OKULÖNCESİ EĞİTİMİ PLANLAMALARIYLA ULAŞILMAYA ÇALIŞILAN AMAÇLAR
Okulöncesi eğitiminin önemini ve gerekliliğini belirleyen açıklamalar, birey olarak çocuğun, gelişimsel ihtiyaçlarını ve toplum isteklerini ortaya koymaktadır. Konu ile ilgili eğitsen planlamalar ve uygulamaların, bu ihtiyaç ve istekler doğrultusunda, eğitimin temel hedeflerine hizmet etmek üzere, düzenlenmesi gerekir. Ülkeden ülkeye, farklı bazı yan amaçlara hizmet etmek üzere ele alındığını saptamıştır.
Günümüzde, iyi düzenlenmiş okulöncesi eğitim kurumları aracılığı ve ana-babayı kapsamına alan eğitim planlamalarıyla çocuğun gelişimsel ihtiyaçlarının, zamanında ve etkin bir sevgi ortamında karşılanması ve bu nedenle, büyük önem taşmaktadır.
Genel Amaçlar:
1.Çocukların, fiziksel, motor, zihinsel, duygusal, sosyal, gelişimlerine sağlıklı çevre- uyarıcı zenginliği yardımcı olmak.
2.İlkokula hazırlık ;çocukları okul yaşamının sosyal ve zihinsel hazır oluşlukla ilgili isteklerine cevap verebilecek, bilgi, beceri ve tavır alışlara sahip kılmak.
3. Özellikle, sosyo-ekonomik düzeyi düşük olan ailelerden ve zedeleyici koşullardan gelen çocukların ekonomik, sosyal ve kültürel yoksulluklarının olumsuz etkilerini ortadan kaldırmak.
4. Çalışan annelerin, çocuklarının bakımı ve eğitimi konusunda içine düştükleri sorunları çözmek.
5. Ana-babayı kapsamına alan planlamalarla, onların, çocuk yetiştirme ile ilgili eğitimsel görüşlerini etkilemek .
6. Anadilinin temellerinin atıldığı bu kritik dönemde çocukların yerel kısaltma ve deyişlerden uzak dili kurallarına uygun olarak öğrenmelerine olanak tanıma.
Okulöncesi Eğitim Kurumlarının Gelişimsel Amaçları:
Davranışlarımız kişiliğimizi belirler. Yüzyılımızda, pek çok ünlü düşünür ve eğitimci, “Tüm eğitimin en son amacının karakter oluşumu ve kişilik eğitimi olduğunu ” vurgular.
Sağlıklı ve etkin bir kişilik yapısının, üzerinde önemle durulması gereken nitelikleri şöyle sıralanabilir:
Ø Duygusal güven
Ø Kendini tanıma
Ø Başkalarını kabul etme
Ø Sosyalleşme
Ø Öğrenme güdüsü ve becerisi
Ø Bağımsızlık
Ø Özgürlük ve disiplin arası denge
Ø Paylaşma, birlikte çalışma.
Çağdaş eğitim anlayışının temelinde, çocuğa ve onun geleceğine ilişkin ilgi ve sorumlulukla birlikte;
1. Çocuğu tanımak, anlamak ve gelişim özelliklerini bilmek;
2. Uyarıcı zenginliği ve tutarlılığı olan çevreye verilen önem;
3. Çocuğa birey olarak duyulan saygı yatmaktadır.
Yukarıda belirtilen, ilgi, sorumluluk, tanıma ve saygı öğeleri aynı zamanda sevginin etkin özellikleri olarak bilinir. Çocuğun en temel ihtiyaçlarından biri olan sevgi olmadan, bu dört konuda girişilen etkinlikler tam başarıya ulaşamayacağı gibi, bu ögeleri içermeyen sevgi de faydalı olmaktan çok, gelişimi engelleyici aşırı düşkünlükten öteye geçmez.
Günümüzde, iyi düzenlemiş okulöncesi eğitim kurumları aracılığı ve ana-babayı kapsamına alan eğitim planlamalarıyla, çocuğun gelişimsel ihtiyaçlarının zamanında ve etkin bir sevgi ortamında karşılanması bu nedenle, büyük önem taşımaktadır.
Okulöncesi eğitim kurumları olan yuva ve ana okullarının çocuğun gelişimine ilişkin amaçları yukarıda yapılan açıklamaların ışığında şöyle sıralanabilir:
1.Çocuğun Fiziksel ve Motor Gelişiminde Etkinlik Sağlamak.
a. Fiziksel İhtiyaçların Karşılanması ve Sağlığın Korunması
Yuva ya da anaokulu, yalnız çocuklar için düzenlenmiş bir ev demektir. Onların hızla büyüyen fizik yapılarının ihtiyacı olan temiz ve sağlıklı koşullar bu ünitelerde bilinçli bir biçimde düzenlenir. Fiziksen gelişim, diğer gelişimlerle sıkı bir etkileşim içinde seyreder. Özellikle zihinsel gelişimin, yetersiz beslenme ve yaşam koşullarından, büyük ölçüde zarar gördüğü bilinmektedir. Ayrıca sağlıksız bir çocuk mutlu değildir. İlgisi kendine yöneliktir ve çoğu kez benlik kavramı olumsuz gelişim gösterir. Kendinden hoşnut değildir ve bu onu, başkalarından hoşnut olmamaya itebilir. Olumlu sosyal ilişkiler kuramaz ve iyi bir uyumu gerçekleştiremez.
b. Fiziksel Yapının Tanınması İçin Gerekli Uyarıcı Ortamın Sunulması
Yuva ve anaokullarında düzenlenen etkinliklerde, çocuğun beden yapısını tanıması ve organlarının işlevlerini öğrenmesi sağlanır. Beden sağlığı ile ilgili bilinçlenmenin temeli bu yaşlarda atılır. Cinsler arası farklılıklar, bu yaşlarda keşfedilir. Çocuğa bu konuda rahatlıkla soru sorma ortamı yaratılmalı ve anlayabilecekleri ölçüde, basit ve doğru cevaplar verilmelidir.
c. Fiziksel Yapının Etkin Bir Biçimde Kullanılması
Çocuğun kalıtımla getirdiği fiziksel yapı özellikleri, içinde yaşadığı toplumda, o toplumun yaşam biçimine uygun kullanım özellikleri gösterir. Oturuş-kalkışımız, yürüyüşümüz, el-kol hareketlerimi, konuşurken yüzümüzde beliren mimikle, v.b. kültürel etkileşimlerle şekillenir. Çocuğa fiziksel yapısını kullanma işlevinde, genel toplumsal beğeniler doğrultusunda bir ödüllendirme-pekiştirme mekanizması uygulanmalıdır.
d. Kas Gelişiminin Sağlanması
Yuva ve anaokullarında bina içinde ya da dışında, çocukların fiziksel yapılarına uygun ölçülerde, eşya, araçlar ve oyun malzemeleri bulunur. Çeşitli bedensel alıştırmaların yapılmasın; el becerilerinin geliştirilmesine olanak tanıyan her türlü araç ve gereç, bina içi ve dışı düzenlemelerle sağlanabilir. Müzik eşliğinde yapılan yaratıcı dans uygulamaları, oyunlar, çocuğun büyük kas gelişimine hizmet ederken, el becerileri ile ilgili etkinlikler, küçük kas gelişimlerini olgunlaştırır.
2. Çocukta “Duygusal Güveni” Sağlamak:
a. Etkin Bir Sevgi Alışverişi Ortamının Yaratılması
Yaşamın ilk yılları, çocuğun duygusal gelişiminin kritik önem taşıdığı bir süreçtir. Duygusal güvenin ve sağlıklı bir benlik kavramının temeli, öncelikle, ailede atılır. Çocukla, çevresindeki yetişkinler, özellikle anne, arasında atılacak, sıcak, yakın, sevgi dolu ilişki, bu duygunun oluşumunda önemli bir rol oynar.
Yuva ve anaokullarında yaratılacak, karşılıklı sevgi ve saygıya dayalı sıcak ilişki ortamı, çocuğun temel güven duygusunu besler ve sağlamlaştırır. Okulöncesi eğitim kurumlarının bu konuda önemli bir etkinliği de, çocuğun duyuşsal gelişimini zedeleyici geçmiş yaşantılarını dikkate alarak, sıkı bir okul-aile işbirliği içinde, “koruyuculuk” sorumluluğunu üstlenmesidir.
b. Çocukta Kendine Karşı Olumlu Bir Tavrın Geliştirilmesi:
Doğduğu andan başlayarak, nesnel ve toplumsal çevresini keşfetme çabası içinde olan çocuk, aynı yoğunlukta bir ilgi ile kendini bu çevre içindeki yerini ve rolünü öğrenmek ister. Yuva ya da anaokuluna, kalıtımsal ve çevresel bazı yeterlilik ya da sınırlamalar içinde gelen çocuk, anaokulu öğretmenin onunla kuracağı teke tek ilişki ortamında, genellikle bu özelliklerini açığa vurur.
c. Kişiler Arası İlişkilerde Olumlu Tavır Alışların Sağlanması
Yuva ve anaokullarında, etkin bir sevginin eşliğinde yaşanan saatler, çocuğu diğer çocuklarla bir araya getirir. İlk arkadaşlık bağları atılır. Grup oyunları arkadaşlık çevresini genişletir. Sevildiğini ve değer verildiğini bilen çocuk, genellikle, sevmesini bilen başkalarına değer veren ve onları kabul eden bir tavır geliştirir. Temel güven duygusu kişiler arası olumlu ilişkilerin birincil koşuludur.
3. Çocuğun Sağlıklı Bir “Sosyalleşme” Süreci İçinde Gelişmesine Olanak Tanımak
a. Grupla Çalışma ve Grup İçi Sağlıklı Etkileşim Olanaklarının Sunulması
Yuva ve anaokulları, çocuğu, kendi yaşıtları ile bir araya getirerek, gruplaşma ve grup içi etkileşim fırsatları yaratır. Çocuk grup oyunları yoluyla kendini tanır, haklarını savunurken, başaklarının hak ve özgürlüklerini de kabul eder. Bu ortamda, etkin grup üyeliği ve önderlik becerileri geliştirilir. Başlangıçta kendiliğinden oluşan oyun grupları, belirli çalışma gruplarına dönüşür.
b.Sosyal Çevrenin Tanınması İçin Gerekli Etkinliklerin Düzenlenmesi
Çocuk, yuva ve anaokulları aracılığıyla, o güne kadar içinde büyüdüğü aile ve komşuluk çevresinden farklı bir sosyal çevre ile karşılaşır. Bu çevre çocuğu, diğer farklı sosyal çevrelerle karşılaştırıcı bir üretkenlik içinde olmalıdır.
Toplumsal yaşamın ortaya çıkardığı sosyal gruplaşma ve grup üyeleri arası rol farklılıklarına bilinçlenmenin temeli, bu kurumlardaki yaşantılar aracılığıyla atılır.
c. Kültürel Değerlerin Özümlenmesine ve Değerlendirilmesine Olanak Tanınması; Sosyal Normlara Uyumun Sağlanması,
Yuva ve anaokullarında, toplum yaşamını yansıtıcı etkinliklere yer verilmelidir. Evcilik köşesi, dramatizasyon, kukla, hikaye anlatma v.b. etkinlikler yoluyla, çocuğun, içinde bulunduğu kültür değerleri ve yaşam tarzıyla karşılaşması sağlanır. Etkinliklerde izlenen doğru ve yanlış davranışlar, gelenek ve göreneklere dayalı toplumsal kurallar dikkate alınarak, açıklığa kavuşturulur.
d. Temel Alışkanlıkların Kazandırılması,
Günlük yaşam içinde, uyumu kolaylaştırıcı temel alışkanlıkla, yuva ve anaokulunda pekiştirilmelidir. Kendini ve çevresini temiz tutma; bu konuda başkalarıyla yardımlaşma; hastalıklardan korunma; oyun araçlarını ve el becerileriyle ilgili malzemeleri yerine koyma gibi v.b. alışkanlıkları kazanması beklenir.
4. Çocuğun Sağlıklı Kişilik Gelişimine Olanak Tanımak.
a. Gerçek Benlik Kavramının Geliştirilmesi,
Sağlıklı bir kişilik gelişimi, bilinçli bir “ben” duygusunun ve kavramının gelişimine bağlıdır.
Yuva ve anaokullarında, çocukta olumlu ve gerçek bir benlik kavramına geliştirilmesine çalışılmalıdır. Başarılı olma, çocukta benliğiyle ilgili olumlu bir tavrın oluşmasını sağlar. Düzenlenecek yaşantılarla çocuğun “Neyi istediği” ve “Ne yapabileceği ” konularında aydınlatılmasına, olanak sağlanmalıdır.
Çocukların, idealleştirilmiş yalancı bir benlik kavramı içinde değil; gerçek benliklerinin farkında olan ancak, ideal benlik olarak seçtikleri hedefe, kendileri ile yarışarak varabileceklerini gören bireyler olarak yetiştirilmeleri sağlanmalıdır.
Cinsel rollerin öğrenilmesi, benlik kavramında önemle üzerinde durulması gereken bir aşamadır. Çocuk, cins farklılıklarının rol oynadığı yaşantılarla karşılaştırılmalı, kendi cinsinden beklenen davranışlar konusunda bilinçlendirilmelidir.
b. Kendini Anlatma, Açığa Vurma Olanaklarının Sağlanması
Yuva ve anaokullarında, resim, müzik, yaratıcı dans, dramatizasyon, sembolik oyunlar, hikaye anlatma, el becerileri-kağıt işleri, kil, tuz seramiği v.b. etkinlikler yoluyla, çocuğun kendini ortaya koymasına ve anlatmasına fırsat tanınır. Kendini anlatma, çocuğun benlik gelişmesine yardım eder. Bu tür etkinlikler, diğer bireylerin ve içinde bulunduğu dünyanın farkına varışını kolaylaştırır.
c. Bağımsızlığın Geliştirilmesi,
Yuva ve anaokulu yaşamı, çocuğun kendine yetmesini ve yönetmesini sağlayacak yaşantılarla, zenginleştirilmelidir. Saygılı bir yaklaşım içerisinde, çocuğun, bireysel ihtiyaçlarını kendi kendine karşılamasına olanak tanınmalı, ona, grup içi etkinlik ve oyunlarda, seçme, katılma istekleri doğrultusunda hareket etme özgürlüğü verilmelidir. Bağımsızlık çabalarında sevgi önemlidir; güven verir. Ancak bu sevgi onun, kendi çabalarıyla çevresine uyumunu engelleyici olamamalıdır.
d. Öz-denetimin Sağlanması,
Yuva ve anaokulu yaşantıları, çocuğa, kendini denetleme ve davranışlarının sınırlarını koyma deneyimlerini sağlamalıdır. Çocuğun davranışlarında, başlangıçta sık görülen hatalar cezalandırılarak değil, ona sonuçları açıklanarak gösterilmelidir. Çocukta oluşmaya başlayan iç kontrol belirtileri gözlenmeli, ödüllendirilerek pekiştirilmelidir.
5. Çocukta Öğrenme Becerisini Geliştirmek:
a. Uyarıcı Çevre Koşullarının Sunulması,
Yuva ve anaokullarında, çocuğu aile içi yaşamın ve komşuluk çevresinin sunduğu olanaklardan çok farklı, çeşitli uyarıcılarla karşılaştırır. Zengin öğrenim yaşantıları yoluyla, onun zihinsel gelişimini besler ve olgunlaştırır. Uyarıcı çevre zenginliği, çocuğun temel ihtiyaçlarından biridir. Uyarıcı bir ortam çocukta, yeni uyarımların oluşmasını kolaylaştırır.
b. Akıl Yürütme Yeteneğinin Geliştirilmesi
Gün boyu bir birini izleyen olaylar dizisi ve etkinliklerinde çocuğun soru sorma, bilgi toplama, tartışma, organize etme ve genelleme becerilerini pekiştirici bir tutum içinde hareket edilmelidir. Çocuğun, gelecekteki akademik başarısının temelleri bu tür yaşantılarla atılabilir.
Programlarda, nesnel dünyanın sınıflandırılmasını kolaylaştırıcı; renk, sayı, az-çok, büyük-küçük, uzak-yakın, uzun-kısa gibi kavramların temelini oluşturucu etkinliklere, uygun araçlar geliştirilerek yer verilmelidir.
c. Yaratıcılığın Geliştirilmesi,
Yuva ve anaokulu çalışmalarıyla, çocuğun yaratıcılığı pekiştirilmelidir. Bu yönelişin temelini, sağlıklı bir kişilik yapısı oluşturur. Bağımsızlığın pekiştirilmesi, çocuğu yaratıcılığa yöneltir.
Çocuğun, günlük yaşam içinde yürekli girişkenlikleri, çevreyi rahatsız etmediği sürece engellenememelidir. Çözümü değişik yaklaşımlarla bulunabilecek problem-çözme durumlarına, etkinliklerde yer verilmeli, çocuğun öğrenme becerisi, bu tür yaşantılarla güçlendirilmelidir.
d. Dilin Zenginleştirilmesi,
Düzenlenen öğrenim yaşantıları, çocuğun kullandığı ve anladığı kelime hazinesini zenginleştirici olmalıdır. Dilini doğru kullanma işleminde, doğrulama-pekiştirme yöntemi kullanılmalı, çocuğa sık konuşma, düşüncelerini açıklama olanakları sağlanmalıdır. Anaokulu öğretmeni konuşmasında, kelimeleri doğru ve tam olarak kullanmalı; çocuğun dil gelişiminde iyi örneklerle karşılaşmasının önemine bilinçli olmasıdır.
Özellikle, geri sosyo-ekonomik yaşam koşullarından gelen çocukların, ilkokuldaki okuma-yazma güçlüklerinde, dil önemli bir faktör olarak görülmektedir.
6. Çocuğu Okul Yaşamına Hazırlamak.
Çocukların, sosyal ve zihinsel beceriler açısından ilkokul yaşamının isteklerine cevap verebilecek hazır oluşluk düzeyine getirilmesi, anaokullarının eğitimsel amaçları arasında yer almaktadır.
Anaokullarının, ilkokul üniteleri içinde, eskiye nazaran daha büyük oranda yer alması sonucu, programlar ve beklentiler arası farklılıklar, sorumlu yönetici ve eğitimcilerin dikkatini çekmiştir. Günümüzde, eğitimde devamlılık ilkesi doğrultusunda, iki kurumun program ve beklentilerinde, birebirine benzer gelişmeler öngörmektedir.
Anaokullarında verilecek eğitimin, çocuğu, iki yönlü ilkokula hazırlaması üzerinde durulmaktadır:
1. Okul yaşamı için gerekli sosyal becerileri elde etmek.
2. Etkin öğrencilik için gerekli zihinsel olgunluk düzeyine ulaşmak.
Yukarıda belirtildiği gibi, iyi bir anaokulu, geri ekonomik ve sosyal koşullardan gelen çocuğu, orta sınıf aile çocuğunun, olgunluk ve hazır oluşluk düzeyine getirebilir.
Sonuç olarak diyebiliriz ki: “Okulöncesi Eğitim”, tüm eğitim sistemi içinde “kritik” önemi olan bir bölüm anlayışı içinde ele alınmalıdır. Okulöncesi eğitimin amaç ve etkinlikleri, temelde, örgün eğitimin, amaç ve etkinliklerden farklı değildir. Sorun, toplum olarak çocuğa götüreceğimiz hizmetin, hangi yaşta başlatılması gerektiği sorusunda yatmaktadır.
Yapılan tüm bu açıklamaların ışığında, okul öncesi “Temel hedefi ” şöyle tanımlanabilir:
Çocukların, kişiliklerinin hızla şekillendiği bu kritik dönemde içinde bulundukları doğa koşullarını ve toplum yaşamının inceliklerini, kendilerinin olduğu kadar, diğer bireylerin de çıkarları, hak ve özgürlükleri doğrultusunda öğrenmelerine yardımcı olmaktır.
Başka bir deyişle, etkin bir sevgi ortamında, insanlığın geleceğinden sorumlu, diğer insanlar ve toplumsal yaşam konusunda duyarlı bireyler yetiştirmektir.
Kaynakça:
- Küçükahmet, Leyla, Öğretim İlke ve Yöntemleri, Ankara, 1997
- Binbaşoğlu, Cavit, Öğretim Metodu ve Uygulama, Ankara, 1973
- Demirel, Özcan, Genel Öğretim Yöntemleri, Ankara 1995
- Okul öncesi eğitim kurumları yönetmeliği
-Anaokulu ve anasınıfına devam eden 3-6 yaş çocukların okul öncesi eğitim kurumu seçimlerini etkileyen etmenler, Köksal İnci
-Okul öncesi eğitim kurumlarında eğitim ortamı ve donanım, M.E.B yayınevi
Okulöncesi eğitiminin önemini ve gerekliliğini belirleyen açıklamalar, birey olarak çocuğun, gelişimsel ihtiyaçlarını ve toplum isteklerini ortaya koymaktadır. Konu ile ilgili eğitsen planlamalar ve uygulamaların, bu ihtiyaç ve istekler doğrultusunda, eğitimin temel hedeflerine hizmet etmek üzere, düzenlenmesi gerekir. Ülkeden ülkeye, farklı bazı yan amaçlara hizmet etmek üzere ele alındığını saptamıştır.
Günümüzde, iyi düzenlenmiş okulöncesi eğitim kurumları aracılığı ve ana-babayı kapsamına alan eğitim planlamalarıyla çocuğun gelişimsel ihtiyaçlarının, zamanında ve etkin bir sevgi ortamında karşılanması ve bu nedenle, büyük önem taşmaktadır.
Genel Amaçlar:
1.Çocukların, fiziksel, motor, zihinsel, duygusal, sosyal, gelişimlerine sağlıklı çevre- uyarıcı zenginliği yardımcı olmak.
2.İlkokula hazırlık ;çocukları okul yaşamının sosyal ve zihinsel hazır oluşlukla ilgili isteklerine cevap verebilecek, bilgi, beceri ve tavır alışlara sahip kılmak.
3. Özellikle, sosyo-ekonomik düzeyi düşük olan ailelerden ve zedeleyici koşullardan gelen çocukların ekonomik, sosyal ve kültürel yoksulluklarının olumsuz etkilerini ortadan kaldırmak.
4. Çalışan annelerin, çocuklarının bakımı ve eğitimi konusunda içine düştükleri sorunları çözmek.
5. Ana-babayı kapsamına alan planlamalarla, onların, çocuk yetiştirme ile ilgili eğitimsel görüşlerini etkilemek .
6. Anadilinin temellerinin atıldığı bu kritik dönemde çocukların yerel kısaltma ve deyişlerden uzak dili kurallarına uygun olarak öğrenmelerine olanak tanıma.
Okulöncesi Eğitim Kurumlarının Gelişimsel Amaçları:
Davranışlarımız kişiliğimizi belirler. Yüzyılımızda, pek çok ünlü düşünür ve eğitimci, “Tüm eğitimin en son amacının karakter oluşumu ve kişilik eğitimi olduğunu ” vurgular.
Sağlıklı ve etkin bir kişilik yapısının, üzerinde önemle durulması gereken nitelikleri şöyle sıralanabilir:
Ø Duygusal güven
Ø Kendini tanıma
Ø Başkalarını kabul etme
Ø Sosyalleşme
Ø Öğrenme güdüsü ve becerisi
Ø Bağımsızlık
Ø Özgürlük ve disiplin arası denge
Ø Paylaşma, birlikte çalışma.
Çağdaş eğitim anlayışının temelinde, çocuğa ve onun geleceğine ilişkin ilgi ve sorumlulukla birlikte;
1. Çocuğu tanımak, anlamak ve gelişim özelliklerini bilmek;
2. Uyarıcı zenginliği ve tutarlılığı olan çevreye verilen önem;
3. Çocuğa birey olarak duyulan saygı yatmaktadır.
Yukarıda belirtilen, ilgi, sorumluluk, tanıma ve saygı öğeleri aynı zamanda sevginin etkin özellikleri olarak bilinir. Çocuğun en temel ihtiyaçlarından biri olan sevgi olmadan, bu dört konuda girişilen etkinlikler tam başarıya ulaşamayacağı gibi, bu ögeleri içermeyen sevgi de faydalı olmaktan çok, gelişimi engelleyici aşırı düşkünlükten öteye geçmez.
Günümüzde, iyi düzenlemiş okulöncesi eğitim kurumları aracılığı ve ana-babayı kapsamına alan eğitim planlamalarıyla, çocuğun gelişimsel ihtiyaçlarının zamanında ve etkin bir sevgi ortamında karşılanması bu nedenle, büyük önem taşımaktadır.
Okulöncesi eğitim kurumları olan yuva ve ana okullarının çocuğun gelişimine ilişkin amaçları yukarıda yapılan açıklamaların ışığında şöyle sıralanabilir:
1.Çocuğun Fiziksel ve Motor Gelişiminde Etkinlik Sağlamak.
a. Fiziksel İhtiyaçların Karşılanması ve Sağlığın Korunması
Yuva ya da anaokulu, yalnız çocuklar için düzenlenmiş bir ev demektir. Onların hızla büyüyen fizik yapılarının ihtiyacı olan temiz ve sağlıklı koşullar bu ünitelerde bilinçli bir biçimde düzenlenir. Fiziksen gelişim, diğer gelişimlerle sıkı bir etkileşim içinde seyreder. Özellikle zihinsel gelişimin, yetersiz beslenme ve yaşam koşullarından, büyük ölçüde zarar gördüğü bilinmektedir. Ayrıca sağlıksız bir çocuk mutlu değildir. İlgisi kendine yöneliktir ve çoğu kez benlik kavramı olumsuz gelişim gösterir. Kendinden hoşnut değildir ve bu onu, başkalarından hoşnut olmamaya itebilir. Olumlu sosyal ilişkiler kuramaz ve iyi bir uyumu gerçekleştiremez.
b. Fiziksel Yapının Tanınması İçin Gerekli Uyarıcı Ortamın Sunulması
Yuva ve anaokullarında düzenlenen etkinliklerde, çocuğun beden yapısını tanıması ve organlarının işlevlerini öğrenmesi sağlanır. Beden sağlığı ile ilgili bilinçlenmenin temeli bu yaşlarda atılır. Cinsler arası farklılıklar, bu yaşlarda keşfedilir. Çocuğa bu konuda rahatlıkla soru sorma ortamı yaratılmalı ve anlayabilecekleri ölçüde, basit ve doğru cevaplar verilmelidir.
c. Fiziksel Yapının Etkin Bir Biçimde Kullanılması
Çocuğun kalıtımla getirdiği fiziksel yapı özellikleri, içinde yaşadığı toplumda, o toplumun yaşam biçimine uygun kullanım özellikleri gösterir. Oturuş-kalkışımız, yürüyüşümüz, el-kol hareketlerimi, konuşurken yüzümüzde beliren mimikle, v.b. kültürel etkileşimlerle şekillenir. Çocuğa fiziksel yapısını kullanma işlevinde, genel toplumsal beğeniler doğrultusunda bir ödüllendirme-pekiştirme mekanizması uygulanmalıdır.
d. Kas Gelişiminin Sağlanması
Yuva ve anaokullarında bina içinde ya da dışında, çocukların fiziksel yapılarına uygun ölçülerde, eşya, araçlar ve oyun malzemeleri bulunur. Çeşitli bedensel alıştırmaların yapılmasın; el becerilerinin geliştirilmesine olanak tanıyan her türlü araç ve gereç, bina içi ve dışı düzenlemelerle sağlanabilir. Müzik eşliğinde yapılan yaratıcı dans uygulamaları, oyunlar, çocuğun büyük kas gelişimine hizmet ederken, el becerileri ile ilgili etkinlikler, küçük kas gelişimlerini olgunlaştırır.
2. Çocukta “Duygusal Güveni” Sağlamak:
a. Etkin Bir Sevgi Alışverişi Ortamının Yaratılması
Yaşamın ilk yılları, çocuğun duygusal gelişiminin kritik önem taşıdığı bir süreçtir. Duygusal güvenin ve sağlıklı bir benlik kavramının temeli, öncelikle, ailede atılır. Çocukla, çevresindeki yetişkinler, özellikle anne, arasında atılacak, sıcak, yakın, sevgi dolu ilişki, bu duygunun oluşumunda önemli bir rol oynar.
Yuva ve anaokullarında yaratılacak, karşılıklı sevgi ve saygıya dayalı sıcak ilişki ortamı, çocuğun temel güven duygusunu besler ve sağlamlaştırır. Okulöncesi eğitim kurumlarının bu konuda önemli bir etkinliği de, çocuğun duyuşsal gelişimini zedeleyici geçmiş yaşantılarını dikkate alarak, sıkı bir okul-aile işbirliği içinde, “koruyuculuk” sorumluluğunu üstlenmesidir.
b. Çocukta Kendine Karşı Olumlu Bir Tavrın Geliştirilmesi:
Doğduğu andan başlayarak, nesnel ve toplumsal çevresini keşfetme çabası içinde olan çocuk, aynı yoğunlukta bir ilgi ile kendini bu çevre içindeki yerini ve rolünü öğrenmek ister. Yuva ya da anaokuluna, kalıtımsal ve çevresel bazı yeterlilik ya da sınırlamalar içinde gelen çocuk, anaokulu öğretmenin onunla kuracağı teke tek ilişki ortamında, genellikle bu özelliklerini açığa vurur.
c. Kişiler Arası İlişkilerde Olumlu Tavır Alışların Sağlanması
Yuva ve anaokullarında, etkin bir sevginin eşliğinde yaşanan saatler, çocuğu diğer çocuklarla bir araya getirir. İlk arkadaşlık bağları atılır. Grup oyunları arkadaşlık çevresini genişletir. Sevildiğini ve değer verildiğini bilen çocuk, genellikle, sevmesini bilen başkalarına değer veren ve onları kabul eden bir tavır geliştirir. Temel güven duygusu kişiler arası olumlu ilişkilerin birincil koşuludur.
3. Çocuğun Sağlıklı Bir “Sosyalleşme” Süreci İçinde Gelişmesine Olanak Tanımak
a. Grupla Çalışma ve Grup İçi Sağlıklı Etkileşim Olanaklarının Sunulması
Yuva ve anaokulları, çocuğu, kendi yaşıtları ile bir araya getirerek, gruplaşma ve grup içi etkileşim fırsatları yaratır. Çocuk grup oyunları yoluyla kendini tanır, haklarını savunurken, başaklarının hak ve özgürlüklerini de kabul eder. Bu ortamda, etkin grup üyeliği ve önderlik becerileri geliştirilir. Başlangıçta kendiliğinden oluşan oyun grupları, belirli çalışma gruplarına dönüşür.
b.Sosyal Çevrenin Tanınması İçin Gerekli Etkinliklerin Düzenlenmesi
Çocuk, yuva ve anaokulları aracılığıyla, o güne kadar içinde büyüdüğü aile ve komşuluk çevresinden farklı bir sosyal çevre ile karşılaşır. Bu çevre çocuğu, diğer farklı sosyal çevrelerle karşılaştırıcı bir üretkenlik içinde olmalıdır.
Toplumsal yaşamın ortaya çıkardığı sosyal gruplaşma ve grup üyeleri arası rol farklılıklarına bilinçlenmenin temeli, bu kurumlardaki yaşantılar aracılığıyla atılır.
c. Kültürel Değerlerin Özümlenmesine ve Değerlendirilmesine Olanak Tanınması; Sosyal Normlara Uyumun Sağlanması,
Yuva ve anaokullarında, toplum yaşamını yansıtıcı etkinliklere yer verilmelidir. Evcilik köşesi, dramatizasyon, kukla, hikaye anlatma v.b. etkinlikler yoluyla, çocuğun, içinde bulunduğu kültür değerleri ve yaşam tarzıyla karşılaşması sağlanır. Etkinliklerde izlenen doğru ve yanlış davranışlar, gelenek ve göreneklere dayalı toplumsal kurallar dikkate alınarak, açıklığa kavuşturulur.
d. Temel Alışkanlıkların Kazandırılması,
Günlük yaşam içinde, uyumu kolaylaştırıcı temel alışkanlıkla, yuva ve anaokulunda pekiştirilmelidir. Kendini ve çevresini temiz tutma; bu konuda başkalarıyla yardımlaşma; hastalıklardan korunma; oyun araçlarını ve el becerileriyle ilgili malzemeleri yerine koyma gibi v.b. alışkanlıkları kazanması beklenir.
4. Çocuğun Sağlıklı Kişilik Gelişimine Olanak Tanımak.
a. Gerçek Benlik Kavramının Geliştirilmesi,
Sağlıklı bir kişilik gelişimi, bilinçli bir “ben” duygusunun ve kavramının gelişimine bağlıdır.
Yuva ve anaokullarında, çocukta olumlu ve gerçek bir benlik kavramına geliştirilmesine çalışılmalıdır. Başarılı olma, çocukta benliğiyle ilgili olumlu bir tavrın oluşmasını sağlar. Düzenlenecek yaşantılarla çocuğun “Neyi istediği” ve “Ne yapabileceği ” konularında aydınlatılmasına, olanak sağlanmalıdır.
Çocukların, idealleştirilmiş yalancı bir benlik kavramı içinde değil; gerçek benliklerinin farkında olan ancak, ideal benlik olarak seçtikleri hedefe, kendileri ile yarışarak varabileceklerini gören bireyler olarak yetiştirilmeleri sağlanmalıdır.
Cinsel rollerin öğrenilmesi, benlik kavramında önemle üzerinde durulması gereken bir aşamadır. Çocuk, cins farklılıklarının rol oynadığı yaşantılarla karşılaştırılmalı, kendi cinsinden beklenen davranışlar konusunda bilinçlendirilmelidir.
b. Kendini Anlatma, Açığa Vurma Olanaklarının Sağlanması
Yuva ve anaokullarında, resim, müzik, yaratıcı dans, dramatizasyon, sembolik oyunlar, hikaye anlatma, el becerileri-kağıt işleri, kil, tuz seramiği v.b. etkinlikler yoluyla, çocuğun kendini ortaya koymasına ve anlatmasına fırsat tanınır. Kendini anlatma, çocuğun benlik gelişmesine yardım eder. Bu tür etkinlikler, diğer bireylerin ve içinde bulunduğu dünyanın farkına varışını kolaylaştırır.
c. Bağımsızlığın Geliştirilmesi,
Yuva ve anaokulu yaşamı, çocuğun kendine yetmesini ve yönetmesini sağlayacak yaşantılarla, zenginleştirilmelidir. Saygılı bir yaklaşım içerisinde, çocuğun, bireysel ihtiyaçlarını kendi kendine karşılamasına olanak tanınmalı, ona, grup içi etkinlik ve oyunlarda, seçme, katılma istekleri doğrultusunda hareket etme özgürlüğü verilmelidir. Bağımsızlık çabalarında sevgi önemlidir; güven verir. Ancak bu sevgi onun, kendi çabalarıyla çevresine uyumunu engelleyici olamamalıdır.
d. Öz-denetimin Sağlanması,
Yuva ve anaokulu yaşantıları, çocuğa, kendini denetleme ve davranışlarının sınırlarını koyma deneyimlerini sağlamalıdır. Çocuğun davranışlarında, başlangıçta sık görülen hatalar cezalandırılarak değil, ona sonuçları açıklanarak gösterilmelidir. Çocukta oluşmaya başlayan iç kontrol belirtileri gözlenmeli, ödüllendirilerek pekiştirilmelidir.
5. Çocukta Öğrenme Becerisini Geliştirmek:
a. Uyarıcı Çevre Koşullarının Sunulması,
Yuva ve anaokullarında, çocuğu aile içi yaşamın ve komşuluk çevresinin sunduğu olanaklardan çok farklı, çeşitli uyarıcılarla karşılaştırır. Zengin öğrenim yaşantıları yoluyla, onun zihinsel gelişimini besler ve olgunlaştırır. Uyarıcı çevre zenginliği, çocuğun temel ihtiyaçlarından biridir. Uyarıcı bir ortam çocukta, yeni uyarımların oluşmasını kolaylaştırır.
b. Akıl Yürütme Yeteneğinin Geliştirilmesi
Gün boyu bir birini izleyen olaylar dizisi ve etkinliklerinde çocuğun soru sorma, bilgi toplama, tartışma, organize etme ve genelleme becerilerini pekiştirici bir tutum içinde hareket edilmelidir. Çocuğun, gelecekteki akademik başarısının temelleri bu tür yaşantılarla atılabilir.
Programlarda, nesnel dünyanın sınıflandırılmasını kolaylaştırıcı; renk, sayı, az-çok, büyük-küçük, uzak-yakın, uzun-kısa gibi kavramların temelini oluşturucu etkinliklere, uygun araçlar geliştirilerek yer verilmelidir.
c. Yaratıcılığın Geliştirilmesi,
Yuva ve anaokulu çalışmalarıyla, çocuğun yaratıcılığı pekiştirilmelidir. Bu yönelişin temelini, sağlıklı bir kişilik yapısı oluşturur. Bağımsızlığın pekiştirilmesi, çocuğu yaratıcılığa yöneltir.
Çocuğun, günlük yaşam içinde yürekli girişkenlikleri, çevreyi rahatsız etmediği sürece engellenememelidir. Çözümü değişik yaklaşımlarla bulunabilecek problem-çözme durumlarına, etkinliklerde yer verilmeli, çocuğun öğrenme becerisi, bu tür yaşantılarla güçlendirilmelidir.
d. Dilin Zenginleştirilmesi,
Düzenlenen öğrenim yaşantıları, çocuğun kullandığı ve anladığı kelime hazinesini zenginleştirici olmalıdır. Dilini doğru kullanma işleminde, doğrulama-pekiştirme yöntemi kullanılmalı, çocuğa sık konuşma, düşüncelerini açıklama olanakları sağlanmalıdır. Anaokulu öğretmeni konuşmasında, kelimeleri doğru ve tam olarak kullanmalı; çocuğun dil gelişiminde iyi örneklerle karşılaşmasının önemine bilinçli olmasıdır.
Özellikle, geri sosyo-ekonomik yaşam koşullarından gelen çocukların, ilkokuldaki okuma-yazma güçlüklerinde, dil önemli bir faktör olarak görülmektedir.
6. Çocuğu Okul Yaşamına Hazırlamak.
Çocukların, sosyal ve zihinsel beceriler açısından ilkokul yaşamının isteklerine cevap verebilecek hazır oluşluk düzeyine getirilmesi, anaokullarının eğitimsel amaçları arasında yer almaktadır.
Anaokullarının, ilkokul üniteleri içinde, eskiye nazaran daha büyük oranda yer alması sonucu, programlar ve beklentiler arası farklılıklar, sorumlu yönetici ve eğitimcilerin dikkatini çekmiştir. Günümüzde, eğitimde devamlılık ilkesi doğrultusunda, iki kurumun program ve beklentilerinde, birebirine benzer gelişmeler öngörmektedir.
Anaokullarında verilecek eğitimin, çocuğu, iki yönlü ilkokula hazırlaması üzerinde durulmaktadır:
1. Okul yaşamı için gerekli sosyal becerileri elde etmek.
2. Etkin öğrencilik için gerekli zihinsel olgunluk düzeyine ulaşmak.
Yukarıda belirtildiği gibi, iyi bir anaokulu, geri ekonomik ve sosyal koşullardan gelen çocuğu, orta sınıf aile çocuğunun, olgunluk ve hazır oluşluk düzeyine getirebilir.
Sonuç olarak diyebiliriz ki: “Okulöncesi Eğitim”, tüm eğitim sistemi içinde “kritik” önemi olan bir bölüm anlayışı içinde ele alınmalıdır. Okulöncesi eğitimin amaç ve etkinlikleri, temelde, örgün eğitimin, amaç ve etkinliklerden farklı değildir. Sorun, toplum olarak çocuğa götüreceğimiz hizmetin, hangi yaşta başlatılması gerektiği sorusunda yatmaktadır.
Yapılan tüm bu açıklamaların ışığında, okul öncesi “Temel hedefi ” şöyle tanımlanabilir:
Çocukların, kişiliklerinin hızla şekillendiği bu kritik dönemde içinde bulundukları doğa koşullarını ve toplum yaşamının inceliklerini, kendilerinin olduğu kadar, diğer bireylerin de çıkarları, hak ve özgürlükleri doğrultusunda öğrenmelerine yardımcı olmaktır.
Başka bir deyişle, etkin bir sevgi ortamında, insanlığın geleceğinden sorumlu, diğer insanlar ve toplumsal yaşam konusunda duyarlı bireyler yetiştirmektir.
Kaynakça:
- Küçükahmet, Leyla, Öğretim İlke ve Yöntemleri, Ankara, 1997
- Binbaşoğlu, Cavit, Öğretim Metodu ve Uygulama, Ankara, 1973
- Demirel, Özcan, Genel Öğretim Yöntemleri, Ankara 1995
- Okul öncesi eğitim kurumları yönetmeliği
-Anaokulu ve anasınıfına devam eden 3-6 yaş çocukların okul öncesi eğitim kurumu seçimlerini etkileyen etmenler, Köksal İnci
-Okul öncesi eğitim kurumlarında eğitim ortamı ve donanım, M.E.B yayınevi