Merhabalar Okul Öncesi Forum Resmi Web Sitesi 'Biz BÜYÜK Bir Aileyiz'

Foruma ücretsiz kayıt olarak mesaj gönderebilir, yeni konular oluşturabilir ve diğer üyeler ile etkileşim içine olabilirsiniz.

Hiperaktiviteyle ilgili herşey

Nihal EROĞLU

YÖNETİM EKİBİ
Yönetici
Katılım
25 Nis 2006
Mesajlar
5,063
Tepki Skoru
25
Puanları
38
DİKKAT EKSİKLİĞİ OLAN BİREYLERİN
BAŞARILI OLDUĞU
MESLEK DALLARINDAN BAZILARI
AKTÖR, DİREKTÖR VE YAPIMCI
OTOBÜS ŞÖFÖRÜ
TAKSİ ŞÖFÖRÜ
PSİKOLOG
KOREOGRAF
ÇİÇEKÇİ
PEYZAJ MİMARI
AVUKAT VE HAKİM
MÜZİSYEN
FOTOĞRAFÇI VE KAMERAMAN
HALKLA İLİŞKİLER UZMANI
RADYO YA DA TELEVİZYON SPİKERİ
GAZETECİ
ANAOKULU, İLKOKUL YA DA ORTAOKUL ÖĞRETMENİ
PAZARLAMACI
ÖZÜRLÜ ÇOCUKLARIN ÖĞRETMENİ
ÜNİVERSİTE ÖĞRETMENİ
SEYAHAT ACENTASI
KAMYON ŞÖFÖRÜ
RESSAM
YAZAR


anlaşılacağı üzere hiperaktiviteli olmak çalışmanıza engel değil
 

Nihal EROĞLU

YÖNETİM EKİBİ
Yönetici
Katılım
25 Nis 2006
Mesajlar
5,063
Tepki Skoru
25
Puanları
38
kısa bir iki köşe yazısı

EKİM 2001 BÜTÜN GERİ ZEKALILAR ONUN SÜLALESİNDE DE ONDAN
Ankara dışından bir anne ile telefonda konuşuyordum. Kızı üç yıl önce DEHB tanısı almış ve ilaç tedavisi uygulanmaktaydı. Kişi ile ilk kez konuşuyorsam Anne ve/veya Babada da bu sorunun olabileceğini söylüyorum. Anne veya baba bu sorunun kendilerinden kaynaklanmış olabileceğini düşündüklerinde çocuklarına ve tedaviye yaklaşımları daha uygun oluyor. Annenin konuşmasından kendisinde de bu sorunun olabileceğini hissettim. Üç senedir bu tanıdan haberdar olduğu için "Ailede bu sorunu olan başka kimse var mı?" dedim. "Başka tanı alan yok." cevabı üzerine "Tanı almasa da Anne baba sülalesinde kimde var?" dedim. Anne biraz düşündü ve "Babanın sülalesinde" dedi. Ben annenin kızım bana benzemiş diyeceğini düşünürken bu cevabı beni şaşırtmıştı."Nereden bu kanıya vardınız?" demem üzerine anne "Bütün geri zekalılar onun sülalesinde de ondan" dedi. 07.12.2002 H.Nezih ÇINGIR
06.09.2002 ESTAĞFURULLAH
Oğlum Çığır'a aldığım deniz gözlüğünün yüzüne büyük gelmesi nedeniyle tatilimizi geçirdiğimiz Gümüldür’ de yeni bir deniz gözlüğü almak için bir dükkana gittik. Çığır kendisine bir deniz gözlüğü beğendi ve aldık. Gözlük torbaya konulacakken satıcının başka bir renginin olduğu söylenmesi üzerine yeni gözlüğe ambalajından çıkarmadan baktık ve beğendik. 4 Kilometre uzaklıktaki eve geldiğimizde Çığır gözlük camındaki çiziği fark etti. Ertesi gün gözlüğü değiştirmeye götürdüğümüzde satıcının annesi vardı. Gözlükteki çiziği gösterdik. Nerede çizdiğimizi sordu. Ambalajından böyle çıktığını bizden önce çizilmiş olduğunu söyledik. Kadın "Alırken bakmadınız mı?" dedi. "Bizde Dikkat Eksikliği var" demem üzerine "Estağfurullah" dedi. Dernek Kartımı çıkararak gösterdim. Kartı okuduktan sonra başka bir şey söylemeden gözlüğü değiştirdi.
 

Nihal EROĞLU

YÖNETİM EKİBİ
Yönetici
Katılım
25 Nis 2006
Mesajlar
5,063
Tepki Skoru
25
Puanları
38
işte bir hiperaktivitenin hayatı

Merhaba, Sanırım bu site daha çok hiperaktif çocukları olan ebeveynlerin kurduğu bir site... Benim çocuğum hiperaktif değil, çünkü çocuğum yok. Eğer olsaydı herhalde olurdu, çünkü babam da böyleydi...

Yirmi yaşındayım üniversite öğrencisiyim, kendimi hiperaktif bulmuyorum ama on senedir teşhisi konulmuş bir hiperaktifim...

Kendimle barışmam zaman aldı, bunu söylemek zorundayım ama hiç bir şikâyet tam anlamıyla yok olmuyor, siz onla yaşamayı öğreniyorsunuz. Hatta bir süre sonra çok eğlenceli olmaya başlıyor ya da bana böyle geliyor...

Upuzun bir hikâyem var; başı pek zevkli değil. Hiperaktifliğim hala başıma iş açmakta herhalde hayat boyu da açacak... Yine de anlatacak çok şeyiniz olması durumunuz dolayısıyla da eğlenceli oluyor... Yani ilkokul ikide arkadaşlarımın içinde okuldan kovulmayı başarmış tek çocuk benim; perde kornişiyle öğretmeninden dayak yemeği saymıyorum bile... Ama diyorum ya bunlar hâlihazırda sizin ya da çocuklarınızın başına geliyorsa ve üzgünseniz emin olun geçiyor.

Hiperaktif olmanın iyi taraflarını yazmışsınız, benim de eklemek istediğim bir kaç şey var. Bunlar tecrübeyle sabittir.

Evet, hiperaktifler birçok şeyi unuttukları gibi ceplerine koydukları paraları da unuturlar. Bu yüzden harçlığının bittiği bir dönemde her kıyafetinin cebinde para bularak harçlığının yaklaşık üç katı parayı da ancak bir hiperaktif toplayabilir....

Eğer hiperaktifseniz, satın aldığınız bir şeyi iade etmek ya da değiştirmek konusunda uzmansınızdır. Ağzınız o kadar laf yapar ki dükkândaki zavallı görevli sizi susturmak için istediğinizi kovulmak pahasına da olsa hemen yapar...

Tüm mülakatlarda ezici üstünlük sahibisinizdir.
Bir hiperaktif lise çağına gelse bile birçok şeyi unutmaya devam eder ama artık çocuk değildir ama hala çok sevimlidir. Dönem ödevlerini bitirme tarihinden yaklaşık on gün sonra teslim etmeye hocayı ağzından girip burnundan çıkmak suretiyle ikna eder...

Genelde hemen herkes sizi tanır. Kimliksiz öğrenci alınmayan bir okulda; kredi kartının yanında muhakkak kimlik isteyen dükkânlarda yanınızda kimlik taşımaya ihtiyacınız yoktur çünkü sizi bir gören bir daha unutamaz...

Bir hiperaktifin cüzdanını çaldırması hiç bir tehlike teşkil etmez, çünkü genellikle kredi kartı, kimlik, para gibi önemli şeyleri çantasının farklı yerlerindedir. Cebinde olması da muhtemeldir. Bu yüzden cüzdanı çalan "talihsiz" hırsız bir kaç kasa fişi ve tanımadığı bir grup insanın fotoğraflarıyla yetinmek zorunda kalır... (Çok ciddiyim bu olay üç kere oldu.)

Açıkçası hiperaktif olmanın bazı kötü tarafları da var. Belli bir yaşa gelince nüfus kâğıdınızı üzerinizde taşımaya başlıyorsunuz. Kaybolursa yenisini çıkartmak çok büyük problem. Benimkisinin, henüz kaybolup ta bulunamadığı bir zaman olmadı ama bir kere Ümraniye'de unuttum. Evim ise Suadiye'de ve arabamız yok. Gidip gelmek tam bir işkence oldu. Bir sefer kaybolduğunda buzdolabının altından çıktı, başka bir sefer üç hafta önce okuduğum bir kitabın içinde buldum... Kredi kartımı iki kez kaybettim birinin nerde olduğu belli değil diğerini buldum ama ne fayda çoktan iptal ettirmiştim. Üç kez cep telefonum kayboldu şu anda yine kayıp. Ehliyet almam 6 ay sürdü hala trafiğe çıkmış değilim, ne yazık ki araba kullanmak problem oluyor doktorum olmaz demişti ama oluyor. Hala ayakkabılarımı bağlamak istemiyorum, ama çoğu ayakkabım artık bağcıksız...

Diyorum ya sorunlar bitmiyor aslında ama baş etmeyi öğreniyorsunuz. Her şey bir süre sonra düzeliyor, hiç bir zaman mükemmel bir öğrenci olmadım ama İstanbul Saint Joseph Lisesi'ni hiç kalmadan bitirdim. Üniversite sınavında çok parlak bir puan almadım ama yetenek sınavıyla Bilgi Üniversitesi Sahne Ve Gösteri Sanatları Yönetimi bölümünü burslu kazandım. İkinci sınıftayım belki dikkat eksikliğim hala var ama ilgilendiğim ve çok sevdiğim bir bölümde okuyorum not ortalamam 4 üzerinden 3.20 çünkü ilgilendiğim konularda dikkatim eksik değil. Hiç arkadaşım yoktu, şimdi o kadar çok var ki bazen bunalıyorum. Eğer kızınız hiperaktifse ve süslü püslü cici kız çocuklarına özeniyorsanız üzülmeyin; bir süre sonra biz de süslü püslü cici kızlar olmayı beceriyoruz. Eskiden bir pantolon ve gömlek giyerdim her hafta sonu. Oysa şimdi fazla süslü bulunduğum bile oluyor. Bir sürü şeyi unutuyorum belki ama maniküre gitmeyi unutmuyorum. Yabancı kaynaklı bir sitede hiperaktiflerin madde bağımlılığına eğilimli olduklarını okumuştum hayatımda hiç bir uyuşturucuyu denemedim, bağımlı arkadaşlarım olduğu dönemde bile... Sigara içtiğimi itiraf ediyorum ama etrafımda içen çok var ve kendimden başka 20 yaşında hiperaktif tanımıyorum...

Özetle iyi ve mutluyum, bu maille ilgilenir misiniz bilmiyorum benden istediğiniz her hangi bir yardım ve fikir olursa paylaşmaya hazırım...

Sevgiler...

İyi Şanslar

Hadiye Deniz Ülker
 

Nihal EROĞLU

YÖNETİM EKİBİ
Yönetici
Katılım
25 Nis 2006
Mesajlar
5,063
Tepki Skoru
25
Puanları
38
SAYILAR VE GERÇEKLER
Neden Dikkat Eksikliği Sendromu/Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Sendromu hakkında daha fazla bilgi edinmeli ve yardımcı olmaya çalışmalıyız?
Bu nadiren görülen bir sendrom, bazı insanların (özellikle de çocukların) davranış bozukluklarına buldukları bir özür değil midir?
BU CİDDİ VE HERKESİ İLGİLENDİREN BİR SORUNDUR
A.
DEHS için tedavi görmeyen erkek çocukların %40ı 16 yaşlarına ulaştıklarında bir adi suça karışacaklardır.
B.
DEHS için tedavi görmeyen çocukların %52si ileride alkol ve uyuşturucu alışkanlığı edineceklerdir.
C.
DEHS için tedavi görmeyen çocukların %30u liseyi bitiremeyeceklerdir.
D.
DEHS olan yetişkinlerin %75i ilişkilerinde sorunlar yaşayacaklardır.
1. Oysa bu sendromun görüldüğü kişiler etkin bir tedavi görürlerse bu sayılarda büyük bir azalma görülecektir. Tedaviye ne kadar erken başlanırsa DEHS görülen kişinin hayatı o kadar çabuk iyileşecek ve kolaylaşacaktır.
2. Eğer davranış Dikkat Eksikliğinin bir belirtisi ise o zaman ceza bu davranışı değiştirmeyecektir. Kişi davranışını önleyemeyecektir çünkü neyi neden yaptığının bilincinde değildir. Bunun anlamı Dikkat Eksikliği Sendromunun anti sosyal davranışlar için bir özür teşkil ettiği değildir. Bunun anlamı eğer tedavi edilmezse cezalandırmanın ancak cezayı veren kişinin "adalet" duygusunu tatmin edeceği ama DEHS olan kişinin gelecekteki davranışları üzerinde etkisi olmayacağıdır.
3. İyi kalpli, işinin ehli, öğretmenler, anne babalar, yargıçlar, doktorlar ve avukatlar DEHS görülen kişilere biraz çabalarlarsa daha başarılı olabileceklerini tekrarlayıp dururlar.
"Kavgadan uzak durmaya çalış."
"Düşünmeden hareket etme."
"Düşünmeden konuşma."
"Aldırmamaya çalış."
"Daha iyisini yapabilirsin."
Ama maalesef DEHS görülen kişiler ne kadar çabalarlarsa işler de o kadar kötüye gider. Onların daha fazla çabalamaktan ziyade daha değişik yollar denemeye ihtiyaçları vardır, örneğin: değişik arkadaşlar, öfkelerini tetikleyen durumlarda uygulamak için daha değişik planlar, bir yerine bir kaç kez hatırlatma ve değişik kurallar. Eğer DEHS hakkında bilgi sahibi olmaz ve bu sendromu anlamazlarsa çabalamaya devam edeceklerdir.
 

Nihal EROĞLU

YÖNETİM EKİBİ
Yönetici
Katılım
25 Nis 2006
Mesajlar
5,063
Tepki Skoru
25
Puanları
38
Garfield  hiperaktif olursa :)

Garfield
 

Nihal EROĞLU

YÖNETİM EKİBİ
Yönetici
Katılım
25 Nis 2006
Mesajlar
5,063
Tepki Skoru
25
Puanları
38
DİKKAT EKSİKLİĞİ SENDROMU SÖZLÜĞÜ
ARABANESİA: 1. arabayı nereye parkettiğini hatırlamamak, 2. hangi arabayı sürdüğünü unutmak, 3. yürüyerek geldiğini unutmak, 4. aslında bir arabası olmadığını unutmak
ARKADA GÖZÜ OLMAK: birşeyin üstüne oturulmadığından emin olmak için sürekli olarak kalkılan sandalyelere bakmak
BİSİKLET: Dikkat Eksikligi olan bireyin (bazen) üzerine binip dolastığı, eve (bazen) tek parca olarak ulaşırsa,
ebeveyne "Şükürler olsun, bu gunu de kazasız belasız atlattık "dedirten araç.
ÇORAP: ayakları soğuktan korumak için çift olarak üretilip satılan ama ilk giyişten sonra bir teki ortadan garip bir şekilde yok olan ayak giysisi
DEFTER: Başkaları tarafından not tutmak için kullanılan ama Dikkat Eksikligi olan bireyin resim defteri olarak kullandığı kağıtlar topluluğu. Bir de cizgileri olmasa...
DESANİYESİ: dikkat eksikliği olan bir çocuğun birşeyi yapmaya söz verip sonra unuttuğu şimdiye kadar kaydedilmiş en kısa zaman birimi
FAVORİ GİYSİ kirli çamaşır sepetinin en üstündeki giysi
FIKRA: Dikkat Eksikliği olan bireyin sonunu asla hatırlayamadığı kısa komik hikaye
MACERA: Dikkat Eksikliği Sendromu olan birey ile yaşananlar
NE?: Dikkat Eksikliği olan bireye sorulan sorulara alınan ilk cevap
NİÇİN BURADAYIM? SENDROMU: bir odanın ortasında ya da alışveriş merkezinde durup "Niçin buradayım?" diye sorma durumu
NOTİTİS: unutmamak için sürekli not yazmak sonucunda el bileğinde ortaya çıkan sorun
NUMARANESİA: 1. bir arkadaşın verdiği telefon numarasını ahizeyi kaldırana kadar yüzlerce kez tekrarlamak ve ahizeyi kaldırınca tamamen unutmak, 2. kendi ev telefonunu hatırlamamak, 3. buruşuk kağıt parçasının üzerine karalanmış telefon numarasının kime ait olduğunu hatırlamamak
OKUL ÇANTASI: evde unutmayı engellemek için tüm ders kitaplarını ve gün içinde çıkan çöpleri taşımaya yarayan, en az 35 kg ağırlığındaki çuval
OKUL SERVİSİ: son anda koşup yetişilerek binilen ve Dikkat Eksikliği olan bireyin, arkadaşları ve şöförle yakın sözel ilişkiye girdiği araç
ORGANİZE: bu sözlükte yeri olmayan bir sözcük
PALTO: sabah okula giderken giyilen ama okul dönüşü okulda bırakılarak en az bir ay eve getirilmeyen soğuk hava giysisi
POT KIRMAK: Dikkat Eksikliği olanlara bahşedilmiş yetenek
TAKILMAMETRE: 1. Dikkat Eksikliği olan bireyin bir odaya girene kadar kaç kere ayağının takıldığını ölçen alet, 2.Dikkat Eksikliği olan bireyin ayağının takıldığı eşyayı kaç kereden sonra yerden kaldırdığını (ya da tekme atarak uzaklaştırdığını) ölçen alet
TELEFONESİA: karşı taraf "alo" dediğinde kimi aradığını unutmak
UZAKTAN KUMANDA: Dikkat Eksikliği olan birey odadayken yalnızca onun elinde olan, odadan çıktığında ortadan yokolan sürekli kanal değiştirmeye yarayan alet
YER DÖŞEMESİ: giysilerin konulması gereken yer.
 

Nihal EROĞLU

YÖNETİM EKİBİ
Yönetici
Katılım
25 Nis 2006
Mesajlar
5,063
Tepki Skoru
25
Puanları
38
Dikkat eksikliği sendromu olmanın harika yanları!
Uykusuzluk mu çekiyorsunuz? Öğrenmeye daha fazla zamanınız var.
hiperaktivite + yaratıcılık + dürtülere göre hareket etmek = en iyi âşık
Duygusal ilişkilerde sürat; birisiyle tanışıp, delice âşık olup, evlenip, kavga edip, nefret edip, boşanmayı, başka kim 35 dakika ya da daha az zamanda becerebilir?
Eğlenceli bir kişilik
Edison, Einstein, Walt Disney ve Beethoven
Dünya batarken kim tek bir şeye bütün dikkatini verebilir?
dünyadaki tüm mal varlığınızı bir bakışta görebilirsiniz çünkü......hepsi yerdedir.
paranızı, zamanınızı ve kaynaklarınızı her zaman başkaları ile paylaşırsınız.
esnek bir kişilik
her zaman herşeye hazır olmak
yaratıcılık
neyin adil olup neyin olmadığı konusunda çok gelişmiş bir doğruculuk
tehlikeden korkmamak
uyanıklık
her zaman özgün fikirlerin yaratıcısı olmak
kimsenin anlayamayacağı kadar uçuk hikayeler yaratacak kadar yaratıcı ve bunları "derin düşünceler" adı altında yayınlayacak kadar girişimci olmak
teoriler üretmek
herzaman umutla dolu olmak
iş görüşmelerini sıkıcı olmaktan kurtarmak
bir bilgisayarın beynine sahip olmak
çok gelişmiş bir estetik duygusuna sahip olmak
unutulmuş giysileri dolap diplerinde bularak sürekli sevinmek
espriler yapabilmek
birbiriyle hiç ilgisi yokmuş gibi görünen fikirleri birbirine bağlayabilme yeteneği
başkaları karanlıkta birbirine toslarken gerçeği kolaylıkla görebilmek
bağımsızlık
neden? sorusunda direnmek
romantiklerin en sonuncusu
birsürü şeye ilgi göstermek
ağzından bal akmak
normalin üstünde zeki olmak
bilgisayar gibi yeni buluşlara karşı özel ilgi göstermek
sınıfın "en komiği","en hareketlisi" ve "kendisini en kolay kurban edebilen kişisi" yarışmalarını hep kazanmak
"herşey mümkündür", fikrine gönülden inanmak
kadere karşı çıkılabilineceğine inanmak
alışılmışla tatmin olmamak
şefkatli olmak
kaybolan paralarını olmayacak yerlerde bularak mutlu olabilme yeteneği
hayal kırıklığından çabucak kurtulma yeteneği
bitmek tükenmek bilmez bir şekilde enerjik olmak
yılmazlık
çevrelerindeki kişilerin duygularına ilgi göstermek
çaresizlik anlarında her zaman yeni olanaklar yaratabilme yeteneği
altıncı duyuya sahip olmak
Karışıklığa tolerans gösterebilme yeteneği
inandıkları uğrunda savaşma cesareti olmak
başkalarına cesaret aşılamakta özel bir yetenek sahibi olmak
olağanüstü organize,dakik ve sorumlu olmak (tamam, tamam yalan söyledim ne var yani....dikkatinizi çektim ama n'aber?)
thom hartmann
 

Nihal EROĞLU

YÖNETİM EKİBİ
Yönetici
Katılım
25 Nis 2006
Mesajlar
5,063
Tepki Skoru
25
Puanları
38
DEHS TANISI KONMUŞ LİSE ÖĞRENCİLERİNDEN, ÖĞRETMENLERİNE.....
1) Dikkat çekmeye, ukalalık etmeye ya da küstah olmaya çalışmıyorum, gerçekten bir sürü şeyi unutuyorum, her şeyi her zaman hatırlıyamıyorum. Rivayete göre, eğer önemli bir şeyse hatırlarmışım, ama adı üstende rivayet....
2) Ben aptal değilim!.
3) Çoğu zaman gerçekten ödevimi yapıyorum ama benim için kağıt kaybetmek, evde unutmak ya da ödevi gerekli olduğu zamanda arayıp bulamamak çok olağan şeyler. Ödevlerimi bir deftere yapmak sanki kaybetmemi önlermiş gibi geliyor, çünkü; tek tek kağıt toparlamak daha güç. (Bir keresinde annem ödevimi ben okula gittikten sonra ekmek kutusunda bulmuş)
4) Eğer aynı soruyu bir daha sorarsam ya da gereğinden fazla soru sorarsam bunun nedeni küstahlık değil. Anlamaya, toparlamaya ve neler söylediğinizi hatırlamaya çalışıyorum. Lütfen bana sabır gösterin ve yardımcı olun.
5) Başarmak istiyorum. Okul başarısı için yıllardır öyle çok uğraşıyorum ki.... Tek istediğim sınıfımı geçmek.
6) DEHS bir özür değil. DEHS gerçekten var ve düşünce yeteneğimi etkiliyor. Ben de "normal" olmak ve öğrendiklerimi hatırlamak istiyorum. "Farklı" olmaktan ve farklılıklarımla alay edilmesinden hoşlanmıyorum.
7) Başarılı olabilmek için yardımınıza ihtiyacım var. Başkasından yardım istemek benim için kolay değil, o zaman kendimi aptal gibi hissettiğim zamanlar oluyor. Lütfen bana karşı sabırlı davranın ve yardım teklif edin.
8) Uygunsuz davranışlarım olursa lütfen bunları benimle başbaşa özel olarak konuşun. Lütfen beni utandırmayın, aşağılamayın ya da hatalarımı sınıfa söylemeyin.
9) Detaylı bir planla, benden ne beklediğinizi bilerek daha başarılı olabilirim. Eğer elinizde olmayan nedenlerden dolayı planda bir değişiklik yaparsanız lütfen uyum sağlayabilmem için bana şans tanıyın. Benim değişikliklere uyum sağlamam diğer çocuklardan daha fazla uzun sürer. Düzen ve rehberlik bana bu konuda çok yardımcı olacaktır.
10) "Özel davranılmasından" hoşlanmıyorum. Lütfen bana böyle davranmayın ve DEHS söz konusu edilmeden başarılı olabilmem için bana yardımcı olun.
11) Lütfen DEHS konusunda kaynaklara başvurun. Böylece bizlerin nasıl öğrenebileceğini ve bizi yönlendirmek için neler yapabileceğinizi görebilirsiniz.
12) Benim duyguları, ihtiyaçları ve amaçları olan bir birey olduğumu unutmayınız. Sizinkiler sizin için ne kadar önemliyse benimkiler de benim için o kadar önemli....
 

Nihal EROĞLU

YÖNETİM EKİBİ
Yönetici
Katılım
25 Nis 2006
Mesajlar
5,063
Tepki Skoru
25
Puanları
38
HİPERAKTİF ÇOCUKLARIN RESİMLERİ:Taşkın ve çok renkli resim çizerler.Gerilimli oldukları için genelde karalamayı tercih ederler ve resimleri hep yarım kalır. Çizdiklerinde ise resimleri çok büyük olur.

AŞAĞIDAKİ ÜNLÜ İSİMLERİN, KİŞİLİKLERİNİ BULABİLECEK MİSİNİZ?
a. Albert Einstein
b. Walt Disney
c. George Patton
d. F.W. Woolworth
e. Winston Churchill
f. Hans Christian Anderson
h. Tom Cruise
1. Yavaş bir çocuk olarak tanımlanmıştı. Kasabanın bakkal dükkanında çıraklık yaparken, az satılan malların tezgah üzerine konarak 5 cente satılmasını önermiş ve başarılı olunca bu yolda devam etmişti. Zincir mağaza kavramının babası olarak anılır.
2. 12 yaşındayken henüz okuyamamıştı ve hayatı boyunca okumakta zorluk çekti. Buna karşın sayfalarca konuşmaları ezberleyebilirdi. II.Dünya Savaşının en önemli generallerinden birisidir.
3. Okulda hiç başarılı olamamış ama yetişkin hayatında başarılı bir film yapımcısı ve çizgi karakterlerin yaratıcısı olmuştur.
4. Bu ünlü İngilizö okulu zorlukla bitirmişti. Ama daha sonra bir milli lider ve İngiltere başbakanı oldu.
5. Bu genç okuma güçlüğü olmasına karşın, Dünyanın en sevilen hikayelerini yazmıştı.
6. Çocukken altı yaşına kadar konuşamamış ve dokuz yaşına kadar okuyamamıştı. Öğretmenleri tarafından geri zekalı, anti-sosyal ve dalgacı olarak tanımlanmıştı. Üniversite sınavını kazanamamıştı ama "izafiyet teorisini" yaratan oydu.
7. O, ünlü bir film aktörü, dislektik olduğu için; rolünü kasetten dinleyerek öğreniyor.
1. d, 2. c, 3. b, 4. e, 5. f, 6. a, 7. h
 

Giriş yap

Okul Öncesi Forum TV

000
Gün
00
Saat
00
Dakika
00
Saniye
Canlı yayına kalan süre.

18 Yıldır Sizlerle

18 yıldır sizlerleyiz. Türkiye'nin ilk okul öncesi eğitim platformu
Üst