Aileler çocuklarına iyilik yaptıklarını düşünerek onların geleceğiyle oynuyorlar. Şımartılan çocukların karakteri bozuluyor ve sorunlu bireyler oluyorlar.
Yazar ve psikolog Joanne Good bu konuda şunları yazıyor;
Şımartmak, velinin çocuğundan yetenekleri çerçevesindekileri yapmasını istemeyişinden kaynaklanıyor. Dolayısıyla çocuğun hatalardan öğrenme şansı elinden alındığından, doğru davranış öğrenemiyor. Bunun sonucunda da temel yaşam yetenekleri edinemeyen çocuk karakter bozuklukları sergiliyor.
- Çocuğa iyilik ve yardım yaptıklarını sanarak, Onları kendi uzantılarıymış gibi düşünerek davranan velilerin farkında olmadan;
- Zamanı gelen basit yetenekleri edinemeyişten dolayı çocukta kendine güvensizlik,
- Davranışlarının sonucuna katlanmak gibi bir durum yaratılmadığından çocuğun sınırlarını bilemeyişi,
- Henüz erişmemesi gereken haklara sahip olduğunu varsayması (örneğin yaşına uymayan filimleri seyredebileceğini düşünmek gibi),
- Kabahati başkalarına atmak eğilimi ("Ben yapmadım!" sendromu) gibi bir çok hatanın başlatılmasına sebep oluyor diyor.
Çocukların, yetenekleri seviyesinde bir şeyler yapmalarını istemek, karakterlerini kuvvetlendirecekse, niçin uygulanmıyor?
Bunu uygulamayan veliler, çocuklarının yaşamlarını kolaylaştırmaya çalışırken farkında olmadan başka yanlışları da doğuruyor. Örneğin çocuk birinin malına zarar verdiğinde ceremesini çekmesi yerine velinin hatayı üstlenip zarar - ziyanı karşılamaya çalışması durumundaki gibi. Çocuk bu hatadan öğrenme şansından mahrum bırakılıyor ve karakter bozukluğuna temel atılıyor.
Farkına varmadan şımartmalar çok yaygın.
Farz edin masa kurulacak. Bu okul öncesi yaştaki bir çocuktan bile istenebilecek bir katılım. Veli kaşığın masadaki konumu uzerinde titizlik etmekle çocuğun bu katılımının önüne geçebiliyor. Oysaki temeller yerleştirilirken detaylar sonraya bırakılmalı. İlk zamanlar kaşığın çocuk tarafından masaya getirilmiş olması yeterli olmalı. Anne, baba dayanamayıp masayı kendileri kuruyorsa, işte bu şımartmadır.
Çocuk, günden güne yeteneklerini geliştiremediğinden geri kalacak, kendine güveni olmayacak ve anne/baba çocugun ne kadar yeteneksiz olduguna, yönlenmediğine söylenmekle işi daha da kötüye götürebilecek. Sonuçta çocuk kızgın, aklı karışmış ve işbirliğinde bulunmak istemeyen biri olacak.
Çocukta şımarıklılık başlatmamak için tutarlı velilikle çocuğun yetenekleri çercevesinde yapabileceklerine izin verilmesi öneriliyor.
"Çocuğun kendisi için yapabileceklerini asla siz üstlenmeyin". Veli olarak ortadaki işi daha düzgün ve çabuk yapabileceğimizin tuzağına düşmeyelim.
Cocuklara aile icinde sorumluluklarını ve üzerine düşen ev işlerini bildirmek ve bunların çocuk tarafından yapılmasını takip etmek, çocuğa iyi bir karakter ve temel yaşam yetenekleri kazandırır.
Yedi yaşında bir çocuk velisi tarafından görevlendirildiğinde yemek masasını silmek istemiyorsa, işi zevkli bir hale getirmeye çalışmalı. Örneğin bir hava spreyli plastiğe su koyulup, eline bezle birlikte verilmeli. İş hem kolaylaşmış hem de zevkli hale gelmiş olacaktır.
Çocuğun yetenekleri henüz işi tamamen üzerine almaya yetmiyorsa veli yanında eşlik etmeli. Spor ve müzik gibi heveslendiricilerle çocuk beceriye yönlendirilmeli.
Ailecek serbest vakit geçirmenin temelinde aile bireylerinin takım halinde işbirliği yapmaları gerekçesi çocuklara sık sık hatırlatılmalı.
Ayrıca çocuklara "çok" vermenin kaliteyle eş değer olduğu yanılgısına da düşülmemeli.
Derleyen: Handan Baykan
Yazar ve psikolog Joanne Good bu konuda şunları yazıyor;
Şımartmak, velinin çocuğundan yetenekleri çerçevesindekileri yapmasını istemeyişinden kaynaklanıyor. Dolayısıyla çocuğun hatalardan öğrenme şansı elinden alındığından, doğru davranış öğrenemiyor. Bunun sonucunda da temel yaşam yetenekleri edinemeyen çocuk karakter bozuklukları sergiliyor.
- Çocuğa iyilik ve yardım yaptıklarını sanarak, Onları kendi uzantılarıymış gibi düşünerek davranan velilerin farkında olmadan;
- Zamanı gelen basit yetenekleri edinemeyişten dolayı çocukta kendine güvensizlik,
- Davranışlarının sonucuna katlanmak gibi bir durum yaratılmadığından çocuğun sınırlarını bilemeyişi,
- Henüz erişmemesi gereken haklara sahip olduğunu varsayması (örneğin yaşına uymayan filimleri seyredebileceğini düşünmek gibi),
- Kabahati başkalarına atmak eğilimi ("Ben yapmadım!" sendromu) gibi bir çok hatanın başlatılmasına sebep oluyor diyor.
Çocukların, yetenekleri seviyesinde bir şeyler yapmalarını istemek, karakterlerini kuvvetlendirecekse, niçin uygulanmıyor?
Bunu uygulamayan veliler, çocuklarının yaşamlarını kolaylaştırmaya çalışırken farkında olmadan başka yanlışları da doğuruyor. Örneğin çocuk birinin malına zarar verdiğinde ceremesini çekmesi yerine velinin hatayı üstlenip zarar - ziyanı karşılamaya çalışması durumundaki gibi. Çocuk bu hatadan öğrenme şansından mahrum bırakılıyor ve karakter bozukluğuna temel atılıyor.
Farkına varmadan şımartmalar çok yaygın.
Farz edin masa kurulacak. Bu okul öncesi yaştaki bir çocuktan bile istenebilecek bir katılım. Veli kaşığın masadaki konumu uzerinde titizlik etmekle çocuğun bu katılımının önüne geçebiliyor. Oysaki temeller yerleştirilirken detaylar sonraya bırakılmalı. İlk zamanlar kaşığın çocuk tarafından masaya getirilmiş olması yeterli olmalı. Anne, baba dayanamayıp masayı kendileri kuruyorsa, işte bu şımartmadır.
Çocuk, günden güne yeteneklerini geliştiremediğinden geri kalacak, kendine güveni olmayacak ve anne/baba çocugun ne kadar yeteneksiz olduguna, yönlenmediğine söylenmekle işi daha da kötüye götürebilecek. Sonuçta çocuk kızgın, aklı karışmış ve işbirliğinde bulunmak istemeyen biri olacak.
Çocukta şımarıklılık başlatmamak için tutarlı velilikle çocuğun yetenekleri çercevesinde yapabileceklerine izin verilmesi öneriliyor.
"Çocuğun kendisi için yapabileceklerini asla siz üstlenmeyin". Veli olarak ortadaki işi daha düzgün ve çabuk yapabileceğimizin tuzağına düşmeyelim.
Cocuklara aile icinde sorumluluklarını ve üzerine düşen ev işlerini bildirmek ve bunların çocuk tarafından yapılmasını takip etmek, çocuğa iyi bir karakter ve temel yaşam yetenekleri kazandırır.
Yedi yaşında bir çocuk velisi tarafından görevlendirildiğinde yemek masasını silmek istemiyorsa, işi zevkli bir hale getirmeye çalışmalı. Örneğin bir hava spreyli plastiğe su koyulup, eline bezle birlikte verilmeli. İş hem kolaylaşmış hem de zevkli hale gelmiş olacaktır.
Çocuğun yetenekleri henüz işi tamamen üzerine almaya yetmiyorsa veli yanında eşlik etmeli. Spor ve müzik gibi heveslendiricilerle çocuk beceriye yönlendirilmeli.
Ailecek serbest vakit geçirmenin temelinde aile bireylerinin takım halinde işbirliği yapmaları gerekçesi çocuklara sık sık hatırlatılmalı.
Ayrıca çocuklara "çok" vermenin kaliteyle eş değer olduğu yanılgısına da düşülmemeli.
Derleyen: Handan Baykan