Merhabalar Okul Öncesi Forum Resmi Web Sitesi 'Biz BÜYÜK Bir Aileyiz'

Foruma ücretsiz kayıt olarak mesaj gönderebilir, yeni konular oluşturabilir ve diğer üyeler ile etkileşim içine olabilirsiniz.

Dünyamız Ve Gökyüzü

Katılım
29 Nis 2006
Mesajlar
416
Tepki Skoru
0
Puanları
0
Yaş
39
BİLMECE
Mavi atlas iğne batmaz, makas kesmez.
Terzi biçmez (Gökyüzü)

Gökte durur paslanmaz,
Suya düşer ıslanmaz (Ay

Gökte açık pencere,
Kalaylı bir tencere (Güneş)


FEN VE DOĞA ÇALIŞMALARI
Öğretmen sınıfta roket deneyi yapımı için gerekli malzemeleri getirir. (Uzun bir iplik parçası, pipet , balon, bant, mandal ve iki adet sandalye) İplik, pipet içinden geçirilir. İki sandalye arasına bağlanır. Daha sonra balon şişirilir. Havanın kaçmaması için mandal takılır. Balon pipete bantlanır. Balonun mandallı kısmı diğer sandalyeye bakmalıdır. Mandal çıkartılır. İçerideki hava hızla dışarıya çıkarken balonu ileriye doğru ittiği görülür. Deney birkaç kez çocuklarla birlikte tekrar edilir.


BİLMECE

Attım beyaz yumağı
Tuttum siyah yumağı (gece-gündüz).


Biz biz idik biz idik
Yüz bin tane kız idik
Gece oldu dizildik
Sabah oldu silindik (Yıldızlar).

Bir çarşafım var
Bütün dünyayı kaplar (Gökyüzü).


Ateşe girer yanmaz
Suya girer ıslanmaz (Güneş)

Havada salkım üzüm,
Gece benim odur gözüm (Lamba)

Bir ufacık kutucuk,
İçi dolu yangacık (Kibrit)

ŞARKI
Havada bir top bulut olsam
Ne güzel parasız dolaşırdım
Sinop’a doğru gezinirdim
Oradan Hatay’a süzülürdüm
Ne güzel bir yurt bu güzel yurt
Denizi güneşi havasıyla,
 
Katılım
7 Haz 2006
Mesajlar
1,292
Tepki Skoru
0
Puanları
0
Yaş
13
BİLMECE AKŞAM BAKTIM ÇOK İDİ SABAH BAKTIM YOK İDİ(YILDIZ) ŞEKERE BENZER TADI YOK GÖKTE UÇAR KANADI YOK(KAR) GÖKTE GÖRÜNÜR KÖPRÜ RENGİ DE YEDİ TÜRLÜ(GÖKKUŞAĞI) DURUŞU ÖMÜR GÖZLERİ KÖMÜR SOĞUK DONDURUR SICAK ÖLDÜRÜR(KARDAN ADAM) YAĞMURLU HAVADA GÖZ KIRPAR(ŞİMŞEK)
 
Katılım
29 Nis 2006
Mesajlar
416
Tepki Skoru
0
Puanları
0
Yaş
39
AYDEDE’YE MEKTUP
Bir zamanlar resim yapmayi seven uc kiz kardes varmis. Buyugunun adi Zumrut, ortancanin adi Gokce, kucugunun adi da Gelincik’mis. Zumrut yesil rengi cok severmis, gokce mavi rengin tutkunuymus. Gelincik ise kirmiziya vurgunmus.Uc kiz kardes o kadar cok resim yapiyorlarmis ki artik kagit kalem dayanmaz olmus ve babasinin da durumu pek iyi degilmis, artik eskisi kadar boya alamiyormus. Bu durum uc kiz kardesi cok uzmus ama umutlarini hic yitirmemisler, cunku gunun birinde herseyin duzelecegini umit ediyorlarmis. Yagmurlu bir bahar gunu, uc kiz kardes pencerenin onunde disariyi seyrederken yagmur birden durmus ve gokyuzunde kocaman bir gokkusagi belirmis. Gokkusaginin renkleri kizlari cok hyecanlandirmis. Gokkusaginin renkleriyle resimler yapmak istemisler o sirada pencerenin onundeki minik guvercin dilerlerse isteklerini gerceklestirebilecegini ancak bunun icin aydededen izin almanin gerektigini soylemis. Bunun icin aydedeyer bir mektup yazmalarinin gerektigini anlatmis ve kizlarda mektuplarini yazmislar. Bir sure sonra mektubun yaniti gelmis ve atikalrinda gozlerine inanamamislar, icinden renkler fiskirmis. Hemen resim yapmaya baslamislar. Zumrut yem yesil bir Turkiye haritasi cizip, yesil agaclar, yesil yaylalar yapmis ve ellerinde Turkiyen i temiz tut,cevereni koru yaziyormus. Gokce resmin dort bir yanini masmavi denizlerle doldurmus’ gelincikte Turk bayragini cizmis ve resmi bitirmisler.
Guvercine yaptikalri resmi vermisler ve Aydedeye ulastirmasini istemisler Aydede kizlardaki vatan sevgisini , cevre bilincini ve bagimsizlik askini gorunce cok duygulanmis hemen gokussagini yanina cagirip butun renkleriyle kizlara yardimci olmasini istemis, bu haber uzerine kizlar ne yapacaklarini sasirmislar ve Aydedeye ve Gokkusagina tesekkur edip bol bol resim cizmisler.
 
Katılım
20 May 2006
Mesajlar
2,193
Tepki Skoru
0
Puanları
0
Yaş
42
ŞARKI:
AYDEDE
AYdede aydede senin evin nerede
Hep yakın ol bize yıldız kalsın geride

Her gece gökyüzü kapkaranlık oluyor
Dağlara kırlara bir sessizlik doluyor...

ŞİİR:Aydede
Geceleri çıkarsın
Bize ışık saçarsın
Sabah oldu derler
Başka yere kaçarsın.

Ay dede nerede?
Kaçma dağların ardına
Gel odama bak bana
Masal okurum sana.
 
Katılım
29 Nis 2006
Mesajlar
416
Tepki Skoru
0
Puanları
0
Yaş
39
Gece Sessiz Yıldızlar gökyüzünde hep sıralanmışlar
Ay onların başında bir lâmba

Gecenin güzelliği başka bir şey de yok
Gece sessiz gece rüyalarım sende
Gece sessiz gece uykularım bende

Yıldızlar gökyüzünde gözlerini kırpar
Onları parlatan biri var.

Gecenin güzelliği başka bir şey de yok
Gece sessiz gece rüyalarım sende
Gece sessiz gece uykularım bende


Dünya
Gökyüzünde bir gezegen, (Parmakla gökyüzü gösterilir.)
Bulutlarla çevrili Dünya`mız, (İki el önde daire yapılır, birleştirilir.)
Vadilerle, dağlarla kaplı, (Sağ el ile yılan gibi kıvrılma hareketi yapılır.)
Denizleri de unutmamalı. (İşaret parmağıyla ikaz işareti yapılır.)
Güneş görünce gündüz, (Ellerle baş üzerinde güneş doğma öykünmesi yapılır.)
Görmeyince gece olur. (İki el birleştirilip yanağa yaslanıp uyuma  hareketi yapılır.)
Geceleri gökyüzünü yıldızlar süsler. (Sağ el önde tohum atma hareketi yapılır.)
Dünya

Dönüyor dönüyor,
Dünya bize gülüyor.
Ay aman of!
Güneş bizi yakıyor.
Lay la la la…
Dünya’mız yuvarlak,
Güneş her zaman parlak.
Ay aman of!
Güneş bizi yakıyor.
Lay la la la…
Dünya’nın dışında
Gezegenler dolaşıyor.
Ay aman of!
Güneş bizi yakıyor.
Lay la la la…


DRAMA
1. Aşama:
Öğretmen çocukların sınıf içerisinde yere uzanmalarını ve pencereden gökyüzünü seyretmelerini sağlar.
2. Aşama:
Çocuklara çevremizi saran şeyin (havanın) adı sorulur ve hava hakkında konuşulur. Yeryüzünde bulunan  ağaçlara ve binalara, bunların nasıl havaya uçmadığına dikkat çekilir.
3. Aşama:
Çocukların gökyüzüne doğru başlarını kaldırınca gördükleri nesneleri tanımlamaları istenir. Gökyüzünde gördüklerimiz, gökyüzünün rengi, şekli hakkında tartışılır. Renk, şekil ve hareket için bulutlara dikkat çekilir.
4. Aşama:
Etkinliğin bu aşamasında çocuklara şu sorular sorulur:
Bulutların üzerinde olabilseydiniz neler hissederdiniz?
Gökyüzüne doğru çıkmanın bir yolunu biliyor musunuz?
Gökyüzünde nasıl durulacağı konusunda neler düşünüyorsunuz?
Sizce kuşlar gökyüzünde uçarken neler hissediyor olabilirler?
Sizce kuşlar uçarken yeryüzünü nasıl görüyorlardır?
Gökyüzünde bulutların üzerinde olsaydınız, yukarıdan yeryüzünü gördüğünüzde neler düşünürdünüz?
5. Aşama:
Etkinliğin son aşamasında öğretmen, çocuklara, dünyamızı saran havayı atmosfer olarak isimlendirdiğimizi, Ay’ın etrafında böyle koruyucu bir atmosfer tabakası olmadığını, bu nedenle orada canlı varlıkların olmadığını, Apollo’nun 12 astronotunun Ay yüzeyinde bıraktığı ayak izlerinin de bu yolla yüzyıllarca kalacağını anlatır.
Not: Drama çocukların ilgi düzeyine göre iki üç gün içerisine yayılarak aşama aşama oynatılabilir.

Ay ve Yıldızlar
Ay ve yıldızlar,                                  
Gökyüzünde otururlar.                      
Gündüzleri uyur,                                
Geceleri ışık saçarlar.                          

Gökyüzüne bakalım,
Yıldızları alkışlayalım.
Acaba nasıl oluyor da
Hiç bitmeden parıldıyorlar?   (E.Karakaya)



Ben ve Dünya
El insanda,
Dil insanda,            
İnsan nerede?                              
Bil bakalım, bil bakalım.
            
Dağ dünyada,    
Ev dünyada,    
Dünya nerede?
Bil bakalım, bil bakalım.
                                                                          
Dünya gökte,
Yıldız gökte,              
Gök nerede?
Bil bakalım, bil bakalım.      


Yıldızlar                                                     Güneş                                                    Ay

Yıldızlar benek benektir.                             İşte güneş de geliyor,                            Biz yürürüz, o yürür,        
Göklerin kuzuları.             Aydınlanıyor her yer.             Biz dururuz, o durur.
Hele ay pek hoştur,             Canlılara  rahat verir,             Belki bizi tanıyor.
Seviyor yıldızları.                                    Gökyüzüne yükselir.       Bak ay geliyor.
Oynarız bahçemizde biz,
Biz de birer yıldızız.
Geçiniriz kuzu gibi
Hepimiz iyiyiz.

Bilmeceler:

Bulutlardan süzülür,
İnci gibi dizilir,
Çamur olur ezilir,
Bilin bakalım bu nedir? (Yağmur)

Dam üstünde takur tukur,
Sandım kızlar kilim dokur. (Dolu)

Küçük kuşlar,
Damı taşlar. (Dolu)

Ben beslenirim,
O süsler. (Çiçek)

Ortaya bir yüzük koydum.
Ay geldi alamadı.
Güneş geldi aldı (Buz)

Gökte biter,
Yerde batar. (Yağmur)

Şekere benzer, tadı yok.
Havada uçar, kanadı yok. (Kar)

Elsiz ayaksız kapıyı açar. (Rüzgâr)

Yürümekten hiç bıkmaz,
Donunca kabına sığmaz. (Su)


Su Damlası
Öğretmen daha önceden hazırladığı kaseti teybe koyarak: “Haydi şimdi her birimiz bir yağmur damlası olalım ister misiniz?” der ve dramaya geçilir. “Her biriniz toprağa düşmüş bir yağmur damlacığısınız. Birleşerek, bir su birikintisi oluyorsunuz. Bu su birikintisi yerin altında bazı kanallardan geçerek akmaya başladı. Uzakta delik görüyorsunuz. Oradan gözünüze keskin bir ışık vuruyor. O tarafa doğru yöneliyorsunuz. Hoooop, diye dışarı şarıl şarıl akmaya başlıyorsunuz. Bu da ne? Bir nehir oldunuz. Bu nehir önce büyük bir hızla şarıl şarıl akıyor. Daha sonra yavaş yavaş hızını kesiyor. Düzlük bir yere gelerek orada birikmeye başlıyor. Şimdi biraz dinlenebiliriz. Yavaş yavaş, güneşin sizi ısıttığını fark ediyorsunuz. Isındıkça hafifliyorsunuz. Aa! O da ne gökyüzüne doğru yükselmeye başladınız. Yükseldiniz, yükseldiniz. Yeryüzünden uzaklaştıkça havanın soğumaya başladığını hissederek birbirinize yaklaştınız. Şimdi sizden, güzel bir bulut oluştu. Bu bulutu bir süre sonra rüzgar gelip itmeye başladı. Bulut olarak dağlar geçtiniz, denizler geçtiniz, ormanlar geçtiniz… veee, şimdi galiba yere düşme zamanı!... Heeey!!! Ne oluyor? Düşüyoruz! El ele tutuşalım bir yağmur tanesi olduk. Oleyyy! Yeryüzüne doğru alçalıyoruz ve şimdi toprağa düşme zamanı. Bazılarınız yaprakların üstüne, bazılarınız toprağa, bazılarınız bitkilerinin diplerine, bazılarınız ormandaki nehre ve göle düştü. Artık tekrar yeryüzünde bir macera başlıyor.” diyerek teybi kapatır. Bir su damlası olarak nasıl bir yolculuk yaptıklarını düşünmelerini ister. Daha sonra çocuklara: “Yer altında bir su tanesi iken; nehirde arkadaşlarınızla beraber hızla akarken, göle geldiğinizde, ısınmaya başladığınızda, gökyüzüne yükselmeye başladığınızda, bulut oluşturduğunuzda, rüzgâr sizi ittiğinde ve gökyüzünde dolaşırken neler hissettiniz?” şeklinde açık uçlu sorular yöneltir. Çocuklardan, bu durumlarda neler hissettiklerini anlatmalarını ister.




DRAMA - OYUN  ETKİNLİĞİ - FEN VE DOĞA ÇALIŞMALARI  
Çocuklara yağmurlu bir gün ile ilgili dramatizasyon yapılacağı söylenir. Öğretmen “Sokakta yürürken birden, çok kuvvetli bir rüzgâr çıktı ve yağmur yağmaya başladı.” der. Çocuklar elindeki tefe avucunun içiyle, hızlı, yüksek ses çıkaracak  şekilde kuvvetlice vurur. Öğretmen “Bir kızın uzun saçları  rüzgârda uçuşuyor ve ıslanıyor; ama kız ağır ağır yürüyor.” der. Çocuklar elindeki tefe pamuk uçları ile yavaş yavaş vurur. Öğretmen “Bir adam koşuyor, diğeri şemsiyesini açmaya çalışıyordu.”der. Çocuklar tefe avuçlarının iç kısımlarıyla hızlı hızlı vurur. Öğretmen, “Yavru bir kedi ise ağacın dibinde sessizce oturuyor.” der ve çocukların hareketlerine eşlik eder. Oyuna çocukların isteğine göre devam edilir.
Çocuklar U şeklinde oturtulur. “Şimdi sizinle bir oyun oynayacağız ama önce oyunda kullanacağımız kâğıt balıkları yapalım.” denir. Sınıfın ortasına masalar yerleştirilir. Üzerine gazete kâğıdı, ambalâj kâğıdı, mukavva parçaları, renkli pullar, pastel boya, kuru boya, makas, tel zımba, dergi, ip, mandal telleri yerleştirilir. Balık figürü çizilip kesilir ve bu materyallerle süslenir.
Kâğıt balıklar tamamlandıktan sonra çocuklara oynayacakları “Balık Yarışı” oyununun kuralları anlatılır. Kâğıt balıklar yan yana sıralanır. Kâğıt balıkları hareket ettirmek için de katlanmış gazetelerle rüzgâr oluşturulur. Belirlenen mesafeyi en kısa zamanda alan balık kazanır. Çocukların istediğine göre oyuna devam edilir.
Oyun oynarken çocuklara balıkların nasıl hareket ettikleri sorulur. Çocuklara tek tek cevap hakkı verilir. “Şimdi her birinizin fen köşesinden bir naylon torba almasını istiyorum. Evet şimdi içine hava doldurmak için torbayı açıp, içine üfleyin, ağzını kapatın. Torbanın içindeki havayı göremezsiniz ancak ne kadar yumuşak ve hareketli olduğunu dokunarak, torbaya bastırarak hissedebilirsiniz. Çocuklar, çevremiz havayla sarılıdır. Her tarafta hava vardır ama görülmez. Hatta boş sandığımız nesnelerin içi bile hava ile doludur. Ancak bunu rüzgâr estiği zaman ve nefes aldığımız zaman hissedebiliriz.” der.
Şimdi de yere selpak parçaları koyup üzerine bir lego düşürelim. Kâğıt parçaları legonun  yere düşerken kendine yol açmak için oluşturduğu rüzgâr sebebiyle uçuşacaktır.
Rüzgâr, hareket eden havadır. Az önce balıklarımızı hareket ettiren şey de kâğıt parçalarını hareket ettiren şey de yine rüzgâr kuvvetiydi. İnsanlar rüzgâr kuvvetini bazı şeyleri hareket ettirmek veya çalıştırmak için kullanırlar. Rüzgâr, yelkeni doldurarak teknenin gitmesini ve yel değirmeninin dönmesini sağlar. Daha sonra öğretmen “Şimdi herkes birer kâğıt peçete parçası olsun, ben de lego olacağım. Bakalım ben yere düştüğümde hangi peçete parçası en uzağa uçacak?” der ve beraberce etkinlik uygulanır.
Son aşamada her çocuğa birer kâğıt, makas, raptiye ve bitmiş gazlı kalem dağıtılarak çocukların rüzgârgülü yapmalarına rehberlik edilir.
 
Katılım
27 May 2006
Mesajlar
2
Tepki Skoru
0
Puanları
0
çok faydalı bilgiler arkadaşlar. forumun belkı de en faydalı köşesi. katkıda bulunan tüm arkadaşlara teşşekkürler. iyi ki varsınız:))))
 
Katılım
1 Tem 2006
Mesajlar
125
Tepki Skoru
0
Puanları
0
Yaş
36
gerçekten çok güzel bunlar çok işimize yarıyacak teşekkürler:):)
 
Katılım
20 May 2006
Mesajlar
2,193
Tepki Skoru
0
Puanları
0
Yaş
42
Şiir:
Ay ve Yıldızlar
Ay ve yıldızlar,                                  
Gökyüzünde otururlar.                      
Gündüzleri uyur,                                
Geceleri ışık saçarlar.                          

Gökyüzüne bakalım,
Yıldızları alkışlayalım.
Acaba nasıl oluyor da
Hiç bitmeden parıldıyorlar?   (E.KARAKAYA)

Şarkı:
Ben ve Dünya
El insanda,
Dil insanda,            
İnsan nerede?                              
Bil bakalım, bil bakalım.
            
Dağ dünyada,    
Ev dünyada,    
Dünya nerede?
Bil bakalım, bil bakalım.
                                                                          
Dünya gökte,
Yıldız gökte,              
Gök nerede?
Bil bakalım, bil bakalım.      
 
Katılım
20 May 2006
Mesajlar
2,193
Tepki Skoru
0
Puanları
0
Yaş
42
Küçük Bulutu Kim İçti?
Yüksek dağlar, tatlı tatlı ninni söylerken, küçük, beyaz ve sevimli bulutlar gün boyunca mışıl mışıl uyurlarmış. Bu derin uyku onları büyütür ve daha da güzelleştirirmiş. Bazen bir rüzgâr çıkar, bu sevimli bulutları bir o tarafa bir bu tarafa sürükler dururmuş. Bu oyun bulutların çok hoşuna gidermiş… Güneşi pek sevmezlermiş. Çünkü, güneş bulutları ısıtır ve terletirmiş. Güneşin batmasını dört gözle beklerlermiş. Güneş batar batmaz, serinlemek için, aşağılara inerlermiş. Ağaçlar arasındaki yeşil çimenlere, renkli çiçeklere baka baka dinlenirlermiş. İşte sabahleyin güneş yeni doğarken bizlerin tepeler üzerinde gördüğümüz ve sis olarak tanımladığımız şeyler, bu sevimli bulutlardır. Bir gün yine rüzgâr çıkmış. Bulutlar rüzgârla oyun oynarken, bir haşarı bulut arkadaşlarından ayrılmış ve tek başına çevrede geziye çıkmış. Farkına varmadan oldukça da uzaklaşmış. Güneş batmak üzereymiş. Diğer bulutlar gözlerini kapayıp uyumaya başlamış. Gökyüzünde yalnız kalan tavşan kuyruklu yaramaz bulut korkmuş. Çevrede tanıdığı tepelerden hiç biri de yokmuş. Küçük bulut korkudan ağlamış, göz yaşları yağmur olarak damla damla yer yüzüne düşmüş. Yorgunluğa daha fazla dayanamayan tavşan kuyruklu küçük bulut, tek başına aşağıya inmeye karar vermiş. Yerdeki yeşil çimenleri, beyaz çiçekleri görünce biraz olsun korkusu azalmış, yalnız olmadığını anlamış. Yorgun bir şekilde bir ağacın altındaki beyaz çiçekler üzerine konan küçük bulut, hemen derin bir uykuya dalıvermiş. Beyaz çiçekler, güneşin bütün renklerini taşıyan tavşan kuyruklu küçük bulutu görünce, ona hayran kalmışlar. “Belki bu renkler bize de bulaşır.” diyerek başlamışlar küçük bulutu emmeye. Bazıları bulutun mor, bazıları mavi, bazıları da sarı ve pembe renklerini doya doya emmişler. Zavallı bulut uykuda iken, başlamış küçülmeye. Doya doya emmişler, içmişler. En sonunda iyice küçültmüşler tavşan kuyruklu küçük bulutu. Ama onu doyasıya emen çiçekler, renk renk açmaya başlamışlar. Küçük bulutun gece konakladığı yer, her renkten çiçeğin bulunduğu bir tarlaya dönüşmüş. Çocuklar bu çiçeklerden toplayıp, annelerini sevindirirken hep o haşarı, tavşan kuyruklu, güzel bulutu hatırlar, ona teşekkür ederlermiş... (Hikâyenin sonunda, roller çocuklara dağıtılır ve çocukların hikâyeyi dramatize etmelerine fırsat verilir.)
 
Katılım
1 Ağu 2006
Mesajlar
18
Tepki Skoru
0
Puanları
0
Yaş
34
arkadaşlar ellerinize sağlık valla çok güzeller teşekkürler:)
 
Katılım
15 Mar 2007
Mesajlar
4,219
Tepki Skoru
0
Puanları
0
Yaş
50
çok teşekkürler arkadaşlar.bende olmayanları hemen kaydediyorum ))
 
Katılım
4 May 2007
Mesajlar
5,261
Tepki Skoru
0
Puanları
0
Yaş
37
Paylaşim Yapmadan ...paylaşim Almak çok Kötü Birşey Miş :(:(:):( çok üzgünüm..ellerinize Sağlik çok Teşekkür Ederim
 
Katılım
27 Ocak 2007
Mesajlar
110
Tepki Skoru
0
Puanları
0
Yaş
41
paylaşımlarınız için teşekkürler arkadaşlar
 
Katılım
7 Eyl 2007
Mesajlar
9
Tepki Skoru
0
Puanları
0
Yaş
37
çok teşekürler ya acaıp sevındırık oldum bunları gorunce emegı gecen herkesın elıne saglık:)
 

Giriş yap

Okul Öncesi Forum TV

000
Gün
00
Saat
00
Dakika
00
Saniye
Canlı yayına kalan süre.

18 Yıldır Sizlerle

18 yıldır sizlerleyiz. Türkiye'nin ilk okul öncesi eğitim platformu
Üst