Açıköğretim Fakültesi Okul Öncesi Öğretmenliği Mezunu Olmak…
Okul öncesi bölüm olarak zaten çok da dikkate alınmayan, bu bölümü seçtiğinizde veya mesleğiniz sorulup da söylediğinizde direk çocuk bakıcısı muamelesi yapılan bir bölüm. Biz böyle olduğunu düşünmüyoruz tabi, bu konuda bilinçli olan insanlar ve ailelerde böyle düşünmüyor ama genelin fikri buydu çoğu için hala böyle.
İş bu haldeyken bu branşa sahip olmak yeterince önemsiz görülürken, ben lise 3. sınıfta iken açıköğretim fakültesi ve milli eğitim bakanlığının anlaşması sonucu okul öncesi bölümünün açıköğretim fakültesinde açılmasına karar verilmiş ve uygulamaya konmuştu. Bunun 3 yıllık bir anlaşma olduğu, açık olan kadroların bu şekilde kapanacağı, okurken aynı zamanda çalışabilineceği ve bölümde okuyan herkesin atanacağı masalları anlatılarak liseden mezun olup sınava girdik. Ama …..
Daha sınava girerken sözel alanda olan bölümüz eşit ağırlığa alınarak ilk mağduriyetimizi yaşattı bize. Sözel bölümde iken örgün eğitim alabileceğimiz okullar eşit ağırlık alanında hayal oldu, açıköğretim fakültesini yazdık kazandık ve anlatılan masalların da verdiği rahatlıkla okumaya başladık.
Açıköğretim Fakültesi birçoklarının zannettiği gibi evde dantel yapılarak bitirilen bir fakülte değil, aksine birçok açıdan örgün eğitimden çok daha meşakkatli bir yolculuk. Not isteyebileceğiniz arkadaşlarınız, eğlenceli okul anılarınız, tek dersten kaldığınızda veya not yükselmek istediğinizde yardım isteyeceğiniz hocalarınız yok. Tek başınasınız, sadece kitaplar ve siz. Total de örgün eğitim de görülen bütün dersleri görüp 3. sınıfta hazırlanan staj dosyaları ve 4. sınıftaki stajı yaparken kimse yardım etmiyor size, birkaç lise arkadaşınız belki. Kaldı ki biz 1. sınıftan itibaren okul öncesi kurumlarında çalışmaya başlamıştık bile.
Bu bir avantaj mıdır? Evet, örgün eğitimde okuyan arkadaşlarımız teorik bilgileri sınıflarında oturup öğrenirken biz ilimizde ilçemizde bulunan okul öncesi kurumlarında tek başımıza sınıflarda öğrencilerimizleydik. Bende isterdim ilk başta deneyimli bir öğretmenin yanında staj yapmayı ama başladığımız sene öğretmen ve usta öğreticilerin aynı sınıflara girmesi yasaklandı ve her birimiz başka okullarda tek başımıza kaldık. Bu böyle 5 yıl devam etti (okulu tarihten 48 puan alarak uzattığım için 5 yıl yaşayan bilir). Yani lisede okurken bize anlatılan masalların yalan olduğunu yaparak yaşayarak öğrendik.
Mezun olduktan sonra başka alanlarda çalışabileceğim bir arkadaşım tarafından anlatılınca usta öğreticiliği bıraktım. Özel eğitim alanın da çalışmaya başladım ve 3 yıl çalıştım. Bu süreç zarfında 3 yıllık yapılan anlaşma sonsuza kadar sürdü yetmiyormuş gibi birde başka alan mezunlarına kurs verilerek çocuk gelişimi diploması verildi. Bu kurslara giderek diploma alanlara kesinlikle lafım yok devlet bir hak veriyorsa kullanırsın. Bu sebeple alanda bir yığılma oldu daha önce birçok alanın başına geldiği gibi.
Avrupa Birliği Uyum sürecinde okulöncesi zorunlu hale getirildi ve dolayısıyla birtakım değişiklikler yapılarak seferberlik başladı. Okullar yapıldı her okula anasınıfı açıldı ve dolayısı ile öğretmen ihtiyacı da arttı. KPSS denen olgu temelden yapılan yanlışlar la bu hali almış bir olgu. Bizi de çok zorlamış, zorlayan ve zorlamaya devam edecek olan bir olgu. Eylül başında yapılan atamalarda başvurma barajının 54 olmasında mütevellit başvuramadık. Ha dersiniz ki çalışaydın da puan alaydın haklısınız ama biz kpss den vazgeçmiştik, gerekli puanı almak hayaldi bizim için çünkü özel sektörde çalışıyor olmayı sadece çalışanlar bilir. O şartlarda sınav çalışmak oldukça zordur.
Neyse küçük Emrah havası yaratmayayım. İkinci alımlarda taban puanında verilmemesi ile başvurduk ve sonucun olumlu olacağını düşünmüyorken atandık (ki ben atandım ondan atandık diyorum). Bu atama ile daha önce birçok kutba ayrılmış olan bölümümüz artık paramparça oldu. İnsanlar birbirine hakaret yağdırır duruma geldi. Türkiye şartlarında ilk defa yaşanan bir durum değil ve buna benzer durumlar olacakta. Paramparça olmak yerine çözüm üretmek ise kimsenin aklına gelmiyor nedense. Yok, o açık öğretimliymiş, yok düşük puanla istediği yere atanmış aman efendim şu kadroluymuş bu sözleşmeliymiş. Arkadaşlar bunların hiçbiri bu haklara sahip olanların suçu değil ki temelden gelen yanlışlar sonucunda olan şeyler. Kimse kendine tanınan bir hakkı kullanamazlık etmez buda bir gerçek, bırakın birbirinizi yemeyi artık yeter. Bu ülke ayrımlarla bu hale geldi zaten neden kimse anlamak istemiyor.
Çok da uzun bir yazı oldu ama yılların birikimi budur işte sonuna kadar okuyabilirseniz ne ala okuyanlara da okuyamayanlara da teşekkürler kimseyi ayırmıyorum ayrımlara karşıyım : ))) :congratulationscut4