Merhabalar Okul Öncesi Forum Resmi Web Sitesi 'Biz BÜYÜK Bir Aileyiz'

Foruma ücretsiz kayıt olarak mesaj gönderebilir, yeni konular oluşturabilir ve diğer üyeler ile etkileşim içine olabilirsiniz.

KardeŞ kiskanÇliĞi

Katılım
29 Ağu 2008
Mesajlar
12
Tepki Skoru
0
Puanları
0
Yaş
40
Merhaba bİr ÖĞrencİm var geÇen sene kardeŞİ oldu kardeŞİnİ Çok kiskaniyor sinifta uyumlu sÖz dİnleyen bİr Çocuk fakat annesİnİn anlattiĞi kadariyla kardeŞİ doĞduktan sonra annesİne babasina yapmadiĞi ezİyetİ birakmamiŞ İstedİĞnİ yaptirmak İÇİn aĞlamalar yemek yememe vb.anne kiskanmamasi İÇİn elİnden gelenİ yapiyor onun yaninda Çok sevmİyor,anlatiyor İkİsİnİ de Çok sevdİĞİnİ fakat ÇocuĞun davraniŞlarinda bİr deĞİŞme gelİŞme yok daha baŞka neler yapilabİlİr artik ben de ŞaŞirmiŞ durumdayim sİzİn gÖrÜŞlerİnİzİ beklİyorum
 
Katılım
13 Ara 2011
Mesajlar
1
Tepki Skoru
0
Puanları
0
bu bölümde pek yorum yapılmıyor galiba
bende boşa zaman kaybediyorum ilgililere duyrulur...
 

Nihal EROĞLU

YÖNETİM EKİBİ
Yönetici
Katılım
25 Nis 2006
Mesajlar
5,063
Tepki Skoru
26
Puanları
38
KARDEŞ KISKANÇLIĞI İÇİN ; yapılacak en önemli şey çocuğa kardeşi ile görev vermektir. eğer ki çocuk kardeşinin anne babasına ve kendisine muhtaç olduğu hissettirilir ise sorun yavaş yavaş ortadan kalkar. yemek yerken kardeşinin biberonunu onun getirmesi istenebiilir veya emziğini kardeşinin ağzına kendisinin koymasıne yardımcı olabilir bunun gibi küçük çocuk için risk taşımayacak türde yetişkin denetiminde ve kontrolünde bebeğin bakımı birlikte yapılabilinir.
 

Nihal EROĞLU

YÖNETİM EKİBİ
Yönetici
Katılım
25 Nis 2006
Mesajlar
5,063
Tepki Skoru
26
Puanları
38
ÖNERİLER:

*Kardeşi doğmadan önce ona anlayabileceği bir dilde aileye yeni bir üyenin geleceği, evdeki ortamın her zamankinden daha heyecanlı ve karışık olabileceği, örneğin eve sık sık misafirlerin gelip gideceği, annenin hem yorgun olacağı hem de bebekle daha çok vakit geçirmek zorunda kalacağı, çünkü küçük bir bebeğin gereksinimleri olduğu ama aynı şeylerin o doğduğunda da yaşandığı ve her şeyin zamanla tekrar düzene gireceği anlatılabilir. Böylece çocuk psikolojik olarak daha hazırlıklı olacaktır. Bunları anlatmak için son ana kadar beklenmemelidir.
Öncelikle rahatlayın, çocuklar etraflarındaki yetişkinlerin davranışlarından etkilenirler.

*Çocuğa somutlaştıramayacağı sözler söylemeyin. "Sakın endişelenme seni de bebek kadar seveceğiz" cümlesi iyi niyetli olsa da çocuğun anne babanın sevgisi için kardeşle yarışmasına yol açar.

*Hamilelik döneminde babası ya da başka bir aile üyesi (anneanne, babaanne) büyük çocuğun bakımıyla ilgili yemek yedirme, banyo yaptırma, uyutma gibi işlere başlayabilir. Böylece anne hastanedeyken ya da bebekle meşgulken çocuk kendini ihmal edilmiş hissetmez ve yaşantısının değiştiği fikrine kapılmaz.

*Anne baba aralarında işbölümü yaparak, anne yeni bebekle ilgilenirken babanın diğer çocukla ilgilenmesi çocukta kendisiyle de ilgilenildiğini hissetmesini sağlar.

*Anne babanın çocuğa kardeşin doğdu ama senin dünyanda değişen bir şey yok, sana olan sevgimizde bir azalma yok mesajını sadece sözcüklerle değil davranışlarla da iletmelidirler. Bu da ancak çocuğa zaman ayırmaya devam ederek onunla konuşarak, onunla ortak faaliyetlere girerek ve ona sorumluluk vererek olur.

*Kıskanan çocukla mümkün olduğunca nitelikli zaman geçirilmeye çalışılmalı, daha önce yapmaktan hoşlandığı alışkanlıklarını gerçekleştirmesine olanak verilmelidir. Yeni gelen kardeşle birlikte önceden gerçekleşen oyun parkına gitme, akşam yemeğinden sonra hikaye okuma gibi etkinlikler birden bire son bulmamalıdır. Bu sayede çocuk statü kaybına uğramadığını farkederek özgüvenini yitirmeyecektir.

* Yeni doğan bebeğe aşırı sevgi gösterisinde bulunmak yerine, var olan sevgiyi ilk andan itibaren paylaştırabilmeyi hedeflemek daha doğru olacaktır.

*En iyi niyetli misafirler bile sadece bebekle ilgilenip büyük çocuğu unutma eğilimi içindedirler. Yakınların yalnızca bebekle ilgilenmemelerini, büyük çocuğa da alışık olduğu tarzda ilgi ve sevgi göstermelerini söylemek, "Kardeşin doğunca senin pabucun dama atıldı" gibi sözler söylememeleri konusunda uyarmak işe yarayacaktır.

* Bebek için söylenen "Ne kadar yaramaz, sürekli ağlıyor ve beni yoruyor oysa ben seni daha çok seviyorum" gibi bir cümle çocuk tarafından inandırıcı bulunmayıp, tam tersine onu kandırmayı istediğiniz inancı verebilir. Bu da en başta çocuğun size olan güvenini zedeleyecektir.
Bebeğe sürekli "bebek" demek yerine doğrudan adını söylemeye başlamak bebeğin bir nesne değil de canlı bir varlık olduğunu anımsatacaktır. · Bebeğe "benim" değil "bizim" diye başlayarak hitap etmek ve "Sessiz ol, kardeşin uyuyor" gibi sözlerle çocuğun yaşantısını bebeğe göre ayarlamak kıskançlığı tırmandıracaktır.

*Aşırı kaygı içeren tavırlarla çocuğu bebekten uzaklaştırmaya çalışmak, yapılabilecek en büyük hatalardan biri olacaktır.

*Kıskanmasın diye çocuğa aşırı hoşgörü göstermek durumu kötüleştirecektir. Örn: Önceden yalnız yatan çocuğun anne babasıyla yatmasına izin verilmemelidir. Çocuğa kıskanmasın diye gösterilen aşırı ilgi, bu seferde kardeşinin onu kıskanmasına neden olabilir.

*Bebeğe zarar vermesine izin verilmeyeceği kesin bir dille anlatılmalıdır.

*Çocuk kardeşinin canını yaktıysa, görünüşte çok kötü olan bu davranışın gerçekte bebeğe zarar vermek için değil, bir parça düşmanlık içeren bir incelemeden başka bir şey olmadığını bilin. Burada önemli olan aşırı tepki göstermemek, kibarca reaksiyon gösterip sinirlenmeden (yoksa sizi sinirlendirmek için bu davranışı tekrarlayabilir) uyarıda bulunmaktır. Çocuk mesajı alsa da almasa da iki kardeşi yalnız bırakmamak doğru olacaktır. (Beş yaşına gelene kadar çocuklar zarar verip vermediklerini kavrayamazlar.)

*Kardeşe yönelik olumsuz duyguları reddedip, önemsememek yerine, onları kabul edip, tanımaya çalışın; "Anne, hep bebekle ilgileniyorsun." "Hiç de değil, daha biraz önce sana kitap okumadım mı?" demek yerine "Bebeğe bu kadar zaman ayırmam pek hoşuna gitmiyor." diyerek "Hayır, hiç hoşuma gitmiyor." diyerek duygularını ifade etmesini sağlayabilirsiniz.

*Kardeşler arasındaki karşılaştırmalardan kaçının. Ancak çocuğunda bir zamanlar küçük bir bebek olduğu, aynı bakım ve özenin kendisine de gösterildiği çocuğa anlatılabilir. Çocuğun küçülmüş giysileri, bebeklik fotoğrafları gösterilerek, o bebekken yaşanan anılardan ve onun sevimli hallerinden bahsedilerek kendini daha iyi hissetmesi sağlanabilir.

*Kardeşiyle ilgili karışık duyguları olan çocukların konu edildiği öyküler anlatmak, anne ya da babanın kendi kardeşiyle ilgili ilk hislerini paylaşması, çocuğun duygularını anlaması ve ifade etmesinde fayda sağlayabilir.



Kardeşini sevmek zorunda olduğu söylenmemeli, "Sen artık ablasın" diyerek, yaşının üzerinde olgunluk bekleyip onun da hala çocuk olduğu unutulmamalıdır.

*Bebeğin gelişiyle birlikte 4-5 yaşlarındaki çocuğu ana okuluna göndermek doğru değildir. Bu durum kardeş kıskançlığını körüklediği gibi çocukta okul sendromunun gelişmesine ve çocuğun içine kapanık ya da saldırgan olmasına yol açabilir.

*Sevginizin eşit olduğunu göstermeye çalışmak yerine; her çocuğa, birbirinden ayrı olarak, sadece kendisine özel bir sevgi duyulduğunu göstermek daha doğru olacaktır.

*Her şeyin eşit olmasına değil, adil olmasına çalışılmalıdır. Örneğin, üç kardeşten ortanca çocuğun "Ahmet'lere kardeşim gidiyor, ama ben gidemiyorum, bu adil değil" şeklinde gösterdiği tepkiye "Kız kardeşinle geçimsizliği sürdürdüğün ve ona vurduğun için Ahmet'lere sadece ağbin gidebilir" biçiminde bir yaklaşım uygun olabilir.

*Kardeşinin giyebileceği, ona küçük gelen giysileri ve oynayabileceği oyuncakları beraber ayırmak işe yarayabilir, fakat vermek istemediği şeyler konusunda onu zorlanmamalıdır.

*Ailenin bütün olduğu duygusu herkes tarafından hissedilmelidir. Bunun için bütün ailenin birlikte yapabileceği, gezinti, piknik, alışveriş, film izleme gibi etkinliklere yer verilmelidir.

*Anne-baba çocukla mümkün olduğu her fırsatta birebir iletişime geçerse, birlikte ortak faaliyetlerde bulunurlarsa, çocuğa kardeşiyle ilgili ve evle ilgili küçük sorumluluklar verilirse çocuk kendini hala güvende ve hala sevilen, önem verilen bir kişi olarak hissedecektir.

*Kardeşler arasında kıskançlık hissettiğinizde onları birbirinden uzaklaştıracak değil, yakınlaştıracak ortamlar yaratın.
Çocukların kavgalarında hakem rolünü almayın. Fiziksel şiddetin olmadığı durumlarda ana babanın araya girmemesi sorunun çözümünü kolaylaştırır.

*Dikkatinizi hemen, sorun çıkaran çocuğa yönetmek yerine, zarar gören çocukla ilgilenmek, kardeşi "mağdur, ezilen" olarak nitelendirmemek gerekir.

* Kim başlattı sorusunu sormaktan kaçınılmalıdır. Çünkü olayı kimin başlattığını öğrenmeye çalışmak çocukların birbirini suçlamasına neden olur. Her bir çocuğun kavganın çıkmasında aynı derecede suçlu olmasından yola çıkarak sonuçlarına eşit şekilde katlanmaları sağlanmalıdır.

* Çocukların kavga etmelerine mümkün olduğunca izin verilmemelidir. Çünkü çocuklar kavga ettikçe deneyim kazanırlar. Kavga ettiklerinde de seçenekler sunulabilir yada iyi geçinme kuralları koyulabilir.

*Kardeş çatışmasına engel olmanın tek yolu tek çocuk sahibi olmaktır. Çünkü iki yada daha çok çocuğun aynı ortamı paylaşması kaçınılmaz olarak çatışma yaratır.

* Kardeşler arasındaki kıskançlık ve geçimsizlik ne kadar yoğun olursa olsun birbirlerinden ayrı kaldıklarında çok özlerler. Bu durum, ilişkilerinin bazen çok bozuk olduğunu düşünseniz de aslında birbirlerini çok sevdiklerini açıklar.
 

Nihal EROĞLU

YÖNETİM EKİBİ
Yönetici
Katılım
25 Nis 2006
Mesajlar
5,063
Tepki Skoru
26
Puanları
38
İlgiyi Üzerine Çekmeye Çalışabilir…

Kardeşini kıskanan çocuklar üzüntü, öfke, intikam alma ile sevgi, koruma duyguları arasında çatışma yaşar. Kardeşini kıskanan çocuğun daha önce kazanılmış davranışlarda gerileme, alt ıslatma, parmak emme gibi bebeksi davranışlarının altında, kaybettiği anne-baba ilgisini rakibinin yöntemiyle geri kazanma çabası yatar. Bu dönemde huzursuz, öfkeli ve saldırgan tavırlar sergileme, evden kaçma, okula karşı isteksizlik gibi problemlerin sık yaşandığını dile getiren uzman, çocukta stres belirtilerinin arttığını ve bu duyguyu baş ağrısı, mide bulantısı gibi belirtiler aracılığıyla ifade ettiğini, bazı çocuklarınsa bu duyguyu daha yoğun yaşadığı için kardeşine karşı saldırgan davranışlarda bulunabildiğini söyledi.

Kardeş Kıskançlığını Önlemek İçin…

Ebeveynlerin bilmeleri gereken en önemli konu, çocuğu bu duygudan dolayı suçlamak, yargılamak ve cezalandırmanın son derece yanlış olduğu. ‘’Çocuğun kardeşini, büyük bir mutluluk içinde kabul etmesini beklemek doğru değildir’’ diyen uzmanımız, öncelikle ailenin kardeşi olacağını çocukla paylaşması, yeni aile bireyi için büyük çocuğun düzeninin bozulmaması ve yeni bebek için seçilen isim ve eşyalarda çocuğun fikrinin alınması gerektiğini belirtti.

Anne hamilelik, doğum ve bebeğin bakımıyla meşgul olacağından ailede başka bir kişi, örneğin baba, doğumdan önce çocuğun parka gitme, yemek saati, oyun saati gibi yaşamsal rutinlerini üstlenmelidir. Çocuk bebeğe zarar veriyorsa aşırı tepki göstermeden net ama sert olmayan bir uyarıda bulunulmalıdır. Çocuğa bebeğin daha çok küçük olduğu ve henüz kendi gereksinimlerini karşılayamadığı anlatılmalıdır.

Çocuğa ‘’Artık sen ablasın, abisin” gibi cümleler kurmayıp onun da bir çocuk olduğunu unutmamak gerektiğinin altını çizen uzman, kıskançlık hissedildiğinde çocukları birbirine yakınlaştıracak ortamlar yaratılması gerektiğini belirtti. ‘’Övgü dolu ve ayrımcı cümleler kullanmaması gereken ebeveynlerin en ufak bir hatası, çocuklar arasında hayat boyu kıskançlığa neden olabilir’’ diyen uzman, çocuğun durumunun kötüye gitmesi durumunda mutlaka bir çocuk psikologuna danışılması gerektiğini belirterek sözlerini tamamladı
Nöroloji Uzmanı
Dr. Mehmet Yavuz
 

Nihal EROĞLU

YÖNETİM EKİBİ
Yönetici
Katılım
25 Nis 2006
Mesajlar
5,063
Tepki Skoru
26
Puanları
38
Yeni bebeğin doğacağının öğrenildiği andan itibaren çocukları kardeş olgusuna hazırlamak, kardeş kıskançlığını önlemenin en önemli adımı oluyor. Öncelikle, çocuğa kardeşinin doğacağı söylenmeli, bunun nasıl bir süreç olacağı anlatılmalı. Aile Terapisi Uzmanı Klinik Psikolog Nevin Işık, kardeş kıskançlığını önlemek için yapılması gerekenleri sıraladı.

1) İşe bütün süreci çocuğunuza anlatmakla başlayın. Bu süreç, çocuk 1-2 yaşlarında ise elinin anne karnına konması ve bebeğin orada büyüdüğünün, annenin karnının da zamanla büyüyeceğinin anlatılması ile başlatılmalı. Hatta bu süreçte çocuğun yaşına uygun olarak bebeğin anne karnında gelişim fotoğrafları da gösterilerek 9 aylık süreçlerinin nasıl olacağı anlatılabilir. Annenin eski hamilelik fotoğraflarını çocuğa göstermesi, onun da aynı süreçten geçtiğini anlamasına yardımcı olacaktır.

2) Hamilelik döneminde bebeğin isminin ve mobilyalarının seçilmesi, eşyalarının yerleştirilmesi, alışverişlerinin yapılması gibi süreçlere çocuğunuzu da dahil edin. Bir aile olunduğunun ve birliktelik mesajının çocuğa verilmesi bu süreçte büyük önem taşıyor. Çocuk etkilenmesin diye bebekle ilgili durumlardan çocuğun dışlanması, ayrımcılık hissine neden olabilir. Bir anda evde bebeğin odasını ve eşyalarını gören çocuk şaşıracak; bebeğin de evde bir yeri olduğunu ani bir şaşkınlıkla fark edecektir. Sürece dahil olan çocuk ise bebeğin evdeki konumunu ani bir şekilde fark etmeyecek, bir sonraki aşamaya sürekli hazırlandığı için hiçbir şey ona kötü birer sürpriz olmayacaktır. Özellikle çocuk ve yenidoğan aynı odayı paylaşacaksa, sürece dahil olmayan çocuk bir anda odasına, oyuncaklarına ortak olan bir canlının varlığından rahatsız olabilir.

3) Doğuma yaklaştıkça, doğumun nasıl olacağını soran çocuğa doğum basitçe anlatılmalı. Ayrıntıları ile anlatılan bir doğumda çocuk anneyi kaybetme ve bebeğin anneye zarar verebileceği kaygısını yaşayabilir. Doğumun bir kutlama şeklinde olacağı, bunun sevinçli bir olay olduğu, doğum şekerlerinin hazırlandığı ve misafirlerin olacağı çocuğa anlatılmalı. “3 kişi arasındaki sevginin artık 4 kişi arasında olacağı yani bu sevginin daha da büyüyeceği” çocuğa söylenmeli.

4) Ne kadar başarılı bir hazırlık dönemi geçirilmiş olursa olsun, “Kardeş istiyorum” diyerek annebabasını bıktıran bir çocuk bile doğumdan sonra kıskançlık belirtileri gösterebiliyor. Yeni bireyin eve gelmesi ile evdeki bütün dengeler değişim gösterir, anne sürekli bebekle ilgilenmek zorunda kalır ve gelen misafirlerin hepsi de bebekle ilgilenirler. Bu durumda çocuğun kardeşine olan kıskançlık ve kızgınlık duygusu aslında çocuğun anne-baba ve çevresine olan kızgınlığı oluyor. Çocuk kendisinin de var olduğunu ispatlamaya çalışıp, anne babasının ilgisini çekmek için farklı davranış biçimleri sergilemeye başlayabilir. Anne-babanın “Seni kardeşinden daha çok seviyoruz” sözleri işe yaramaz, çünkü çocuk daha çok sevilmek değil sadece sevilmek ister. Bu sözler arada bir rekabet olduğunu çocuğa kanıtlar nitelikte olacaktır. Bebekle ilgilenmek zorunda olan annenin bu sözlerinin de kıymeti olmaz. Çocuğun sadece değerinden bir şey kaybetmediğini anlamaya ihtiyacı vardır.

5) Küçük ve bakıma muhtaç olduğu için kardeşinin aşırı ilgi gördüğünü gören çocukta ‘geriye dönme’ denilen biberonla süt içmek isteme, tuvaletini kaçırma, parmak emme gibi bazı davranışlarının geri dönmesi ile karşılaşılabilir. Bu durumda, çocuğun artık büyüdüğü, bunlara ihtiyacının olmadığı anlatılmalı, çok ısrar ederse biberon bir kereliğine verilmeli. Ancak çoğu durumda çocuklar biberonla içmekten rahatsız olabiliyor. Ayrıca bunun geçici bir durum olduğu unutulmamalı.

6) 5 yaşına kadar çocuklar karşısındakine zarar verdiklerini fark edemezler. Çocuk kardeşine zarar verici davranışlarda bulunursa bu durum gerçekten zarar verme değil, kızgınlık içeren bir inceleme davranışı olarak algılanmalı. Aile çocuğun kardeşine ne kadar zarar verici bir davranışta bulunduğunu, sonucunda neler olabileceğini çocuğa anlatmalı; zarar vermemesi gerektiğini kesin bir dille belirtmeli ve bu konuda taviz vermemeli. Ancak çocuk kardeşine zarar vermiyor dahi olsa, ikisini yalnız bırakmamak gerekiyor.

Formsante Dergisi Mayıs 2011 Sayısı - Bebek Eki
 

Giriş yap

Okul Öncesi Forum TV

000
Gün
00
Saat
00
Dakika
00
Saniye
Canlı yayına kalan süre.

18 Yıldır Sizlerle

18 yıldır sizlerleyiz. Türkiye'nin ilk okul öncesi eğitim platformu
Üst