Modelden Öğrenme-Ezber çalarak İçselleştirme-Yaratıcı yineleme (Tekrarlama)
Bu yöntemde yetenek eğitimine bebeklik döneminde keman müziği dinletimiyle başlanır ne de bebeğe dinletilen keman müzikleri onun ileride çalacağı-çalışacağı keman parçalarıdır. Bebek bu parçaları dinleye dinleye büyür, belleğine alır, belleğinde depolar ve giderek adım adım ezberler. Dinletilen keman müziği bebeğin çevresinin ve aile içindeki yaşamının ayrılmaz bir öğesini (parçasını) oluşturur. Doğduğu andan itibaren sürekli keman müziği dinleyen çocuk ikibuçuk-üç yaşına gelince belleğinde zengin bir keman müziği dağarcığıyla kemanı eline alır, keman dersleri almaya, daha önce dinlediği parçaların çalınışlarını izlemeye, çalınırken neler olup bittiğini görmeye- anlamaya ve kısa bir süre içinde onları kendi çabasıyla kendi kemanında ezberden çalmaya başlar.
Çocuğun keman eğitimine; başlangıcından itibaren annesi de katılır, keman derslerinde yanında bulunur, güven duygusu içinde olmasını sağlar ve günlük çalışmalarında ona yardımcı olur. Çocuğun salt ezber yoluyla keman eğitimi yaklaşık iki-üç yıl sürer. Ondan sonra parçaları notasından okuyarak keman eğitimi aşamasına gelinir. Ancak bu aşamada da teknik gelişim için gerekli çalışmalar ezber çalma yoluyla yapılır, gerçekleştirilir. Çalınan/çalışılan parçalar yalından karmaşığa ve kolaydan zora doğru giden bir sıra izler ve etkin dağar da sürekli yer alır. Genellikle derslerde çalan öğrencilerin yanı sıra dinleyen / gözleyen / izleyen öğrenciler de anneleriyle birlikte bulunur. Tüm öğrenciler sırasıyla aynı aşamalardan geçerler, aynı eserleri çalarlar/çalışırlar, aynı eserleri seslendirirler/ yorumlarlar. Böylece tüm öğrenciler aynı dağara sahip olurlar. Öğrenciler yarışmaya değil, yardımlaşmaya yönlendirilir ve özendirilir.
Çalışmalarda yapay materyal değil, olabildiğince gerçek materyal kullanılır. Başka bir deyişle çalışmalar (soyut ve) yapay dizi, alıştırma ve etütler yerine, (somut ve) gerçek parçalar veya onlardan alıntılar üzerinde yapılır. Eserlerden önce onlara hazırlayıcı yapay ve soyut çalışmalara yer verilmez, eserlerde kapsanan tekniklere ilişkin gerçek ve somut çalışmalara yer verilir.
Bu yöntemle yapılan yetenek eğitiminin amacı; öğrencinin müziksel potansiyelini olabildiğince harekete geçirmek ve kullandırmak, müziksel yeteneğini olabildiğince geliştirmek ve müziksel kapasitesini olabildiğince en yüksek düzeye çıkarmaktır.
Bu amaç doğrultusunda yapılan yetenek eğitiminden geçen öğrenciler ilgililik, isteklilik, yatkınlık, sabırlılık, kararlılık ve yönelmişlik durumlarına göre ya genel keman eğitimi, ya özengen keman eğitimi, ya da mesleksel keman eğitimi almış olurlar. Bunun her üçü de gereklidir ve geçerlidir. Çünkü toplumda bunların her birinin kendine özgü işleyen ve birbirlerini tamamlayan bütünleyen işgörüleri vardır. Bu nedenle bunlardan herhangi biri diğerlerinin yerini alamaz, diğerlerinin yerine geçemez; bunların herhangi birinden vazgeçilemez.
Kullanımı Müziksel yetenek geliştirme yöntemi; Suzuki tarafından izlenen yaklaşıma sıkı sıkıya bağlı kalınması durumunda, öğrenmeye başlama yaşı, öğrenme süreci, öğrenme aşamaları ve öğrenme süresi bakımından kemana eşdeğer diğer çalgılar üzerinde de uygulanabilir. Nitekim böyle bir uygulama viyola, viyolonsel, piyano ve yanflütle de yapılmış bulunmaktadır. Burada izlenen yaklaşıma bağlı kalınması durumunda, özellikle ikibuçuk-üç yaşından daha önceki dönemde çocuğun oynayabileceği veya kullanabileceği, çocuğa uygun diğer çalgılarla da müziksel yetenek geliştirme yöntemi veya yetenek eğitimi yöntemi uygulanabilir. (Uçan, Yıldız ve Bayraktar, 1999: 99-102)
2.2. ORFF YÖNTEMİ
Orff öğretisi adını, 1885-1982 yılları arasında yaşamış olan Alman besteci ve müzik öğreticisi Carl Orff’tan almıştır. işitsel algıyı ve işitsel algı farklılıklarını geliştirmeye ve kişilik oluşumunu bireyselliği bozmadan grup içinde geliştiren öğretidir.
Ezgili-ezgisiz vurmalı çalgılar olan Orff çalgıları dört-beş yaş çocuğunun çalabileceği bir çalma kolaylığına sahiptir. Bu nedenle okul öncesinde Orff çalgıları en çok tercih edilen ve kullanılan çalgılardır.Orff yöntemiyle yapılan eğitimde grubun çok kalabalık olmaması kontrol açısından gereklidir. Genellikle sekiz-on iki öğrenciyle sınırlı tutulan çalışmalar okulda öğretmenin gözetiminde sürdürülür. Çocuğun ayrıca çalışması gerekmemektedir (2) (Tufan, 1995: 36)
Tanımı
Devinme / ritimleme / söyleme-çalma / doğaçlama yoluyla müzik öğretim yöntemi, müziksel temel oluşturmaya ilişkin davranışları, duyulan müzikleri ve alınan belirli müziksel etkileri ritmik biçimli bedensel devinimlerle ifade ederek öğretme yoludur. Bu yönteme, daha kısa bir anlatımla müziksel devinme /ritimleme / söyleme / çalma / doğaçlama yöntemi denir. Bu yöntem, müziksel temel oluşturmaya ilişkin davranışları doğaçlamaya bağlaması nedeniyle, kısaca, doğaçsal yöntem olarak da adlandırılabilir. Yöntem, ilgili çevrelerde ve literatürde,daha çok, oluşturucusu - geliştiricisi ünlü müzik eğitimcisi Carl
Orff (1895-1982)'un soyadıyla adlandırılır ve Orff yöntemi olarak bilinir, anılır.(3) (Uçan, 1999)
Özellikleri
Yöntem devinme, ritimleme, konuşma, söyleme-çalma ve doğaçlama yoluyla müzik eğitimi yaklaşımından kaynaklanır. Orff yönteminin temelinde / kökeninde öz müzikleme yatar. Çünkü özdevinme ve özmüzikleme çocuğa özgü kendini anlatma biçiminin iki temel öğesini oluşturur. Çocukta özdevinme ve özmüzikleme daha çok doğaçlama eksenlidir,
doğaçlama eksenine oturur. Başka bir deyişle, çocuğun yaratma/ üretme davranışı daha çok doğaçlama kökenli, doğaçlama öncelikli ve doğaçlama ağırlıklıdır. Doğumla birlikte kendini belli etmeye başlayan devinimsel ve sessel yaratma / üretme çocuğun doğal bir davranışsal özelliğidir. Çocuğun bu doğal/ doğuşsal özelliği çok kısa bir süre içinde giderek müziksel yaratma /üretme davranışına dönüşür.
Çocukların öz devinimleri genel olarak salınma, sallanma,kımıldama / kımıldanma, yürüme, koşma, adımlama, atlama,sıçrama, hoplama, zıplama davranışları üzerine kurulur. Çocuklar müziksel ses üretmede ve müzik yapmada / yaratmada kendi bedenlerini, ses üretim organlarını ve çalgılarını kullanırlar.
Küçük yaşlarda çocuklar çalgıları daha çok vurma davranışıyla çalarlar. Bu nedenle çocukların en ilk, en kolay ve en yaygın kullanabildikleri çalgılar vurmalı çalgılardır. Çocukların kullandıkları vurmalı çalgılar vurmalı ritim çalgıları, vurmalı ezgi çalgıları ve vurmalı tını / renk çalgıları olmak üzere üç ana kümeye ayrılır.
Bu yöntem sırasıyla; ritimleme, ezgileme, biçimleme ve dizileme/dizgeleme aşamalarından oluşur. Önce ritimleme ve ezgileme kavramları öğrenilir, daha sonra biçimleme kavramı işlenir. Ritimleme ve ezgileme etkinlikleri benzetme ve yineleme ile başlar, çeşitleme ve doğaçlama ile gelişir, bireysel söyleme/çalma yani sololama ve toplu söyleme/çalma yani korolama / orkestralama ile biçimlemeye yönlenir. Yaratılan veya seslendirilen / yorumlanan müziği bireysel ve toplu söyleme/ çalma çalışmaları, yani oturtum çalışmaları, onu biçimlendirmenin veya ona biçim vermenin ana çizgisini oluşturur.
Bu yöntemde çocuklar devinerek, oynayarak, söyleyerek ve çalarak yaratıcı etkinliklerde bulunurlar. Bu yöntem kısaca, eyleyerek, yaparak, yaşayarak ve yaratarak müzik eğitimi yöntemi diye de tanımlanabilir.
Ritimleme;
Ritimli konuşma kalıpları oluşturma,
Oluşturulan ritimli konuşma kalıplarını söyleme,
Ritimli konuşma kalıplarını sabit perdelere (seslere) aktarma,
Sabit perdelere aktarılı ritimli konuşma kalıplarını düzenli
vuruşla söyleme,
Sabit perdelere aktarılı ritimli konuşma kalıplarını söylerken
düzenli vuruş yapma,
Ritimli konuşma kalıplarını önce çizgisel, sonra geleneksel
notalama,
Ritimsel taklit etme-öykünme ve oluşturma (motifleştirme),
Soru ve Cevap' yoluyla ritimsel motifler oluşturma-geliştirme,
Oluşturulan ritimsel motiflerden bir ritimsel cümle oluşturma
(oluşturulan motifleri cümleleştirme),
Ritimsel cümlelerden bir ritmik parça ( örneğin bir rondo)
oluşturma (Ritimsel rondo biçimi: A B A C A D A kuruluşunda).
Ezgileme;
. Ezgilemeye sol-mi ile başlama, ezgilemede sol-mi'yi başlangıç
noktası olarak alma/kullanma,
(Avrupa‘da sol-mi, çocukların 'ilk doğal ses aralığı' olarak kabul edilir.)
Ezgilemede sol-mi'ye re-do'yu ekleme,
Bir pedal sesi eşlik olarak kullanma, ezgiyi bir pedal sesle eşlikleme,
Pedal sesi taklit etme ve pedal ses taklidinden motif
oluşturma ve geliştirme,
Oluşturulan motiflerden bir ezgisel cümle oluşturma
(oluşturulan / geliştirilen motifleri cümleleştirme),
Ezgisel cümlelerden bir parça/eser (rondo) oluşturma
(Ezgisel rondo biçimi: A B A C A D A )
Dizileme/Dizgeleme
Sol-mi küçük üçlüsü ikiperdeli çekirdek ses öbeğidir, iki perdeli çekirdek ses öbeğinden beş perdeli dizi ye gelinir, beş perdeli diziden yedi/sekiz perdeli dizi ye varılır.
Orff öğretisinin temel basamakları;
DİL
MÜZİK Ortak dil: RİTM’dir.
HAREKET- DANS’ tır.
Çocuklar doğuştan hareketlidir. Hareket eder, şarkı söyler ve dans ederler. Büyüdükçe, bu yapısal özellik kaybolur. Orff öğretisi ile çocuklardaki bu özelliklerin, yeteneklerin kaybolması engellenir. Büyüklerde ise, kaybolan yetenekler ortaya çıkarılır.
Öğretinin temeli, doğaçlamadır. Uzman bir eğitimcinin yönlendirmesi ile çocuk yada büyükler;
v Şarkı söyleyebilir, dans edebilirler,
v Beyin ile duygular arasındaki koordinasyonu geliştirler,
v Müziğin temek kuralları ile tanışırlar,
v Değişik çalgılarla tanışırlar,
v Sanatsal eğitime hazır biçimde gelirler,
v Doğaçlamalar yolu ile yaratıcılıklarını geliştirirler,
v Kendilerini müzikle (dil, hareket, müzik) ifade ederken, toplum içindeki yerlerini, görevlerini fark ederler.
v İç ve dış disiplinleri gelişir.(5)
Kullanımı: Bu yöntem öğrenci merkezli bir yöntemdir, bu nedenle öğrenci merkezli müzik eğitimi ve öğretimi yaklaşımına çok uygundur.
Müziksel yetenek geliştirme yoluyla müzik öğretim yöntemi
Tanımı
Müziksel yetenek geliştirme yoluyla müzik öğretim yöntemi; müziksel gelişmeye ilişkin bilişsel, duyuşsal, devinişsel ve sezişsel davranışları, müzik yeteneğini geliştirerek öğretme yoludur.
Bu yönteme, daha kısa bir anlatımla müziksel yetenek geliştirme yöntemi denir.Bu yöntem, müziksel gelişmeye ilişkin davranışları müziksel yeteneği geliştirmeye bağlaması nedeniyle, kısaca, geliştirimsel yöntem olarak da adlandırılabilir. Yöntem; ilgili çevrelerde ve literatürde, daha çok oluşturucusu ünlü müzik eğitimcisi Shnichi Suzuki (1898-1998)'nin soyadıyla adlandırılır ve Suzuki yöntemi olarak bilinir, anılır.
Özellikleri
Bu yöntem, müzik yeteneğini geliştirme yoluyla müzik eğitimi yaklaşımından kaynaklanır. Bu yaklaşıma kısaca yetenek eğitimi yoluyla müzik eğitimi yaklaşımı da denir. Bu yöntem "ana-dili-yöntemi"nden veya "ana dilini öğrenme yöntemi"nden yola çıkarak, ona benzer biçimde bir "(çalgısal) müzik dilini öğrenme yöntemi" oluşturma çabasıyla ortaya çıkar.
Bu yöntemde; yöntemin oluşturucusu ve geliştiricisinin keman eğitimcisi olması nedeniyle, çalgı olarak keman kullanılır. Ancak, yöntem ortaya çıkışından bir süre sonra viyola, viyolonsel, piyano ve flütle de uygulanmıştır. Diğer belli çalgılarla da uygulanabilir, uygulanmıştır, uygulanmaktadır.
Yöntem dinleme, ezberleme, taklit etme, gözlemleme , yineleme davranışları üzerine kurulur.
Yöntemin ağırlık noktaları: Dinleme-Taklit etme-Güdülenme- Modelden Öğrenme-Ezber çalarak İçselleştirme-Yaratıcı yineleme (Tekrarlama)
Bu yöntemde yetenek eğitimine bebeklik döneminde keman müziği dinletimiyle başlanır ne de bebeğe dinletilen keman müzikleri onun ileride çalacağı-çalışacağı keman parçalarıdır. Bebek bu parçaları dinleye dinleye büyür, belleğine alır, belleğinde depolar ve giderek adım adım ezberler. Dinletilen keman müziği bebeğin çevresinin ve aile içindeki yaşamının ayrılmaz bir öğesini (parçasını) oluşturur. Doğduğu andan itibaren sürekli keman müziği dinleyen çocuk ikibuçuk-üç yaşına gelince belleğinde zengin bir keman müziği dağarcığıyla kemanı eline alır, keman dersleri almaya, daha önce dinlediği parçaların çalınışlarını izlemeye, çalınırken neler olup bittiğini görmeye- anlamaya ve kısa bir süre içinde onları kendi çabasıyla kendi kemanında ezberden çalmaya başlar.
Çocuğun keman eğitimine; başlangıcından itibaren annesi de katılır, keman derslerinde yanında bulunur, güven duygusu içinde olmasını sağlar ve günlük çalışmalarında ona yardımcı olur. Çocuğun salt ezber yoluyla keman eğitimi yaklaşık iki-üç yıl sürer. Ondan sonra parçaları notasından okuyarak keman eğitimi aşamasına gelinir. Ancak bu aşamada da teknik gelişim için gerekli çalışmalar ezber çalma yoluyla yapılır, gerçekleştirilir. Çalınan/çalışılan parçalar yalından karmaşığa ve kolaydan zora doğru giden bir sıra izler ve etkin dağar da sürekli yer alır. Genellikle derslerde çalan öğrencilerin yanı sıra dinleyen / gözleyen / izleyen öğrenciler de anneleriyle birlikte bulunur. Tüm öğrenciler sırasıyla aynı aşamalardan geçerler, aynı eserleri çalarlar/çalışırlar, aynı eserleri seslendirirler/ yorumlarlar. Böylece tüm öğrenciler aynı dağara sahip olurlar. Öğrenciler yarışmaya değil, yardımlaşmaya yönlendirilir ve özendirilir.
Çalışmalarda yapay materyal değil, olabildiğince gerçek materyal kullanılır. Başka bir deyişle çalışmalar (soyut ve) yapay dizi, alıştırma ve etütler yerine, (somut ve) gerçek parçalar veya onlardan alıntılar üzerinde yapılır. Eserlerden önce onlara hazırlayıcı yapay ve soyut çalışmalara yer verilmez, eserlerde kapsanan tekniklere ilişkin gerçek ve somut çalışmalara yer verilir.
Bu yöntemle yapılan yetenek eğitiminin amacı; öğrencinin müziksel potansiyelini olabildiğince harekete geçirmek ve kullandırmak, müziksel yeteneğini olabildiğince geliştirmek ve müziksel kapasitesini olabildiğince en yüksek düzeye çıkarmaktır.
Bu amaç doğrultusunda yapılan yetenek eğitiminden geçen öğrenciler ilgililik, isteklilik, yatkınlık, sabırlılık, kararlılık ve yönelmişlik durumlarına göre ya genel keman eğitimi, ya özengen keman eğitimi, ya da mesleksel keman eğitimi almış olurlar. Bunun her üçü de gereklidir ve geçerlidir. Çünkü toplumda bunların her birinin kendine özgü işleyen ve birbirlerini tamamlayan bütünleyen işgörüleri vardır. Bu nedenle bunlardan herhangi biri diğerlerinin yerini alamaz, diğerlerinin yerine geçemez; bunların herhangi birinden vazgeçilemez.
Kullanımı Müziksel yetenek geliştirme yöntemi; Suzuki tarafından izlenen yaklaşıma sıkı sıkıya bağlı kalınması durumunda, öğrenmeye başlama yaşı, öğrenme süreci, öğrenme aşamaları ve öğrenme süresi bakımından kemana eşdeğer diğer çalgılar üzerinde de uygulanabilir. Nitekim böyle bir uygulama viyola, viyolonsel, piyano ve yanflütle de yapılmış bulunmaktadır. Burada izlenen yaklaşıma bağlı kalınması durumunda, özellikle ikibuçuk-üç yaşından daha önceki dönemde çocuğun oynayabileceği veya kullanabileceği, çocuğa uygun diğer çalgılarla da müziksel yetenek geliştirme yöntemi veya yetenek eğitimi yöntemi uygulanabilir. (Uçan, Yıldız ve Bayraktar, 1999: 99-102)
2.2. ORFF YÖNTEMİ
Orff öğretisi adını, 1885-1982 yılları arasında yaşamış olan Alman besteci ve müzik öğreticisi Carl Orff’tan almıştır. işitsel algıyı ve işitsel algı farklılıklarını geliştirmeye ve kişilik oluşumunu bireyselliği bozmadan grup içinde geliştiren öğretidir.
Ezgili-ezgisiz vurmalı çalgılar olan Orff çalgıları dört-beş yaş çocuğunun çalabileceği bir çalma kolaylığına sahiptir. Bu nedenle okul öncesinde Orff çalgıları en çok tercih edilen ve kullanılan çalgılardır.Orff yöntemiyle yapılan eğitimde grubun çok kalabalık olmaması kontrol açısından gereklidir. Genellikle sekiz-on iki öğrenciyle sınırlı tutulan çalışmalar okulda öğretmenin gözetiminde sürdürülür. Çocuğun ayrıca çalışması gerekmemektedir (2) (Tufan, 1995: 36)
Tanımı
Devinme / ritimleme / söyleme-çalma / doğaçlama yoluyla müzik öğretim yöntemi, müziksel temel oluşturmaya ilişkin davranışları, duyulan müzikleri ve alınan belirli müziksel etkileri ritmik biçimli bedensel devinimlerle ifade ederek öğretme yoludur. Bu yönteme, daha kısa bir anlatımla müziksel devinme /ritimleme / söyleme / çalma / doğaçlama yöntemi denir. Bu yöntem, müziksel temel oluşturmaya ilişkin davranışları doğaçlamaya bağlaması nedeniyle, kısaca, doğaçsal yöntem olarak da adlandırılabilir. Yöntem, ilgili çevrelerde ve literatürde,daha çok, oluşturucusu - geliştiricisi ünlü müzik eğitimcisi Carl
Orff (1895-1982)'un soyadıyla adlandırılır ve Orff yöntemi olarak bilinir, anılır.(3) (Uçan, 1999)
Özellikleri
Yöntem devinme, ritimleme, konuşma, söyleme-çalma ve doğaçlama yoluyla müzik eğitimi yaklaşımından kaynaklanır. Orff yönteminin temelinde / kökeninde öz müzikleme yatar. Çünkü özdevinme ve özmüzikleme çocuğa özgü kendini anlatma biçiminin iki temel öğesini oluşturur. Çocukta özdevinme ve özmüzikleme daha çok doğaçlama eksenlidir,
doğaçlama eksenine oturur. Başka bir deyişle, çocuğun yaratma/ üretme davranışı daha çok doğaçlama kökenli, doğaçlama öncelikli ve doğaçlama ağırlıklıdır. Doğumla birlikte kendini belli etmeye başlayan devinimsel ve sessel yaratma / üretme çocuğun doğal bir davranışsal özelliğidir. Çocuğun bu doğal/ doğuşsal özelliği çok kısa bir süre içinde giderek müziksel yaratma /üretme davranışına dönüşür.
Çocukların öz devinimleri genel olarak salınma, sallanma,kımıldama / kımıldanma, yürüme, koşma, adımlama, atlama,sıçrama, hoplama, zıplama davranışları üzerine kurulur. Çocuklar müziksel ses üretmede ve müzik yapmada / yaratmada kendi bedenlerini, ses üretim organlarını ve çalgılarını kullanırlar.
Küçük yaşlarda çocuklar çalgıları daha çok vurma davranışıyla çalarlar. Bu nedenle çocukların en ilk, en kolay ve en yaygın kullanabildikleri çalgılar vurmalı çalgılardır. Çocukların kullandıkları vurmalı çalgılar vurmalı ritim çalgıları, vurmalı ezgi çalgıları ve vurmalı tını / renk çalgıları olmak üzere üç ana kümeye ayrılır.
Bu yöntem sırasıyla; ritimleme, ezgileme, biçimleme ve dizileme/dizgeleme aşamalarından oluşur. Önce ritimleme ve ezgileme kavramları öğrenilir, daha sonra biçimleme kavramı işlenir. Ritimleme ve ezgileme etkinlikleri benzetme ve yineleme ile başlar, çeşitleme ve doğaçlama ile gelişir, bireysel söyleme/çalma yani sololama ve toplu söyleme/çalma yani korolama / orkestralama ile biçimlemeye yönlenir. Yaratılan veya seslendirilen / yorumlanan müziği bireysel ve toplu söyleme/ çalma çalışmaları, yani oturtum çalışmaları, onu biçimlendirmenin veya ona biçim vermenin ana çizgisini oluşturur.
Bu yöntemde çocuklar devinerek, oynayarak, söyleyerek ve çalarak yaratıcı etkinliklerde bulunurlar. Bu yöntem kısaca, eyleyerek, yaparak, yaşayarak ve yaratarak müzik eğitimi yöntemi diye de tanımlanabilir.
Ritimleme;
Ritimli konuşma kalıpları oluşturma,
Oluşturulan ritimli konuşma kalıplarını söyleme,
Ritimli konuşma kalıplarını sabit perdelere (seslere) aktarma,
Sabit perdelere aktarılı ritimli konuşma kalıplarını düzenli
vuruşla söyleme,
Sabit perdelere aktarılı ritimli konuşma kalıplarını söylerken
düzenli vuruş yapma,
Ritimli konuşma kalıplarını önce çizgisel, sonra geleneksel
notalama,
Ritimsel taklit etme-öykünme ve oluşturma (motifleştirme),
Soru ve Cevap' yoluyla ritimsel motifler oluşturma-geliştirme,
Oluşturulan ritimsel motiflerden bir ritimsel cümle oluşturma
(oluşturulan motifleri cümleleştirme),
Ritimsel cümlelerden bir ritmik parça ( örneğin bir rondo)
oluşturma (Ritimsel rondo biçimi: A B A C A D A kuruluşunda).
Ezgileme;
. Ezgilemeye sol-mi ile başlama, ezgilemede sol-mi'yi başlangıç
noktası olarak alma/kullanma,
(Avrupa‘da sol-mi, çocukların 'ilk doğal ses aralığı' olarak kabul edilir.)
Ezgilemede sol-mi'ye re-do'yu ekleme,
Bir pedal sesi eşlik olarak kullanma, ezgiyi bir pedal sesle eşlikleme,
Pedal sesi taklit etme ve pedal ses taklidinden motif
oluşturma ve geliştirme,
Oluşturulan motiflerden bir ezgisel cümle oluşturma
(oluşturulan / geliştirilen motifleri cümleleştirme),
Ezgisel cümlelerden bir parça/eser (rondo) oluşturma
(Ezgisel rondo biçimi: A B A C A D A )
Dizileme/Dizgeleme
Sol-mi küçük üçlüsü ikiperdeli çekirdek ses öbeğidir, iki perdeli çekirdek ses öbeğinden beş perdeli dizi ye gelinir, beş perdeli diziden yedi/sekiz perdeli dizi ye varılır.
Orff öğretisinin temel basamakları;
DİL
MÜZİK Ortak dil: RİTM’dir.
HAREKET- DANS’ tır.
Çocuklar doğuştan hareketlidir. Hareket eder, şarkı söyler ve dans ederler. Büyüdükçe, bu yapısal özellik kaybolur. Orff öğretisi ile çocuklardaki bu özelliklerin, yeteneklerin kaybolması engellenir. Büyüklerde ise, kaybolan yetenekler ortaya çıkarılır.
Öğretinin temeli, doğaçlamadır. Uzman bir eğitimcinin yönlendirmesi ile çocuk yada büyükler;
v Şarkı söyleyebilir, dans edebilirler,
v Beyin ile duygular arasındaki koordinasyonu geliştirler,
v Müziğin temek kuralları ile tanışırlar,
v Değişik çalgılarla tanışırlar,
v Sanatsal eğitime hazır biçimde gelirler,
v Doğaçlamalar yolu ile yaratıcılıklarını geliştirirler,
v Kendilerini müzikle (dil, hareket, müzik) ifade ederken, toplum içindeki yerlerini, görevlerini fark ederler.
v İç ve dış disiplinleri gelişir.(5)
Kullanımı: Bu yöntem öğrenci merkezli bir yöntemdir, bu nedenle öğrenci merkezli müzik eğitimi ve öğretimi yaklaşımına çok uygundur.