Kavram ve Sözcük Öğretimi Üzerine Notlar
Leyla UZUN
Küçük çocukların yeni sözcükleri ve anlamlarını çok hızlı ve başarılı bir biçimde öğrendikleri ve bunları ilgili diğer sözcüklerle ilişkilendirebildikleri çeşitli deneysel araştırmaların sonuçlarıyla ortaya konmuştur. Bu konuda yapılan gözlemlere yönelik olarak kimi paradigmalar geliştirilmiştir. Çocukların dünyaya sözcük öğrenme amacına hizmet eden örtük bir donanımla geldiği, bazı kavramsal ilişkileri kurabiliyor oluşlarının bu yetiyle yakın ilişki içinde olduğu vurgulanmıştır.
Çocukta Sözvarlığının Gelişimi
Çocuklar, aşağı yukarı 1 yaşında o güne kadar geçirdikleri söze dayanmayan dil dışı deneyimlerinden kaynaklanan çeşitli dünya bilgileriyle donanırlar. Örneğin, daha sözcükleri söyleyemezken, nesneler arasındaki farklı kavramsal ilişkileri anlayabilirler. Söz konusu bu bilginin yapılandırılış biçimi, onların gelişiminin önemli bir kanıtıdır.
Bebeklerin, doğumdan sonra geçirdikleri dünyadaki ilk yıllarını dil gelişimi açısından şöyle bir gözden geçirecek olursak karşımıza çıkan tablo her çocuk için aynı olacaktır. Normal koşullar altında, dünyaya gelen her çocuk, aşağıda sıralayacağımız gelişim evrelerinden geçerek 1 yaşı civarında ilk sözcüklerini sesletecektir.
Bebeklerde Konuşma Üretimi
Yeni doğan bebeklerin ses repertuarları henüz fazla geniş değildir. Çoğu yeni doğan bebek bizim aksırırken ya da ağlarken çıkardığımız türden seslere benzeyen sesler çıkarır. Bebekler, ancak doğumdan sonraki 2. ayda ünlülere benzeyen sesler çıkarmaya başlarlar. Bu dönem dil gelişiminin ilk dönemidir ve çağıldama evresi (cooing) olarak adlandırılır. Bu sesleri bebek, çoğu zaman annesinin ya da kendisine bakan kişinin ona gülümsemesine, onunla konuşmasına tepki verirken üretir. Çağıldama sesleri yukarıda da belirttiğim gibi, ünlülere benzer sesler olarak betimlenmiş olmasına karşın /k/ ve /g/ ünsüzlerine benzer sesler de içerdikleri saptanmıştır. 5-6 aylık bebekler ünlü-ünsüz dizilerine benzeyen sesleri üretmeye başlarlar. Bu dönem çağıldama evresinden dil gelişim sürecinin ikinci evresi olan agulamaya (babbling) geçişe hizmet eder. Yinelenen ünlü-ünsüz çiftlerinden oluşmuş hecelerin üretimi (babababa, mamama) agulama evresinin tipik görünümüdür. Agulama genellikle 6. ay civarında başlar ve ilk yaşın hemen sonrasına kadar daha karmaşık hale gelen agulama sözceleriyle devam eder. Başlangıçta benzer ünsüzlerin ünlülerle kurduğu heceleri üretir bebekler. Agulamanın bu ilk döneminde ağzın ön kısmında üretilen /b/, /p/, /t/, /d/, /m/ ve /n/ seslerine benzeyen ünsüzleri çıkarırlar. Daha sonra agulama evresinin, azaltılmış agulama (redublicated babbling) olarak adlandırılan alt aşaması başlar. Bu aşamada agulama sözceleri babababa ya da örneğin mamamama gibi hece tekrarı içeren biçimlerden baba, mama biçimine indirgenir. Bu agulama sözceleri artık yavaş yavaş anlamsız birer sözcük biçimi almaktadır. 11-12 aylıkken bebekler, agulama evresinin son alt aşamasını sergiler. Bu aşamada artık bebeğin bada, dadu gibi farklı ünlü-ünsüz birleşimlerini sesletebildiği gözlenir.
İlk Sözcüklerin Üretimi
Genel olarak hemen hemen her bebeğin bu bir yıllık uğraşı ilk yılın sonunda tanımlanabilen ilk sözcüklerin ve ardından ilk tümcelerinin üretimiyle noktalanır. İlk sözcükler elbette bütünüyle bir yetişkinin ürettiği sözcükler kadar yetkin değildir. Ama yetişkin sözcüklerine benzerlik gösterir. Örneğin top için pop ya da su için bu sesletimi gibi. Çoğu zaman çocuğun ürettiği bu ilk sözcükleri yalnız anne-baba ya da ona yakın olan yetişinler anlar. Diğer yetişkinler anlamakta güçlük çeker. Çünkü anne-baba ya da bakımı üstlenen yakın çocuğun ürettiği biçimleri öğrenmiştir ve çocuklarının sözcüklerini yorumlayabilirler. Bu dönem dil gelişim sürecinde tek sözcüklü sözce evresi olarak adlandırılır. İzleyen evre ise iki ya da daha çok sözcüklü sözce evresidir. Bu evrede çocuklar sözcükleri birbiriyle dilbilgisel ilişkilere sokarak tümceler üretmeye başlar. Dil kullanımlarında basit dilbilgisel ilişkilerden, karmaşık dilbilgisel ilişkilere yükselen bir gelişim sergilerler.
Özellikle sözcük anlamının nasıl edinildiğini açıklayan kuramsal yaklaşımlar açısından, oldukça önem taşıyan tek sözcüklü sözce evresinde üretilen sözcüklerin hangi özellikleri taşıdığı pek çok araştırmacı tarafından araştırılmış bir konudur. Ben de burada sizlere bu konudaki temel çalışmalar kapsamında biraz bilgi aktarmak gereği duyuyorum. Çünkü daha sonra çocukların dil edinimi sürecinde ilk sözcüklerinin sergilediği özelliklerden yola çıkarak insan beyninde bilginin nasıl depolandığına yönelik bir çerçeveden söz edeceğim ve sözcük öğretimi için bu çerçeve kapsamında kimi etkinlikler sunacağım.
Çocukta gelişen ilk sözvarlığı üzerine yapılmış temel çalışmalardan biri Bloom (1973)’tür. Araştırmacı, çocukların ürettikleri ilk sözcükleri şu iki kategori altında toplamıştır:
Nesne ve eylemleri gösteren sözcükler (anne, git vb.)
Nesneler ve eylemler arasındaki ilişkileri gösteren sözcükler (daha vb.)
Bloom ayrıca, çocukta gelişen bu ilk sözvarlığında daha çok nesne ve eylemleri gösteren sözcüklerin yer aldığını, bu sözvarlığı içinde henüz az sayıda ilişki sözcüğünün bulunduğunu gözlemiştir.
Bu alandaki önemli çalışmalar arasında yer alan Nelson (1973)’te ise çocukların ilk sözvarlıklarında yer alan sözcükler için şu kümeleme yer almaktadır:
Dilbilgisel Küme
Tanımlama
Adlar
nesnelere gönderim yapmak üzere kullanılan sözcükler
özgül adlar
bir kategorideki tek bir örneğe gönderim yapan adlar
(Anne, Pamuk (evdeki kedi), Amca)
genel adlar
bir kategorinin tüm üyelerine gönderim yapan adlar
(top, süt, kız)
Eylem sözcükleri
bir eylemi betimleyen, bir eylemle birlikte kullanılan ya da bir eylemin gerektirdiği sözcükler
(gitmek, kucak (kucağa almak))
Niteleyiciler
nesnelerin ya da eylemlerin niceliğini ya da özelliklerini gösteren sözcükler)
(büyük, sıcak, orada, benim)
İletişim sözcükleri
toplumsal ilişkileri ve iletişim anındaki durumu açıklayan sözcükler
(hayır, istiyorum, lütfen)
İşlev sözcükleri
tamamen dilbilgisel işlev taşıyan sözcükler
(ne, ile, için,)
Nelson’ın çalışmasında da çocukların ilk sözvarlıklarında yer alan sözcüklerin, çok sık olarak tek nesne gösteren sözcükler (object words) ve bir nesne sınıfına gönderim yapan genel adlar (generalnominals) olduğu bulgulanmıştır. Çocuklar genellikle hareket edebilen (top vb.) ve kendilerinin elle tutup hareket ettirebildiği (ayakkabı vb.) ya da ses çıkaran vb. nesnelere gönderim yapan sözcükleri kullanmaktadır. Bir başka deyişle, çocuklar dinamik nesnelere, durağan olanlardan (örneğin duvar ya da koltuk gibi) algısal ilgi açısından daha eğilimlidirler ve bu da onların ilk sözcüklerine doğrudan yansımaktadır. O halde çocuğun algılayabildiği dünya ile adlandırdığı dünya arasında açık bir ilişki bulunmaktadır. Öyleki, çocuğun ilk sözvarlığında yer alan nesne ve eylemleri gösteren sözcükler onun deneyimlerine göre anlam kazanır, önce çevresindeki olaylara dayanan deneyimleriyle zihninde bazı kavramları oluşturur sonra da bunları edindiği dilin kuralları çerçevesinde kodlamayı gerçekleştirir. Bu nedenle, çocuğun kullandığı her sözcük yetişkinlerin kullandığı aynı sözcükle aynı nesneyi ilişkiye sokmayabilir. Örneğin, çocuk yetişkin dilinden farklı olarak sıcak sözcüğünü mutfaktaki ocak’ı gösterir biçimde kullanabilir. Çünkü annesi ya da babası bu sözcüğü kullanırken sıklıkla ocağa gönderim yapmakta, “Uff sıcak! Dokunma“ demektedir. Çocuk sıcak sözcüğünün bir nesneye işaret etmediğini, bu sözcüğün başka bağlamlardaki kullanımını işitinceye kadar ayırt edemez.
Bu nedenle, kavram oluşturma ve sözcük edinme süreci arasındaki ilişki pek çok araştırmacının ilgi odağı durumundadır. Dil edinimi sürecinde bir çocuğun sözcük edinme eylemini nasıl gerçekleştirdiği hakkındaki bilgilerimizi anadili öğretimi sürecine taşıyabilirsek, sözcük öğretimi açısından anadili öğretimi sürecini çocuğun bilişsel gelişimine uygun bir biçimde düzenleme olanağı da bulmuş oluruz. Bir başka deyişle, ona bebeklikten beri doğası gereği otomatik olarak yaptığı bir eylemi, öğretim ortamında öğretim planının bir parçası olarak keşfetme şansı tanıyabiliriz. İzleyen yazılarımda da bu konu üzerinde durmaya devam edeceğim.
Bu yazıyı bitirmeden once yukarıdan beri kurmaya çalıştığım çerçevede anadili öğretimi ortamlarında kullanabileceğiniz bir etkinlik deseni önermek istiyorum. Siz bu deseni koruyarak hedef öğrencilerinize gore yeniden düzenleyerek sınıflarınızda kullanabilirsiniz.
ÖRNEK ETKİNLİK (sözcük tahmin etme)
Haydi bir oyun oynayalım!
Bulun bakalım aklımdan
hangi sözcükler geçiyor?
İşte size küçük bir ipucu!
....çete ....sa ....çak ....bak ....ma
Merak ediyorum herkes benim aklımdan geçen sözcüğü buldu mu? Eğer farklı sözcükler de bulduysak beraber düşünelim!
Acaba benim aklımdan geçen sözcükleri bulmak için başka hangi ipuçlarını kullanabiliriz? Bakın bakalım bulduğunuz sözcükler arasında birbiriyle ilişkili olabilecek olanlar var mı?
Haydi çok zor değil deneyin! Size bu ilişkiyi kurmak için de aşağıdaki ipucunu veriyorum. Ama bu sefer ipucunu keşfetmek de size düşüyor! Aşağıda aklımdan geçen sözcüler için tarifler verdim. Ama bu tariflerin ne olduğunu bulabilmek için önce kalbimin © içini görmelisiniz!
Elleri ve ağzı temizlemek için ©’te kullanılır.
© onun üzerinde yenir.
©’te et varsa onunla kesilir.
© onun içinde yenir. Düz ya da çukur biçiminde olabilir.
Annemin yaptığı en güzel ©’tir. Biberden yapılır.
Etkinlik Hakkında Bir Kaç Söz
Sözcük tahmin etme eylemi farklı etkinlik desenleri içinde kullanılabilir. Sözcük tahmin etme, sözcük öğretme hedefinin yanı sıra özellikle okuma süreci açısından sağlayacağı destekleyici etki ile önemle üzerinde durmak istediğim bir eylem. Ben bu etkinliği, çocuğun bu etkinlik kapsamında peçete, masa, bıçak, tabak, dolma sözcükleriyle temsil edilen yemek şemasını kurması üzerinden desenledim. Bu şemada daha pek çok kavram ve onları dile getirmekte kullandığımız sözcük var elbette. Siz etkinliği örnek alarak geliştirebilirsiniz.
Bu şemayı etkinleştirmekteki amacım, çocuğun yemek sözcüğüyle zaten ilişkili kıldığını düşündüğüm „yenilen şey“ kavramını bir şematik bilgi yoluyla genişletmek. Bunu yaparken bir yandan da kavram hiyerarşisine uygun bir düzenek yaratarak sözcük öğretmek. Bakın tabak, düz tabak, çukur tabak, sözcükleri arasında ve yemek ve dolma sözcükleri arasında böylesi bir hiyerarşik ilişki bulunmakta.
Leyla UZUN
Küçük çocukların yeni sözcükleri ve anlamlarını çok hızlı ve başarılı bir biçimde öğrendikleri ve bunları ilgili diğer sözcüklerle ilişkilendirebildikleri çeşitli deneysel araştırmaların sonuçlarıyla ortaya konmuştur. Bu konuda yapılan gözlemlere yönelik olarak kimi paradigmalar geliştirilmiştir. Çocukların dünyaya sözcük öğrenme amacına hizmet eden örtük bir donanımla geldiği, bazı kavramsal ilişkileri kurabiliyor oluşlarının bu yetiyle yakın ilişki içinde olduğu vurgulanmıştır.

Çocuklar, aşağı yukarı 1 yaşında o güne kadar geçirdikleri söze dayanmayan dil dışı deneyimlerinden kaynaklanan çeşitli dünya bilgileriyle donanırlar. Örneğin, daha sözcükleri söyleyemezken, nesneler arasındaki farklı kavramsal ilişkileri anlayabilirler. Söz konusu bu bilginin yapılandırılış biçimi, onların gelişiminin önemli bir kanıtıdır.
Bebeklerin, doğumdan sonra geçirdikleri dünyadaki ilk yıllarını dil gelişimi açısından şöyle bir gözden geçirecek olursak karşımıza çıkan tablo her çocuk için aynı olacaktır. Normal koşullar altında, dünyaya gelen her çocuk, aşağıda sıralayacağımız gelişim evrelerinden geçerek 1 yaşı civarında ilk sözcüklerini sesletecektir.
Bebeklerde Konuşma Üretimi
Yeni doğan bebeklerin ses repertuarları henüz fazla geniş değildir. Çoğu yeni doğan bebek bizim aksırırken ya da ağlarken çıkardığımız türden seslere benzeyen sesler çıkarır. Bebekler, ancak doğumdan sonraki 2. ayda ünlülere benzeyen sesler çıkarmaya başlarlar. Bu dönem dil gelişiminin ilk dönemidir ve çağıldama evresi (cooing) olarak adlandırılır. Bu sesleri bebek, çoğu zaman annesinin ya da kendisine bakan kişinin ona gülümsemesine, onunla konuşmasına tepki verirken üretir. Çağıldama sesleri yukarıda da belirttiğim gibi, ünlülere benzer sesler olarak betimlenmiş olmasına karşın /k/ ve /g/ ünsüzlerine benzer sesler de içerdikleri saptanmıştır. 5-6 aylık bebekler ünlü-ünsüz dizilerine benzeyen sesleri üretmeye başlarlar. Bu dönem çağıldama evresinden dil gelişim sürecinin ikinci evresi olan agulamaya (babbling) geçişe hizmet eder. Yinelenen ünlü-ünsüz çiftlerinden oluşmuş hecelerin üretimi (babababa, mamama) agulama evresinin tipik görünümüdür. Agulama genellikle 6. ay civarında başlar ve ilk yaşın hemen sonrasına kadar daha karmaşık hale gelen agulama sözceleriyle devam eder. Başlangıçta benzer ünsüzlerin ünlülerle kurduğu heceleri üretir bebekler. Agulamanın bu ilk döneminde ağzın ön kısmında üretilen /b/, /p/, /t/, /d/, /m/ ve /n/ seslerine benzeyen ünsüzleri çıkarırlar. Daha sonra agulama evresinin, azaltılmış agulama (redublicated babbling) olarak adlandırılan alt aşaması başlar. Bu aşamada agulama sözceleri babababa ya da örneğin mamamama gibi hece tekrarı içeren biçimlerden baba, mama biçimine indirgenir. Bu agulama sözceleri artık yavaş yavaş anlamsız birer sözcük biçimi almaktadır. 11-12 aylıkken bebekler, agulama evresinin son alt aşamasını sergiler. Bu aşamada artık bebeğin bada, dadu gibi farklı ünlü-ünsüz birleşimlerini sesletebildiği gözlenir.
İlk Sözcüklerin Üretimi
Genel olarak hemen hemen her bebeğin bu bir yıllık uğraşı ilk yılın sonunda tanımlanabilen ilk sözcüklerin ve ardından ilk tümcelerinin üretimiyle noktalanır. İlk sözcükler elbette bütünüyle bir yetişkinin ürettiği sözcükler kadar yetkin değildir. Ama yetişkin sözcüklerine benzerlik gösterir. Örneğin top için pop ya da su için bu sesletimi gibi. Çoğu zaman çocuğun ürettiği bu ilk sözcükleri yalnız anne-baba ya da ona yakın olan yetişinler anlar. Diğer yetişkinler anlamakta güçlük çeker. Çünkü anne-baba ya da bakımı üstlenen yakın çocuğun ürettiği biçimleri öğrenmiştir ve çocuklarının sözcüklerini yorumlayabilirler. Bu dönem dil gelişim sürecinde tek sözcüklü sözce evresi olarak adlandırılır. İzleyen evre ise iki ya da daha çok sözcüklü sözce evresidir. Bu evrede çocuklar sözcükleri birbiriyle dilbilgisel ilişkilere sokarak tümceler üretmeye başlar. Dil kullanımlarında basit dilbilgisel ilişkilerden, karmaşık dilbilgisel ilişkilere yükselen bir gelişim sergilerler.
Özellikle sözcük anlamının nasıl edinildiğini açıklayan kuramsal yaklaşımlar açısından, oldukça önem taşıyan tek sözcüklü sözce evresinde üretilen sözcüklerin hangi özellikleri taşıdığı pek çok araştırmacı tarafından araştırılmış bir konudur. Ben de burada sizlere bu konudaki temel çalışmalar kapsamında biraz bilgi aktarmak gereği duyuyorum. Çünkü daha sonra çocukların dil edinimi sürecinde ilk sözcüklerinin sergilediği özelliklerden yola çıkarak insan beyninde bilginin nasıl depolandığına yönelik bir çerçeveden söz edeceğim ve sözcük öğretimi için bu çerçeve kapsamında kimi etkinlikler sunacağım.
Çocukta gelişen ilk sözvarlığı üzerine yapılmış temel çalışmalardan biri Bloom (1973)’tür. Araştırmacı, çocukların ürettikleri ilk sözcükleri şu iki kategori altında toplamıştır:
Nesne ve eylemleri gösteren sözcükler (anne, git vb.)
Nesneler ve eylemler arasındaki ilişkileri gösteren sözcükler (daha vb.)
Bloom ayrıca, çocukta gelişen bu ilk sözvarlığında daha çok nesne ve eylemleri gösteren sözcüklerin yer aldığını, bu sözvarlığı içinde henüz az sayıda ilişki sözcüğünün bulunduğunu gözlemiştir.
Bu alandaki önemli çalışmalar arasında yer alan Nelson (1973)’te ise çocukların ilk sözvarlıklarında yer alan sözcükler için şu kümeleme yer almaktadır:
Dilbilgisel Küme
Tanımlama
Adlar
nesnelere gönderim yapmak üzere kullanılan sözcükler
özgül adlar
bir kategorideki tek bir örneğe gönderim yapan adlar
(Anne, Pamuk (evdeki kedi), Amca)
genel adlar
bir kategorinin tüm üyelerine gönderim yapan adlar
(top, süt, kız)
Eylem sözcükleri
bir eylemi betimleyen, bir eylemle birlikte kullanılan ya da bir eylemin gerektirdiği sözcükler
(gitmek, kucak (kucağa almak))
Niteleyiciler
nesnelerin ya da eylemlerin niceliğini ya da özelliklerini gösteren sözcükler)
(büyük, sıcak, orada, benim)
İletişim sözcükleri
toplumsal ilişkileri ve iletişim anındaki durumu açıklayan sözcükler
(hayır, istiyorum, lütfen)
İşlev sözcükleri
tamamen dilbilgisel işlev taşıyan sözcükler
(ne, ile, için,)
Nelson’ın çalışmasında da çocukların ilk sözvarlıklarında yer alan sözcüklerin, çok sık olarak tek nesne gösteren sözcükler (object words) ve bir nesne sınıfına gönderim yapan genel adlar (generalnominals) olduğu bulgulanmıştır. Çocuklar genellikle hareket edebilen (top vb.) ve kendilerinin elle tutup hareket ettirebildiği (ayakkabı vb.) ya da ses çıkaran vb. nesnelere gönderim yapan sözcükleri kullanmaktadır. Bir başka deyişle, çocuklar dinamik nesnelere, durağan olanlardan (örneğin duvar ya da koltuk gibi) algısal ilgi açısından daha eğilimlidirler ve bu da onların ilk sözcüklerine doğrudan yansımaktadır. O halde çocuğun algılayabildiği dünya ile adlandırdığı dünya arasında açık bir ilişki bulunmaktadır. Öyleki, çocuğun ilk sözvarlığında yer alan nesne ve eylemleri gösteren sözcükler onun deneyimlerine göre anlam kazanır, önce çevresindeki olaylara dayanan deneyimleriyle zihninde bazı kavramları oluşturur sonra da bunları edindiği dilin kuralları çerçevesinde kodlamayı gerçekleştirir. Bu nedenle, çocuğun kullandığı her sözcük yetişkinlerin kullandığı aynı sözcükle aynı nesneyi ilişkiye sokmayabilir. Örneğin, çocuk yetişkin dilinden farklı olarak sıcak sözcüğünü mutfaktaki ocak’ı gösterir biçimde kullanabilir. Çünkü annesi ya da babası bu sözcüğü kullanırken sıklıkla ocağa gönderim yapmakta, “Uff sıcak! Dokunma“ demektedir. Çocuk sıcak sözcüğünün bir nesneye işaret etmediğini, bu sözcüğün başka bağlamlardaki kullanımını işitinceye kadar ayırt edemez.
Bu nedenle, kavram oluşturma ve sözcük edinme süreci arasındaki ilişki pek çok araştırmacının ilgi odağı durumundadır. Dil edinimi sürecinde bir çocuğun sözcük edinme eylemini nasıl gerçekleştirdiği hakkındaki bilgilerimizi anadili öğretimi sürecine taşıyabilirsek, sözcük öğretimi açısından anadili öğretimi sürecini çocuğun bilişsel gelişimine uygun bir biçimde düzenleme olanağı da bulmuş oluruz. Bir başka deyişle, ona bebeklikten beri doğası gereği otomatik olarak yaptığı bir eylemi, öğretim ortamında öğretim planının bir parçası olarak keşfetme şansı tanıyabiliriz. İzleyen yazılarımda da bu konu üzerinde durmaya devam edeceğim.
Bu yazıyı bitirmeden once yukarıdan beri kurmaya çalıştığım çerçevede anadili öğretimi ortamlarında kullanabileceğiniz bir etkinlik deseni önermek istiyorum. Siz bu deseni koruyarak hedef öğrencilerinize gore yeniden düzenleyerek sınıflarınızda kullanabilirsiniz.
ÖRNEK ETKİNLİK (sözcük tahmin etme)
Haydi bir oyun oynayalım!
Bulun bakalım aklımdan
hangi sözcükler geçiyor?
İşte size küçük bir ipucu!
....çete ....sa ....çak ....bak ....ma
Merak ediyorum herkes benim aklımdan geçen sözcüğü buldu mu? Eğer farklı sözcükler de bulduysak beraber düşünelim!
Acaba benim aklımdan geçen sözcükleri bulmak için başka hangi ipuçlarını kullanabiliriz? Bakın bakalım bulduğunuz sözcükler arasında birbiriyle ilişkili olabilecek olanlar var mı?
Haydi çok zor değil deneyin! Size bu ilişkiyi kurmak için de aşağıdaki ipucunu veriyorum. Ama bu sefer ipucunu keşfetmek de size düşüyor! Aşağıda aklımdan geçen sözcüler için tarifler verdim. Ama bu tariflerin ne olduğunu bulabilmek için önce kalbimin © içini görmelisiniz!
Elleri ve ağzı temizlemek için ©’te kullanılır.
© onun üzerinde yenir.
©’te et varsa onunla kesilir.
© onun içinde yenir. Düz ya da çukur biçiminde olabilir.
Annemin yaptığı en güzel ©’tir. Biberden yapılır.
Etkinlik Hakkında Bir Kaç Söz
Sözcük tahmin etme eylemi farklı etkinlik desenleri içinde kullanılabilir. Sözcük tahmin etme, sözcük öğretme hedefinin yanı sıra özellikle okuma süreci açısından sağlayacağı destekleyici etki ile önemle üzerinde durmak istediğim bir eylem. Ben bu etkinliği, çocuğun bu etkinlik kapsamında peçete, masa, bıçak, tabak, dolma sözcükleriyle temsil edilen yemek şemasını kurması üzerinden desenledim. Bu şemada daha pek çok kavram ve onları dile getirmekte kullandığımız sözcük var elbette. Siz etkinliği örnek alarak geliştirebilirsiniz.
Bu şemayı etkinleştirmekteki amacım, çocuğun yemek sözcüğüyle zaten ilişkili kıldığını düşündüğüm „yenilen şey“ kavramını bir şematik bilgi yoluyla genişletmek. Bunu yaparken bir yandan da kavram hiyerarşisine uygun bir düzenek yaratarak sözcük öğretmek. Bakın tabak, düz tabak, çukur tabak, sözcükleri arasında ve yemek ve dolma sözcükleri arasında böylesi bir hiyerarşik ilişki bulunmakta.