- Katılım
- 7 Haz 2006
- Mesajlar
- 1,291
- Tepki Skoru
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 14
Problem çocuk yoktur; problem anne-baba vardır diyor uzmanlar. Çocuklarımız bizim bu dünyadaki kopyalarımızdır. Hani derler ya tarlaya hangi tohumu ekersen hasat zamanında o ürünü alırsın diye. Çocuklarımızı biz eğitiyoruz. Onları dinlemiyor, o tazecik ve ter temiz beyinlerine bildiğimiz ne kadar yanlış varsa dolduruyor, sonra da diyoruz ki:" Benim çocuğum problemli." Geçenlerde bir baba çocuğuyla ilgili şunları söylüyordu: " Ben çocuğumu bir türlü anlayamıyorum; beni hiç dinlemiyor." buradaki ironiye bakar mısınız? Baba çocuğunu anlamıyormuş;çünkü çocuk babayı hiç dinlemiyormuş!!! Hani herkesin ağzına pelesenk olan bir söz var onu diyesi geliyor:
-"Ba ba ba ba !!! Şunun yaptığına bak." Şimdi soruyorum size, bir insanı anlamak için onun mu bizi dinlemesi, yoksa bizim mi onu dinlememiz gerekir?
Yaptıklarımıza, davranışlarımıza, söylediklerimize hiç dikkat etmiyoruz. Nedendir bilinmez ondan sonra da iyi bir çocuk yetiştiremedim diye hayıflanıp, suçu kendinde aramak yerine, "Bu çocuk kime çekti hiç bilmiyorum. Bizim sülalede böyle biri yok. Yok canım olamaz, bu kız benim çocuğum olamaz. Çok yaramaz, söz dinlemiyor; söz dinlemediği gibi beni utandıran davranışlarda da bulunuyor. Allah'ım! Nereden geldi bu bela başıma?" gibi hayıflanmalara şahit oluyoruz.
Sevgili anne-baba, bence sen suçu önce kendinde ara. Onca yıl beraber oldun o çocukla. Allah, onu sana verdiğinde kafası bembeyaz bir yaprak gibi boştu ve tertemizdi. Kim dedi sana o güzelim tertemiz sayfayı kirli şeylerle doldur diye. Bu çocuk, çevresinden, okuldaki arkadaşlarından önce senin yanında büyüdü, şekil aldı ve karakter yapısını oluşturdu. Evde aile içi ilişkilerde ona örnek olman gerekmez miydi?
Geçen gün bir dershane beni, öğrenci velilerine seminer vermek için davet etti. Gerçekten tebrik ettim o dershanenin yöneticilerini. Konumuz çocuk-aile ve dershane iletişimiydi. Yaklaşık bir buçuk saat konuştum. Yukarıda saydığım gerçekleri velilerin yüzüne de söyledim. Seminerin sonunda gördüğüm manzara gerçekten yürekler acısıydı. Ailelerin çoğu 16 – 17 yıldır beraber oldukları çocuklarıyla iletişim kuramamışlardı. Benim bir buçuk saatte anlattıklarım onlara bu acı gerçeği göstermişti. Velilerden hep şu soruları aldım: "Hocam, eve gitsem kızımla konuşsam acaba çok mu geç kaldım?", " Hocam, ben yıllardır oğlumu hiç dinlememişim, demek ki hep ben anlatmışım. Bu saatten sonra yapabilecek bir şey var mı?...
Evet değerli anne-babalar... Aslında şimdiye kadar çoookk gerilerde kaldınız; ama geç kalmadınız. Zararın neresinden dönülse kardır. Hadi hemen çocuklarınızın yanına gidin. Onlara davranışlarınızla örnek olun. Onları sevdiğinizi ve hayatta kendi başarıları adına altına imza attıkları çalışmalarda yanlarında olduğunuzu hissettirin. En önemlisi de davranışlarınızla, hal dilinizle, onları karşılıksız sevdiğinizi hissettirin.
Mahmut Açıl
-"Ba ba ba ba !!! Şunun yaptığına bak." Şimdi soruyorum size, bir insanı anlamak için onun mu bizi dinlemesi, yoksa bizim mi onu dinlememiz gerekir?
Yaptıklarımıza, davranışlarımıza, söylediklerimize hiç dikkat etmiyoruz. Nedendir bilinmez ondan sonra da iyi bir çocuk yetiştiremedim diye hayıflanıp, suçu kendinde aramak yerine, "Bu çocuk kime çekti hiç bilmiyorum. Bizim sülalede böyle biri yok. Yok canım olamaz, bu kız benim çocuğum olamaz. Çok yaramaz, söz dinlemiyor; söz dinlemediği gibi beni utandıran davranışlarda da bulunuyor. Allah'ım! Nereden geldi bu bela başıma?" gibi hayıflanmalara şahit oluyoruz.
Sevgili anne-baba, bence sen suçu önce kendinde ara. Onca yıl beraber oldun o çocukla. Allah, onu sana verdiğinde kafası bembeyaz bir yaprak gibi boştu ve tertemizdi. Kim dedi sana o güzelim tertemiz sayfayı kirli şeylerle doldur diye. Bu çocuk, çevresinden, okuldaki arkadaşlarından önce senin yanında büyüdü, şekil aldı ve karakter yapısını oluşturdu. Evde aile içi ilişkilerde ona örnek olman gerekmez miydi?
Geçen gün bir dershane beni, öğrenci velilerine seminer vermek için davet etti. Gerçekten tebrik ettim o dershanenin yöneticilerini. Konumuz çocuk-aile ve dershane iletişimiydi. Yaklaşık bir buçuk saat konuştum. Yukarıda saydığım gerçekleri velilerin yüzüne de söyledim. Seminerin sonunda gördüğüm manzara gerçekten yürekler acısıydı. Ailelerin çoğu 16 – 17 yıldır beraber oldukları çocuklarıyla iletişim kuramamışlardı. Benim bir buçuk saatte anlattıklarım onlara bu acı gerçeği göstermişti. Velilerden hep şu soruları aldım: "Hocam, eve gitsem kızımla konuşsam acaba çok mu geç kaldım?", " Hocam, ben yıllardır oğlumu hiç dinlememişim, demek ki hep ben anlatmışım. Bu saatten sonra yapabilecek bir şey var mı?...
Evet değerli anne-babalar... Aslında şimdiye kadar çoookk gerilerde kaldınız; ama geç kalmadınız. Zararın neresinden dönülse kardır. Hadi hemen çocuklarınızın yanına gidin. Onlara davranışlarınızla örnek olun. Onları sevdiğinizi ve hayatta kendi başarıları adına altına imza attıkları çalışmalarda yanlarında olduğunuzu hissettirin. En önemlisi de davranışlarınızla, hal dilinizle, onları karşılıksız sevdiğinizi hissettirin.
Mahmut Açıl