KORKULAR:
Korkular çevresel tehlikeye normal bir reaksiyondur. Korku bebeklik döneminde yüksek gürültü, ani hareketler, tanımadığı insanlar ve hayvanlardan korkma şeklindeyken; okul öncesi dönemde trafik kazaları, yangın, ceza, hayali yaratıklar ve kabuslardır. Son çocuklukta ise vücutsal zararlar, TV’deki filmlerden etkilenme, okul başarısızlığı gibi korkular gözlemlenir.
Anne babadan ayrılma çocuğu tedirgin eder, güvenini sarsar ve anne babanın onu terketmesinden korkar. Çocuklarını korku ile yetiştiren veya aşırı koruyucu olan ailelerin çocuklarında korku oranı daha fazladır. Çocuğun evde tanık olduğu çeşitli kavgalar, hastalık durumları,ameliyat olma, deprem, yangın, su baskını gibi durumlarla karşılaşan çocuklarda da korku yoğun olarak görülür.
Korkunun Oluşmasını Engellemeye Yönelik Öneriler:
• Çocuğu disipline etmek için onun korktuğu durumlar kullanılmamalıdır.
• 2-3 yaş çocuklarının gerçekten korunmaya gereksinimleri vardır. Bu yüzden çocukların oyunlarının denetlenmesi, çeşitli tehlikelere karşı önlemler alınması gereklidir.
• Aşırı koruyucu olmak çocuğun karşılaştığı durumlarla başa çıkma becerisini geliştirmez ve çocuğu ürkek yapar.
• Çocuğun korkuları karşısında sert tepkilerden kaçınılmalıdır.
• Korkularından dolayı çocuğu ayıplamak, utandırmak, alay etmek ve korkunun üstüne gitmekten kaçınılmalıdır.
• Çocuk oyundan ve arkadaştan yoksunsa buna olanak yaratın. Çocuğun korkuları tanınmalı ve onları bastırmamalı ve bir korkuyu diğer bir korku ile yenmeye çalışılmamalıdır.
• Çocuğa korkularını yenme konusunda küçük adımlarla başlayarak destek olun. Örneğin denizden korkan çocuğu sadece su ile barışmasını sağlamak için kumsalda küçük bir su havuzu yapın.
KAYGI:
Korku ve kaygı birbirine çok yakın ilişkili ancak farklı kavramlardır. Korku belli bir nesne yada durumdan oluşurken, kaygı da daha çok nesne belirsizdir.
Kaygılı çocuk gergin, endişeli ve duygusaldır. Kaygılı çocuk karşılaştığı yeni durumlarda fazla heyecanlıdır. Bu durum tırnak yeme, saçı ile oynama gibi bazı fiziksel davranışlar göstermesini sağlar. Kaygılı çocuk kurallara uymaya özen gösterir. Kendisine kızılmasına veya eleştiriye
karşı duyarlıdır. Ayrıca çocuktaki kaygı fizyolojik bir rahatsızlığın kalıntıları olabilir. Kendi gelişimsel uygunluğu içinde çocuklar pek çok kaygı yaşayabilir.Ancak uygunluk yaşını çoktan aşmış ise o zaman geçici olmayan bir hal almış olabilir. Kaygı düzeyinin yüksek olması çocukların diğer insanlarla olan ilişkilerine bakıldığında; sosyal ortamlardan izole olma, iyi ilişkiler geliştirememe gibi güçlükler görülebilir. Bu durum çocuğu saldırgan yapabileceği gibi, içe kapanık, itaatkar ve çekingen de yapabilir.
Kaygının Oluşmasını Engellemeye Yönelik Öneriler:
• Çocuğa kaygı veren ortamlardan kaçınılmalıdır.
• Kaygı durumunun organik kökenli bir rahatsızlık sonucu olup olmadığını belirlemek için tıbbi yardım almak gerekir.
• Çocuğun kendine olan güvenini arttırıcı faaliyetlerde bulunmasına destek olunmalıdır.
• Ailevi sorunlar çocuktaki kaygıyı arttırdığı unutulmamalıdır.
• Okul ortamında arkadaşları ve öğretmenleri ile olan ilişkilerinde kaygı düzeyini azaltmak için onun ilgisini çeken materyaller ve etkinlikler düzenlenerek kafasında oluşturduğu kaygı yumağı dağıtılmaya çalışılmalıdır.
• Sınıftaki aktivitelerde etkin rol alması, başarabileceği sorumluluklar verilmesi ve süreçli olumlu pekiştireçler kullanarak özgüveni desteklenmelidir.
• Çocuğun aktif katılımı ve arkadaşları arasındaki kabulünü kolaylaştırmak gerekir.
• Kaygı durumlarında çocuğun arkadaşlarından destek alarak kaygı düzeyini azaltmak yararlı olur.
• Kaygının nedenlerini araştırmak ve çocuğa
anlayabileceği bir dille bu kaygıların önemli olmadığını açıklamak uygun olacaktır.
Kaçınma
Çocuk yabancılarla karşılaştığında yoğun olarak kaçınma davranışı gösterir. Yabancılardan korkma gelişimsel olarak uygun olduğunun düşünüldüğü yaştan sonra gelişirse, kaçınma davranışı çekingen olma, güvensiz ve sosyal ortamdan izole olma şeklinde kendini gösterir.
AYRILIK KAYGISI VE OKUL FOBİSİ:
Okul fobisi çocuğun okula giderken annesinden ayrılmaya karşı gösterdiği bir çeşit ayrılma kaygısına bağlı olarak gelişir. Yani okul korkusunun kaynağı anneden ayrılmadır.
Okul fobisi olan çocuklar okula olan isteksizliklerini bedensel sıkıntıları olduğunu ifade ederek anne babayı okula gitmeme konusunda ikna etmeye çalışır. Çocukta görülen mide bulantısı, karın ağrısı gibi şikayetler okula gitmemeye karar verilmesiyle kaybolur.
Çocuğun okul fobisi aşırı bağımlı ve yalnız kalmak istemeyen bir annenin çocuğuna karşı takındığı tutumdan kaynaklanabilmektedir. Ayrıca tüm istekleri karşılanan bir çocuğun her yerde aynı şekilde isteklerinin karşılanmasını beklemesi de onu sıkıntıya sokar.Bununla birlikte anne babanın hastalığı, evde yangın ve hırsızlık, yeni kardeşin eve gelmesi, yakın çevredeki ölüm, anne babanın boşanması, okul değişikliği, okuldaki arkadaşlık ilişkilerindeki bozukluk, okulu sevmeme, evdeki yaşamıyla ilgili bir güvensizlik durumu da okul fobisinin nedenleri içindedir.
Okul Fobisinin Oluşmasını Engellemeye Yönelik Öneriler:
• Çocuğun okula gitmek istememesinin nedenlerini araştırın.
• Çocuğa karşı tutumlarda aşırı koruyucu ve esnek olunmamalıdır.
• Çocuğun bağımlı olduğu ebeveyn yerine okula diğer ebeveynin götürmesi veya okul servisi ile gitmesini sağlayın.
• Çocuk okulda olduğunda kaygılandığı her ne ise o konuda belli bir güven kazandırılmaya çalışılmalıdır.
• Okula gitmediği için çocuğu suçlamaktan kaçının.
• Okula gitme konusunda aile üyelerinin kararlı ve ısrarlı olması gerekir.
• Çocuğun okula gitmek istememesinde gerçekte organik kökenli bir rahatsızlık olup olmamasına dikkat edin.
• Okul ortamı çocuk için okul fobisi yaratıyorsa o zaman öğretmen sınıf içi etkinliklerini çocukların düzeyine uygun ve zevkli olmasına dikkat etmelidir.
• Öğretmen çocuğun sınıf içinde mutlu olabilmesi ve sınıf ortamına katılımının sağlanması için destek olmalıdır.
• Öğretmen çocuğa karşı anlayışlı olmalı ve zorlayıcı tutumlardan kaçınmalıdır.
• Öğretmen çocuğu okula biraz alıştırdıktan sonra ona görevler vererek önemini ve işlevini vurgular.
OBSESİFLİK (KURUNTU VE SAPLANTILI DÜŞÜNCELER):
Çocuğa kaygı verici ve sürekli yinelenen düşünceler ve kuruntular obsesifliği oluşturur. Çocuk düşündüğü şeyin saçma olduğunu bilse bile etkisinde kalır.
Saplantılı düşüncelere zorlayıcı davranışlar eklenir. Örneğin; çocuk “ Şunu yapmazsam annem ölecek” gibi bir düşünceye kapılır.
Saplantılı düşünceler bireyi büyük ölçüde bunaltır ve birey bunlardan kurtulmak için kendisine de saçma görünen yapmazsa rahat edemediği zorlayıcı davranışlar geliştirir. Örneğin; aşırı titizlik, oda içinde gidip gelmeler, belli yerlere dokunmalar, aşırı kuralcılık gibi.
Batıl inançlar dediğimiz merdiven altından geçmenin ve kara kedi görmenin uğursuzluk getireceğine ilişkin inançlarda saplantılı düşüncelerdir.
Obsesif Davranışların Oluşmasını Engellemeye Yönelik Öneriler:
• Çocuğu disipline etmeye yönelik aşırı kurallar koymak ve bu kurallara uymaya zorlamakta bu tür düşüncelere zemin hazırlayabilir.
• Çocuğun saplantılı düşünceler oluşturmasına imkan sağlayacak ortamlardan kaçınılmalıdır.
• Çocuğun anne yada babanın saplantılı ve kuruntulu düşüncelerine uygun davranışlar geliştirmesine yönelik ödüllendirme ya da uygun olmayan davranışlarında cezalandırmadan kaçınılmalıdır.
Korkular çevresel tehlikeye normal bir reaksiyondur. Korku bebeklik döneminde yüksek gürültü, ani hareketler, tanımadığı insanlar ve hayvanlardan korkma şeklindeyken; okul öncesi dönemde trafik kazaları, yangın, ceza, hayali yaratıklar ve kabuslardır. Son çocuklukta ise vücutsal zararlar, TV’deki filmlerden etkilenme, okul başarısızlığı gibi korkular gözlemlenir.
Anne babadan ayrılma çocuğu tedirgin eder, güvenini sarsar ve anne babanın onu terketmesinden korkar. Çocuklarını korku ile yetiştiren veya aşırı koruyucu olan ailelerin çocuklarında korku oranı daha fazladır. Çocuğun evde tanık olduğu çeşitli kavgalar, hastalık durumları,ameliyat olma, deprem, yangın, su baskını gibi durumlarla karşılaşan çocuklarda da korku yoğun olarak görülür.
Korkunun Oluşmasını Engellemeye Yönelik Öneriler:
• Çocuğu disipline etmek için onun korktuğu durumlar kullanılmamalıdır.
• 2-3 yaş çocuklarının gerçekten korunmaya gereksinimleri vardır. Bu yüzden çocukların oyunlarının denetlenmesi, çeşitli tehlikelere karşı önlemler alınması gereklidir.
• Aşırı koruyucu olmak çocuğun karşılaştığı durumlarla başa çıkma becerisini geliştirmez ve çocuğu ürkek yapar.
• Çocuğun korkuları karşısında sert tepkilerden kaçınılmalıdır.
• Korkularından dolayı çocuğu ayıplamak, utandırmak, alay etmek ve korkunun üstüne gitmekten kaçınılmalıdır.
• Çocuk oyundan ve arkadaştan yoksunsa buna olanak yaratın. Çocuğun korkuları tanınmalı ve onları bastırmamalı ve bir korkuyu diğer bir korku ile yenmeye çalışılmamalıdır.
• Çocuğa korkularını yenme konusunda küçük adımlarla başlayarak destek olun. Örneğin denizden korkan çocuğu sadece su ile barışmasını sağlamak için kumsalda küçük bir su havuzu yapın.
KAYGI:
Korku ve kaygı birbirine çok yakın ilişkili ancak farklı kavramlardır. Korku belli bir nesne yada durumdan oluşurken, kaygı da daha çok nesne belirsizdir.
Kaygılı çocuk gergin, endişeli ve duygusaldır. Kaygılı çocuk karşılaştığı yeni durumlarda fazla heyecanlıdır. Bu durum tırnak yeme, saçı ile oynama gibi bazı fiziksel davranışlar göstermesini sağlar. Kaygılı çocuk kurallara uymaya özen gösterir. Kendisine kızılmasına veya eleştiriye
karşı duyarlıdır. Ayrıca çocuktaki kaygı fizyolojik bir rahatsızlığın kalıntıları olabilir. Kendi gelişimsel uygunluğu içinde çocuklar pek çok kaygı yaşayabilir.Ancak uygunluk yaşını çoktan aşmış ise o zaman geçici olmayan bir hal almış olabilir. Kaygı düzeyinin yüksek olması çocukların diğer insanlarla olan ilişkilerine bakıldığında; sosyal ortamlardan izole olma, iyi ilişkiler geliştirememe gibi güçlükler görülebilir. Bu durum çocuğu saldırgan yapabileceği gibi, içe kapanık, itaatkar ve çekingen de yapabilir.
Kaygının Oluşmasını Engellemeye Yönelik Öneriler:
• Çocuğa kaygı veren ortamlardan kaçınılmalıdır.
• Kaygı durumunun organik kökenli bir rahatsızlık sonucu olup olmadığını belirlemek için tıbbi yardım almak gerekir.
• Çocuğun kendine olan güvenini arttırıcı faaliyetlerde bulunmasına destek olunmalıdır.
• Ailevi sorunlar çocuktaki kaygıyı arttırdığı unutulmamalıdır.
• Okul ortamında arkadaşları ve öğretmenleri ile olan ilişkilerinde kaygı düzeyini azaltmak için onun ilgisini çeken materyaller ve etkinlikler düzenlenerek kafasında oluşturduğu kaygı yumağı dağıtılmaya çalışılmalıdır.
• Sınıftaki aktivitelerde etkin rol alması, başarabileceği sorumluluklar verilmesi ve süreçli olumlu pekiştireçler kullanarak özgüveni desteklenmelidir.
• Çocuğun aktif katılımı ve arkadaşları arasındaki kabulünü kolaylaştırmak gerekir.
• Kaygı durumlarında çocuğun arkadaşlarından destek alarak kaygı düzeyini azaltmak yararlı olur.
• Kaygının nedenlerini araştırmak ve çocuğa
anlayabileceği bir dille bu kaygıların önemli olmadığını açıklamak uygun olacaktır.
Kaçınma
Çocuk yabancılarla karşılaştığında yoğun olarak kaçınma davranışı gösterir. Yabancılardan korkma gelişimsel olarak uygun olduğunun düşünüldüğü yaştan sonra gelişirse, kaçınma davranışı çekingen olma, güvensiz ve sosyal ortamdan izole olma şeklinde kendini gösterir.
AYRILIK KAYGISI VE OKUL FOBİSİ:
Okul fobisi çocuğun okula giderken annesinden ayrılmaya karşı gösterdiği bir çeşit ayrılma kaygısına bağlı olarak gelişir. Yani okul korkusunun kaynağı anneden ayrılmadır.
Okul fobisi olan çocuklar okula olan isteksizliklerini bedensel sıkıntıları olduğunu ifade ederek anne babayı okula gitmeme konusunda ikna etmeye çalışır. Çocukta görülen mide bulantısı, karın ağrısı gibi şikayetler okula gitmemeye karar verilmesiyle kaybolur.
Çocuğun okul fobisi aşırı bağımlı ve yalnız kalmak istemeyen bir annenin çocuğuna karşı takındığı tutumdan kaynaklanabilmektedir. Ayrıca tüm istekleri karşılanan bir çocuğun her yerde aynı şekilde isteklerinin karşılanmasını beklemesi de onu sıkıntıya sokar.Bununla birlikte anne babanın hastalığı, evde yangın ve hırsızlık, yeni kardeşin eve gelmesi, yakın çevredeki ölüm, anne babanın boşanması, okul değişikliği, okuldaki arkadaşlık ilişkilerindeki bozukluk, okulu sevmeme, evdeki yaşamıyla ilgili bir güvensizlik durumu da okul fobisinin nedenleri içindedir.
Okul Fobisinin Oluşmasını Engellemeye Yönelik Öneriler:
• Çocuğun okula gitmek istememesinin nedenlerini araştırın.
• Çocuğa karşı tutumlarda aşırı koruyucu ve esnek olunmamalıdır.
• Çocuğun bağımlı olduğu ebeveyn yerine okula diğer ebeveynin götürmesi veya okul servisi ile gitmesini sağlayın.
• Çocuk okulda olduğunda kaygılandığı her ne ise o konuda belli bir güven kazandırılmaya çalışılmalıdır.
• Okula gitmediği için çocuğu suçlamaktan kaçının.
• Okula gitme konusunda aile üyelerinin kararlı ve ısrarlı olması gerekir.
• Çocuğun okula gitmek istememesinde gerçekte organik kökenli bir rahatsızlık olup olmamasına dikkat edin.
• Okul ortamı çocuk için okul fobisi yaratıyorsa o zaman öğretmen sınıf içi etkinliklerini çocukların düzeyine uygun ve zevkli olmasına dikkat etmelidir.
• Öğretmen çocuğun sınıf içinde mutlu olabilmesi ve sınıf ortamına katılımının sağlanması için destek olmalıdır.
• Öğretmen çocuğa karşı anlayışlı olmalı ve zorlayıcı tutumlardan kaçınmalıdır.
• Öğretmen çocuğu okula biraz alıştırdıktan sonra ona görevler vererek önemini ve işlevini vurgular.
OBSESİFLİK (KURUNTU VE SAPLANTILI DÜŞÜNCELER):
Çocuğa kaygı verici ve sürekli yinelenen düşünceler ve kuruntular obsesifliği oluşturur. Çocuk düşündüğü şeyin saçma olduğunu bilse bile etkisinde kalır.
Saplantılı düşüncelere zorlayıcı davranışlar eklenir. Örneğin; çocuk “ Şunu yapmazsam annem ölecek” gibi bir düşünceye kapılır.
Saplantılı düşünceler bireyi büyük ölçüde bunaltır ve birey bunlardan kurtulmak için kendisine de saçma görünen yapmazsa rahat edemediği zorlayıcı davranışlar geliştirir. Örneğin; aşırı titizlik, oda içinde gidip gelmeler, belli yerlere dokunmalar, aşırı kuralcılık gibi.
Batıl inançlar dediğimiz merdiven altından geçmenin ve kara kedi görmenin uğursuzluk getireceğine ilişkin inançlarda saplantılı düşüncelerdir.
Obsesif Davranışların Oluşmasını Engellemeye Yönelik Öneriler:
• Çocuğu disipline etmeye yönelik aşırı kurallar koymak ve bu kurallara uymaya zorlamakta bu tür düşüncelere zemin hazırlayabilir.
• Çocuğun saplantılı düşünceler oluşturmasına imkan sağlayacak ortamlardan kaçınılmalıdır.
• Çocuğun anne yada babanın saplantılı ve kuruntulu düşüncelerine uygun davranışlar geliştirmesine yönelik ödüllendirme ya da uygun olmayan davranışlarında cezalandırmadan kaçınılmalıdır.