- Katılım
- 7 Haz 2006
- Mesajlar
- 1,290
- Tepki Skoru
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 15
Avusturyalı müzik araştırmacısı Wilhelm Ambros, müziği “insanın ruhsal durumunu çizebilen en büyük ressam” olarak tanımlamıştı. Alman yazar Berthold Auerbach’a göre müzik, “tercümesine gerek olmayan bir dünya diliydi.” İskoçyalı tarih yazarı Thomas Carlyle daha da ileri giderek, onu, “meleklerin dili” olarak tanımlamıştı. Tolstoy müziği “duyguların senfonisi” olarak tanımlıyor. Victor Hugo’ya göre müzik, “kelimelerle ifade edilemeyenin dile getirilişidir.” Günümüzden yaklaşık 2000 yıl önce Eflatun, “müziğin insanı götüreceği yer insan sevgisidir” demiştir.
Müzik ruhun gıdasıdır, diye bilinen bir söz vardır. Gerçekten de müzik, insan ruhu üzerinde inanılmaz olumlu değişiklikler yapar. Öyle ki, hayvanları bile etkiler; yapılan bir araştırmada müzik dinletilen ineklerin daha çok süt verdiği görülmüştür.
Müziğin kendine özgü bir dili vardır ve bu nedenledir ki, evrensel bir boyuta sahip olduğu söylenir. Her müziğin kendine özgü melodisi, ritmi ve armonisi vardır. Yüzyıllar önce ruhsal hastalıkların müzikle tedavi edildiği tarih kitaplarında yazılmaktadır. Günümüzde ise, gerek çocuk gerekse yetişkin ruh hastalıklarının tedavisinde müzik terapisi önemli bir yere sahiptir.
Müzik dinletilen çocuğun estetik duygusu ve ritim sezgisi uyarılarak gelişir ve içindeki güçlü duygular uyanır. Müzikle çocuğun yaşama heyecanı artar. Müzik, çocuğu dinlendirir, canlandırır, sakinleştirir ve insani yönünü zenginleştirir. Müzik dinleyen çocuk, toplum içinde daha mutlu ve daha uyumlu bir birey olur. Birçok çocuk kendini müzikle daha iyi ifade edebilmekte ve duygularını müzikle ortaya koyabilmektedir. Dolayısıyla müzik iletişim amaçlı da kullanılmaktadır.
Çocuklarda yüksek miktarda enerji bulunmaktadır. Çocuk, dinlediği müziğe dansla eşlik ederek enerjisini yararlı bir biçimde aktarma olanağı bulur; bir yaşından itibaren müzik sesi duyduğunda sallanarak, zıplayarak ve birçok beden hareketiyle müziğe eşlik eder.
Müzik sanatın soyut bir dalı olduğu için çocuğun yaratıcı ve soyut düşünme yeteneğini de geliştirir. Müzikal etkinlikler, birden çok katılımcıyı gerektirdiği için, çocuğun arkadaş edinmesini ve sosyalleşmesini destekler. Şarkı ve tekerlemeler, çocuğun dil gelişimini hızlandırır ve kelime dağarcığını zenginleştirir. Müzik eşliğinde uygun ritmik devinimlerle motor gelişimi olumlu etkilenir. Herhangi bir müzik enstrümanı çalan, müzik parçalarını çok iyi seslendiren veya müzik eşliğinde çok iyi ritim tutan çocukların özgüvenleri yükselir, dolayısıyla birçok alanda sahip oldukları özgüven sayesinde başarı kazanabilirler. Kısaca müzik çocuğun bedensel, zihinsel, sosyal ve duygusal gelişimine olumlu katkılar sağlar.
Uluslar arası Tıp Müzik Kurumu’nun araştırmasına göre klasik müzik dinlemek insanın bedensel ve duygusal sağlığını olumlu etkilemektedir. Günde 20 dakika dinlenilen klasik müzik, bağışıklık sistemini güçlendirerek, hastalıklara karşı vücudun direncini artırmakta, aynı zamanda insanın duygusal durumunu düzenleyen seratonin ve dopamin hormonlarının salgılanışını artırmaktadır.
(alıntıdır)
Müzik ruhun gıdasıdır, diye bilinen bir söz vardır. Gerçekten de müzik, insan ruhu üzerinde inanılmaz olumlu değişiklikler yapar. Öyle ki, hayvanları bile etkiler; yapılan bir araştırmada müzik dinletilen ineklerin daha çok süt verdiği görülmüştür.
Müziğin kendine özgü bir dili vardır ve bu nedenledir ki, evrensel bir boyuta sahip olduğu söylenir. Her müziğin kendine özgü melodisi, ritmi ve armonisi vardır. Yüzyıllar önce ruhsal hastalıkların müzikle tedavi edildiği tarih kitaplarında yazılmaktadır. Günümüzde ise, gerek çocuk gerekse yetişkin ruh hastalıklarının tedavisinde müzik terapisi önemli bir yere sahiptir.
Müzik dinletilen çocuğun estetik duygusu ve ritim sezgisi uyarılarak gelişir ve içindeki güçlü duygular uyanır. Müzikle çocuğun yaşama heyecanı artar. Müzik, çocuğu dinlendirir, canlandırır, sakinleştirir ve insani yönünü zenginleştirir. Müzik dinleyen çocuk, toplum içinde daha mutlu ve daha uyumlu bir birey olur. Birçok çocuk kendini müzikle daha iyi ifade edebilmekte ve duygularını müzikle ortaya koyabilmektedir. Dolayısıyla müzik iletişim amaçlı da kullanılmaktadır.
Çocuklarda yüksek miktarda enerji bulunmaktadır. Çocuk, dinlediği müziğe dansla eşlik ederek enerjisini yararlı bir biçimde aktarma olanağı bulur; bir yaşından itibaren müzik sesi duyduğunda sallanarak, zıplayarak ve birçok beden hareketiyle müziğe eşlik eder.
Müzik sanatın soyut bir dalı olduğu için çocuğun yaratıcı ve soyut düşünme yeteneğini de geliştirir. Müzikal etkinlikler, birden çok katılımcıyı gerektirdiği için, çocuğun arkadaş edinmesini ve sosyalleşmesini destekler. Şarkı ve tekerlemeler, çocuğun dil gelişimini hızlandırır ve kelime dağarcığını zenginleştirir. Müzik eşliğinde uygun ritmik devinimlerle motor gelişimi olumlu etkilenir. Herhangi bir müzik enstrümanı çalan, müzik parçalarını çok iyi seslendiren veya müzik eşliğinde çok iyi ritim tutan çocukların özgüvenleri yükselir, dolayısıyla birçok alanda sahip oldukları özgüven sayesinde başarı kazanabilirler. Kısaca müzik çocuğun bedensel, zihinsel, sosyal ve duygusal gelişimine olumlu katkılar sağlar.
Uluslar arası Tıp Müzik Kurumu’nun araştırmasına göre klasik müzik dinlemek insanın bedensel ve duygusal sağlığını olumlu etkilemektedir. Günde 20 dakika dinlenilen klasik müzik, bağışıklık sistemini güçlendirerek, hastalıklara karşı vücudun direncini artırmakta, aynı zamanda insanın duygusal durumunu düzenleyen seratonin ve dopamin hormonlarının salgılanışını artırmaktadır.
(alıntıdır)