Gece Sessiz Yıldızlar gökyüzünde hep sıralanmışlar
Ay onların başında bir lâmba
Gecenin güzelliği başka bir şey de yok
Gece sessiz gece rüyalarım sende
Gece sessiz gece uykularım bende
Yıldızlar gökyüzünde gözlerini kırpar
Onları parlatan biri var.
Gecenin güzelliği başka bir şey de yok
Gece sessiz gece rüyalarım sende
Gece sessiz gece uykularım bende
Dünya
Gökyüzünde bir gezegen, (Parmakla gökyüzü gösterilir.)
Bulutlarla çevrili Dünya`mız, (İki el önde daire yapılır, birleştirilir.)
Vadilerle, dağlarla kaplı, (Sağ el ile yılan gibi kıvrılma hareketi yapılır.)
Denizleri de unutmamalı. (İşaret parmağıyla ikaz işareti yapılır.)
Güneş görünce gündüz, (Ellerle baş üzerinde güneş doğma öykünmesi yapılır.)
Görmeyince gece olur. (İki el birleştirilip yanağa yaslanıp uyuma hareketi yapılır.)
Geceleri gökyüzünü yıldızlar süsler. (Sağ el önde tohum atma hareketi yapılır.)
Dünya
Dönüyor dönüyor,
Dünya bize gülüyor.
Ay aman of!
Güneş bizi yakıyor.
Lay la la la…
Dünya’mız yuvarlak,
Güneş her zaman parlak.
Ay aman of!
Güneş bizi yakıyor.
Lay la la la…
Dünya’nın dışında
Gezegenler dolaşıyor.
Ay aman of!
Güneş bizi yakıyor.
Lay la la la…
DRAMA
1. Aşama:
Öğretmen çocukların sınıf içerisinde yere uzanmalarını ve pencereden gökyüzünü seyretmelerini sağlar.
2. Aşama:
Çocuklara çevremizi saran şeyin (havanın) adı sorulur ve hava hakkında konuşulur. Yeryüzünde bulunan ağaçlara ve binalara, bunların nasıl havaya uçmadığına dikkat çekilir.
3. Aşama:
Çocukların gökyüzüne doğru başlarını kaldırınca gördükleri nesneleri tanımlamaları istenir. Gökyüzünde gördüklerimiz, gökyüzünün rengi, şekli hakkında tartışılır. Renk, şekil ve hareket için bulutlara dikkat çekilir.
4. Aşama:
Etkinliğin bu aşamasında çocuklara şu sorular sorulur:
Bulutların üzerinde olabilseydiniz neler hissederdiniz?
Gökyüzüne doğru çıkmanın bir yolunu biliyor musunuz?
Gökyüzünde nasıl durulacağı konusunda neler düşünüyorsunuz?
Sizce kuşlar gökyüzünde uçarken neler hissediyor olabilirler?
Sizce kuşlar uçarken yeryüzünü nasıl görüyorlardır?
Gökyüzünde bulutların üzerinde olsaydınız, yukarıdan yeryüzünü gördüğünüzde neler düşünürdünüz?
5. Aşama:
Etkinliğin son aşamasında öğretmen, çocuklara, dünyamızı saran havayı atmosfer olarak isimlendirdiğimizi, Ay’ın etrafında böyle koruyucu bir atmosfer tabakası olmadığını, bu nedenle orada canlı varlıkların olmadığını, Apollo’nun 12 astronotunun Ay yüzeyinde bıraktığı ayak izlerinin de bu yolla yüzyıllarca kalacağını anlatır.
Not: Drama çocukların ilgi düzeyine göre iki üç gün içerisine yayılarak aşama aşama oynatılabilir.
Ay ve Yıldızlar
Ay ve yıldızlar,
Gökyüzünde otururlar.
Gündüzleri uyur,
Geceleri ışık saçarlar.
Gökyüzüne bakalım,
Yıldızları alkışlayalım.
Acaba nasıl oluyor da
Hiç bitmeden parıldıyorlar? (E.Karakaya)
Ben ve Dünya
El insanda,
Dil insanda,
İnsan nerede?
Bil bakalım, bil bakalım.
Dağ dünyada,
Ev dünyada,
Dünya nerede?
Bil bakalım, bil bakalım.
Dünya gökte,
Yıldız gökte,
Gök nerede?
Bil bakalım, bil bakalım.
Yıldızlar Güneş Ay
Yıldızlar benek benektir. İşte güneş de geliyor, Biz yürürüz, o yürür,
Göklerin kuzuları. Aydınlanıyor her yer. Biz dururuz, o durur.
Hele ay pek hoştur, Canlılara rahat verir, Belki bizi tanıyor.
Seviyor yıldızları. Gökyüzüne yükselir. Bak ay geliyor.
Oynarız bahçemizde biz,
Biz de birer yıldızız.
Geçiniriz kuzu gibi
Hepimiz iyiyiz.
Bilmeceler:
Bulutlardan süzülür,
İnci gibi dizilir,
Çamur olur ezilir,
Bilin bakalım bu nedir? (Yağmur)
Dam üstünde takur tukur,
Sandım kızlar kilim dokur. (Dolu)
Küçük kuşlar,
Damı taşlar. (Dolu)
Ben beslenirim,
O süsler. (Çiçek)
Ortaya bir yüzük koydum.
Ay geldi alamadı.
Güneş geldi aldı (Buz)
Gökte biter,
Yerde batar. (Yağmur)
Şekere benzer, tadı yok.
Havada uçar, kanadı yok. (Kar)
Elsiz ayaksız kapıyı açar. (Rüzgâr)
Yürümekten hiç bıkmaz,
Donunca kabına sığmaz. (Su)
Su Damlası
Öğretmen daha önceden hazırladığı kaseti teybe koyarak: “Haydi şimdi her birimiz bir yağmur damlası olalım ister misiniz?” der ve dramaya geçilir. “Her biriniz toprağa düşmüş bir yağmur damlacığısınız. Birleşerek, bir su birikintisi oluyorsunuz. Bu su birikintisi yerin altında bazı kanallardan geçerek akmaya başladı. Uzakta delik görüyorsunuz. Oradan gözünüze keskin bir ışık vuruyor. O tarafa doğru yöneliyorsunuz. Hoooop, diye dışarı şarıl şarıl akmaya başlıyorsunuz. Bu da ne? Bir nehir oldunuz. Bu nehir önce büyük bir hızla şarıl şarıl akıyor. Daha sonra yavaş yavaş hızını kesiyor. Düzlük bir yere gelerek orada birikmeye başlıyor. Şimdi biraz dinlenebiliriz. Yavaş yavaş, güneşin sizi ısıttığını fark ediyorsunuz. Isındıkça hafifliyorsunuz. Aa! O da ne gökyüzüne doğru yükselmeye başladınız. Yükseldiniz, yükseldiniz. Yeryüzünden uzaklaştıkça havanın soğumaya başladığını hissederek birbirinize yaklaştınız. Şimdi sizden, güzel bir bulut oluştu. Bu bulutu bir süre sonra rüzgar gelip itmeye başladı. Bulut olarak dağlar geçtiniz, denizler geçtiniz, ormanlar geçtiniz… veee, şimdi galiba yere düşme zamanı!... Heeey!!! Ne oluyor? Düşüyoruz! El ele tutuşalım bir yağmur tanesi olduk. Oleyyy! Yeryüzüne doğru alçalıyoruz ve şimdi toprağa düşme zamanı. Bazılarınız yaprakların üstüne, bazılarınız toprağa, bazılarınız bitkilerinin diplerine, bazılarınız ormandaki nehre ve göle düştü. Artık tekrar yeryüzünde bir macera başlıyor.” diyerek teybi kapatır. Bir su damlası olarak nasıl bir yolculuk yaptıklarını düşünmelerini ister. Daha sonra çocuklara: “Yer altında bir su tanesi iken; nehirde arkadaşlarınızla beraber hızla akarken, göle geldiğinizde, ısınmaya başladığınızda, gökyüzüne yükselmeye başladığınızda, bulut oluşturduğunuzda, rüzgâr sizi ittiğinde ve gökyüzünde dolaşırken neler hissettiniz?” şeklinde açık uçlu sorular yöneltir. Çocuklardan, bu durumlarda neler hissettiklerini anlatmalarını ister.
DRAMA - OYUN ETKİNLİĞİ - FEN VE DOĞA ÇALIŞMALARI
Çocuklara yağmurlu bir gün ile ilgili dramatizasyon yapılacağı söylenir. Öğretmen “Sokakta yürürken birden, çok kuvvetli bir rüzgâr çıktı ve yağmur yağmaya başladı.” der. Çocuklar elindeki tefe avucunun içiyle, hızlı, yüksek ses çıkaracak şekilde kuvvetlice vurur. Öğretmen “Bir kızın uzun saçları rüzgârda uçuşuyor ve ıslanıyor; ama kız ağır ağır yürüyor.” der. Çocuklar elindeki tefe pamuk uçları ile yavaş yavaş vurur. Öğretmen “Bir adam koşuyor, diğeri şemsiyesini açmaya çalışıyordu.”der. Çocuklar tefe avuçlarının iç kısımlarıyla hızlı hızlı vurur. Öğretmen, “Yavru bir kedi ise ağacın dibinde sessizce oturuyor.” der ve çocukların hareketlerine eşlik eder. Oyuna çocukların isteğine göre devam edilir.
Çocuklar U şeklinde oturtulur. “Şimdi sizinle bir oyun oynayacağız ama önce oyunda kullanacağımız kâğıt balıkları yapalım.” denir. Sınıfın ortasına masalar yerleştirilir. Üzerine gazete kâğıdı, ambalâj kâğıdı, mukavva parçaları, renkli pullar, pastel boya, kuru boya, makas, tel zımba, dergi, ip, mandal telleri yerleştirilir. Balık figürü çizilip kesilir ve bu materyallerle süslenir.
Kâğıt balıklar tamamlandıktan sonra çocuklara oynayacakları “Balık Yarışı” oyununun kuralları anlatılır. Kâğıt balıklar yan yana sıralanır. Kâğıt balıkları hareket ettirmek için de katlanmış gazetelerle rüzgâr oluşturulur. Belirlenen mesafeyi en kısa zamanda alan balık kazanır. Çocukların istediğine göre oyuna devam edilir.
Oyun oynarken çocuklara balıkların nasıl hareket ettikleri sorulur. Çocuklara tek tek cevap hakkı verilir. “Şimdi her birinizin fen köşesinden bir naylon torba almasını istiyorum. Evet şimdi içine hava doldurmak için torbayı açıp, içine üfleyin, ağzını kapatın. Torbanın içindeki havayı göremezsiniz ancak ne kadar yumuşak ve hareketli olduğunu dokunarak, torbaya bastırarak hissedebilirsiniz. Çocuklar, çevremiz havayla sarılıdır. Her tarafta hava vardır ama görülmez. Hatta boş sandığımız nesnelerin içi bile hava ile doludur. Ancak bunu rüzgâr estiği zaman ve nefes aldığımız zaman hissedebiliriz.” der.
Şimdi de yere selpak parçaları koyup üzerine bir lego düşürelim. Kâğıt parçaları legonun yere düşerken kendine yol açmak için oluşturduğu rüzgâr sebebiyle uçuşacaktır.
Rüzgâr, hareket eden havadır. Az önce balıklarımızı hareket ettiren şey de kâğıt parçalarını hareket ettiren şey de yine rüzgâr kuvvetiydi. İnsanlar rüzgâr kuvvetini bazı şeyleri hareket ettirmek veya çalıştırmak için kullanırlar. Rüzgâr, yelkeni doldurarak teknenin gitmesini ve yel değirmeninin dönmesini sağlar. Daha sonra öğretmen “Şimdi herkes birer kâğıt peçete parçası olsun, ben de lego olacağım. Bakalım ben yere düştüğümde hangi peçete parçası en uzağa uçacak?” der ve beraberce etkinlik uygulanır.
Son aşamada her çocuğa birer kâğıt, makas, raptiye ve bitmiş gazlı kalem dağıtılarak çocukların rüzgârgülü yapmalarına rehberlik edilir.