4+4+4 Kaosu Tayin ve Atamalarla Başladı!
4+4+4 eğitim sisteminin uygulanmaya başlamasıyla birlikte birçok sorun ortaya çıkmaya başlamıştır. Okulların dönüştürülmesi ile öğretmen ve öğrencilerin resmen sürgün edilmesi, 5 yaşındaki çocukların ilkokul eğitimine uygun gelişimlerini tamamlamadan okula başlatılacak olması, yeni müfredat hazırlığının olmaması, 4+4+4 sonrasında çok sayıda öğretmenin “norm fazlası” haline gelmesi ve özellikle ortaokullarda ortaya çıkacak öğretmen ihtiyacı vb. sorunlar, 2012-2013 eğitim-öğretim yılının tam bir karmaşa ve kaos ortamında başlayacağının ilk işaretlerini vermektedir.
Hiçbir altyapı çalışması ve gerekli hazırlıklar yapılmadan, tamamen iktidar partisinin dayatması ile yasalaşan 4+4+4 kademeli eğitim sistemi yüzünden, birçok okul branş öğretmeni olmadan 2012-2013 eğitim-öğretim yılına başlamak zorunda kalacaktır. Norm fazlası öğretmenlerin atama ve yer değiştirmelerinde yaşanan karışıklığa Milli Eğitim Bakanlığı’nın beceriksizliği de eklenince, özellikle ortaokulların öğretmen ihtiyacının karşılanıp karşılanmayacağı sorusu hala yanıtını bulabilmiş değildir. Milli Eğitim Bakanlığı’nın tepeden inme bir şekilde yasalaşan 4+4+4 eğitim sisteminin acil olarak ihtiyaç duyduğu en az 100 bin öğretmen atanması gerekirken, sadece 40 bin öğretmenin atanacağını açıklaması dikkat çekicidir.
Okulların açılmasına sayılı zaman kaldığı bugünlerde, hangi okulda göreve başlayacağını bilemeyen çok sayıda öğretmen, tayinlerini en yakın okula aldırmaya çalışsa da bu konuda tam bir karmaşa söz konusudur. Öğretmenlerin atama ve yer değiştirme yönetmeliği ile 25 olan tercih hakkı, kılavuz ile 5’e düşürülmüştür. Bu durum, birçok öğretmenin atama dışında kalmasına neden olacak ve yeni mağduriyetler yaratacaktır.
MEB, tayin ve atamalarda yeni mağduriyetler yaratmıştır
Öğretmenlerin il içi yer değiştirme kılavuzunda, isteğe bağlı yer değiştirmesi yapılan öğretmenlerin, iller arasında yer değiştirmeye başvuruda bulunması engellenmiş, sadece il içinde ataması yapılamayanların iller arası yer değiştirme başvurusunda bulunabilecekleri belirtilerek başka bir mağduriyet yaratılmıştır. Milli Eğitim Bakanlığı’nın, 6 Mayıs 2010’da yürürlüğe giren “Öğretmenlerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği”, il içi isteğe bağlı yer değiştirmesi yapılan öğretmenlerin, iller arasında yer değiştirmeye başvuruda bulunamayacaklarına ilişkin bir sınırlama getirmemiş olmasına karşın, kılavuzla bu konuda bir sınırlama getirilmesi ve öğretmenlerimizin mağdur edilmesi kabul edilemez. Kaldı ki bugüne kadar bu durumda olan öğretmenler hem il içi hem de il dışında yer değiştirme başvurusunda bulunabilmiştir.
Bakanlığın hazırladığı kılavuza göre il içi yer değiştirme ile görev yeri değiştirilen öğretmenler, özür durumundan tekrar yer değiştirme isteğinde de bulunamayacaktır. Atamalarının yapıldığı tarihten sonra özür durumu oluşanlar dışında, bu durumda bulunan öğretmenlerin özür durumundan yer değiştirmeye bir sonraki yıl başvuracak olması, parçalanmış öğretmen aileleri sorununun bu yıl artarak süreceğini göstermektedir.
"ÖĞRETMEN VE ÖĞRENCİ SÜRGÜNLERİNE İZİN VERMEYECEĞİZ." Öğretmenlerin il içi yer değiştirme kılavuzuna göre 632 sayılı KHK’nin yürürlüğe girmesinden önce KPSS sonucuna göre atanan öğretmenlerin önemli bir bölümü yer değiştirme isteğinde bulunamayacaktır. 632 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle, sözleşmeli öğretmen olarak görev yapanlar kadrolu öğretmen olarak atanmış, bu kişilere bir dizi hak tanınmıştır. 632 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girmesinden önce, KPSS sınav sonucuna göre kadrolu öğretmen olarak atananlar, Anayasada ifadesini bulan ‘Genel Eşitlik’ ilkesine aykırı olarak bu haklardan yararlandırılmamaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı, sınava girerek başarılı olmuş ve sınav başarıları nedeniyle kadrolu öğretmenliğe atanmış binlerce öğretmeni ısrarla yok saymakta, yer değiştirme de içerisinde olmak üzere bir dizi haktan yararlanmasını fiilen engellemektedir. Sendikamız, geniş bir öğretmen kitlesi tarafından tepkiyle karşılanan il içi ve il dışı yer değiştirme kılavuzlarının iptali için Danıştay’a dava açmıştır. Eğitim özrünü kapsam dışı bırakan özgür grubu atamalarının iptali için hazırlıklarımız tamamlanmıştır. Eğitim Sen, atamalarda MEB’in yarattığı hukuksuzluğun ve keyfiliğin peşini bırakmayacaktır.
Ders saatlerinin artması ile öğretmen ihtiyacı büyümüştür
Bazı alanlarda ders saatlerinin arttırılması nedeniyle bazı branşlardaki öğretmen ihtiyacı birden bire en az iki kat artmıştır. Örneğin 6, 7 ve 8. sınıflarda olan Matematik dersi 5 saate çıkarılmıştır. Bunun anlamı dörder şubesi olan bir okul için haftalık ders yükünün 48 saatten 80 saate çıkması demektir. Benzer bir durum Türkçe, Fen ve Teknoloji, Sosyal Bilgiler gibi dersler için de geçerlidir.
4+4+4 ile bağlantılı bir diğer önemli sorun okulların dönüştürülmesi nedeniyle çok sayıda okulun rehber öğretmensiz kalacak olmasıdır. Mevcut yönetmelikte okul rehberlik servisleri için, ilköğretim kurumlarında öğrenci sayısı 250 ve daha fazla olanların her birine 1, ortaöğretim kurumlarında öğrenci sayısı 150 ve daha fazla olanların her birine 1 öğretmen kadrosu verilmektedir. Öğrenci sayısı 500 ve 500’ün katlarına ulaştığı takdirde ise her defasında 1 rehber öğretmen kadrosu da açılmaktadır. Ancak 4+4+4 ile ilköğretim okulları ilkokul ve ortaokul olarak ayrılması nedeniyle öğrenci sayısı 250-499 olan okullardaki rehber öğretmenlerin tamamı, her iki okul türündeki öğrenci sayısının 250’nin altında kalması nedeniyle norm fazlası haline gelmiştir.
Türkiye’de en fazla öğretmen açığının rehber öğretmenlikte yaşandığı bir ortamda 4+4+4 düzenlemesi ile rehber öğretmenlerin norm fazlası haline gelmesi eğitim öğretim sürecinin sağlıklı işleyebilmesi açısından ciddi sıkıntılar yaratacaktır. Yeni eğitim sistemi ile önce arkadaşlarından, sonra öğretmenlerinden ve okullarından bir anda ayrılmak zorunda kalan milyonlarca öğrencinin psikolojisi düşünüldüğünde, rehber öğretmenlere bu kadar ihtiyaç olduğu bir dönemde, çok sayıda rehber öğretmenin norm fazlası durumuna düşürülmesi dikkat çekicidir.
Eğitimde yaşanan kaosun ve sorunların sorumlusu Milli Eğitim Bakanlığı’dır
Bugün öğretmenler başta olmak üzere, tüm eğitim ve bilim emekçilerinin yaşadığı sorunlar ve tayin ve atamalarda ortaya çıkan kaos ortamı, 2012-2013 eğitim öğretim yılında yaşanacak kaosun öncü sarsıntılarıdır. 4+4+4 kademeli eğitim dayatması ile eğitim sisteminin dokusunu yukarıdan aşağıya değiştirmek isteyenler, önümüzdeki aylardan itibaren daha da derinleşmesi beklenen sorunların altında kalacaktır. Milli Eğitim Bakanlığı öğretmenlere, öğrencilere ve velilere eziyet etmekten vazgeçmelidir.
Eğitim Sen, eğitimde yaşanan kaos karşısında sessiz ve tepkisiz kalmayacaktır
4+4+4 kademeli eğitim düzenlemesi milyonlarca öğrenci başta olmak üzere, tüm toplum kesimlerini yakından ilgilendirmektedir. Düzenlemenin yasalaşmış olması, elbette her şeyin bittiği anlamına gelmemektedir. Eğitim Sen, yıllar içinde eğitim sisteminde yaşanan ticarileştirme uygulamaları ve eğitimi dinselleştirme adımlarına karşı toplumun en geniş kesimleri ile birlikte yürütülecek birleşik bir mücadele hattının oluşturulması, herkese eşit, parasız, laik, bilimsel ve anadilinde eğitim hakkı mücadelesinin güçlenmesi ve toplumsallaşması için bir dizi eylem ve etkinlik kararı almıştır. 4+4+4’ün getirdiği olumsuzluklar ile ilgili olarak, Ağustos ayı içinde hazırlamış olduğumuz dosya ile emek ve meslek örgütleri, sendikalar ve demokratik kitle örgütlerini ziyaret ederek, geleceğimizi yakından ilgilendiren böylesine önemli bir düzenleme üzerinden ortak bir mücadele hattı oluşturmaya çalışacağız.
Ağustos ayı boyunca sürecek ve Eylül ayında yoğunlaşacak hazırlık çalışmalarını Türkiye çapında bütün illerde yürüteceğiz. Bu süreçte, eğitim yasasının mağdurları ile bir araya gelerek; “Okulumu geri istiyorum”, “5 yaşındaki çocuğumu okula göndermiyorum”, “Herkese eşit, parasız, laik, bilimsel ve anadilinde eğitim” gibi talepler çerçevesinde basın açıklamaları, imza kampanyaları vb etkinliklerle geniş bir kampanya yürütülecektir. Ayrıca 11 Eylül’de Türkiye’nin dört bir tarafından (Edirne, İzmir, Trabzon ve Diyarbakır) yürüyüş kolları oluşturarak taleplerimizi ve tepkimizi dillendirecek, yürüyüşler sonrasında 15 Eylül Cumartesi günü Ankara’da merkezi bir basın açıklaması gerçekleştireceğiz.
AKP’nin eğitim biliminin en temel ilkelerini göz ardı ederek hayata geçirmeye çalıştığı 4+4+4 dayatmasına karşı tepkilerimizi, tüm Türkiye çapında kitlesel ve yaygın eylem ve etkinliklerle göstermeye kararlıyız. Milli Eğitim Bakanlığı’nın sürecin başından itibaren taraflı ve yanlış bilgilendirme çalışmalarına karşı velilerimizi ve bütün halkımızı, çocuklarımızın ve ülkemizin geleceğine hep birlikte sahip çıkmak için ortak taleplerimiz etrafında birleşmeye ve birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz. ÇAĞRIMIZ ÖĞRENCİ VE VELİLERİMİZE;TÜM DEMOKRATİK KİTLE ÖRGÜTLERİ, SENDİKA VE SİYASİ PARTİLEREDİR.
4+4+4 eğitim sisteminin uygulanmaya başlamasıyla birlikte birçok sorun ortaya çıkmaya başlamıştır. Okulların dönüştürülmesi ile öğretmen ve öğrencilerin resmen sürgün edilmesi, 5 yaşındaki çocukların ilkokul eğitimine uygun gelişimlerini tamamlamadan okula başlatılacak olması, yeni müfredat hazırlığının olmaması, 4+4+4 sonrasında çok sayıda öğretmenin “norm fazlası” haline gelmesi ve özellikle ortaokullarda ortaya çıkacak öğretmen ihtiyacı vb. sorunlar, 2012-2013 eğitim-öğretim yılının tam bir karmaşa ve kaos ortamında başlayacağının ilk işaretlerini vermektedir.
"5 YAŞINDA ÇOCUKLARIMIZI OKULA GÖNDERMİYORUZ"
4+4+4 kademeli eğitim ile öğretmenler norm fazlası durumuna düşmüştür Hiçbir altyapı çalışması ve gerekli hazırlıklar yapılmadan, tamamen iktidar partisinin dayatması ile yasalaşan 4+4+4 kademeli eğitim sistemi yüzünden, birçok okul branş öğretmeni olmadan 2012-2013 eğitim-öğretim yılına başlamak zorunda kalacaktır. Norm fazlası öğretmenlerin atama ve yer değiştirmelerinde yaşanan karışıklığa Milli Eğitim Bakanlığı’nın beceriksizliği de eklenince, özellikle ortaokulların öğretmen ihtiyacının karşılanıp karşılanmayacağı sorusu hala yanıtını bulabilmiş değildir. Milli Eğitim Bakanlığı’nın tepeden inme bir şekilde yasalaşan 4+4+4 eğitim sisteminin acil olarak ihtiyaç duyduğu en az 100 bin öğretmen atanması gerekirken, sadece 40 bin öğretmenin atanacağını açıklaması dikkat çekicidir.
Okulların açılmasına sayılı zaman kaldığı bugünlerde, hangi okulda göreve başlayacağını bilemeyen çok sayıda öğretmen, tayinlerini en yakın okula aldırmaya çalışsa da bu konuda tam bir karmaşa söz konusudur. Öğretmenlerin atama ve yer değiştirme yönetmeliği ile 25 olan tercih hakkı, kılavuz ile 5’e düşürülmüştür. Bu durum, birçok öğretmenin atama dışında kalmasına neden olacak ve yeni mağduriyetler yaratacaktır.
MEB, tayin ve atamalarda yeni mağduriyetler yaratmıştır
Öğretmenlerin il içi yer değiştirme kılavuzunda, isteğe bağlı yer değiştirmesi yapılan öğretmenlerin, iller arasında yer değiştirmeye başvuruda bulunması engellenmiş, sadece il içinde ataması yapılamayanların iller arası yer değiştirme başvurusunda bulunabilecekleri belirtilerek başka bir mağduriyet yaratılmıştır. Milli Eğitim Bakanlığı’nın, 6 Mayıs 2010’da yürürlüğe giren “Öğretmenlerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği”, il içi isteğe bağlı yer değiştirmesi yapılan öğretmenlerin, iller arasında yer değiştirmeye başvuruda bulunamayacaklarına ilişkin bir sınırlama getirmemiş olmasına karşın, kılavuzla bu konuda bir sınırlama getirilmesi ve öğretmenlerimizin mağdur edilmesi kabul edilemez. Kaldı ki bugüne kadar bu durumda olan öğretmenler hem il içi hem de il dışında yer değiştirme başvurusunda bulunabilmiştir.
Bakanlığın hazırladığı kılavuza göre il içi yer değiştirme ile görev yeri değiştirilen öğretmenler, özür durumundan tekrar yer değiştirme isteğinde de bulunamayacaktır. Atamalarının yapıldığı tarihten sonra özür durumu oluşanlar dışında, bu durumda bulunan öğretmenlerin özür durumundan yer değiştirmeye bir sonraki yıl başvuracak olması, parçalanmış öğretmen aileleri sorununun bu yıl artarak süreceğini göstermektedir.
"ÖĞRETMEN VE ÖĞRENCİ SÜRGÜNLERİNE İZİN VERMEYECEĞİZ."
Ders saatlerinin artması ile öğretmen ihtiyacı büyümüştür
Bazı alanlarda ders saatlerinin arttırılması nedeniyle bazı branşlardaki öğretmen ihtiyacı birden bire en az iki kat artmıştır. Örneğin 6, 7 ve 8. sınıflarda olan Matematik dersi 5 saate çıkarılmıştır. Bunun anlamı dörder şubesi olan bir okul için haftalık ders yükünün 48 saatten 80 saate çıkması demektir. Benzer bir durum Türkçe, Fen ve Teknoloji, Sosyal Bilgiler gibi dersler için de geçerlidir.
4+4+4 ile bağlantılı bir diğer önemli sorun okulların dönüştürülmesi nedeniyle çok sayıda okulun rehber öğretmensiz kalacak olmasıdır. Mevcut yönetmelikte okul rehberlik servisleri için, ilköğretim kurumlarında öğrenci sayısı 250 ve daha fazla olanların her birine 1, ortaöğretim kurumlarında öğrenci sayısı 150 ve daha fazla olanların her birine 1 öğretmen kadrosu verilmektedir. Öğrenci sayısı 500 ve 500’ün katlarına ulaştığı takdirde ise her defasında 1 rehber öğretmen kadrosu da açılmaktadır. Ancak 4+4+4 ile ilköğretim okulları ilkokul ve ortaokul olarak ayrılması nedeniyle öğrenci sayısı 250-499 olan okullardaki rehber öğretmenlerin tamamı, her iki okul türündeki öğrenci sayısının 250’nin altında kalması nedeniyle norm fazlası haline gelmiştir.
Türkiye’de en fazla öğretmen açığının rehber öğretmenlikte yaşandığı bir ortamda 4+4+4 düzenlemesi ile rehber öğretmenlerin norm fazlası haline gelmesi eğitim öğretim sürecinin sağlıklı işleyebilmesi açısından ciddi sıkıntılar yaratacaktır. Yeni eğitim sistemi ile önce arkadaşlarından, sonra öğretmenlerinden ve okullarından bir anda ayrılmak zorunda kalan milyonlarca öğrencinin psikolojisi düşünüldüğünde, rehber öğretmenlere bu kadar ihtiyaç olduğu bir dönemde, çok sayıda rehber öğretmenin norm fazlası durumuna düşürülmesi dikkat çekicidir.
Eğitimde yaşanan kaosun ve sorunların sorumlusu Milli Eğitim Bakanlığı’dır
Bugün öğretmenler başta olmak üzere, tüm eğitim ve bilim emekçilerinin yaşadığı sorunlar ve tayin ve atamalarda ortaya çıkan kaos ortamı, 2012-2013 eğitim öğretim yılında yaşanacak kaosun öncü sarsıntılarıdır. 4+4+4 kademeli eğitim dayatması ile eğitim sisteminin dokusunu yukarıdan aşağıya değiştirmek isteyenler, önümüzdeki aylardan itibaren daha da derinleşmesi beklenen sorunların altında kalacaktır. Milli Eğitim Bakanlığı öğretmenlere, öğrencilere ve velilere eziyet etmekten vazgeçmelidir.
Eğitim Sen, eğitimde yaşanan kaos karşısında sessiz ve tepkisiz kalmayacaktır
4+4+4 kademeli eğitim düzenlemesi milyonlarca öğrenci başta olmak üzere, tüm toplum kesimlerini yakından ilgilendirmektedir. Düzenlemenin yasalaşmış olması, elbette her şeyin bittiği anlamına gelmemektedir. Eğitim Sen, yıllar içinde eğitim sisteminde yaşanan ticarileştirme uygulamaları ve eğitimi dinselleştirme adımlarına karşı toplumun en geniş kesimleri ile birlikte yürütülecek birleşik bir mücadele hattının oluşturulması, herkese eşit, parasız, laik, bilimsel ve anadilinde eğitim hakkı mücadelesinin güçlenmesi ve toplumsallaşması için bir dizi eylem ve etkinlik kararı almıştır. 4+4+4’ün getirdiği olumsuzluklar ile ilgili olarak, Ağustos ayı içinde hazırlamış olduğumuz dosya ile emek ve meslek örgütleri, sendikalar ve demokratik kitle örgütlerini ziyaret ederek, geleceğimizi yakından ilgilendiren böylesine önemli bir düzenleme üzerinden ortak bir mücadele hattı oluşturmaya çalışacağız.
Ağustos ayı boyunca sürecek ve Eylül ayında yoğunlaşacak hazırlık çalışmalarını Türkiye çapında bütün illerde yürüteceğiz. Bu süreçte, eğitim yasasının mağdurları ile bir araya gelerek; “Okulumu geri istiyorum”, “5 yaşındaki çocuğumu okula göndermiyorum”, “Herkese eşit, parasız, laik, bilimsel ve anadilinde eğitim” gibi talepler çerçevesinde basın açıklamaları, imza kampanyaları vb etkinliklerle geniş bir kampanya yürütülecektir. Ayrıca 11 Eylül’de Türkiye’nin dört bir tarafından (Edirne, İzmir, Trabzon ve Diyarbakır) yürüyüş kolları oluşturarak taleplerimizi ve tepkimizi dillendirecek, yürüyüşler sonrasında 15 Eylül Cumartesi günü Ankara’da merkezi bir basın açıklaması gerçekleştireceğiz.
AKP’nin eğitim biliminin en temel ilkelerini göz ardı ederek hayata geçirmeye çalıştığı 4+4+4 dayatmasına karşı tepkilerimizi, tüm Türkiye çapında kitlesel ve yaygın eylem ve etkinliklerle göstermeye kararlıyız. Milli Eğitim Bakanlığı’nın sürecin başından itibaren taraflı ve yanlış bilgilendirme çalışmalarına karşı velilerimizi ve bütün halkımızı, çocuklarımızın ve ülkemizin geleceğine hep birlikte sahip çıkmak için ortak taleplerimiz etrafında birleşmeye ve birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz. ÇAĞRIMIZ ÖĞRENCİ VE VELİLERİMİZE;TÜM DEMOKRATİK KİTLE ÖRGÜTLERİ, SENDİKA VE SİYASİ PARTİLEREDİR.