- Katılım
- 12 Nis 2007
- Mesajlar
- 318
- Tepki Skoru
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 41
İdarecilik doğası gereği zor bir iştir. Sorumluluk, bilgi, birikim, adalet, sabır, şefkat, pratiklik, çalışkanlık, fedakârlık gerektirir. Ama okul müdürü olmak daha da zordur. Ödeneği ve düzenli geliri olmayan okullarda, öğretmeni, öğrencisi, velisi, il/ilçe müdürleri, müfettişi, bakanı herkes sizden bir şeyler üretmenizi, sorunlara çözüm bulmanızı, eksiklikleri gidermenizi bekler.
Sayın Bakanımız Ömer Dinçer göreve yeni başladığı dönemde TRT’ye verdiği mülakatta, “Bundan sonra okul müdürü, il ve ilçe müdürü gibi mevkilerin yöneticileri ek göstergelerini artıran, makam sahibi olunan bir görev olmaktan çıkacak, ateşten gömlek olacak.” dedi. (Ben şahsen İl Milli Eğitim Müdürü hariç göstergesi artan bir idareci görmedim. Ama öğretmenden düşük maaş alan il/ilçede görevli birçok idareci gördüm.) Ardından velilerden kayıt parası adı altında para toplayan okul müdürleri hakkında soruşturma açılmasını emretti. Bunun üzerine okullar ödeneğimiz yok, öyleyse ödenek verin deyince, “sadece kayıt döneminde para toplamayın, veliler okullara elbette bağış yapabilir.” anlamına gelecek söylemlerde bulunmaya başladı. Lakin okul idareciliği yapan herkes bilir ki, velilerden para toplama işi en kolay kayıt döneminde olur. Diğer zamanlarda toplanan paralarla bırakın okula temizlikçi tutmayı, el yıkamak için gereken sabunu bile alacak parayı toplayamazsınız. Elbette kayıt parası işini abartıp millete illallah dedirten idareciler var. Fakat kurunun yanında yaşı yakmanın, hesabında 100-150 bin lira bulunan okul ile 3-5 bin lira bulunan okulu aynı kefeye koymanın anlamı ne?
Ardından bazı iller de SBS sonuçlarına göre okul ortalaması bir netin altında olan okul idareci ve öğretmenleri hakkında soruşturmalar açılmaya başlandı. Görevlendirmeler yolu ile boşaltılan kadroların yerini pedagojik formasyonu olmayan ücretli öğretmenler doldurup, okuma yazma bilmeden 5. Sınıfı bitiren öğrencilerin hesabını taşıma merkezi okulların idarecilerinden ve öğretmenlerinden sormak gerçekleri örtbas etmenin yeni ve keşfedilmemiş yöntemi olsa gerek.
Şu bir gerçek ki bu ülkede işiniz zorlaştıkça, sorumluluğunuz artıkça veya eğitim düzeyiniz yükseldikçe ücretiniz düşer. Bunun en güzel örneğini MEB Yönetici ve Öğretmenlerin Haftalık Ders ve Ek Ders Saatlerine İlişkin Kararlarda görebilirsiniz. Neresinden tutsak elimizde kalacak bu yönetmeliğin her tarafı çelişkilerle doludur. Hem kendi dengi okulların idarecileri arasında, hem de aynı kurumda görev yapan idarecilerin ek dersleri arasında tutarsızlıklar mevcuttur. Bu tutarsızlıkları yüzeysel olarak incelediğinizde dahi sizi şaşırtacak sonuçlara ulaşabilirsiniz.
İdarecilerle ilgili ek ders uygulamalarına baktığımızda: Tam gün eğitim yapan bir ilköğretim okulu müdürü haftada 20 saat ek ders ücreti alırken, ikili öğretim yapan dolayısı ile öğrenci sayısı ve çalışma saatleri daha uzun olan okul müdürü de 20 saat ek ders ücreti alır. Taşımalı eğitimin yapıldığı, öğrenci servisiydi, kumanyasıydı birçok ek görevi olan, okul ile ev arasındaki mesafenin fazlalığından dolayı, herhangi bir maddi veya manevi veli katkısı olmayan hatta öğretmenlerin kendi paraları ile hizmetli tuttukları okulların müdürleri de 20 saat ek ders ücreti alırlar.
2006 tarih ve 11350 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile kabul edilen ve 2007/19 nolu genelge ile 22 sayfalık bir yönerge biçiminde açıklanan hükümlere baktığımızda, sınıf, genel bilgi ve meslek dersi ayrımı yapmaksızın, okul idarecilerinin 6 saat maaş karşılığı derse girme yükümlülüğünün olduğu, ancak Personel Genel Müdürlüğünün Kayseri Valiliğine yazdığı görüş yazısına istinaden sınıf öğretmeni okul idarecilerinin, maaş karşılığı derse girme gibi bir yükümlülükleri olmadığı, aynı okulda idareci olan genel meslek ve bilgi dersleri idarecilerinin 6 saat maaş karşılığı derse girme yükümlüğünün olduğu görülmektedir. Düşünebiliyor musunuz, aynı okulda farklı branşlardaki idarecilerden bazıları maaş karşılığı derse girmezken, bazı idareciler maaş karşılığı derse girmek zorunda. Hangisi doğru!
Sınıf öğretmenliği branşından olanlar hariç bütün idarecilerin okul müdürlüğü görevinin yanında 6 saat aylık karşılığı derse girme görevleri, bununla kalmayıp öğretmeni gelmeyen ve sebeple boş geçen dersleri doldurmak gibi karşılıksız olanı ile birleşerek daha incitici bir hal almıştır.
Halk eğitim merkezi müdürleri fiilen derse girmedikleri ve yapılan değişikle açık öğretim işlerini İlk ve Orta Öğretim kurumlarına devrettikleri halde 30 saat ek ders ücreti alırken, kendilerine açık öğretim işleri devredilen İlk ve Orta Öğretim idarecilerinin ek ders saatlerinde bir değişiklik olmamıştır. Ayrıca Halk Eğitim Merkezlerinde görevli müdür ile müdür yardımcısının ek ders saatleri arasında adeta uçurum vardır. Biri haftada 30-36 saat arasında ek ders ücreti alırken, diğeri 18-24 saat arasında ek ders ücreti alır.
Her türlü disiplin olaylarının tavan yaptığı, öğretmen ve idarecilerin can güvenliğinin bile zaman zaman tehlikeye düştüğü lise ve dengi okullarda görevli müdür 20 saat ek ders ücreti alırken, başarılı öğrencilerin tercih ettiği, bu sebeple disiplin olaylarının asgari düzeyde olduğu, her şeyin düzen içinde yürüdüğü, Fen ve Sosyal Bilimler Liselerinin müdürleri 25 ders saati ek ders ücreti almaktalar. Neden acaba?
Dengeli ek ders dağıtımının yapıldığı kurumlar ise, yatılı-pansiyonlu olanalar ile tam gün ve tam yıl uygulaması yapılan kurumların müdürleri galiba. Ancak Yatılı İlköğretim Bölge Okullarının pansiyondan sorumlu müdür yardımcısı ile eğitim öğretimden sorumlu müdür yardımcısının ek ders ücreti arasında ciddi bir fark oluşmuştur. Bu da kurumda huzursuzlukların meydana gelmesine sebebiyet verecektir haliyle.
Şunu belirteyim ki okul idarecilerinin maaşları sorumluluğu ile orantılı olarak arttırılmalı, kendilerine kanunla kadro verilmeli, ek ders ücreti kaldırılarak ek ödeme uygulamasına geçilmeli ve aylık karşılığı derse girme uygulamasına son verilmelidir. İdarecilerin girdikleri derslerde verimli olmadıkları açıktır. Bir koltukta iki karpuzun taşınmayacağını atalarımız yüz yıllar öncesinden keşfettikleri halde hala bu konuda denemeler yapmak anlaşılacak gibi değildir. Üşüyen ve ateşten gömlek giymek isteyen varsa, benden tavsiye okul idarecisi olun
Sayın Bakanımız Ömer Dinçer göreve yeni başladığı dönemde TRT’ye verdiği mülakatta, “Bundan sonra okul müdürü, il ve ilçe müdürü gibi mevkilerin yöneticileri ek göstergelerini artıran, makam sahibi olunan bir görev olmaktan çıkacak, ateşten gömlek olacak.” dedi. (Ben şahsen İl Milli Eğitim Müdürü hariç göstergesi artan bir idareci görmedim. Ama öğretmenden düşük maaş alan il/ilçede görevli birçok idareci gördüm.) Ardından velilerden kayıt parası adı altında para toplayan okul müdürleri hakkında soruşturma açılmasını emretti. Bunun üzerine okullar ödeneğimiz yok, öyleyse ödenek verin deyince, “sadece kayıt döneminde para toplamayın, veliler okullara elbette bağış yapabilir.” anlamına gelecek söylemlerde bulunmaya başladı. Lakin okul idareciliği yapan herkes bilir ki, velilerden para toplama işi en kolay kayıt döneminde olur. Diğer zamanlarda toplanan paralarla bırakın okula temizlikçi tutmayı, el yıkamak için gereken sabunu bile alacak parayı toplayamazsınız. Elbette kayıt parası işini abartıp millete illallah dedirten idareciler var. Fakat kurunun yanında yaşı yakmanın, hesabında 100-150 bin lira bulunan okul ile 3-5 bin lira bulunan okulu aynı kefeye koymanın anlamı ne?
Ardından bazı iller de SBS sonuçlarına göre okul ortalaması bir netin altında olan okul idareci ve öğretmenleri hakkında soruşturmalar açılmaya başlandı. Görevlendirmeler yolu ile boşaltılan kadroların yerini pedagojik formasyonu olmayan ücretli öğretmenler doldurup, okuma yazma bilmeden 5. Sınıfı bitiren öğrencilerin hesabını taşıma merkezi okulların idarecilerinden ve öğretmenlerinden sormak gerçekleri örtbas etmenin yeni ve keşfedilmemiş yöntemi olsa gerek.
Şu bir gerçek ki bu ülkede işiniz zorlaştıkça, sorumluluğunuz artıkça veya eğitim düzeyiniz yükseldikçe ücretiniz düşer. Bunun en güzel örneğini MEB Yönetici ve Öğretmenlerin Haftalık Ders ve Ek Ders Saatlerine İlişkin Kararlarda görebilirsiniz. Neresinden tutsak elimizde kalacak bu yönetmeliğin her tarafı çelişkilerle doludur. Hem kendi dengi okulların idarecileri arasında, hem de aynı kurumda görev yapan idarecilerin ek dersleri arasında tutarsızlıklar mevcuttur. Bu tutarsızlıkları yüzeysel olarak incelediğinizde dahi sizi şaşırtacak sonuçlara ulaşabilirsiniz.
İdarecilerle ilgili ek ders uygulamalarına baktığımızda: Tam gün eğitim yapan bir ilköğretim okulu müdürü haftada 20 saat ek ders ücreti alırken, ikili öğretim yapan dolayısı ile öğrenci sayısı ve çalışma saatleri daha uzun olan okul müdürü de 20 saat ek ders ücreti alır. Taşımalı eğitimin yapıldığı, öğrenci servisiydi, kumanyasıydı birçok ek görevi olan, okul ile ev arasındaki mesafenin fazlalığından dolayı, herhangi bir maddi veya manevi veli katkısı olmayan hatta öğretmenlerin kendi paraları ile hizmetli tuttukları okulların müdürleri de 20 saat ek ders ücreti alırlar.
2006 tarih ve 11350 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile kabul edilen ve 2007/19 nolu genelge ile 22 sayfalık bir yönerge biçiminde açıklanan hükümlere baktığımızda, sınıf, genel bilgi ve meslek dersi ayrımı yapmaksızın, okul idarecilerinin 6 saat maaş karşılığı derse girme yükümlülüğünün olduğu, ancak Personel Genel Müdürlüğünün Kayseri Valiliğine yazdığı görüş yazısına istinaden sınıf öğretmeni okul idarecilerinin, maaş karşılığı derse girme gibi bir yükümlülükleri olmadığı, aynı okulda idareci olan genel meslek ve bilgi dersleri idarecilerinin 6 saat maaş karşılığı derse girme yükümlüğünün olduğu görülmektedir. Düşünebiliyor musunuz, aynı okulda farklı branşlardaki idarecilerden bazıları maaş karşılığı derse girmezken, bazı idareciler maaş karşılığı derse girmek zorunda. Hangisi doğru!
Sınıf öğretmenliği branşından olanlar hariç bütün idarecilerin okul müdürlüğü görevinin yanında 6 saat aylık karşılığı derse girme görevleri, bununla kalmayıp öğretmeni gelmeyen ve sebeple boş geçen dersleri doldurmak gibi karşılıksız olanı ile birleşerek daha incitici bir hal almıştır.
Halk eğitim merkezi müdürleri fiilen derse girmedikleri ve yapılan değişikle açık öğretim işlerini İlk ve Orta Öğretim kurumlarına devrettikleri halde 30 saat ek ders ücreti alırken, kendilerine açık öğretim işleri devredilen İlk ve Orta Öğretim idarecilerinin ek ders saatlerinde bir değişiklik olmamıştır. Ayrıca Halk Eğitim Merkezlerinde görevli müdür ile müdür yardımcısının ek ders saatleri arasında adeta uçurum vardır. Biri haftada 30-36 saat arasında ek ders ücreti alırken, diğeri 18-24 saat arasında ek ders ücreti alır.
Her türlü disiplin olaylarının tavan yaptığı, öğretmen ve idarecilerin can güvenliğinin bile zaman zaman tehlikeye düştüğü lise ve dengi okullarda görevli müdür 20 saat ek ders ücreti alırken, başarılı öğrencilerin tercih ettiği, bu sebeple disiplin olaylarının asgari düzeyde olduğu, her şeyin düzen içinde yürüdüğü, Fen ve Sosyal Bilimler Liselerinin müdürleri 25 ders saati ek ders ücreti almaktalar. Neden acaba?
Dengeli ek ders dağıtımının yapıldığı kurumlar ise, yatılı-pansiyonlu olanalar ile tam gün ve tam yıl uygulaması yapılan kurumların müdürleri galiba. Ancak Yatılı İlköğretim Bölge Okullarının pansiyondan sorumlu müdür yardımcısı ile eğitim öğretimden sorumlu müdür yardımcısının ek ders ücreti arasında ciddi bir fark oluşmuştur. Bu da kurumda huzursuzlukların meydana gelmesine sebebiyet verecektir haliyle.
Şunu belirteyim ki okul idarecilerinin maaşları sorumluluğu ile orantılı olarak arttırılmalı, kendilerine kanunla kadro verilmeli, ek ders ücreti kaldırılarak ek ödeme uygulamasına geçilmeli ve aylık karşılığı derse girme uygulamasına son verilmelidir. İdarecilerin girdikleri derslerde verimli olmadıkları açıktır. Bir koltukta iki karpuzun taşınmayacağını atalarımız yüz yıllar öncesinden keşfettikleri halde hala bu konuda denemeler yapmak anlaşılacak gibi değildir. Üşüyen ve ateşten gömlek giymek isteyen varsa, benden tavsiye okul idarecisi olun
