- Katılım
- 25 Nis 2006
- Mesajlar
- 5,063
- Tepki Skoru
- 25
- Puanları
- 38
Ne güzeldir anne-baba olmak. Fakat bir o kadar da zordur. Her bireyin birbirinden farklı hususiyetleri vardır. Herkes birbirine benzemek durumunda değildir. Fakat anne-baba olduktan sonra tüm ebeveynlerin birbirlerine benzemeleri gereken, özellikleri veya bir diğer ifade ile vasıfları olmak zorundadır. Aşağıda bu vasıflardan sadece bir kısmına yer verilmiştir. İlerleyen derslerde hem bu vasıflar zaman zaman detaylandırılacak hem de diğer vasıflar anlatılmaya çalışılacaktır.
Bazı bireylerde gerek yaşam koşulları nedeniyle gerek yetiştirilme yöntemleri nedeniyle çeşitli negatif özelliklerin var olduğunu görürüz. Asabiyet, şiddete meyil, sabırsızlık vb. Aslında bu vasıflar zaten bireyde de tercih edilmeyen özelliklerdir. Ama anne-babalık rolleri aktif haldeyken kesinlikle devre dışı bırakılması gereken özelliklerdendir. Hemen her insanın zaman zaman sinirlenme hakkı olabilir veya öfkelenebilir. Fakat anne-babalık rolündeyken birey negatif olan tüm bu özelliklerini frenleyebilmelidir. “Ne yapayım, ben böyleyim” tarzı bir yaklaşım çocuk eğitiminin handikaplarından biridir. Bu nedenle davranışsal anlamda veya ruhsal anlamda çeşitli sorunlar yaşayan bireyler kendilerini kontrol etmeli, edemiyorlarsa çocuklarının yanında hatalı davranıp etkilerini çocuğa yansıtmamaları için gerekirse bir uzmandan destek almalıdırlar. Anne-babaların taşımaları gereken önemli vasıfları şöyle sıralayabiliriz:
* SABIR
“Sabır olmadan asla!” Sabırlı oluş veya sabırsızlık genelde çocuğun davranışlarına bağlı olarak değil ebeveynin ruhsal durumuna göre değişkenlik arz ediyor. Öyleyse aslında sabrımızı zorlayan çocuklarımızın davranışları değil, çocuklarımızın davranışlarına bizim ruhsal anlamda hazır olmayışımızdır, diyebiliriz. Mesela, bir baba bir gün önce hiç kızmadığı bir davranışa ertesi gün çok yorgun olduğu için kızabiliyor. Veya çocuğu suyla oynamayı seven bir anne suyla üstünü ıslatan çocuğuna sabırla yaklaşırken, ertesi gün çocuğa giydirecek temiz kıyafet kalmadığı için aynı davranışa sabır göstermeyebiliyor. Öyleyse burada üzerine su dökme davranışı değil annenin hazır olmayışı bu sabırsızlığı üretmiştir. Kendimden bir örnek verecek olursam. Benim kızımın en büyük eğlencesi dolu poşetleri boşaltmaktır. Makarna poşeti de olabilir, pirinç poşeti de. Henüz neden-sonuç ilişkisi kuramadığı için bunu bir oyun olarak algılıyor. Kızım yaklaşık 2 yaşında. Benim sabırla yaklaştığım bu olaya maalesef birçok ebeveyn öfkeyle yaklaşabiliyor. İstisna denebilecek durumlar vardır. Birtakım davranış sorunları olan ve ısrarla tercih edilmeyen davranışlarda bulunan çocuklar gibi. Bu durumda da çocuğu anlamak ve çocuğa yardımcı olmaya çalışıp sorunun çözümüne odaklaşmak, gerekiyorsa uzman desteği almak gerekir. Yani sabır göstermeyip tepkisel davranmak burada da çözüm değildir.
* SEVGİYLE YAKLAŞIM
Her anne-baba çocuğunu sever mutlaka, ama çok az anne-baba bunu çocuğuna hissettirebilir. Anne-baba, çocuğu sevdiğini ona hem söylemeli hem de hissettirmelidir. Burada baz alınacak nokta çocuğun kendi sevgi dilidir. Beden temasından hoşlanan çocuğa dokunmak, konuşmayı seven çocukla zaman ayırıp sohbet etmek gibi. Bunun dışında çocuğunuzla ilgili yapacağınız tüm işlerde sevgiyle hareket etme önemli bir unsurdur. Yani çocuğunuzu geçiştirmeden veya öfke duygularını sıfırlayarak çocuğa yaklaşma, çocuk için oldukça önemlidir. Çocukların hisleri çok kuvvetlidir. Kendilerinin her şeye rağmen sevildiklerini bilirlerse ebeveynlerini anlama adına daha fazla çaba harcarlar.
* SAYGI
Ebeveynlerin en büyük yanılgılarından biri çocuklarının bir birey olduklarını unutmalarıdır. Evet sevgili anne-babalar çocuklarınız da aynen sizin gibi çeşitli duygu ve düşünceleri olan bireylerdir. Onların da utanma duyguları ve onurları vardır. Bu nedenle size yapılmasını istemediğiniz hiçbir davranışı çocuklarınıza uygulamamalısınız.
* HOŞGÖRÜ
Hoşgörü gösterilecek kişinin kendi yavrunuz olduğunu düşünecek olursanız çocuklarınızın hatalı bile olsa birçok davranışlarına hoşgörü göstermeniz zor olmayacaktır. Çocuklarınıza her zaman hoşgörü gösterin. Tabii bazı hatalı davranışlar karşısında tatlı bir otorite kurmanız ve çocuğunuzun davranışının sonucuna katlanmasına olanak sağlamanız gerekebilir. Ama çocuğunuz bu kararlı halinizi görürken bile siz içinizde hoşgörünüzü daima zinde tutun. “O henüz çocuk” deyin veya “gençliğin bir hatası” olarak değerlendirebilin. Tavır koymanız gereken durumlarda çocuğunuza doğruları öğretme adına tatlı otoritenizi sergilemeli ve kararlı olmalısınız. Fakat bunu iyi kalplilikle yapmalısınız.
* TEBESSÜM
Bazı ebeveynler çocuklarını şımartmamak için onlara tebessüm etmezler. Umarım bu grup ebeveynlerden değilsinizdir. Çocuk tebessümle şımarmaz, bunu asla unutmayın. Samimiyetle çocuğa tebessüm etmek aradaki bağı kuvvetlendireceğinden ebeveynin çocuk eğitiminde daha çabuk mesafe kat etmesine neden olur. Kimi ebeveynlerin ise tebessüm etmiyor olmaları kasıtlı değildir. Ama bunu çocuk için bir ihtiyaç görmediklerinden genellikle çocuğa karşı nötr bir surat ifadesi takınırlar. Çevreye gülücükler saçan nice ebeveynlerin çocuklarının yanında yorgunluk gibi bahanelerle tebessüm bile etmedikleri görülür. Oysa tebessüm çocuğun kendisini değerli hissetmesini kolaylaştırdığı gibi, çocuğun bundan eğitsel anlamda pozitif etkilenmesini sağlar.
Bazı bireylerde gerek yaşam koşulları nedeniyle gerek yetiştirilme yöntemleri nedeniyle çeşitli negatif özelliklerin var olduğunu görürüz. Asabiyet, şiddete meyil, sabırsızlık vb. Aslında bu vasıflar zaten bireyde de tercih edilmeyen özelliklerdir. Ama anne-babalık rolleri aktif haldeyken kesinlikle devre dışı bırakılması gereken özelliklerdendir. Hemen her insanın zaman zaman sinirlenme hakkı olabilir veya öfkelenebilir. Fakat anne-babalık rolündeyken birey negatif olan tüm bu özelliklerini frenleyebilmelidir. “Ne yapayım, ben böyleyim” tarzı bir yaklaşım çocuk eğitiminin handikaplarından biridir. Bu nedenle davranışsal anlamda veya ruhsal anlamda çeşitli sorunlar yaşayan bireyler kendilerini kontrol etmeli, edemiyorlarsa çocuklarının yanında hatalı davranıp etkilerini çocuğa yansıtmamaları için gerekirse bir uzmandan destek almalıdırlar. Anne-babaların taşımaları gereken önemli vasıfları şöyle sıralayabiliriz:
* SABIR
“Sabır olmadan asla!” Sabırlı oluş veya sabırsızlık genelde çocuğun davranışlarına bağlı olarak değil ebeveynin ruhsal durumuna göre değişkenlik arz ediyor. Öyleyse aslında sabrımızı zorlayan çocuklarımızın davranışları değil, çocuklarımızın davranışlarına bizim ruhsal anlamda hazır olmayışımızdır, diyebiliriz. Mesela, bir baba bir gün önce hiç kızmadığı bir davranışa ertesi gün çok yorgun olduğu için kızabiliyor. Veya çocuğu suyla oynamayı seven bir anne suyla üstünü ıslatan çocuğuna sabırla yaklaşırken, ertesi gün çocuğa giydirecek temiz kıyafet kalmadığı için aynı davranışa sabır göstermeyebiliyor. Öyleyse burada üzerine su dökme davranışı değil annenin hazır olmayışı bu sabırsızlığı üretmiştir. Kendimden bir örnek verecek olursam. Benim kızımın en büyük eğlencesi dolu poşetleri boşaltmaktır. Makarna poşeti de olabilir, pirinç poşeti de. Henüz neden-sonuç ilişkisi kuramadığı için bunu bir oyun olarak algılıyor. Kızım yaklaşık 2 yaşında. Benim sabırla yaklaştığım bu olaya maalesef birçok ebeveyn öfkeyle yaklaşabiliyor. İstisna denebilecek durumlar vardır. Birtakım davranış sorunları olan ve ısrarla tercih edilmeyen davranışlarda bulunan çocuklar gibi. Bu durumda da çocuğu anlamak ve çocuğa yardımcı olmaya çalışıp sorunun çözümüne odaklaşmak, gerekiyorsa uzman desteği almak gerekir. Yani sabır göstermeyip tepkisel davranmak burada da çözüm değildir.
* SEVGİYLE YAKLAŞIM
Her anne-baba çocuğunu sever mutlaka, ama çok az anne-baba bunu çocuğuna hissettirebilir. Anne-baba, çocuğu sevdiğini ona hem söylemeli hem de hissettirmelidir. Burada baz alınacak nokta çocuğun kendi sevgi dilidir. Beden temasından hoşlanan çocuğa dokunmak, konuşmayı seven çocukla zaman ayırıp sohbet etmek gibi. Bunun dışında çocuğunuzla ilgili yapacağınız tüm işlerde sevgiyle hareket etme önemli bir unsurdur. Yani çocuğunuzu geçiştirmeden veya öfke duygularını sıfırlayarak çocuğa yaklaşma, çocuk için oldukça önemlidir. Çocukların hisleri çok kuvvetlidir. Kendilerinin her şeye rağmen sevildiklerini bilirlerse ebeveynlerini anlama adına daha fazla çaba harcarlar.
* SAYGI
Ebeveynlerin en büyük yanılgılarından biri çocuklarının bir birey olduklarını unutmalarıdır. Evet sevgili anne-babalar çocuklarınız da aynen sizin gibi çeşitli duygu ve düşünceleri olan bireylerdir. Onların da utanma duyguları ve onurları vardır. Bu nedenle size yapılmasını istemediğiniz hiçbir davranışı çocuklarınıza uygulamamalısınız.
* HOŞGÖRÜ
Hoşgörü gösterilecek kişinin kendi yavrunuz olduğunu düşünecek olursanız çocuklarınızın hatalı bile olsa birçok davranışlarına hoşgörü göstermeniz zor olmayacaktır. Çocuklarınıza her zaman hoşgörü gösterin. Tabii bazı hatalı davranışlar karşısında tatlı bir otorite kurmanız ve çocuğunuzun davranışının sonucuna katlanmasına olanak sağlamanız gerekebilir. Ama çocuğunuz bu kararlı halinizi görürken bile siz içinizde hoşgörünüzü daima zinde tutun. “O henüz çocuk” deyin veya “gençliğin bir hatası” olarak değerlendirebilin. Tavır koymanız gereken durumlarda çocuğunuza doğruları öğretme adına tatlı otoritenizi sergilemeli ve kararlı olmalısınız. Fakat bunu iyi kalplilikle yapmalısınız.
* TEBESSÜM
Bazı ebeveynler çocuklarını şımartmamak için onlara tebessüm etmezler. Umarım bu grup ebeveynlerden değilsinizdir. Çocuk tebessümle şımarmaz, bunu asla unutmayın. Samimiyetle çocuğa tebessüm etmek aradaki bağı kuvvetlendireceğinden ebeveynin çocuk eğitiminde daha çabuk mesafe kat etmesine neden olur. Kimi ebeveynlerin ise tebessüm etmiyor olmaları kasıtlı değildir. Ama bunu çocuk için bir ihtiyaç görmediklerinden genellikle çocuğa karşı nötr bir surat ifadesi takınırlar. Çevreye gülücükler saçan nice ebeveynlerin çocuklarının yanında yorgunluk gibi bahanelerle tebessüm bile etmedikleri görülür. Oysa tebessüm çocuğun kendisini değerli hissetmesini kolaylaştırdığı gibi, çocuğun bundan eğitsel anlamda pozitif etkilenmesini sağlar.