Samimi bulduğunuz tek şey...
Günaydın!
Tıklım tıkış bir otobüsten indiniz. Yanınızdaki adam sarımsak
kokuyordu üstelik. Bir sonraki durakta iner diye beklediniz ama hayır!
Soluğunu tepenize bıraka bıraka sizinle yol aldı. Daha bir bardak çay
içemediniz ve Allah biliyor ya bugün pastaneden bir çatal alacak haliniz de
yok. Sevmiyorsunuz zaten bu işi. Git gel her gün aynı şey. Aldığınız para
yol ve kiraya gidiyor. Niye çalışıyorsunuz ki? Zar zor alınmış düşük limitli
çok taksitli kredi kartının ödemesi bir zebani gibi peşinizde. Aynı işi
yaptığınız halde sizden çok kazanan şu kadına nasıl da sinir oluyorsunuz.
Küçük dağları o yaratmış sanki. Kimin umurunda Orhan Pamuk filan.
Yapacağınızı işi suratınıza bakmadan adeta çemkirerek buyuran şefiniz de
ayrı bir sinir sebebi. Ciğerinize işlemiş pis boya kokusu içinde bütün gün
ayakta çalışacaksınız. Oturarak çalışabileceğiniz bir işiniz olsaydı
keşke...
***
Günaydın!
Servis bugün gecikti. Sokağın köşesinde soğuktan titreyerek ve
suratsız servis şoförüne lanet ederek bekleyip durdunuz. Oysa şuradaki
dakikalar ne kadar değerliydi. Birazcık daha uyuyabilirdiniz. Kahvaltı
yapabilirdiniz. Tuvaletten bile apar topar çıktınız. Oysa siz gecikseniz
beklemezler. Nitekim dün beklemediler. Taksi dolmuşla ancak yetiştiniz mesai
başlangıcına. Bir de on karış suratla karşılaştınız. Müdürün sekreteri imza
kartonunu kadırıvermiş bile. Yalvartmayı da seviyor üstelik ispiyoncu şey.
Neyseki birazdan bir kahve içip bilgisayar başına geçecek ve MSN'i
açacaksınız. Biraz geyik yapmak iyi gelir. Yılbaşında ikramiye
verilmeyecekmiş diyorlar. Zaten zam da yapmadılar doğru dürüst. Daha iyi bir
iş bulmak lazım. Şöyle ayağınızı yerden kesecek bir araba alabilseniz...
***
Günaydın!
Nesi var bu taksi şoförlerinin? Parasıyla değil mi kardeşim? Bu ne
suratsızlık, bu ne lanetlik? Güç bela ikna oldu zaten sizi götürmeye. Şimdi
bu adama "50 lirayı bozar mısın" da denmez. Kesin hır çıkacak. Ne bu
memnuniyetsizlik? Neden bu kadar şikayetçi herkes yaşamından? Neden kimsenin
yüzü gülmüyor? Niye herkes küfür eder gibi konuşuyor karşısındakiyle? Niye
öfke dolu bu kalabalık?
***
Günaydın!
Otobüste, serviste, kendi arabanızda her nerede olursanız olun
"diğerleri" de ne kadar mutsuz farkında mısınız?
Herkes kendi hayatının fakiri.
Ve ne yazık ki herkes artık sadece kötülüğü samimi buluyor.
Doğal olanı bu sanıyor...
Hayat kolay değil, hayat eşit değil, hayat güneşli değil evet...
Değil ama bir tebessüm, bir şükür, bir teşekkür ne kadar yapay
sayılabilir?
Bir günaydın ne eksiltir sizden?
Nezaket cebinizi doldurmaz belki ama ıssız hayatınızı
zenginleştirir...
Günaydın!
Tıklım tıkış bir otobüsten indiniz. Yanınızdaki adam sarımsak
kokuyordu üstelik. Bir sonraki durakta iner diye beklediniz ama hayır!
Soluğunu tepenize bıraka bıraka sizinle yol aldı. Daha bir bardak çay
içemediniz ve Allah biliyor ya bugün pastaneden bir çatal alacak haliniz de
yok. Sevmiyorsunuz zaten bu işi. Git gel her gün aynı şey. Aldığınız para
yol ve kiraya gidiyor. Niye çalışıyorsunuz ki? Zar zor alınmış düşük limitli
çok taksitli kredi kartının ödemesi bir zebani gibi peşinizde. Aynı işi
yaptığınız halde sizden çok kazanan şu kadına nasıl da sinir oluyorsunuz.
Küçük dağları o yaratmış sanki. Kimin umurunda Orhan Pamuk filan.
Yapacağınızı işi suratınıza bakmadan adeta çemkirerek buyuran şefiniz de
ayrı bir sinir sebebi. Ciğerinize işlemiş pis boya kokusu içinde bütün gün
ayakta çalışacaksınız. Oturarak çalışabileceğiniz bir işiniz olsaydı
keşke...
***
Günaydın!
Servis bugün gecikti. Sokağın köşesinde soğuktan titreyerek ve
suratsız servis şoförüne lanet ederek bekleyip durdunuz. Oysa şuradaki
dakikalar ne kadar değerliydi. Birazcık daha uyuyabilirdiniz. Kahvaltı
yapabilirdiniz. Tuvaletten bile apar topar çıktınız. Oysa siz gecikseniz
beklemezler. Nitekim dün beklemediler. Taksi dolmuşla ancak yetiştiniz mesai
başlangıcına. Bir de on karış suratla karşılaştınız. Müdürün sekreteri imza
kartonunu kadırıvermiş bile. Yalvartmayı da seviyor üstelik ispiyoncu şey.
Neyseki birazdan bir kahve içip bilgisayar başına geçecek ve MSN'i
açacaksınız. Biraz geyik yapmak iyi gelir. Yılbaşında ikramiye
verilmeyecekmiş diyorlar. Zaten zam da yapmadılar doğru dürüst. Daha iyi bir
iş bulmak lazım. Şöyle ayağınızı yerden kesecek bir araba alabilseniz...
***
Günaydın!
Nesi var bu taksi şoförlerinin? Parasıyla değil mi kardeşim? Bu ne
suratsızlık, bu ne lanetlik? Güç bela ikna oldu zaten sizi götürmeye. Şimdi
bu adama "50 lirayı bozar mısın" da denmez. Kesin hır çıkacak. Ne bu
memnuniyetsizlik? Neden bu kadar şikayetçi herkes yaşamından? Neden kimsenin
yüzü gülmüyor? Niye herkes küfür eder gibi konuşuyor karşısındakiyle? Niye
öfke dolu bu kalabalık?
***
Günaydın!
Otobüste, serviste, kendi arabanızda her nerede olursanız olun
"diğerleri" de ne kadar mutsuz farkında mısınız?
Herkes kendi hayatının fakiri.
Ve ne yazık ki herkes artık sadece kötülüğü samimi buluyor.
Doğal olanı bu sanıyor...
Hayat kolay değil, hayat eşit değil, hayat güneşli değil evet...
Değil ama bir tebessüm, bir şükür, bir teşekkür ne kadar yapay
sayılabilir?
Bir günaydın ne eksiltir sizden?
Nezaket cebinizi doldurmaz belki ama ıssız hayatınızı
zenginleştirir...