Pembe Petunya
Büyük Çınar Ağacı ve Pembe Petunya aynı ormanda yaşıyordu. Büyük Çınar Ağacı çok kibirliydi kendini ormanın en büyük ağacı olarak görür kimseleri düşünmezdi. Kendinden başka kimseyi sevmezdi. Pembe Petunya çınarın yanında yaşıyordu. Ama Çınar Ağacı onu hiç görmüyor ve duymuyordu. Bu Petunya? yı çok üzüyordu.
Gökyüzü kapkara bulutlarla kapanmıştı. O gün yağmur yağmaya başlamıştı? Pembe Petunya yapraklarını yağmura doğru uzattı.Üzerindeki büyük Çınar Ağacı yapraklarının ıslanmasını engelliyordu. Oysa Pembe Petunya su istiyordu. O da bütün bitkiler gibi suyla besleniyordu. Yaşlı Çınar Ağacı o kadar büyüktü ki kökleri toprağın altına öyle çok yayılmıştı ki bütün suyu kökleri ile topraktan alıyor ve Pembe Petunya hiç su bırakmıyordu.
Pembe Petunya:
- Yaşlı Çınar Ağacı! Yaşlı ve büyük ağaç! Ne olur bana da birazcık su ver. Topraktan köklerimle alamıyorum hepsini sen içmiş oluyorsun. Yaprakların o kadar büyük ki yağmurun üzerime yağmasını engelliyorsun. Gövden o kadar kalın ve güçlü ki güneşin yapraklarıma dokunmasına izin vermiyorsun.
dedi. Pembe Petunya o kadar çok üzülmüştü ki ? Başını önüne doğru yavaşça eğdi.
Pembe Petunya :
- Eğer topraktan su alamazsam beslenemem. Güneşi göremezsem güçlenemem. Ne olur bana yardım et Çınar Ağacı yoksa yok olup gideceğim. Burada solacağım. Bir daha nefes alamayacağım.
dedi. Çınar Ağacı Petunya ?yı duymuştu.
Büyük Çınar:
- Ben o kadar büyüğüm ki kıpırdayamam buradan. Sen git kendine başka bir yer bul.
dedi. Ama Pembe Petunya kımıldayamıyordu ki . kökleri toprağa sıkı sıkı tutunmuştu. Çınar bunu anlayamıyordu.
Petunya :
-Yapamıyorum Çınar Ağacı ne olur bana yardım et!
Çınar Ağacı bakmadı bile Pembe Petunya?ya . Petunya günden güne güzelliğini kaybetti.Herkesin hayranlıkla baktığı pembe yaprakları bir bir soldu. Bir gün dayanamadı ve boynunu büktü. Bir daha nefes almadı. Bütün orman buna üzülmüştü.Petunya? nın dökülmüş yapraklarına baktılar. Herkes çınar ağacına çok kızdı.
Çınar Ağacı hatasını anlamıştı. Fakat artık çok geçti. Zavallı Petunya?cık solmuştu. Çınar buna çok üzüldü. O böyle olmasını istememişti. Petunya ? ya kötü davrandığına çok pişman olmuştu.
Çınar Ağacı :
- Keşke bu kadar kibirli olmasaydım. Pembe Petunya? ya kötü davranmasaydım.
dedi. Yaptığı hatayı anlamıştı. Bütün ormana bir daha böyle yapmayacağına söz verdi.
Yazar: Şule TEPEBAŞ
Dikkatli Ol Yumoş!
Her zaman ki gibi güneş parlıyordu. Burcu yavaş yavaş gözlerini açtı ve parıl parıl parlayan güneşe doğru camdan baktı. Güneşli havaları çok seviyordu.
Yavaşça kalktı.Ellerini veyüzünü yıkamaya gitti. Annesi Ayşe Hanım sabah erkenden kalkmış ve Burcu?nun en çok sevdiği börekten pişirmişti.Kokusu tüm evi doldurmuştu.
Burcu kokuyu duyar duymaz sevinç çığlıkları atarak mutfağa doğru koştu.
Böreğinden bir parça aldı, küçük bir kaba birazda süt koydu ve koşarak kedisi Yumoş ?u aramaya başladı.
-Gel pisi pisi! Yumoş nerdesin?
O sırada Yumoş bahçede koşuşturuyordu. Yumoş Burcu?yu çok severdi. Beraber oyunlar oynarlardı. Burcu?nun yanından ayrılmayı hiç sevmezdi. Ama bugün bir şeyler değişikti. Yumoş Burcu?yu görmemişti bile.
Burcu :
- Yumoş! Bak sana neler getirdim. Haydi gel yemeklerini ye, dedi.
Ama Yumoş bunu duymamıştı sanki.Bahçenin içinde bir o köşeye bir bu
köşeye koşuşturuyordu bir şeyler yakalamaya çalışıyordu. Burcu birden Yumoş? un neyi kovaladığını neden böyle koşuşturduğunu anladı. Çok güzel rengarenk bir kelebek görmüştü Yumoş. Renkli renkli kanatlarıyla ne kadar da güzel uçuyordu. Kelebek Yumoş ?un da ilgisini çekmişti. Zavallı küçük kelebeği kovalayıp duruyordu.
Birden kelebek bahçedeki ağaçların en büyüğünün dalına
konuverdi. Yumoş? ta onu yakalamak için ağaca tırmanmaya başladı. Burcu bu olanlara çok şaşırmıştı. Yumoş? u dikkatlice izliyordu.
Burcu:
-Dikkatli ol Yumoş!
diye bağırdı. O sırada Yumoş kelebeğin konduğu dala kadar tırmanmıştı. Tam kelebeği yakalayacaktı ki ? Birden kelebek o rengarenk kanatlarını çırparak uçmaya başladı. Güzel kelebek kaybolmuştu. Ama Yumoş hala ağaçtaydı.
Burcu telaşlanmaya başlamıştı.
-Yumoş hadi aşağı gel beraber oynayalım, dedi.
Yumoş Burcu?yu görmüştü ona bakıyordu. Ama o kadar yukarıya tırmanmıştı ki bir türlü inemiyordu. Yumoş çok korkmuştu. Miyavlamaya başladı.
Burcu:
-Yumoş hadi gel! Diyordu.
Ama Yumoş sadece miyavlıyordu. Kımıldamadan duruyordu. Burcu koşarak eve gitti.
-Anneciğim!Anneciğim!Nerdesin?
Annesi mutfakta oturuyordu.
-Buradayım Burcu, mutfakta. Ne oldu? Neden bu kadar heyecanlısın?
Burcu:
-Anne Yumoş ağaçta kaldı. Haydi koş yardım et. Onu ağaçtan indirelim.
Koşarak bahçeye çıktılar. Yumoş hala orada duruyordu. Ayşe Hanım ağaca baktı ama ağaç çok yüksekti ve dalları kırılabilirdi. Ağaca tırmanamazlardı. Burcu ağlamaya başlamıştı.
-Anneciğim, ne olur Yumoş?u kurtar, dedi.
Ayşe Hanım hemen eve koştu. Telefonu aldı ve itfaiyeyi aradı. İtfaiye geldi ve Yumoş?u ağaçtan indirdiler. Burcu Yumoş?u kucağına alınca çok mutlu olmuştu. İtfaiyeci amcalara çok teşekkür etti.
Yazar: Şule TEPEBAŞ
Masal & Öykü :: Bembeyaz Pamuklar
Sabah olmuştu. Güneş doğmuş yeni bir gün başlamıştı. Işıl uyandı, şöyle bir çevresine baktı. Aaaa ! O da ne ! Her taraf bembeyaz olmuştu.
Sanki pamuklarla her yeri örtmüş gibilerdi. Gözlerine inanamıyordu. Bu kadar çok pamuk buraya nasıl gelmişti?
Hemen koştu. Annesi mutfakta oturuyordu. Heyecanla annesinin yanına gitti.
-Anneciğim koş bir bak dışarıya , dedi.
Annesi Işıl? ın yanına gitti, beraber oturup camdan dışarıyı seyretmeye başladılar. Gökyüzünden sürekli pamuklar iniyor ve her tarafı kaplıyordu. Işıl hala ne olduğunu anlayamamıştı.
Daha önce böyle bir olaya hiç rastlamamıştı.
Annesi :
-Ne kadar güzel değil mi yavrucuğum? Ne güzel kar yağıyor! dedi.
?Kar mı?? o da neydi. Işıl bir türlü anlayamıyordu. Bu beyazlığın adı ?Kar? mıydı?
Işıl :
-Kar mı? Oda ne demek anneciğim? diye sordu.
Annesi bu soruyu duyunca çok şaşırdı. Işıl ? a sarılarak gülmeye başladı. Işıl? ın karın ne olduğunu bilmediği hiç aklına gelmemişti. Işıl bu yüzden çok şaşırmıştı. Etrafa hayranlıkla bakıyordu.
Annesi Işıl ? a anlatmaya başladı.
-Yavrucuğum, kış mevsimi geldiği zaman hava çok soğur, bizler soğuktan üşümeye başlarız. Isınabilmek için sobalarımızı yakarız. Bizler nasıl üşüyorsak işte bulutlarda öyle üşümeye başlarlar ve soğuktan donarak kar tanelerini oluştururlar. Gökyüzünden aşağıya düşmeye başlarlar. Yavaş yavaş her yerin üstünü örterler. Ağaçları, evleri, arabaları, sokakları?. Renkleri pamuk gibi bembeyazdır. Bu yüzden her tarafı beyaz renk ile kaplarlar. Bak camdan gördün mü?
diye sordu annesi Işıl?a.
Işıl öğrendiklerine çok şaşırmıştı. Artık ?Kar? ın ne demek olduğunu biliyordu.
Annesi:
-Karlar , bahar gelip de havalar ısınmaya başlayınca erimeye ve su olmaya başlarlar. Sonra ortadan kaybolurlar, dedi.
Işıl şimdi her şeyi daha iyi anlıyordu.
-Anneciğim, dışarıya çıkalım mı? Karlara daha yakından bakmak istiyorum, dedi.
Annesi Işıl?ın isteğini kabul etti. Hep beraber üstlerine kalın kazaklarını ve montlarını giydiler. Atkılarını taktılar. Dışarıya çıktılar. Kardan adam yaptılar, kar topu oynadılar. Yağan arkın doyasıya tadını çıkardılar.
Işıl karı ve karla oynamayı çok sevmişti.
Yazar: Şule TEPEBAŞ
Masal & Öykü :: Canan ve Küçük
Hava çok güzeldi. Güneş pırıl pırıl parlıyordu. Kelebekler uçuşuyordu. Bahar gelmişti. Canan dışarıya çıkmak istiyordu. Berkay ile uzun zamandır oynayamamıştı. Bu güzel havayı kaçırmak istemiyordu.
Canan Annesine :
-Anneciğim Berkay? la oynamaya gidebilir miyim?
diye sordu.
Annesi :
-Elbette gidebilirsin fakat oynarken dikkatli olmalısınız,
dedi.
Canan koşarak bahçeye çıktı. Çok mutlu olmuştu. Koşarak Berkay ? ın yanına gitti ve beraber kovalamaca oynamaya başladılar. Koştular oynadılar? Güneşli havanın tadını çıkardılar. Berkay koşarken bir şey fark etti. Aaa ! Oda ne yanlarında küçük bir misafirleri daha vardı.Küçük yavru bir köpek onlarla beraber koşup duruyordu. Peşlerinden ayrılmıyordu.
Canan bu köpeği çok sevdi. Onunla oyunlar oynadı. Küçük köpekte onu çok sevmişti.
Canan Berkay?a :
-Ayyy!Ne şirin değil mi? Keşke ona ben bakabilsem. Eve götürsem ne güzel olurdu, dedi.
Berkay:
-Ama önce annene sormalısın, dedi.
Beraber Canan?ın evine gittiler.
Canan :
-Anneciğim! Şu köpeğe bakar mısın ne kadar sevimli değil mi? dedi.
Annesi Canan?ın yanındaki küçük köpeğe bakarak
-Evet kızım bende çok sevdim, dedi.
Canan bunu duyduğuna çok sevinmişti.
Canan :
-Peki ona biz bakabilir miyiz?Bizimle beraber kalabilir mi?
diye sordu annesine.
Annesi düşündü düşündü?
Annesi :
-Hımmmm! Bir köpeğe bakmak ve onunla ilgilenmek biraz zordur yavrucuğum. Ona bakabilecek misin? Onunla her zaman ilgilenebilecek misin?
diye sordu Canan?a.
Canan buna çok sevinmişti.
-Elbette anneciğim ona çok güzel bakacağım. Onunla hep ilgileneceğim ve onu çok seveceğim, dedi.
Berkay ? da buna çok sevinmişti.
Berkay:
-Bende ona yardım ederim! dedi.
Canan ?ın annesi küçük köpeği bir veterinere götürdü ve kontrollerini yaptırdı. Bütün aşılarını yaptırdılar. Köpekcik artık çok sağlıklı olmuştu. Artık Canan ve Berkay onunla rahatça oynayabileceklerdi.
Canan?ın annesi bahçeye köpek için bir kulübe yapmayı önerdi. Çocuklarda bunu sevinerek kabul ettiler. Hep beraber ona güzel bir kulübe yaptılar.
Canan :
-Köpeğimizin artık bir evi var yaşasın! dedi.
-Adı da KÜÇÜK olsun!
diye bağırdı.
Berkay ?da bunu sevinerek kabul etti. Küçük , Canan ve Berkay oyunlar oynamaya devam ettiler.
Yazar: Şule TEPEBAŞ
Masal & Öykü :: Benekli Tavuk
Yeni bir gün başlamıştı. Bütün çiftlik hayvanları horozun sesiyle uyandılar.
Horoz :
-Üüüüü?! Kalkın sabah oldu! dedi.
İnekler, koyunlar, tavuklar, atlar hepside uyandılar.
İnekler otlarını yemek için çayırlara gitmeye hazırlanıyorlardı. Atların samanları gelmişti. Koyunlarda çok acıkmışlardı.
Metin Amca sabah erkenden kalkmış tavukların yemlerini de koymuştu. Çiftlikteki bütün işleri Metin Amca yapıyordu. Hayvanları çok seviyordu. Hayvanlar da Metin Amca?yı çok seviyorlar onun söylediklerini yapıyorlardı.
Tavuklar yemlerini yediler. Horoz sabahtan kümese geldi.
Horoz:
-Haydi bayanlar!Hani nerede yumurtalar? dedi.
Tavuklardan bazıları bağırmaya başlamıştı.
-Gıt gıt gıdak yumurtam sıcak! İnanmazsan gelde bak!
diyorlardı. Horoz mutluluk içinde yumurtalara bakmaya başladı. Hemen hemen bütün tavuklar yumurtlamıştı. Sadece Benekli Tavuk ses çıkarmıyordu 3 gündür bir türlü yumurtlayamamıştı. Horoz buna çok sinirleniyordu.
Horoz :
-Benekli Tavuk hani senin yumurtan?
diye sordu. Benekli Tavuk çok üzülmüştü.
-Yapamıyorum Bay Horoz. Uğraşıyorum ama olmuyor, dedi.
Horoz sinirlenmişti. Bütün tavukların yumurtaları oluyordu. Artık Benekli? yi kümesten atmalı diye düşünüyordu. Benekli bunları biliyor ve daha çok üzülüyordu. Kendi kendine :
-Olmuyor yapamıyorum. Bay Horoz beni kümesten atacak. Ben ne yaparım evsiz?
diye düşünüyordu. Ogün hiç dışarıya çıkmadı. Arkadaşları üzülmeye başlamışlardı.
Benekli kümeste yumurtlamak için uğraşıyordu. Ama olmuyordu. Horoz tekrar geldi.
-Aman. Yumurtlamakta ne var? Sanki zormuş gibi yapamıyorsun , dedi.
Benekli artık kızmaya başlamıştı.
-Bay Horoz inanın kolay değil.Çok uğraşıyorum ama olmuyor, dedi.
Ama horoz birden :
-Üüüüü! Ben anlamam Benekli , yumurtlamazsan seni bu kümeste istemiyorum, dedi.
Benekli Tavuk çok kızmıştı Bay Horoza. Horoz hem onu dinlemiyor hem de üzüyordu. Onunla alay etmeye başlamıştı.
Benekli Tavuk :
-Madem yumurtlamak o kadar kolay bay horoz lütfen siz yapında görelim, dedi.
Benekli Tavuk o kadar sinirlenmişti ki birden ayağa kalktı.
Aaaa! Oda ne Benekli Tavuk sonunda yumurtlamıştı!
Benekli Tavuk:
-Gıt gıt gıdak! Yumurtam sıcak ! inanmazsan gel de bak!
dedi. Sonunda Bay Horoz?a yumurtasını gösterdi, tüylerini kabartarak,
-Sen yap da görelim , dedi.
Yazar: Şule TEPEBAŞ
Büyük Çınar Ağacı ve Pembe Petunya aynı ormanda yaşıyordu. Büyük Çınar Ağacı çok kibirliydi kendini ormanın en büyük ağacı olarak görür kimseleri düşünmezdi. Kendinden başka kimseyi sevmezdi. Pembe Petunya çınarın yanında yaşıyordu. Ama Çınar Ağacı onu hiç görmüyor ve duymuyordu. Bu Petunya? yı çok üzüyordu.
Gökyüzü kapkara bulutlarla kapanmıştı. O gün yağmur yağmaya başlamıştı? Pembe Petunya yapraklarını yağmura doğru uzattı.Üzerindeki büyük Çınar Ağacı yapraklarının ıslanmasını engelliyordu. Oysa Pembe Petunya su istiyordu. O da bütün bitkiler gibi suyla besleniyordu. Yaşlı Çınar Ağacı o kadar büyüktü ki kökleri toprağın altına öyle çok yayılmıştı ki bütün suyu kökleri ile topraktan alıyor ve Pembe Petunya hiç su bırakmıyordu.
Pembe Petunya:
- Yaşlı Çınar Ağacı! Yaşlı ve büyük ağaç! Ne olur bana da birazcık su ver. Topraktan köklerimle alamıyorum hepsini sen içmiş oluyorsun. Yaprakların o kadar büyük ki yağmurun üzerime yağmasını engelliyorsun. Gövden o kadar kalın ve güçlü ki güneşin yapraklarıma dokunmasına izin vermiyorsun.
dedi. Pembe Petunya o kadar çok üzülmüştü ki ? Başını önüne doğru yavaşça eğdi.
Pembe Petunya :
- Eğer topraktan su alamazsam beslenemem. Güneşi göremezsem güçlenemem. Ne olur bana yardım et Çınar Ağacı yoksa yok olup gideceğim. Burada solacağım. Bir daha nefes alamayacağım.
dedi. Çınar Ağacı Petunya ?yı duymuştu.
Büyük Çınar:
- Ben o kadar büyüğüm ki kıpırdayamam buradan. Sen git kendine başka bir yer bul.
dedi. Ama Pembe Petunya kımıldayamıyordu ki . kökleri toprağa sıkı sıkı tutunmuştu. Çınar bunu anlayamıyordu.
Petunya :
-Yapamıyorum Çınar Ağacı ne olur bana yardım et!
Çınar Ağacı bakmadı bile Pembe Petunya?ya . Petunya günden güne güzelliğini kaybetti.Herkesin hayranlıkla baktığı pembe yaprakları bir bir soldu. Bir gün dayanamadı ve boynunu büktü. Bir daha nefes almadı. Bütün orman buna üzülmüştü.Petunya? nın dökülmüş yapraklarına baktılar. Herkes çınar ağacına çok kızdı.
Çınar Ağacı hatasını anlamıştı. Fakat artık çok geçti. Zavallı Petunya?cık solmuştu. Çınar buna çok üzüldü. O böyle olmasını istememişti. Petunya ? ya kötü davrandığına çok pişman olmuştu.
Çınar Ağacı :
- Keşke bu kadar kibirli olmasaydım. Pembe Petunya? ya kötü davranmasaydım.
dedi. Yaptığı hatayı anlamıştı. Bütün ormana bir daha böyle yapmayacağına söz verdi.
Yazar: Şule TEPEBAŞ
Dikkatli Ol Yumoş!
Her zaman ki gibi güneş parlıyordu. Burcu yavaş yavaş gözlerini açtı ve parıl parıl parlayan güneşe doğru camdan baktı. Güneşli havaları çok seviyordu.
Yavaşça kalktı.Ellerini veyüzünü yıkamaya gitti. Annesi Ayşe Hanım sabah erkenden kalkmış ve Burcu?nun en çok sevdiği börekten pişirmişti.Kokusu tüm evi doldurmuştu.
Burcu kokuyu duyar duymaz sevinç çığlıkları atarak mutfağa doğru koştu.
Böreğinden bir parça aldı, küçük bir kaba birazda süt koydu ve koşarak kedisi Yumoş ?u aramaya başladı.
-Gel pisi pisi! Yumoş nerdesin?
O sırada Yumoş bahçede koşuşturuyordu. Yumoş Burcu?yu çok severdi. Beraber oyunlar oynarlardı. Burcu?nun yanından ayrılmayı hiç sevmezdi. Ama bugün bir şeyler değişikti. Yumoş Burcu?yu görmemişti bile.
Burcu :
- Yumoş! Bak sana neler getirdim. Haydi gel yemeklerini ye, dedi.
Ama Yumoş bunu duymamıştı sanki.Bahçenin içinde bir o köşeye bir bu
köşeye koşuşturuyordu bir şeyler yakalamaya çalışıyordu. Burcu birden Yumoş? un neyi kovaladığını neden böyle koşuşturduğunu anladı. Çok güzel rengarenk bir kelebek görmüştü Yumoş. Renkli renkli kanatlarıyla ne kadar da güzel uçuyordu. Kelebek Yumoş ?un da ilgisini çekmişti. Zavallı küçük kelebeği kovalayıp duruyordu.
Birden kelebek bahçedeki ağaçların en büyüğünün dalına
konuverdi. Yumoş? ta onu yakalamak için ağaca tırmanmaya başladı. Burcu bu olanlara çok şaşırmıştı. Yumoş? u dikkatlice izliyordu.
Burcu:
-Dikkatli ol Yumoş!
diye bağırdı. O sırada Yumoş kelebeğin konduğu dala kadar tırmanmıştı. Tam kelebeği yakalayacaktı ki ? Birden kelebek o rengarenk kanatlarını çırparak uçmaya başladı. Güzel kelebek kaybolmuştu. Ama Yumoş hala ağaçtaydı.
Burcu telaşlanmaya başlamıştı.
-Yumoş hadi aşağı gel beraber oynayalım, dedi.
Yumoş Burcu?yu görmüştü ona bakıyordu. Ama o kadar yukarıya tırmanmıştı ki bir türlü inemiyordu. Yumoş çok korkmuştu. Miyavlamaya başladı.
Burcu:
-Yumoş hadi gel! Diyordu.
Ama Yumoş sadece miyavlıyordu. Kımıldamadan duruyordu. Burcu koşarak eve gitti.
-Anneciğim!Anneciğim!Nerdesin?
Annesi mutfakta oturuyordu.
-Buradayım Burcu, mutfakta. Ne oldu? Neden bu kadar heyecanlısın?
Burcu:
-Anne Yumoş ağaçta kaldı. Haydi koş yardım et. Onu ağaçtan indirelim.
Koşarak bahçeye çıktılar. Yumoş hala orada duruyordu. Ayşe Hanım ağaca baktı ama ağaç çok yüksekti ve dalları kırılabilirdi. Ağaca tırmanamazlardı. Burcu ağlamaya başlamıştı.
-Anneciğim, ne olur Yumoş?u kurtar, dedi.
Ayşe Hanım hemen eve koştu. Telefonu aldı ve itfaiyeyi aradı. İtfaiye geldi ve Yumoş?u ağaçtan indirdiler. Burcu Yumoş?u kucağına alınca çok mutlu olmuştu. İtfaiyeci amcalara çok teşekkür etti.
Yazar: Şule TEPEBAŞ
Masal & Öykü :: Bembeyaz Pamuklar
Sabah olmuştu. Güneş doğmuş yeni bir gün başlamıştı. Işıl uyandı, şöyle bir çevresine baktı. Aaaa ! O da ne ! Her taraf bembeyaz olmuştu.
Sanki pamuklarla her yeri örtmüş gibilerdi. Gözlerine inanamıyordu. Bu kadar çok pamuk buraya nasıl gelmişti?
Hemen koştu. Annesi mutfakta oturuyordu. Heyecanla annesinin yanına gitti.
-Anneciğim koş bir bak dışarıya , dedi.
Annesi Işıl? ın yanına gitti, beraber oturup camdan dışarıyı seyretmeye başladılar. Gökyüzünden sürekli pamuklar iniyor ve her tarafı kaplıyordu. Işıl hala ne olduğunu anlayamamıştı.
Daha önce böyle bir olaya hiç rastlamamıştı.
Annesi :
-Ne kadar güzel değil mi yavrucuğum? Ne güzel kar yağıyor! dedi.
?Kar mı?? o da neydi. Işıl bir türlü anlayamıyordu. Bu beyazlığın adı ?Kar? mıydı?
Işıl :
-Kar mı? Oda ne demek anneciğim? diye sordu.
Annesi bu soruyu duyunca çok şaşırdı. Işıl ? a sarılarak gülmeye başladı. Işıl? ın karın ne olduğunu bilmediği hiç aklına gelmemişti. Işıl bu yüzden çok şaşırmıştı. Etrafa hayranlıkla bakıyordu.
Annesi Işıl ? a anlatmaya başladı.
-Yavrucuğum, kış mevsimi geldiği zaman hava çok soğur, bizler soğuktan üşümeye başlarız. Isınabilmek için sobalarımızı yakarız. Bizler nasıl üşüyorsak işte bulutlarda öyle üşümeye başlarlar ve soğuktan donarak kar tanelerini oluştururlar. Gökyüzünden aşağıya düşmeye başlarlar. Yavaş yavaş her yerin üstünü örterler. Ağaçları, evleri, arabaları, sokakları?. Renkleri pamuk gibi bembeyazdır. Bu yüzden her tarafı beyaz renk ile kaplarlar. Bak camdan gördün mü?
diye sordu annesi Işıl?a.
Işıl öğrendiklerine çok şaşırmıştı. Artık ?Kar? ın ne demek olduğunu biliyordu.
Annesi:
-Karlar , bahar gelip de havalar ısınmaya başlayınca erimeye ve su olmaya başlarlar. Sonra ortadan kaybolurlar, dedi.
Işıl şimdi her şeyi daha iyi anlıyordu.
-Anneciğim, dışarıya çıkalım mı? Karlara daha yakından bakmak istiyorum, dedi.
Annesi Işıl?ın isteğini kabul etti. Hep beraber üstlerine kalın kazaklarını ve montlarını giydiler. Atkılarını taktılar. Dışarıya çıktılar. Kardan adam yaptılar, kar topu oynadılar. Yağan arkın doyasıya tadını çıkardılar.
Işıl karı ve karla oynamayı çok sevmişti.
Yazar: Şule TEPEBAŞ
Masal & Öykü :: Canan ve Küçük
Hava çok güzeldi. Güneş pırıl pırıl parlıyordu. Kelebekler uçuşuyordu. Bahar gelmişti. Canan dışarıya çıkmak istiyordu. Berkay ile uzun zamandır oynayamamıştı. Bu güzel havayı kaçırmak istemiyordu.
Canan Annesine :
-Anneciğim Berkay? la oynamaya gidebilir miyim?
diye sordu.
Annesi :
-Elbette gidebilirsin fakat oynarken dikkatli olmalısınız,
dedi.
Canan koşarak bahçeye çıktı. Çok mutlu olmuştu. Koşarak Berkay ? ın yanına gitti ve beraber kovalamaca oynamaya başladılar. Koştular oynadılar? Güneşli havanın tadını çıkardılar. Berkay koşarken bir şey fark etti. Aaa ! Oda ne yanlarında küçük bir misafirleri daha vardı.Küçük yavru bir köpek onlarla beraber koşup duruyordu. Peşlerinden ayrılmıyordu.
Canan bu köpeği çok sevdi. Onunla oyunlar oynadı. Küçük köpekte onu çok sevmişti.
Canan Berkay?a :
-Ayyy!Ne şirin değil mi? Keşke ona ben bakabilsem. Eve götürsem ne güzel olurdu, dedi.
Berkay:
-Ama önce annene sormalısın, dedi.
Beraber Canan?ın evine gittiler.
Canan :
-Anneciğim! Şu köpeğe bakar mısın ne kadar sevimli değil mi? dedi.
Annesi Canan?ın yanındaki küçük köpeğe bakarak
-Evet kızım bende çok sevdim, dedi.
Canan bunu duyduğuna çok sevinmişti.
Canan :
-Peki ona biz bakabilir miyiz?Bizimle beraber kalabilir mi?
diye sordu annesine.
Annesi düşündü düşündü?
Annesi :
-Hımmmm! Bir köpeğe bakmak ve onunla ilgilenmek biraz zordur yavrucuğum. Ona bakabilecek misin? Onunla her zaman ilgilenebilecek misin?
diye sordu Canan?a.
Canan buna çok sevinmişti.
-Elbette anneciğim ona çok güzel bakacağım. Onunla hep ilgileneceğim ve onu çok seveceğim, dedi.
Berkay ? da buna çok sevinmişti.
Berkay:
-Bende ona yardım ederim! dedi.
Canan ?ın annesi küçük köpeği bir veterinere götürdü ve kontrollerini yaptırdı. Bütün aşılarını yaptırdılar. Köpekcik artık çok sağlıklı olmuştu. Artık Canan ve Berkay onunla rahatça oynayabileceklerdi.
Canan?ın annesi bahçeye köpek için bir kulübe yapmayı önerdi. Çocuklarda bunu sevinerek kabul ettiler. Hep beraber ona güzel bir kulübe yaptılar.
Canan :
-Köpeğimizin artık bir evi var yaşasın! dedi.
-Adı da KÜÇÜK olsun!
diye bağırdı.
Berkay ?da bunu sevinerek kabul etti. Küçük , Canan ve Berkay oyunlar oynamaya devam ettiler.
Yazar: Şule TEPEBAŞ
Masal & Öykü :: Benekli Tavuk
Yeni bir gün başlamıştı. Bütün çiftlik hayvanları horozun sesiyle uyandılar.
Horoz :
-Üüüüü?! Kalkın sabah oldu! dedi.
İnekler, koyunlar, tavuklar, atlar hepside uyandılar.
İnekler otlarını yemek için çayırlara gitmeye hazırlanıyorlardı. Atların samanları gelmişti. Koyunlarda çok acıkmışlardı.
Metin Amca sabah erkenden kalkmış tavukların yemlerini de koymuştu. Çiftlikteki bütün işleri Metin Amca yapıyordu. Hayvanları çok seviyordu. Hayvanlar da Metin Amca?yı çok seviyorlar onun söylediklerini yapıyorlardı.
Tavuklar yemlerini yediler. Horoz sabahtan kümese geldi.
Horoz:
-Haydi bayanlar!Hani nerede yumurtalar? dedi.
Tavuklardan bazıları bağırmaya başlamıştı.
-Gıt gıt gıdak yumurtam sıcak! İnanmazsan gelde bak!
diyorlardı. Horoz mutluluk içinde yumurtalara bakmaya başladı. Hemen hemen bütün tavuklar yumurtlamıştı. Sadece Benekli Tavuk ses çıkarmıyordu 3 gündür bir türlü yumurtlayamamıştı. Horoz buna çok sinirleniyordu.
Horoz :
-Benekli Tavuk hani senin yumurtan?
diye sordu. Benekli Tavuk çok üzülmüştü.
-Yapamıyorum Bay Horoz. Uğraşıyorum ama olmuyor, dedi.
Horoz sinirlenmişti. Bütün tavukların yumurtaları oluyordu. Artık Benekli? yi kümesten atmalı diye düşünüyordu. Benekli bunları biliyor ve daha çok üzülüyordu. Kendi kendine :
-Olmuyor yapamıyorum. Bay Horoz beni kümesten atacak. Ben ne yaparım evsiz?
diye düşünüyordu. Ogün hiç dışarıya çıkmadı. Arkadaşları üzülmeye başlamışlardı.
Benekli kümeste yumurtlamak için uğraşıyordu. Ama olmuyordu. Horoz tekrar geldi.
-Aman. Yumurtlamakta ne var? Sanki zormuş gibi yapamıyorsun , dedi.
Benekli artık kızmaya başlamıştı.
-Bay Horoz inanın kolay değil.Çok uğraşıyorum ama olmuyor, dedi.
Ama horoz birden :
-Üüüüü! Ben anlamam Benekli , yumurtlamazsan seni bu kümeste istemiyorum, dedi.
Benekli Tavuk çok kızmıştı Bay Horoza. Horoz hem onu dinlemiyor hem de üzüyordu. Onunla alay etmeye başlamıştı.
Benekli Tavuk :
-Madem yumurtlamak o kadar kolay bay horoz lütfen siz yapında görelim, dedi.
Benekli Tavuk o kadar sinirlenmişti ki birden ayağa kalktı.
Aaaa! Oda ne Benekli Tavuk sonunda yumurtlamıştı!
Benekli Tavuk:
-Gıt gıt gıdak! Yumurtam sıcak ! inanmazsan gel de bak!
dedi. Sonunda Bay Horoz?a yumurtasını gösterdi, tüylerini kabartarak,
-Sen yap da görelim , dedi.
Yazar: Şule TEPEBAŞ