Krioni; daha sonra diriltmek amacıyla çok düşük sıcaklıklarda canlıları dondurma işlemine verilen addır.
Dünyanın pek çok yerinde, insanı fiziksel ölümsüzlüğe ulaştırmaya çalışan bilim adamları ve bu bilim adamlarının araştırmalarıyla ölümsüzlük düşüncesine inanmaya başlayan insanlar şimdiden pek çok kuruluşa dondurulmak üzere başvurmuş durumda.
İlk insan dondurma işlemini California Krioni Derneği gerçekleştirmiştir. Ocak 1967’de kanser yüzünden ölen ve California’lı bir bilim adamı olan James Bedford’un bedenine gliserin pompalandı, azar azar sıcaklık (-79) dereceye indirildi ve vücut sıvı nitrojen içeren özel bir saklama kabına kondu. (-196) derecede korunan vücut günümüzde de aynı yerde kalmaya devam etmektedir.
Bugüne kadar krioninin önündeki en büyük sorun zararsız diriltmenin olanaksızlığı olmuştur. En modern krioprotektörler kullanılsa bile vücut çözüldükten sonra hücrelerin % 10 kadarı zarar görmüş oluyor. Bu durumu düzeltme amacıyla düşünülen çözümlerden biri de moleküler nanorobotların kullanılmasıdır. Vücudun dışında bir bilgisayar tarafından kontrol edilecek olan bu robotların, hücrelerdeki bozulmaları tamir edip yeniden işlevsel hale getirmeleri beklenmektedir.
Nanorobotların yapılabileceği fikrini ilk ortaya atan 1959 Nobel Ödülü sahibi Richard Feynman’dır. Nanorobotlar, moleküler düzeyde ayrı ayrı atomları manipüle ederek canlı-cansız doğada yeni objeler yaratmaya, varolanları da değiştirmeye yararlar. Her yıl nanorobot araştırmalarına milyonlarca dolar harcanmaktadır. Bu araştırmalara başta NASA olmak üzere birçok şirket günümüzde de devam etmektedir.
Krioninin bu derece gündeme gelmesiyle, buna inanıp ölümsüzlüğe kavuşmak isteyen insanların sayısı her geçen gün artıyor. Amerikan Krioni Derneği’nin resmi verilerine göre son birkaç yılda Alcor Hayat Uzatma Kuruluşu, Krioni Derneği gibi krioniyle uğraşan şirketlerin dondurucularında 100’e yakın sayıda dondurulmuş vücut teslim edildi. Bazı söylentilere göre bu vücutlar arasında Walt Disney bile var. Vücutlarını dondurarak gelecekte yeniden yaşama dönmek isteyen krioni müşterileri, bu kuruluşlara daha hayattayken başvuruyorlar. Bu şirketlere başvuran insanların sayısı her yıl 200-250 civarı artmaktadır. Tahminlere göre dondurulmak üzere sırada bekleyen yaklaşık 1500 kişi var. Bu işlemlerin fiyatı 30 ile 150 bin dolar arasında değişmektedir. Bazı şirketler yalnızca beyni dondurmak gibi daha ucuz alternatifler sunmaktalar. Uzmanlara göre 2030 yılında krionin yıllık geliri 20-30 milyar dolara ulaşacak.
Dondurma işleminin bir başka boyutu ise psikolojik. Bu konudaki tüm sorunların çözümlendiğini, insan dondurma ve hasarsız çözülmenin gerçekleştiğini varsaydığımızda bile, ortaya çok farklı bir sorun çıkıyor. Yüzyıllar sonra gözlerini açan dondurulmuş bir insan; bilmediği bir zamanla ve belki de bilmediği bir yerle (eskiden yaşadığı ülke, savaş yada benzeri olumsuz etmenlerden dolayı yok olmuş olabilir) karşı karşıya kalacak ki bu onun kültürel bir şok yaşamasına neden olacaktır. O insanın belleği korunsa bile yeni hayatına başladığı gün, yanında tanıdığı kimseyi bulamayıp depresyona girecektir. Bu kişi, elinde resmi bir mal varlığı olmadan yeni bir hayata sıfırdan başlamak zorunda kalacak ve uyum güçlüğü çekecektir. Bu gibi sorunlarla karşılaşmak, yeniden yaşama başlamanın verdiği sevinci hepten alıp götürebilir. Günümüzde hala buna benzer konuların çözümüne ulaşılmamıştır.
Dondurularak ölümsüzlüğe kavuşmak, şimdi bir hayal gibi görünüyor. Bunun mümkün olamayacağını gösteren güçlü kanıtlara dayanarak bu işe kalkışmak, ölü bedenleri milyonlarca dolara çürütmekten başka birşey değildir. Araştırmalar kesin sonuç verene dek, ölümü tercih etmek en akıllıca seçilebilir yol gibi görünüyor.
Dünyanın pek çok yerinde, insanı fiziksel ölümsüzlüğe ulaştırmaya çalışan bilim adamları ve bu bilim adamlarının araştırmalarıyla ölümsüzlük düşüncesine inanmaya başlayan insanlar şimdiden pek çok kuruluşa dondurulmak üzere başvurmuş durumda.
İlk insan dondurma işlemini California Krioni Derneği gerçekleştirmiştir. Ocak 1967’de kanser yüzünden ölen ve California’lı bir bilim adamı olan James Bedford’un bedenine gliserin pompalandı, azar azar sıcaklık (-79) dereceye indirildi ve vücut sıvı nitrojen içeren özel bir saklama kabına kondu. (-196) derecede korunan vücut günümüzde de aynı yerde kalmaya devam etmektedir.
Bugüne kadar krioninin önündeki en büyük sorun zararsız diriltmenin olanaksızlığı olmuştur. En modern krioprotektörler kullanılsa bile vücut çözüldükten sonra hücrelerin % 10 kadarı zarar görmüş oluyor. Bu durumu düzeltme amacıyla düşünülen çözümlerden biri de moleküler nanorobotların kullanılmasıdır. Vücudun dışında bir bilgisayar tarafından kontrol edilecek olan bu robotların, hücrelerdeki bozulmaları tamir edip yeniden işlevsel hale getirmeleri beklenmektedir.
Nanorobotların yapılabileceği fikrini ilk ortaya atan 1959 Nobel Ödülü sahibi Richard Feynman’dır. Nanorobotlar, moleküler düzeyde ayrı ayrı atomları manipüle ederek canlı-cansız doğada yeni objeler yaratmaya, varolanları da değiştirmeye yararlar. Her yıl nanorobot araştırmalarına milyonlarca dolar harcanmaktadır. Bu araştırmalara başta NASA olmak üzere birçok şirket günümüzde de devam etmektedir.
Krioninin bu derece gündeme gelmesiyle, buna inanıp ölümsüzlüğe kavuşmak isteyen insanların sayısı her geçen gün artıyor. Amerikan Krioni Derneği’nin resmi verilerine göre son birkaç yılda Alcor Hayat Uzatma Kuruluşu, Krioni Derneği gibi krioniyle uğraşan şirketlerin dondurucularında 100’e yakın sayıda dondurulmuş vücut teslim edildi. Bazı söylentilere göre bu vücutlar arasında Walt Disney bile var. Vücutlarını dondurarak gelecekte yeniden yaşama dönmek isteyen krioni müşterileri, bu kuruluşlara daha hayattayken başvuruyorlar. Bu şirketlere başvuran insanların sayısı her yıl 200-250 civarı artmaktadır. Tahminlere göre dondurulmak üzere sırada bekleyen yaklaşık 1500 kişi var. Bu işlemlerin fiyatı 30 ile 150 bin dolar arasında değişmektedir. Bazı şirketler yalnızca beyni dondurmak gibi daha ucuz alternatifler sunmaktalar. Uzmanlara göre 2030 yılında krionin yıllık geliri 20-30 milyar dolara ulaşacak.
Dondurma işleminin bir başka boyutu ise psikolojik. Bu konudaki tüm sorunların çözümlendiğini, insan dondurma ve hasarsız çözülmenin gerçekleştiğini varsaydığımızda bile, ortaya çok farklı bir sorun çıkıyor. Yüzyıllar sonra gözlerini açan dondurulmuş bir insan; bilmediği bir zamanla ve belki de bilmediği bir yerle (eskiden yaşadığı ülke, savaş yada benzeri olumsuz etmenlerden dolayı yok olmuş olabilir) karşı karşıya kalacak ki bu onun kültürel bir şok yaşamasına neden olacaktır. O insanın belleği korunsa bile yeni hayatına başladığı gün, yanında tanıdığı kimseyi bulamayıp depresyona girecektir. Bu kişi, elinde resmi bir mal varlığı olmadan yeni bir hayata sıfırdan başlamak zorunda kalacak ve uyum güçlüğü çekecektir. Bu gibi sorunlarla karşılaşmak, yeniden yaşama başlamanın verdiği sevinci hepten alıp götürebilir. Günümüzde hala buna benzer konuların çözümüne ulaşılmamıştır.
Dondurularak ölümsüzlüğe kavuşmak, şimdi bir hayal gibi görünüyor. Bunun mümkün olamayacağını gösteren güçlü kanıtlara dayanarak bu işe kalkışmak, ölü bedenleri milyonlarca dolara çürütmekten başka birşey değildir. Araştırmalar kesin sonuç verene dek, ölümü tercih etmek en akıllıca seçilebilir yol gibi görünüyor.