Merhabalar Okul Öncesi Forum Resmi Web Sitesi 'Biz BÜYÜK Bir Aileyiz'

Foruma ücretsiz kayıt olarak mesaj gönderebilir, yeni konular oluşturabilir ve diğer üyeler ile etkileşim içine olabilirsiniz.

Sosyal Gelişim

Katılım
2 Kas 2012
Mesajlar
18
Tepki Skoru
0
Puanları
0
SOSYAL GELİŞİM

Bireyin sosyal uyarıcılara ve grup yaşantısına, toplumdaki yaptırımlara karşı
duyarlı olabilmesi, içinde bulunduğu grupla ya da yaşadığı kültürdeki diğer bireylerle
geçinebilmesi onlardan biri gibi davranabilmesine sosyal gelişim, denir. Özetle; Sosyal
gelişim, toplumsal beklentilere uygunluk gösteren kazanılmış davranış yeteneği olarak
tanımlanabilir.

Sosyal Gelişimle İlgili Kavramlar
Benlik: Çocuk dünyaya geldiği ilk aylarda bedeniyle dış dünyayı ayırt edemez.
Çevreyi kendi bedeninin bir parçası olarak algılar. Zamanla kendi bedeninin
sınırlarını öğrenir, kendini tanımaya başlar. İlgi alanları arttıkça kendisinin
duyguları, düşünceleri ve istekleri olan birey olduğunun farkına varır. Böylece
benliğin ilk temelleri atılmış olur. Önce aile bireyleri, daha sonra çevresi ile
ilgili sosyal bağlar kurarak benlik gelişimini sürdürür.Çocukluktan itibaren
yeterli ilgi gören birey temel güven duygusunu kazanarak olumlu bir benlik
geliştirir. Sevgi, ilgi ve güvenden yoksun olarak yetişen bireyse olumsuz ben
kavramı, geliştirerek büyür.
Sosyalleşme-Sosyalleştirme: Bireyin içinde bulunduğu toplumda geçerli olan
kural ve değer yargılarını öğrenmesi, onlarla uyum içinde olmasına sosyalleşme
denir. Sosyalleştirmeyse bireye özellikle çocuğa üyesi olduğu topluluğun ya da
toplumun töre, gelenek ve kültürel değerleriyle ölçülerini öğretme ve
benimsetme işidir.
Sosyal Olgunluk: Bireyin anlayış, duygu tutum, beceri gibi özellikler
bakımından içinde yaşadığı toplumun beklentileri doğrultusunda gösterdiği
olgunluktur.
Kültür: Bir toplumun duyuş, düşünüş, yaşayış bakımından diğerlerinden ayıran
gelenek, görenek ve adetlerin tümüne, toplumun yaşam biçimine kültür denir.


0-12 Yaş Çocuklarında Sosyalleşme Özellikleri
Arkadaş Edinme : Bebek 5.-6. aylarda başka çocuklara tepki göstermeye
başlar.Başka bir çocuğu gördüğünde ona doğru atılır ya da çekinir,gülümser ve
sesler çıkarır.Bebekliğinin sonuna doğru başka çocuklarla
oynaması,oyuncaklarını paylaşması ve arkadaşlarıyla kavga etmesi oldukça sık
görülen davranışlardır.2-3 yaşlarında oyun arkadaşlarını çabucak değiştirebilir
ve başka bir arkadaşını sevdiğini söyleyebilir.Erken çocukluğun sonlarına doğru
çocuğun ana-babasına bağlılığı çözülmekte ve dışarıdaki arkadaşlarıyla
ilgilendiği görülmektedir.Çocuğun artık uzunca bir süre beraber olduğu bir ya
da iki arkadaşı vardır.

Gruba Katılma: Çocuklar 2 yaşına kadar yalnız oynar. Diğerleriyle olan
ilişkileri; taklit, birbirini seyretme ve birbirinin oyuncağını alma davranışı
şeklinde görülür. Grup halinde oynamaya 3- 4 yaşında başlar. Oynarken
birbirleriyle konuşur ve grup içinden oynamak istediklerini seçerler.
Gösterdikleri ortak davranış birbirlerini seyretme ve konuşmadır.
Okul çağı, öğrencinin gruplaşma çağıdır. Bir öğrencinin akran veya oyun gruplarından
birine katılması hem çocuk için bir ihtiyaçtır, hem de onun sosyalleşmesi için bir
zorunluluktur.

Çocuk Kavga ve Tartışmaları: Erken çocukluk çağında çocuklar,
karşılaştıkları hayal kırıklığının sonucunu kavgaya bağlarlar. Özellikle ilgi
merkezi olma, duygularının başka yollarla doyurulmaması halinde, kavgacılıkla
bu duygularını doyurmaya çalışırlar.
Oyun gruplarında sık sık kavga ederler; ama kavganın sonundaki küskünlükleri uzun
sürmez, barışırlar.
Ailenin çocuk üzerindeki tutumu çocuğun diğer çocuklarla arkadaşlığının olumlu ya
da olumsuz yönlere eğilim göstermesine neden olur. Sevgi dolu bir ailede büyüyen çocuklar
çevrelerindeki insanlarla kavga etmeden iletişim kuracaklardır. Şiddetin görüldüğü ailede
yetişen çocuklar kavgacı olacaklardır. Sevgi gören çocuk sevmeyi,şiddet gören çocuk
kavgayı öğrenir.

İşbirliği: Yaşantısının ilk yıllarında kendini evrenin merkezi zanneden
çocuklar, benmerkezcidir. Oyunları kısa sürelidir. Bütün dünyanın onun
etrafında döndüğünü zanneder.
3. yaştan itibaren çevresinde diğer varlıkların bulunduğunu kabul eder. Sahip olduğu
şeyleri diğer insanlarla paylaşmaya başlar. Çevresiyle iletişim kurması, kendisinin dışında
bir dünyanın varlığını kabul etmesi demektir. Çevresiyle ilişkileri arttıkça sosyalleşme
gelişir.
Çocuğa içinde yaşadığı toplumun kurallarını ve paylaşmayı öğretmek, eğitimin
görevidir. İnsanların birbirleriyle yardımlaşması, dostça yaşaması, işbirliğini gerektirir.
Erken çocuklukta, oynadığı oyunun kurallarına uyan, arkadaşlarının hakkına saygı
duyan çocuk, büyüdüğünde toplum kurallarına uyan sosyal bir insan olacaktır.

Rekabet: İnsanların yapısında doğal yarışçılık duygusu vardır. Yarışçılık
duygusu insanı başarıya götürür. Bu duygu kıskançlık boyutuna ulaşırsa kişinin
kendisine ve çevresine zarar verir.
Ailenin yaşadığı ortam rekabet konusunda çocuk için temel etkendir. Ailede sevgi ve
hoşgörüye dayalı bir ortam varsa, çocuk paylaşmayı, çocuklar arası ayrım ve şiddet varsa
kıskançlığı öğrenecektir
Aynı cinsten kardeşler arasında, yaş farkı fazla değilse, az veya çok rekabet görülür.
Anne-baba, kardeşlerden birine daha fazla ilgi gösteriyorsa, rekabet kıskançlıkla birlikte
daha da belirginleşir.
Yetişkinin görevi çocuğa rekabet gerektirmeyen bir ortam sağlamaktır.

Kız-Erkek Çocuk İlişkileri: Çocukların arkadaşlarıyla etkileşimi iki yaşından
sonra başlar ve cinsiyetle ilgili tavırlar belirir. Kendi cinsinin ve karşı cinsin
özelliklerini öğrenir. Kızlar annelerini, erkekler babalarını model alırlar.
Kızlar ve erkekler dört yaşına kadar birlikte oynarlar. Oyunlarında kız- erkek ayrımı
yapmazlar. Kızlar oyunlarında erkek arkadaşlarına rol verebileceği gibi erkeklerde
oyunlarında kız arkadaşlarına rol verebilirler.
Dört yaşından sonra çocukların kız-erkek ayrımı yaparak, kızların ve erkeklerin kendi
cinsleri arasında oyun grupları kurduğu görülür. Böyle bir ayrım yapmada büyüklerin tavrı
ve çocukların ilgileri önemlidir.
9-11 yaşları arasında kız-erkek arkadaşlığı yeni bir boyut kazanır. Bu dönemde kızlar
kendi cinsleriyle erkeklerde kendi cinsleriyle arkadaşlık kurarlar. Kesinlikle karşı cinsi
oyunlarına almazlar. Kızlar erkekleri acımasız ve kaba görürler. Kızlar ve erkekler birbirini
asla çekemez ve aşağılar. Bu durum ergenlik çağına kadar devam eder.

Ericson’a Göre Psiko-Sosyal Gelişim Evreleri
0-1 Yaş Temel Güvene Karşı Güvensizlik
Bu dönem sıfır-bir yaşı kapsar.Bebekler,çevrelerindeki dünyaya güvenebilecekleri ya
da güvenemeyeceklerine ilişkin temel duygular edinirler.Bir yaşına kadar çocuğun
ihtiyaçlarının doyurulması,büyük ölçüde anneye bağlıdır.Annenin çocuğun ihtiyaçlarını
giderirken onu sevmesi,okşaması,sıcaklığını hissettirmesi,ilgilenmesi,çocukta güven
duygusunun temellerini oluşturmaktadır.Annesinin kendisini sevdiğinden emin olan
çocuk,annesine,çevresindeki dünyaya güvenir,kendini sevilmeye değer bulur.Anne
tarafından reddedilen,soğuk davranılan ,ihtiyaçları yerinde ve zamanında karşılanmayan
çocuk, kendisine ve çevresindeki dünyaya karşı güvensiz olur.Bu güvensizlik,ileride olumlu
bir şekilde çözümleninceye kadar,tüm gelişim dönemleri boyunca devam eder.11
2-3 Yaş Özerkliğe Karşı Kuşku ve Utanç
Bu dönem on ikinci aydan itibaren üç yaşına kadar sürer. Genellikle çocuklar bu
dönemde yürürler, başkalarıyla iletişim kurabilecek kadar konuşurlar. Çocuklar kendi
çevrelerini kontrol etmek,güçlerini göstermek isterler. Yapabilecekleri ve yapamayacakları
konusunda ana baba ve çevrelerindeki kişileri test ederler. Önceki dönemde temel güven
duygusunu kazanmış çocuklar için, bu dönemde esnek ve çevresini özgürce keşfedebileceği
ortamlar sağlanmalıdır. Çocuğun kendi kendine yemek yemesi, eşyalarını toplaması
,giyinmesi, soyunması,giysilerini seçmesi, karşılaştığı bazı problemleri çözmesi
desteklenmelidir.Bu yönde desteklenen çocukların bağımsızlık duygularının temelleri atılmış
olur.Buna karşılık sürekli olarak sınırlandırılan,aşırı derecede korunan,çok sıkı kontrol edilen
çocuklarda kendi yeteneklerinden şüphelenme,kendinden utanma duyguları oluşabilir.
3-6 Yaş Girişimciliğe Karşı Suçluluk
Bu dönem üç yaşından altı yaşına kadar sürer. Çocuğun motor ve dil gelişimi düzeyi,
onun çevresini daha fazla araştırmasına, daha fazla girişken olmasına olanak verir. Çocukta
hareketliliğin artmasıyla, problem oluşturan davranışları da artar. Çocukta girişkenlik
duygusunun gelişebilmesi için, değişik yaşantılarla çocuğun kendisini keşfetmesine imkân
sağlanmalıdır.
Çok sık azarlanan ve engellenen çocukta suçluluk duygusu gelişmektedir. Girişkenliği
cezalandırılan çocuk, gerek bu dönemde gerekse yaşamın gelecek dönemlerinde
yaptıklarının yanlış olduğunu düşünüp suçluluk duyabilir. Çocuğun yapması ve yapmaması
gerekenler konusunda bir denge kurularak girişkenlikleri desteklenmelidir.
Çocukların çabaları desteklendiğinde, çalışma ve başarılı olma davranışları gelişir.
Aksi takdirde sürekli olarak yaptıkları eleştirilen, desteklenmeyen, beğenilmeyen çocuklar,
yaptıklarının değersizliğine inanarak aşağılık duygusu geliştirilebilir.
7- 11 Yaş Çalışma ve Başarılı Olmaya Karşı Aşağılık Duygusu
Çocuk bu dönemde tek başına bir şey yapamayacağını sezerek başkalarıyla işbirliği
kurmaktan ve birlikte çalışmaktan haz almaya başlamıştır. Çocuk, artık ortaya çıkardığı
ürünlerle başkaları tarafından tanınmak ister. Başarılarından gurur duyma ve zevk alma
duygusu gelişmiştir. Bu dönemin tehlikesi çocukta aşağılık duygusu ve yetersizliğin
gelişmesidir.
Örnek olay: İlkokul çağlarında bir çocuğa öğretmeni ”Sen sakın matematikle ilgili bir
alan seçme, başarılı olamazsın.” der. Daha sonra tüm derslerden başarılı olan bu çocuk
matematikte bir türlü başarılı olamaz, ilkokul öğretmeninin söyledikleri onu engeller. Lisede
matematik dersinin öğretmeni, öğrencileri yüreklendirir ve herkesin matematiği
öğrenebileceğini, başarılı olabileceğini söyler. Bu çocuk cesaretlenir ve matematikte başarılı
olur. Bugün bu çocuk Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nden mezun bir inşaat mühendisidir.


12- 18 Yaş Ergenlik Dönemi Kimliğe Karşı Kimlik Bocalaması
Bu dönem 12- 18 yaşları kapsar.”Ben kimim?” sorusu çok önemli bir hale gelir. Ergen
ana- babasından çok, akran gruplarından etkilenir.
Öğretmen ve ana- babalar, ergene yetişkin gibi davranmalı; onunla sevgi ve saygı
temeline dayalı bir dostluk kurmalıdır. Ericson’a göre bu dönemde ergen, başarılı bir şekilde
kimlik çözerse, kendisine güvenen, kendinden emin bir kişi olarak yaşamını sürdürebilir ve
başarılı olur. Aksi takdirde yaşamın gelecek dönemlerinde de bu kriz çözümleninceye kadar
sürecektir. Örneğin; ne yapmak istediğine karar veremeyen,bir işten diğerine atlayıp
bocalayan,çocuk gibi davranan yetişkinler,henüz kimlik kazanma krizini çözümleyememiş
kişilerdir.
18 – 26 Yaş İlk Yetişkinlik Dönemi Yakınlığa Karşı Uzaklık
Bu dönem, 18- 26 yaşı kapsar. Ergenlik döneminde kimliğine kavuşan kişi , artık
kimliğini kaybetme korkusuna kapılmaksızın başkalarıyla dostluklar kurabilir , karşı cinsten
ilişkilerde arkadaşlık ve sevgi ağırlık taşır.
Bu dönemi sağlıklı atlatan kişi güvenli bir şekilde sevgiyi verme ve alma gücüne sahip
olur. Başkalarıyla dostluk ilişkisi kurmada güçlük çeken genç psikolojik bir yalnızlığa
sürüklenebilir.
Yetişkinlik Dönemi Üreticiliğe Karşı Durgunluk
Bu dönem, orta yetişkinlik yıllarını kapsar. Daha önceki dönemlerini başarılı olarak
atlatmışsa; birey üretken, verimli ve yaratıcıdır. Bunlardan yoksun olan bireyler, bir işe
yaramama duygusuna kapılabilir ve durgunluk dönemine girebilirler. Çevreye kayıtsız kalıp
mutsuz olabilirler.
Olgunluk Dönem Benlik Bütünlüğüne Karşı Umutsuzluk
Bu dönem ileri yetişkinlikteki yaşları kapsar. Birey bu dönemde ya önceki yedi
evrenin birikimi sonucu benliğini tam olarak bulmuş, güvenli, mutlu, topluma etkin uyum
sağlayabilen, aranan, sevilen ve sayılan kimsedir. Ya da umutsuz, uyumsuz, hırçın, aksi bir
insan görünümündedir.

Maslow’a Göre İhtiyaçlar Hiyerarşisi
Maslow, sağlıklı kişiliğin nasıl oluştuğuyla ilgili derin araştırmalar yapmış ve sağlıklı
bir kişiliğin gelişebilmesi için gerekli olan gereksinmelerden meydana gelen, piramit
biçiminde bir gereksinmeler hiyerarşisi ortaya koymuştur.13
Maslow’un gereksinmeler hiyerarşisi

Temel Gereksinmeler
Fizyolojik – Bedensel Gereksinmeler
Yaşamın sürdürülmesi için fizyolojik gereksinmelerin karşılanması şarttır. İnsanlar
öncelikle biyolojik dengenin korunabilmesi için gerekli olan yiyecek, içecek, barınma,
uykusuzluğu giderme gibi fizyolojik gereksinmelerini karşılamak zorundadır.
Fizyolojik gereksinimler giderilmediğinde, organizma üzerinde baskı yaparak diğer
gereksinmelerin gerçekleşmesini engeller. Bu nedenle öğrencilerin aç , uykusuz, yorgun14
olduğu ve sınıf ortamının rahatsız , soğuk olduğu durumlarda ,derse katılmalarını beklemek
çok gerçekçi olmayacaktır.

Güvenlikte Olma
Fizyolojik ihtiyaçları yeterli ve zamanında karşılanan birey kendisini güvende
hisseder. Öğretmenin sınıfta uyulması gereken kuralları açıkça duyurması, öğrencinin
kendisini güvende hissetmesini sağlar. Korku ve kaygı, öğrencilerin güvensizlik
hissetmesine neden olur .

Ait Olma
Bireyin içinde yaşadığı topluma ait olduğunu hissetmesi için fizyolojik ve güvenlikte
olma gereksinimlerinin giderilmiş olması gerekir. Birey kendisini bir gruba ait hissettiğinde
mutlu olur. Örneğin bir öğrenci, öğretmeni ve arkadaşları tarafından benimsendiğini, sınıfın
bir parçası olduğunu bilmek ister. Bu nedenle öğretmen öğrencileriyle tek tek ilgilenirken,
öğrencilerin birbirleriyle iyi ilişki kurmalarını, birbirlerini sevmelerini sağlamalıdır.

Statü Kazanma
Fizyolojik, güvenlikte olma ve ait olma ihtiyaçları karşılanan birey, kendi kendine
saygı duymayı, arkadaşlarının ona saygı duymasını ve yeteneklerinin arkadaşları tarafından
takdir edilmesini ister. Öğretmenler, öğrencilerin yeteneklerinin farkına varmalı, onların
yeteneklerini ve olumlu davranışlarını ödüllendirmelidir. Çocuğun başarısızlıkları karşısında,
onları eleştirmek yerine, başarılı olmalarını sağlayacak ortamları düzenleyerek,
güdülenmelerini sağlamalıdır.

Üst Düzey Gereksinmeler
Kişi temel gereksinmeleri karşılandıktan sonra, kendini gerçekleştirme güdüsü
davranışlarını yönlendirmeye başlar. Kendini gerçekleştirme sürecindeki insanlar, kendine
ve dış dünyaya ilişkin bilgiler edinme, olup bitenleri daha iyi anlayabilme gereksinimi
duyarlar. Çevresi ve kendisi hakkında aydınlandıkça daha ince, estetik, soyut alanlarla
ilgilenmeye yönelir, yaratıcılığı ortaya çıkar.
Üst düzey gereksinmeler hiçbir zaman tam olarak karşılanamaz; çünkü birey, sürekli
daha iyisini elde etmeyi ister.
 

Giriş yap

Okul Öncesi Forum TV

000
Gün
00
Saat
00
Dakika
00
Saniye
Canlı yayına kalan süre.

18 Yıldır Sizlerle

18 yıldır sizlerleyiz. Türkiye'nin ilk okul öncesi eğitim platformu
Üst