işte bir hiperaktivitenin hayatı
Merhaba, Sanırım bu site daha çok hiperaktif çocukları olan ebeveynlerin kurduğu bir site... Benim çocuğum hiperaktif değil, çünkü çocuğum yok. Eğer olsaydı herhalde olurdu, çünkü babam da böyleydi...
Yirmi yaşındayım üniversite öğrencisiyim, kendimi hiperaktif bulmuyorum ama on senedir teşhisi konulmuş bir hiperaktifim...
Kendimle barışmam zaman aldı, bunu söylemek zorundayım ama hiç bir şikâyet tam anlamıyla yok olmuyor, siz onla yaşamayı öğreniyorsunuz. Hatta bir süre sonra çok eğlenceli olmaya başlıyor ya da bana böyle geliyor...
Upuzun bir hikâyem var; başı pek zevkli değil. Hiperaktifliğim hala başıma iş açmakta herhalde hayat boyu da açacak... Yine de anlatacak çok şeyiniz olması durumunuz dolayısıyla da eğlenceli oluyor... Yani ilkokul ikide arkadaşlarımın içinde okuldan kovulmayı başarmış tek çocuk benim; perde kornişiyle öğretmeninden dayak yemeği saymıyorum bile... Ama diyorum ya bunlar hâlihazırda sizin ya da çocuklarınızın başına geliyorsa ve üzgünseniz emin olun geçiyor.
Hiperaktif olmanın iyi taraflarını yazmışsınız, benim de eklemek istediğim bir kaç şey var. Bunlar tecrübeyle sabittir.
Evet, hiperaktifler birçok şeyi unuttukları gibi ceplerine koydukları paraları da unuturlar. Bu yüzden harçlığının bittiği bir dönemde her kıyafetinin cebinde para bularak harçlığının yaklaşık üç katı parayı da ancak bir hiperaktif toplayabilir....
Eğer hiperaktifseniz, satın aldığınız bir şeyi iade etmek ya da değiştirmek konusunda uzmansınızdır. Ağzınız o kadar laf yapar ki dükkândaki zavallı görevli sizi susturmak için istediğinizi kovulmak pahasına da olsa hemen yapar...
Tüm mülakatlarda ezici üstünlük sahibisinizdir.
Bir hiperaktif lise çağına gelse bile birçok şeyi unutmaya devam eder ama artık çocuk değildir ama hala çok sevimlidir. Dönem ödevlerini bitirme tarihinden yaklaşık on gün sonra teslim etmeye hocayı ağzından girip burnundan çıkmak suretiyle ikna eder...
Genelde hemen herkes sizi tanır. Kimliksiz öğrenci alınmayan bir okulda; kredi kartının yanında muhakkak kimlik isteyen dükkânlarda yanınızda kimlik taşımaya ihtiyacınız yoktur çünkü sizi bir gören bir daha unutamaz...
Bir hiperaktifin cüzdanını çaldırması hiç bir tehlike teşkil etmez, çünkü genellikle kredi kartı, kimlik, para gibi önemli şeyleri çantasının farklı yerlerindedir. Cebinde olması da muhtemeldir. Bu yüzden cüzdanı çalan "talihsiz" hırsız bir kaç kasa fişi ve tanımadığı bir grup insanın fotoğraflarıyla yetinmek zorunda kalır... (Çok ciddiyim bu olay üç kere oldu.)
Açıkçası hiperaktif olmanın bazı kötü tarafları da var. Belli bir yaşa gelince nüfus kâğıdınızı üzerinizde taşımaya başlıyorsunuz. Kaybolursa yenisini çıkartmak çok büyük problem. Benimkisinin, henüz kaybolup ta bulunamadığı bir zaman olmadı ama bir kere Ümraniye'de unuttum. Evim ise Suadiye'de ve arabamız yok. Gidip gelmek tam bir işkence oldu. Bir sefer kaybolduğunda buzdolabının altından çıktı, başka bir sefer üç hafta önce okuduğum bir kitabın içinde buldum... Kredi kartımı iki kez kaybettim birinin nerde olduğu belli değil diğerini buldum ama ne fayda çoktan iptal ettirmiştim. Üç kez cep telefonum kayboldu şu anda yine kayıp. Ehliyet almam 6 ay sürdü hala trafiğe çıkmış değilim, ne yazık ki araba kullanmak problem oluyor doktorum olmaz demişti ama oluyor. Hala ayakkabılarımı bağlamak istemiyorum, ama çoğu ayakkabım artık bağcıksız...
Diyorum ya sorunlar bitmiyor aslında ama baş etmeyi öğreniyorsunuz. Her şey bir süre sonra düzeliyor, hiç bir zaman mükemmel bir öğrenci olmadım ama İstanbul Saint Joseph Lisesi'ni hiç kalmadan bitirdim. Üniversite sınavında çok parlak bir puan almadım ama yetenek sınavıyla Bilgi Üniversitesi Sahne Ve Gösteri Sanatları Yönetimi bölümünü burslu kazandım. İkinci sınıftayım belki dikkat eksikliğim hala var ama ilgilendiğim ve çok sevdiğim bir bölümde okuyorum not ortalamam 4 üzerinden 3.20 çünkü ilgilendiğim konularda dikkatim eksik değil. Hiç arkadaşım yoktu, şimdi o kadar çok var ki bazen bunalıyorum. Eğer kızınız hiperaktifse ve süslü püslü cici kız çocuklarına özeniyorsanız üzülmeyin; bir süre sonra biz de süslü püslü cici kızlar olmayı beceriyoruz. Eskiden bir pantolon ve gömlek giyerdim her hafta sonu. Oysa şimdi fazla süslü bulunduğum bile oluyor. Bir sürü şeyi unutuyorum belki ama maniküre gitmeyi unutmuyorum. Yabancı kaynaklı bir sitede hiperaktiflerin madde bağımlılığına eğilimli olduklarını okumuştum hayatımda hiç bir uyuşturucuyu denemedim, bağımlı arkadaşlarım olduğu dönemde bile... Sigara içtiğimi itiraf ediyorum ama etrafımda içen çok var ve kendimden başka 20 yaşında hiperaktif tanımıyorum...
Özetle iyi ve mutluyum, bu maille ilgilenir misiniz bilmiyorum benden istediğiniz her hangi bir yardım ve fikir olursa paylaşmaya hazırım...
Sevgiler...
İyi Şanslar
Hadiye Deniz Ülker