SORUNLU ÇOCUKLARINIZ OLMASINI İSTİYORSANIZ, ŞUNLARI YAPMAYA ÖZEN GÖSTERİNİZ.
• Bazen eşinizle ağız kavgaları yapabilir ve bu sırada bir hakeme ihtiyacınız olursa, çocuklarınız sizin için mükemmel birer tanık, yargıç ve aracı olacaklardır. Zaten bu ihtiyacımızı aile dışından biri ile karşılamak hiç hoş olmaz. Ne de olsa atalarımız “Kol kırılır, yen içinde kalır.” Dememişler mi. İşte bu durumlarda sorunlu çocuklarınız olmasını istiyorsanız, onlardan yararlanın. “sen de yardın ya oğlum, baban böyle söylememiş miydi?” “Annen bu gün sokağa çıktı mı, çıkmadı mı? Çıktı değil mi kızım hadi söyle...”
• Küskünlüklerde de çocuklarınızdan yararlanın. Ne de olsa aynı evde yaşıyorsunuz, küs de olsanız eşinizle iletişime ihtiyacınız var. “Oğlum, annene söyle yemeği hazırlasın...” “Söyle o babana para bıraksın, bu gün elektrik faturasının son günü...” “Bu kadınla iki kelime ediliyor mu, oğlum, görüyorsun bak...” örneklerde işaret edildiği gibi davranın ki; çocuğunuz bocalasın. Karar vermekte güçlük çeken ve muhatabına göre davranan bir çocuk olsun.
• Çocuğunuz yarınların büyüğü olacağına göre, onları hep geleceğe yönelik yetiştirmeye gayret edin, mutsuz çocuklarınız olsun. “Büyüsün, bilgisayar mühendisi olsun, bir evi ve arabası olsun, en iyi okula, dershaneye gitsin, en pahalı kitaplar ve hocalarla büyüsün ki bizim başaramadıklarımızı o başarsın...” “Oyun oynamak mı! Bu kadar dersin ve sınavın arasında mı? Ne gerek var canım...” Siz böyle düşünün ve davranın ki, kaygı kişisel çatışmalar içinde bilgisayar mühendisi oğlunuz, insanlardan kaçan ve kendi kendisine yaşamayı tercih eden diş doktoru kızınız, çocukluğunu tam olarak yaşayamamış ve mutsuz ancak uçak mühendisi genciniz olsun.
• Çocuğunuza hep iyiyi, doğruyu ve güzeli, uzun nutuklar halinde anlatın, ama iş uygulamaya gelince, “sen söylediklerimi yap ama yaptıklarımı yapma” demeyi unutmayın. Konu diş fırçalamak mı? Gereğini ve önemini uzun uzun anlatın ama siz fırçalamayın; konu elbiselerini ortalığa atmaması mı? Bunu ondan isteyin ama siz istediğiniz gibi davranın...
• Çocuğunuzun bir şeye sahip olmasına engel olun. Onun eşyası olamaz. Eşya sizindir. Siz isterseniz ona ödünç verebilirsiniz. Ona ait eşyalara ihtiyacınız olduğunda da izin almayın. Dilediğiniz gibi alın kullanın. Çocuğa, kendine ait mal ve eşya sahibi olma kavramını kazandır mayın ki, başkalarının sahip olduğu şeyleri gönül rahatlığıyla izin almadan alıp kullanabilen bir yetişkin olarak büyüsün. Büyüdüğünde göreceksiniz o da özel hayat ve mahremiyetin sınırlarını tanımayacak ve bu yüzden de sevilmeyen ve istenmeyen bir insan olacaktır.
• O kadar iş ve uğraşınızın arasında çocuğunuzu dinleyecek vakit ayırmanız imkansız. Zaten parmak kadar çocuğun size söyleyecek neyi olabilir ki. Üstelik her zaman ne söyleyebileceğini tahmin edebilirsiniz. Mutlaka çocuğunuzu dinlemek zorunda kalırsanız onu dinliyormuş gibi yapın. Nasıl olsa bunun farkına varamayacaktır. Ara sırada kafanızı sallar anlıyormuş gibi yaparsanız bu işi tatlıya bağlarsınız. Böyle yapın ki; çocuğunuz yetişkin olduğunda karşısındaki insanı anlamaya, dinlemeye ve sorunları karşısındakinin gözü ile görebilmeye çaba harcamasın.
• Bütün işlerini onun yerine siz yapın. Etkinliklerini mümkün olduğunca azaltın. Kendisi yemeğini yerse üzerine döker; siz yedirin. Kendisi ödevini yaparsa yanlış yapar; siz yapın. Ayrı bir yatakta yatar ve üzerini açarsa,hasta olur; yatağınıza alın. Kendisi giyinirse ters giyer; siz giydirin. Yolda yürürken düşerse canını acıtabilir; elini sakın bırakmayın... böyle davranın ki, büyüdüğünde de hep bir koltuk değneğine ihtiyaç duysun. Sizden ayrı ve bağımsız bir kişilik geliştiremesin ki, büyüdüğünde de size bağımlı olsun ve hiç sizden ayrılamasın.
• Korkutun. Cinlerden, öcülerden, doktorlardan ve polislerden yararlanın. Bol bol şiddet gösterisinde de bulunun ki, sonra dizini dövmektense, zamanında çocuğunu dövmek, her zaman daha iyidir. Büyüdüğünde problemlerini kaba kuvvetle çözmeye çalışan, korkan ve korkutan, endişeli biri olmasını başka nasıl sağlayabiliriz ki?...
• Siz mükemmel anne babalarsınız öyleyse o da mükemmel bir çocuk olmalı. Üstelik komşunun çocukları bu kadar mükemmel iken, sizin çocuğunuzun onlardan eksiği nedir? Sürekli eleştirin, her zaman takdir etmeyin. Yoksa onun size layık bir evlat olmadığını başka türlü ifade edemezsiniz ve kayıtsız şartsız size minnet duymasını ve bu duygunun altında bir ömür boyunca ezilmesini sağlayamazsınız.
• Evde yada aile içinde bir karar alınacaksa; sakın çocuğunuzun fikrini sormayın. Üstelik o parmak kadar çocuğun böyle önemli kararlar için ne gibi bir fikri olabilir ki. Üstelik bizim annemiz babamız bize fikrimizi mi sordular. En azından böyle davranarak gelecekte, kendi başına karar alamayan, kendi kişiliğine ve yeteneklerine saygı gösteremeyen, güvensiz ve mutsuz bir birey olmasını sağlayabilirsiniz.
ÇOCUK GELİŞİMİ VE EĞİTİMİ UZMANI
CANAN TORTUMLUOĞLU
UNUTMAYIN;
ÇOCUKLARINIZ SİZİ,
ONA VE İHTİYAÇLARINA
GÖSTERDİĞİNİZ İLGİ, SEVGİ VE
SAYGILI DAVRANIŞLARINIZLA
HATIRLAYACAKSA, SİZ,
KESİNLİKLE HARİKA
BİR ANNE YADA
BABASINIZ...
Dr. Hasan YILMAz
HER BAŞARILI ÇOCUĞUN ARKASINDA, İYİ BİR EĞİTMEN, İLGİLİ - BİLİNÇLİ ANNE VE BABA VARDIR...
• Bazen eşinizle ağız kavgaları yapabilir ve bu sırada bir hakeme ihtiyacınız olursa, çocuklarınız sizin için mükemmel birer tanık, yargıç ve aracı olacaklardır. Zaten bu ihtiyacımızı aile dışından biri ile karşılamak hiç hoş olmaz. Ne de olsa atalarımız “Kol kırılır, yen içinde kalır.” Dememişler mi. İşte bu durumlarda sorunlu çocuklarınız olmasını istiyorsanız, onlardan yararlanın. “sen de yardın ya oğlum, baban böyle söylememiş miydi?” “Annen bu gün sokağa çıktı mı, çıkmadı mı? Çıktı değil mi kızım hadi söyle...”
• Küskünlüklerde de çocuklarınızdan yararlanın. Ne de olsa aynı evde yaşıyorsunuz, küs de olsanız eşinizle iletişime ihtiyacınız var. “Oğlum, annene söyle yemeği hazırlasın...” “Söyle o babana para bıraksın, bu gün elektrik faturasının son günü...” “Bu kadınla iki kelime ediliyor mu, oğlum, görüyorsun bak...” örneklerde işaret edildiği gibi davranın ki; çocuğunuz bocalasın. Karar vermekte güçlük çeken ve muhatabına göre davranan bir çocuk olsun.
• Çocuğunuz yarınların büyüğü olacağına göre, onları hep geleceğe yönelik yetiştirmeye gayret edin, mutsuz çocuklarınız olsun. “Büyüsün, bilgisayar mühendisi olsun, bir evi ve arabası olsun, en iyi okula, dershaneye gitsin, en pahalı kitaplar ve hocalarla büyüsün ki bizim başaramadıklarımızı o başarsın...” “Oyun oynamak mı! Bu kadar dersin ve sınavın arasında mı? Ne gerek var canım...” Siz böyle düşünün ve davranın ki, kaygı kişisel çatışmalar içinde bilgisayar mühendisi oğlunuz, insanlardan kaçan ve kendi kendisine yaşamayı tercih eden diş doktoru kızınız, çocukluğunu tam olarak yaşayamamış ve mutsuz ancak uçak mühendisi genciniz olsun.
• Çocuğunuza hep iyiyi, doğruyu ve güzeli, uzun nutuklar halinde anlatın, ama iş uygulamaya gelince, “sen söylediklerimi yap ama yaptıklarımı yapma” demeyi unutmayın. Konu diş fırçalamak mı? Gereğini ve önemini uzun uzun anlatın ama siz fırçalamayın; konu elbiselerini ortalığa atmaması mı? Bunu ondan isteyin ama siz istediğiniz gibi davranın...
• Çocuğunuzun bir şeye sahip olmasına engel olun. Onun eşyası olamaz. Eşya sizindir. Siz isterseniz ona ödünç verebilirsiniz. Ona ait eşyalara ihtiyacınız olduğunda da izin almayın. Dilediğiniz gibi alın kullanın. Çocuğa, kendine ait mal ve eşya sahibi olma kavramını kazandır mayın ki, başkalarının sahip olduğu şeyleri gönül rahatlığıyla izin almadan alıp kullanabilen bir yetişkin olarak büyüsün. Büyüdüğünde göreceksiniz o da özel hayat ve mahremiyetin sınırlarını tanımayacak ve bu yüzden de sevilmeyen ve istenmeyen bir insan olacaktır.
• O kadar iş ve uğraşınızın arasında çocuğunuzu dinleyecek vakit ayırmanız imkansız. Zaten parmak kadar çocuğun size söyleyecek neyi olabilir ki. Üstelik her zaman ne söyleyebileceğini tahmin edebilirsiniz. Mutlaka çocuğunuzu dinlemek zorunda kalırsanız onu dinliyormuş gibi yapın. Nasıl olsa bunun farkına varamayacaktır. Ara sırada kafanızı sallar anlıyormuş gibi yaparsanız bu işi tatlıya bağlarsınız. Böyle yapın ki; çocuğunuz yetişkin olduğunda karşısındaki insanı anlamaya, dinlemeye ve sorunları karşısındakinin gözü ile görebilmeye çaba harcamasın.
• Bütün işlerini onun yerine siz yapın. Etkinliklerini mümkün olduğunca azaltın. Kendisi yemeğini yerse üzerine döker; siz yedirin. Kendisi ödevini yaparsa yanlış yapar; siz yapın. Ayrı bir yatakta yatar ve üzerini açarsa,hasta olur; yatağınıza alın. Kendisi giyinirse ters giyer; siz giydirin. Yolda yürürken düşerse canını acıtabilir; elini sakın bırakmayın... böyle davranın ki, büyüdüğünde de hep bir koltuk değneğine ihtiyaç duysun. Sizden ayrı ve bağımsız bir kişilik geliştiremesin ki, büyüdüğünde de size bağımlı olsun ve hiç sizden ayrılamasın.
• Korkutun. Cinlerden, öcülerden, doktorlardan ve polislerden yararlanın. Bol bol şiddet gösterisinde de bulunun ki, sonra dizini dövmektense, zamanında çocuğunu dövmek, her zaman daha iyidir. Büyüdüğünde problemlerini kaba kuvvetle çözmeye çalışan, korkan ve korkutan, endişeli biri olmasını başka nasıl sağlayabiliriz ki?...
• Siz mükemmel anne babalarsınız öyleyse o da mükemmel bir çocuk olmalı. Üstelik komşunun çocukları bu kadar mükemmel iken, sizin çocuğunuzun onlardan eksiği nedir? Sürekli eleştirin, her zaman takdir etmeyin. Yoksa onun size layık bir evlat olmadığını başka türlü ifade edemezsiniz ve kayıtsız şartsız size minnet duymasını ve bu duygunun altında bir ömür boyunca ezilmesini sağlayamazsınız.
• Evde yada aile içinde bir karar alınacaksa; sakın çocuğunuzun fikrini sormayın. Üstelik o parmak kadar çocuğun böyle önemli kararlar için ne gibi bir fikri olabilir ki. Üstelik bizim annemiz babamız bize fikrimizi mi sordular. En azından böyle davranarak gelecekte, kendi başına karar alamayan, kendi kişiliğine ve yeteneklerine saygı gösteremeyen, güvensiz ve mutsuz bir birey olmasını sağlayabilirsiniz.
ÇOCUK GELİŞİMİ VE EĞİTİMİ UZMANI
CANAN TORTUMLUOĞLU
UNUTMAYIN;
ÇOCUKLARINIZ SİZİ,
ONA VE İHTİYAÇLARINA
GÖSTERDİĞİNİZ İLGİ, SEVGİ VE
SAYGILI DAVRANIŞLARINIZLA
HATIRLAYACAKSA, SİZ,
KESİNLİKLE HARİKA
BİR ANNE YADA
BABASINIZ...
Dr. Hasan YILMAz
HER BAŞARILI ÇOCUĞUN ARKASINDA, İYİ BİR EĞİTMEN, İLGİLİ - BİLİNÇLİ ANNE VE BABA VARDIR...
