DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU (D.E.H.B.) NEDİR?
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.), aşırı hareketlilik, dikkat sorunları ve istekleri erteleyememe (dürtüsellik) belirtileri ile ortaya çıkan psikiyatrik bozukluktur.
Çocuklarda, gençlerde ve yetişkinlerde Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) var denilebilmesi için belirtilerin 7 yaşından önce başlamış olması ve en az 6 ay devam ediyor olması gerekir.
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) olan çocuklar 3 gruba ayrılır:
A- Hem dikkat sorunları hem aşırı hareketlilik ve dürtüsellik (istekleri erteleyememe) sorunu yaşayanlar.
B- Sadece dikkat sorunu yaşayanlar.
C- Sadece aşırı hareketlilik-dürtüsellik sorunu yaşayanlar
AŞIRI HAREKETLİLİK
Çocuklar yetişkinlere göre daha canlı ve daha hareketlidirler. Ancak bu hareketlilik çocuğun yaşıtlarıyla karşılaştırıldığında belirgin düzeyde fazlalık gösteriyorsa aşırı hareketlilikten söz edilebilir. Ayrıca evde, okulda, oyunlarda, günlük işlerde çocuk; aile ve öğretmenler için sorun oluşturduğunda aşırı hareketlilik şeklinde nitelendirilir.
DİKKAT EKSİKLİĞİ
Dikkati bir noktada toplayabilme ve sürdürebilmede güçlük, dış uyaranlarla dikkatin çok çabuk dağılması, unutkanlık, ayrıntılara girememe, eşyalarını ve oyuncaklarını sık sık kaybetme, düzensizlik, dikkatsizliğe dayalı hatalar yapma, başladığı bir işi bitirememe, sık sık konu ve yapılan işi değiştirme gibi belirtiler dikkat sorunları olduğunu gösterir.
DÜRTÜSELLİK
Genel acelecilik hali, istekleri erteleyememe, sorulara çabuk yanıt verme, sırasını bekleyememe, başkalarının sözünü kesme, uygun olmayan anlarda konuşma, yorum yapma, yönergelere uyamama, dokunmamaları gereken şeylere dokunma ve sık sık kazalara yol açma gibi özellikler dürtüsellik sorunları olduğunu gösterir.
DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU (D.E.H.B.)NEDENLERİ
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.), diğer birçok psikiyatrik bozukluk gibi nedeni tam olarak bilinmeyen bir bozukluktur. Bugüne kadar yapılan araştırmalar bu bozukluğun oluşumunda bir çok nedenin etkili olduğunu ortaya çıkarıyor.
Araştırma sonuçlarına göre Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) olan bireylerde, beynin ön bölgesi ve bu bölgeyle yakından ilişkili yapılarında normallerden farklı bir simetri ve büyüklüğe sahip olduğu ortaya çıkmıştır.
Beyinlerinin ön bölümlerinin yapısal ve işlevsel olarak farklılık gösterdiği ve bu bölgelerde glikoz (şeker) kullanımı ve kan akımının normallerden daha düşük olduğu görülmüştür. Beynin az çalışan bu bölgesinin kişinin kendisini kontrol etmesi, dikkatini yoğunlaştırabilmesi ve sürdürebilmesi, isteklerini koşullara göre düzenlemesini sağlayan bölüm olduğu ortaya çıkmıştır.
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) olan bireylerin beyinlerindeki bu yapısal ve işlevsel farklılıkların nedeni tam olarak bilinmemekle beraber yapılan araştırmalar bu bozukluğun ortaya çıkmasında kalıtımın önemli rol oynadığını göstermiştir. Ayrıca gebelikte alkol ve sigara kullanımı, annenin geçirdiği hastalıklar, doğum sırasında yaşanan sorunlar, çocuğun kafa travması geçirmesi, kurşun gibi zehirli maddelerle karşılaşması, aile yapısı ve işleyişindeki bozukluklarda neden olarak gösterilmektedir.
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.), erkeklerde kızlara oranla 4-8 kat daha fazla görülmektedir. Erkeklerde yıkıcı davranışlar ve dürtüsellik daha fazla görülürken, kızlarda dikkat sorunlarına daha çok rastlanmaktadır.
DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞUNUN (D.E.H.B.) MEYDANA GELMESİNDE ANA BABA TUTUMLARININ ROLÜ VAR MIDIR?
Araştırmalar Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.)’nun meydana gelmesinde çevresel etkenlerin ve hatalı ana-baba tutumlarının rolü olmadığını göstermiştir. Hatalı ana-baba tutumları yada sorunlu aileler bu bozukluğun oluşmasında değil, şiddetinde etkili olmaktadır. Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) olan çocuklar sorunlu aile ortamında iseler yada hatalı ana-baba tutumlarına maruz kalmışlarsa normal çocuklardan çok daha fazla sorun yaşamakta, daha saldırgan ve yıkıcı davranışlar sergileyebilmektedirler.
DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU (D.E.H.B.) BELİRTİLERİ
Genel olarak ilk fark edilen özellikleri aşırı hareketli olmalarıdır. Yerlerinde duramazlar. Çoğu zaman hareketleri amaçsızdır. Huzursuz, tedirgin ve kaygılıdırlar. Sürekli olarak atlar, zıplarlar ve bir yerlere tırmanırlar. Korku nedir bilmezler. Düşünmeden hareket eder, tehlikeli işlere korkmadan girişirler. Aniden yola arabaların önüne fırlarlar. Yemek yerken oturamazlar, sıklıkla oyuncaklarını fırlatır, kırar, bozarlar. Her tarafı karıştırır, sakarlıkları nedeniyle sık sık uyarılırlar. Kontrol edilmeleri oldukça güçtür. El becerilerinde yetersizdirler. Giyinme, düzgün kesme, düğme ilikleme, ayakkabılarını bağlama, yazma gibi becerilerde zorlanırlar, sabır gösteremezler. Oyundan oyuna, konudan konuya atlar, başladıkları işi, oyunu bitiremezler. Yüksek sesle konuşurlar. Dinlemede güçlük çekerler. Israrcı ve savunucudurlar. Çoğu zaman söyleneni dinlemiyormuş gibi davranırlar. Eşyalarına sahip çıkamazlar, sürekli bir şeyler kaybederler ve dağınıktırlar.
Kendi yaş gruplarında uyumsuzdurlar sadece kendi isteklerinin yerine getirilmesini isterler. İstekleri yerine gelmezse kavga çıkarır, oyunu bozar ve küserler. Engellenmeye katlanamaz, ağlar ve tepinirler.
Grup içinde uyum sağlayamadıklarından birebir ilişkilerde daha başarılıdırlar. Arkadaşları pek yoktur, genellikle dışlanırlar. Kreşte ve anaokulunda sorun yaşarlar.
Zeka düzeyleri genellikle normaldir. Ancak dikkat sorunları nedeniyle yaşlarına göre daha düşük performans gösterirler. Zeka düzeyleri normal olmasına rağmen öğrenme güçlüğü çekerler. Genellikle başarısızdırlar.
Sınıf içinde oturmada, kurallara uymada güçlük yaşarlar, sık sık dolaşmak isterler. Okuma yazmayı geç öğrenirler. Genellikle karmaşık, düzensiz ve hatalı yazarlar. Harf atlar ve eksik yazarlar. Yazmaktan hoşlanmazlar.
AŞIRI HAREKETLİ ÇOCUKLARDA OKUL SORUNLARI
Aşırı hareketli çocuklar okula başladıklarında sorunlar daha da artar ve çok yönlü yaşanır. Okula ilk başladıklarında aşırı hareketlilik ve dikkat dağınıklığı ile kendini gösterirler.
Sınıfta oturma, dikkatini toplama, kurallara uyma, dürtüsel davranışları engelleme, düzenli olma, arkadaşlarıyla uyum içinde olma, yardımlaşma ve iyi ilişkiler kurma gibi okula uyum ve başarı için gerekli olan özelliklerin çoğu aşırı hareketli çocuklarda bulunmamaktadır. Bu durumda okul aileyi suçlamakta ve çocuğu problem çocuk olarak görmekte hatta okuldan uzaklaştırılmasını bile isteyebilmektedir.
İlkokulun ilk yıllarında, aşırı hareketlilik, çok konuşma, söz dinlememe gibi belirtilere 8-9 yaşlarından itibaren yalan söyleme, büyüklerle tartışma, arkadaşlarıyla sık sık kavga etme gibi davranış sorunları eklenebilmektedir.
Hiperaktif çocuklar genellikle öğrenme güçlüğü çekerler. Sınıfta oturma ve öğretmeni dinlemede sorun yaşadıkları için öğretilen bilgileri takip edemezler ve başarısız olurlar.
Okuma- yazmaya geç başlarlar. Matematiği kavrama ve çözmede zorlanırlar. Derse veya herhangi bir işe hevesle başlar ve başarılı olmak isterler. Ancak dikkatlerinin çabuk dağılması, organize olamama ve düzenli ders çalışma becerileri olmadığından başarısız olurlar.
Duygusal gelişimlerinde sorun yaşarlar. Kendilerine olan saygıları ve güvenleri okul çağında azalmaya başlar. Aldırmaz ve vurdumduymaz görünürler. Fakat davranış sorunları nedeniyle üzüntü, huzursuzluk ve yetersizlik duyguları yaşarlar. Yaşadıklarının farkında değilmiş gibi görünürler. Bazen yaşanan problemlerden dolayı çevreyi suçlar ve çevresinden giderek artan tepkilerle karşılaşırlar.
Çevreleri tarafından yaramaz, başarısız ve problem çocuk olarak nitelendirildikleri için kendilerini güvensiz ve yetersiz hissederler. Tedirginlik ve kaygı yaşarlar.
DİKKAT EKSİKLİĞİ OLAN ÇOCUKLARDA OKUL SORUNLARI
Sadece dikkat eksikliği olan ve aşırı hareketliliği olmayan çocuklarda yukarıda belirtilen özelliklerin çoğu yoktur.
Dikkat eksikliği olan çocuklar genellikle dalgın, sakar, ilgisiz ve tembel öğrenciler olarak tanınırlar.
Okul çağına gelene kadar çoğu zaman fark edilmezler.
Dikkat eksikliğidaha çok kız çocuklarda görülür.
Oyun oynarken, ödevlerini yaparken çocuğun dikkatsiz olduğunu fark eden ana-baba veya öğretmenler daha çocuktur diye geçiştirebilirler.
Dikkat eksikliği olan çocuklar kendi zihinsel kapasitelerinin altında başarı gösterirler.
Evde sakar, dağınık ve dalgın oldukları için sık sık eleştirilirler. Benlik saygıları genellikle düşük, huzursuz ve kaygılıdırlar. Okula ve derse karşı tepkili, isteksizdirler. Okulu sevmeme, reddetme ve okul korkusu gibi sorunlarda sık olarak görülür.
Hem aşırı hareketli hem de dikkat eksikliği olan çocukların okul yaşantılarında da oldukça önemli sorunlarla karşılaşılmaktadır. Bozukluğun şiddetli olmadığı durumlarda belirtiler uzun zaman fark edilmemekte ve örtülü kalabilmektedir. Ancak yıllar ilerledikçe dikkat ve konsantrasyon gerektiren konu ve derslerin ağırlığının artması nedeniyle bu çocuklarda ve gençlerde aşırı çalışarak geri kalmama çabaları veya tam tersi okuldan kaçınma, içe kapanma davranışları görülebilmektedir.
Bu sorunların aşılmasında en önemli nokta toplumun Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) konusunda bilgilendirilerek erken önlem alınması sağlanmalıdır.
ERGENLERDE VE YETİŞKİNLERDE DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU (D.E.H.B.)
Günümüzde daha çok geçiş dönemi olarak algılanan ergenlik dönemi, buluğ çağı ile başlamakta yetişkin kimliğinin oluşması ile sona ermektedir. Çocukluk ve yetişkinlik dönemleri arasında yer alan ergenlik dönemi kişilerin yaşamında kritik bir yer tutmaktadır.
Toplumdaki yaygın inanışın aksine ergenlik dönemi çoğunlukla ciddi sorunların yaşandığı fırtınalı ve bunalımlı bir dönem olarak yaşanmayabilir. Bir çok birey için ergenlik dönemine geçiş oldukça yumuşak yaşanan hatta yaşamın en keyif alınan dönemlerinden birisi olabilmektedir. Ancak ruhsal sorunları olan çocuklar bu geçiş döneminde daha fazla sorun yaşayabilmektedir.
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) olan ergenlerde bu dönem daha fazla sorunlu geçebilmektedir. Ani tepki gösterme, yeterince düşünmeden karar alma ve uygulama, kolayca öfkelenme, dikkatini uzun süre toplayamama, kimlik bunalımı gibi sorunlar yaşayabilmektedir. Bu sorunlar Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) olan çocuklarda daha uzun süreli ve şiddetli olabilmektedir.
Çocukluktan beri varolan davranış sorunları ve okul başarısındaki düşüklük çevrede artan tepkilere neden olmakta ve gencin kendisine saygısını ve geleceğe yönelik umutlarında zedelenmeye yol açabilmektedir.
Ergenlik döneminde yaşanan depresyon ve kaygı bozuklukları Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) belirtilerine eklenerek daha ciddi psikolojik sorunların ortaya çıkmasına bu da dikkat ve davranış sorunlarının artmasına neden olabilmektedir.
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) erişkinlik döneminde de devam etmektedir. Ancak erişkinlik döneminde, Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) ‘nun belirtileri ve şiddeti farklılık göstermektedir.
- Erişkinlik döneminde Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) olan bireylerde;
Yerinde duramama, gerginlik, sinirlilik, uzun süre gazete ve kitap okuyamama t.v.’ de bir programı sonuna kadar izleyememe, sürekli hareket halinde olma, duygularda sürekli değişim şeklinde davranışlar sergilerler.
Ayrıca dikkatleri çabuk dağılır, sıklıkla eşyalarını kaybederler, konuşulanları ve okuduklarını unutur, akıldatutamazlar.
Sık sık duygu değişimi yaşarlar. Kendilerini bir çok kez iyi, bir çok kez kötü hissederler. Görevlerini ve işlerini düzenleme ve tamamlamada yetersizlik yaşarlar. İşe başlamada, çözmede, zamanlarını uygun kullanmada güçlük çekerler. Çabuk öfkelenir, sık sık kontrollerini kaybederler. Sürekli huzursuzluk ve gerginlik yaşarlar. Düşünmeden kolay ve hızlı karar verirler. İş başarıları düşüktür.
Sık sık evlenip boşanabilirler. Stresli durumlarda çökkünlük, kızgınlık, bunaltı gibi aşırı ve uygunsuz yanıtlar verirler. Sabırsızdırlar. Kendilerine güvensizdirler, benlik saygıları düşüktür. Sık sık iş değiştirebilirler. Özel ve fiziksel saldırganlıkları vardır. Yasalarla sık sık başları belaya girer.
ANA- BABALAR ÇOCUKLARINDA DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU (D.E.H.B.) OLUP OLMADIĞINI NASIL ANLAYABİLİRLER ?
Birçok ana-baba Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) olan çocuklarının daha okula başlamadan önce diğer çocuklardan farklı davrandıklarını gözleyebilirler.
Aşırı hareketlilik, dikkatsizlik,isteklerini ve duygularını kontrol etmede güçlük, inatçılık, söz dinlememe, saldırganlık ve diğer belirtilerin kendi çocuklarında bulunduğunda basitçe yaramazlık olarak geçiştirilemeyeceğini fark ederler. Ana-babalar bu belirtilerle baş edebilmek için diğer çocuklar da etkili olan yöntemleri kullandıklarında başarısızlığa uğrarlar. Sorunlar aşırı düzeye ulaştığında, ana-babaların ve okulun olanakları sorun çözmeye yeterli olmadığında bir uzmana başvurmak gerekir. Bazı durumlarda sorun okul tarafından fark edilir.
v Eğer çocuğunuz yaşıtları ile karşılaştırıldığında çok daha fazla hareketlilik, dikkatsizlik, isteklerini erteleyememe (dürtüsellik) belirtileri gösteriyorsa,
v Çevremiz tarafından da aynı belirtiler olduğu ifade ediliyorsa,
v Diğer ana-babalara oranla çocuğunuzu kontrol etmede daha fazla çaba harcıyorsanız,
v Çocuğunuz saldırgan davranışları ve aşırı hareketliliği nedeniyle diğer çocuklar tarafından dışlanıyorsa,
v Kreşte, ana okulunda ve okulda öğretmenler tarafından çocuğun davranış sorunları olduğu belirtiliyorsa,
v Ana-babalar olarak çocuğunuzun davranışlarını düzeltmek için her yolu deneyip başarısız olduysanız ve bu sorunlar nedeniyle kendi ruhsal durumunuz bozulmak üzereyse,
Çocuğunuzu bir uzmana (psikiyatriste veya psikoloğa) götürmelisiniz.
DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU (D.E.H.B.) TANISI NASIL KONULUR?
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) tanısının konulması için Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) belirtilerinden bazılarının 7 yaşından önce başlaması, en az altı aydan beri devam ediyor olması ve en az iki ortamda (evde ve okulda) yaşanması gerekir.
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) tanısı, çocuk ruh sağlığı ve hastalıkları kliniğinde uzman bir ekip (çocuk psikiyatristi, klinik psikoloğu, özel eğitim uzmanı, psikolojik danışman ve rehberlik uzmanı) tarafından konulur.
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) tanısı konulurken olabildiğince fazla kaynaktan bilgi alınır.
-Çocuk ve aile ile ilgili gerekli tüm bilgiler toplanır. Çocuğun doğumundan o güne kadar ki hikayesi sorgulanır. Ana babayla ayrıntılı görüşme yapılır. Çocukla görüşme yapılır, gözlenir, okula gidiyorsa öğretmenin gözlemleri ve vereceği bilgilerden yararlanılır.
-Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.)ile ilgili test ve ölçekler uygulanır. Tüm kaynaklardan elde edilen bilgiler ve uygulanan testler sonucunda Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) tanısı konulur.
DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU (D.E.H.B.) TEDAVİ EDİLEBİLİR Mİ?
Bazı araştırmacılara göre Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.)’nun kesin tedavisi yoktur. Ancak belirtilere yönelik bazı tedavi yöntemleri uygulanabilir. Bu tedaviler özellikle sağlıklı bir psikolojik ve akademik gelişim için büyük önem taşır.
Bazı araştırmacılara göre ise Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) doğru ve erken tanı konulduğunda son derece hızlı ve kolay tedavi edilebilen bir bozukluktur.
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) tedavisinde ilaç tedavisi, ana-baba eğitimi, bireysel görüşme, aile tedavisi ve grup tedavisi sık kullanılan yöntemlerdendir.
Bu tedavi yöntemlerinin hangilerinin uygulanacağı çocuk psikiyatristi tarafından çocuğun yaşı ve bireysel özellikleri dikkate alınarak karar verilir.
DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU (D.E.H.B.) OLAN ÇOCUKLARIN EĞİTİMLERİ
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.)’nun tedavisinde en etkin yöntemlerden birisi anne baba tarafından çocuğun olumsuz davranışlarının düzeltilmesi için çeşitli tekniklerin uygulanmasıdır. Böylece çocuğun uyumunun ve sosyal ilişkilerinin düzelmesi sağlanabilir. Bu teknikler tek başına uygulandığında yararlı olabildiği gibi ilaç tedavisi ile beraber daha etkili olabilmektedir.
Hangi tekniğin uygulanacağı, çocuğun yaşına, zekasına, psikiyatrik bozukluğu olup olmadığına bakılarak uzman tarafından karar verilir.
AİLELER İÇİN ÖNERİLER
1- Çocuğunuza olan davranışlarınızın tamamını gözden geçirinşu ana kadar ona nasıl davrandığınızın değerlendirmesini yapın. Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) olan çocukla yaşamak ve onu kontrol etmek anne baba için oldukça güçtür. Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) olan çocuğunuzun elinde olmayan nedenlerle bu sorunu yaşadığını bilin ve onu anlamaya çalışın.
2- Çocuğunuza “özel zaman” ayırın. Tüm insanlar için sevgi ve ilgi görmek oldukça önemlidir. Çocuklar için sevgi ve ilgi görme daha da önem taşır. Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) olan çocuklar ise yapıları gereği daha fazla ve çabuk ilgi ve sevgi beklerler. İlgi gösterme olumlu ve olumsuz biçimde olabilir.
Olumlu ilgi; çocuğa hoş sözler söyleme, sevme, okşama, kucaklama ve ödüllendirmedir.
Olumsuz ilgi; kızma, bağırma, cezalandırma ve dövme biçiminde gösterilen ilgidir.
Çocuklar için ilgi görmek o kadar önemlidir ki olumlu ilgiyi elde edemediklerinde olumsuz da olsa ilgi görmek için çaba harcarlar.
“Özel zaman” sadece çocuğunuzla geçirdiğiniz zamandır. Özellikle küçük çocuklar için yararlı bir etkinliktir.
Çocuğunuza haftada dört, beş gün 20-30 dakikalık zaman ayırın. Yapılacak etkinlik yada oyun seçimini çocuğunuza bırakın. Böylece çocuk kendi hoşlandığı şeylerin anne-babası tarafından da ilgi gördüğünü hissedecektir. Oyunun kuralları çocukta olmalı, ana-baba kural koymaktan, emir vermekten ve eleştirmekten kaçınmalıdır. Hatta hile yapmasına bile izin verilebilir.
Amaç; çocuğa bir oyun öğretmek değil, bir aktivite veya oyundan birlikte zevk almaya çalışmaktır. Bu nedenle çocuğa zaman ayıracak büyüğün kendini rahat, stressiz ve hazır hissetmesi oyuna başlanacak zaman için önemlidir.
Çocuğunuzla daha çok yüz yüze konuşarak yapılacak bir etkinlik tercih edilmelidir. O sırada başka birisinin rahatsız etmesine izin verilmemelidir ve sadece aktiviteye yer verilmelidir.
Çocuğunuz etkinlik süresince olumsuz davranışlarda bulunursa görmezlikten gelip başka şeylerle ilgilenin. Olumsuz davranışları sürdürürse oyun zamanımız sona erecek şeklinde uyarın, uyumsuz davranışlar devam ederse oyunu sonlandırın. Çocuğunuz oyuna devam etmek isterse yarın daha keyifli devam edebiliriz şeklinde tepki gösterin. Olumsuz davranışlarını sürdürmezse keyifli bir şekilde oyuna, etkinliğe devam edin.
Çocuğunuzun oyununu yada yapmak istediği etkinliği önce izleyin, sonra ilgilendiğinizi gösterin. Onunla oynamaktan yada etkinlik yapmaktan hoşnut olduğunuzu jest ve mimiklerle belli edin.
Özel Zaman Uygulamasıyla;
-Çocuğun ihmal edilmesi engellenmiş olur.
-Çocuk kendi hoşlandığı, ilgi duyduğu şeylerin anne-babası tarafından da ilgi gördüğünü, beğenildiğini fark eder.
-Kötü, yaramaz da, tembel de olsam seviliyorum, ilgileniliyorum duygusunu tadar.
-Benlik saygısında azalmanın önüne geçilmiş olunur.
Ana-babalar tarafından kırıcı ve yıkıcı oldukları için yeterli zaman sevgi ve ilgi gösterilmeyen Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) olan çocukların bu uygulamayla ihmal edilmesinin önüne geçilmiş olur.
Özel zaman uygulaması; öncelikle çocukta mucizevi bir biçimde olumsuz davranışlarının düzelmesini sağlayacak bir yöntem olarak değil; ana, baba, çocuk arasındaki ilişkiyi düzeltecek ve birbirlerine yakınlaşmalarını sağlayacak yöntem olarak ele alınmalıdır.
3- Çocuğunuzun olumlu davranışlarına ilgi gösterin. Günlük yaşantısı içinde onun olumlu davranışlarını fark etmeye çalışın. Onu bu davranışlarından dolayı takdir ettiğinizi belirtin. Övün ve sevdiği şeylerle ödüllendirin. Çocuğunuz ne kadar sorunlu olursa olsun olumlu davranışları olabileceğini unutmayın. Bu şekilde olumlu davranışlarının artmasını, olumsuz davranışlarının azalmasını sağlamış oluruz.
4- Çocuğunuzun uyumunu arttırmak için ;
-Kolayca yerine getirebileceği şeyler isteyin.
-İsteklerinizi kısa ve net ifadelerle isteyin.
Yerine getirdiğinde olaya ve davranışa yönelik övgülerde bulunun, duygularınızı ifade edin. “Bana yardımcı olman çok güzel, oyuncağını yerine götürmen hoşuma gitti” vb. cümlelerle övün.
Özellikle küçük yaştaki (okul öncesi) çocuklarda sevdiği, hoşlandığı küçük şeylerde ödüllendirerek oldukça olumlu sonuçlar elde edebiliriz.
-Eğer siz söylemeden olumlu davranışlarda bulunursa açık bir şekilde takdir edin.
-Çocuğunuza gün içinde birkaç kez bir şeyler yapması için isteklerde bulunun, yerine getirilmeyen isteklerinizi görmezlikten gelin.
-Çocuğunuz sizden aldığı olumlu tepkileri fark ettikçe kendisini daha iyi hissedecek ve söz dinlemeyi daha çok tercih edecektir.
-Çevresi tarafından sürekli olarak olumsuz eleştiriler alan ve kendisine yakıştırılan yaramaz, kötü, “haylaz çocuk” damgasına inanmaya başlayan çocuğunuz sizlerden aldığı olumlu tepkilerle kendisine güvenmeye yeniden başlayacaktır.
Çocuğunuza “iyi çocuk” olma şansını verin.
-Çocuğunuzdan isteklerde bulunurken başka şeylerle meşgul olmadığına ve sizi dinlemeye hazır olduğuna dikkat edin.
-Çocuğunuzda bütün gün çok sayıda ,istekte bulunmak yerine yapılmasını istediğiniz birkaç şey isteyin.
İsteklerinizi tek tek ve etkili bir şekilde isteyin.
-Gerçekten yapılmasını istediğiniz bir tek şey için istekte bulunun.
-Anlaşılır ve kısa cümleler kurun. Yalvarma yada kızma biçiminde cümleler kullanmayın.
-Çocuğunuza isteğinizi yerine getirmesi için yeterli süre verin.
-İstekte bulunurken göz teması kurun ve sizi anladığından emin olun hatta söylediğinizi tekrar etmesini isteyin.
-İstediğinizi yerine getirirken dikkatini dağıtacak diğer uyaranları ortadan kaldırın.
-Gerekirse görevlerini ve isteklerinizi unutmaması için hatırlatıcı kartlar hazırlayın ve görebileceği yerlere asın.
5- Yalnız başına bir şeyler yapabilmeniz ve sizi rahatsız etmesini önleyebilmeniz için belirli komutlar verin. “Ben yemek yaparken sen televizyon seyredebilirsin, ben telefonda konuşurken sen odan da istediğini yapabilirsin. Konuşmamı bölme, beni oyalama, rahatsız etme”, gibi açık mesajlarla isteklerinizi ifade edin.
-Çocuğunuza yapması için önereceğiniz etkinlikler, onun sevdiği, yapmaktan zevk aldığı etkinlikler olmasına özen gösterin. İşinizi yaparken sözünüzü dinlemişse güzel sözler söyleyerek devam etmesini isteyin ve işinize geri dönün. Eğer ilgilendiği etkinliği bırakmak üzere ise onu devam etmesi için güdüleyin. Bu işlemi her gün belirli aralıklarla ve aradaki süreyi uzatarak devam edin. Bir süre sonra çocuğunuz yaptığı işi siz söylemeden kendi başına yapmaya başlayacaktır (aktivitelerin kolay ve az olması önemli).
-Bazı durumlarda çocuğun davranış sorunlarıyla başa çıkmada ve olumlu davranışlara yöneltmede övgü yeterli olmayabilir. O zaman başka yöntemlere gerek duyulabilir. Bu yöntemlerden birisi Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) ev puan sistemidir.
Ev puan sistemi çocuğunuzun olumlu davranışları için marka yada aynı büyüklükte diğer nesneler veya puanlar vererek onu sistemli bir biçimde ödüllendirmedir.
Ayrıca ceza zamanı uygulaması da ayrı bir teknik olarak düşünülebilir. Fakat bu teknik en çok dikkat edilmesi gereken ve en zor uygulanan bir tekniktir.
Ceza zamanı, olumsuz bir davranışından sonra çocuğunuzun belirli bir süre sessiz bir ortamda tutulmasıdır. Bu teknikler bir uzman gözetiminde ve çocuğunuzun özellikleri dikkate alınarak uygulanmalıdır.
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) olan çocuk ve gençlerin evde çalışmalarında şu noktalara dikkat edilmelidir.
-Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) olan çocuklar ve gençler ödevlerini yapmak ve ders çalışmada oldukça güçlük yaşarlar. Özellikle ilgilerini çekmeyen konularda dikkatlerini çekmek oldukça zordur.
-Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) olan bireylerin dikkatleri çok çabuk dağıldığı için çalışma ortamı çok iyi düzenlenmelidir.
-Çalışma odası dağınık olmamalı, aydınlık, havalandırılmış olmalıdır.
-Çalışma masası sadece çalışmak amacıyla kullanılmalıdır. Oyun ve diğer etkinlikler başka bir yerde yapılmalıdır.
-Çalışma masasında çalışılan konu ile ilgili araçlar olmalı başka hiçbir şey olmamalıdır.
-Çalışmak için gerekli tüm araçlar önceden masaya getirilmeli sık sık masadan kalkmayarak çocuğun dikkatinin dağılması önlenmelidir.
-Çalışma odası sessiz olmalı, televizyon, radyo gibi araçlar bulunmamalıdır. Bazen çalışmaya engel olmuyorsa hafif düzeyde müzik olabilir.
-Çalışılan ortamda dikkati dağıtabilecek poster, afiş, oyuncak gibi materyaller bulunmamalıdır.
-Çalışmaya başlamadan önce mutlaka bir program yapılmalıdır. Masada bulunulan süre önemli değil, verimli olarak çalışılan süre önemlidir. Bu nedenle programlı olmada yarar vardır. Çalışılan konuya istenilen şekilde odaklanılabilir.
-Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) olan bireylerin dikkat süreleri çok kısa olduğu için çalışma süresi ve konular bölümlere ayrılmalı belirli zamanlarda ara verilmelidir.
-Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.)olan çocukların,sık sık hayal dünyasına dalmalarına engel olmak için ellerinde kalemle çalışmaları,notlar almaları ve renkli kalemler kullanmaları dikkatlerini toplamada yararlı olabilir.
-Çalışmaları değerlendirmek ve plan yapmak amacıyla bir çizelge oluşturulmalıdır. Yapılan ve yapılamayan etkinlikler için (+),(-) işaretlerini kullanın. Çocuğu motive etmek amacıyla çeşitli ödüller verin.
-Çocuğunuz çalışırken yanında bir aile büyüğünün destek vermesi daha yararlı olur.
-Okulda çocuğun kendini denetlemesini sağlayarak gün içinde dikkatinin ne zaman iyi ne zaman kötü olduğunu belirlemesine yardımcı olun. Bu konuda öğretmen ve arkadaşlarından yardım alın.
-Ders çalışma aralarında fazla yorucu olmadan egzersizler yapmasını sağlayın. Ayrıca çocuğun spor yapabileceği ortamlar hazırlayın.
-Çocuğunuzun uyku düzenine dikkat edin. Uykusuzluk dikkatin toplanmasını güçleştiren en önemli etkenlerdendir. Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) olan bireylerde uyku sorunlarına sık rastlanır. Gerekirse bunun için psikiyatrist ten yardım isteyin.
-Çocuğunuza doğru bir şekilde yaklaşabilmek ve yardım edebilmek için onu her yönüyle çok iyi tanımalısınız. İlgileri, yetenekleri, kapasiteleri, yetersizlikleri, duygusal özellikleri, sosyal özellikleri, vb. tüm yönleriyle tanımak ona yardımcı olmanın ön koşuludur. Ayrıca onun başarılı olabilmesi, uyumlu davranabilmesi için güdülemelisiniz. Onu anlamaya çalışmalı, ihtiyaçlarını iyi bilmeli ve duygularını paylaşmalısınız.
Başkalarına bağımlı değil, tek başına ayakta durabile , yaşına özgü sorumlulukları alabilen, kendine güvenen bir kişi olabilmesini sağlamalısınız.
ÖĞRETMENLER İÇİN ÖNERİLER
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) olan çocuk ve gençlerin büyük çoğunluğu okul yaşantılarında öğrenme ve davranış bakımından büyük sorunlar yaşamaktadırlar.
Erken tanı konulup tedavi edilmediğinde kapasitelerinin altında okul başarısı gösterir ve davranış sorunları nedeniyle okul yönetimi tarafından cezalandırırlar.
Yetişkin yaşama hazırlanmada oldukça önemli olan okul, onlar için oldukça sevimsiz ve sıkıntılı bir dönem haline gelebilmektedir.
Bu nedenle okul ortamı Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) olan çocuklar için oldukça önemlidir.
Yapılacak ilk iş uygun okulu seçmektir.
Özellikle oturmuş, iyi işleyen bir kural ve disiplin sistemi olan okullar tercih edilmelidir. Disiplinsiz ve kuralsız ortamlar Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) olan çocukların dikkatlerinin daha fazla dağılmasına neden olacağı gibi daha fazla davranış sorunlarına da neden olabilmektedir.
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) olan çocukların öğrenim göreceği sınıfların kalabalık olmamasına dikkat edilmelidir. Kalabalık ortamlarda dikkat dağınıklığına ve davranış sorunlarına yol açabilmektedir.
-Özellikle Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık servisi olan okulların tercih edilmesi oldukça yararlı olur.
- Öğretmenin bu konuda tecrübeli, bilgili, duyarlı, anlayışlı ve sabırlı bir öğretmen olmasına dikkat edilmelidir.
- Öncelikle sınıfınızda Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) olduğunu düşündüğünüz çocuk varsa mutlaka aile ile iletişime geçip çocuk psikiyatrisine ve ilgili kurumlara havale edin, gerekiyorsa ilaç tedavisinden yararlanmasını sağlayın.
- Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) olan çocuğu tanıyıp yardım edebilmeniz için aile ile işbirliği yapın. Sizin yardımınız olmadan ailenin çocuklarına yardımcı olma şansı daha azdır.
- Çocuğun davranışlarından dolayı aileyi suçlamayın ailenin de oldukça zor durumda ve çaresiz olduğunu unutmayın. Bu konuda okul idaresi ve ilgili kişileri bilgilendirin.
- Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) olan çocuğu yaramaz ve şımarık çocuk olarak görüp değerlendirmeyin etiketlemeyin olumsuz söz ve davranışlardan kaçırın. Bu tür olumsuz tutum ve davranışlar çocuğun kendini olumsuz olarak görüp değerlendirmesine neden olur. Bu durum çocuğun kişiliği ve uyumu açısından oldukça zararlıdır, sakıncalı sonuçlar doğar.
- Sınıf düzenini bozan aşırı hareketli ve dürtüsel davranışlarını kasıtlı olarak yapılmış davranışlar olarak değerlendirmeyin. Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) olan çocuğa, kendi elinde olmayan kontrolsüz davranışları nedeniyle kişiliğini zedeleyici söz ve davranışlardan, cezalardan uzak durun.
- Çocuğun okulu sevmesini sağlayın. Okulu sevmesi onun davranış sorunlarının giderilmesi ve başarısı için oldukça önemlidir.
- Dikkatleri kolayca dağıldığı için size yakın bir yerde ön sıralarda ve ona örnek olabilecek bir arkadaşının yanında oturmasını sağlayın. Bu şekilde dikkatini toplama ve çocuğu kontrol edebilme şansınız daha da artacaktır.
- Dikkat süreleri uzun sürmediği için dikkatinin ne kadar sürdüğüne dikkat edin ve yapabileceği etkinlikleri uygun parçalara ayırın.
- Verilen sorumlulukları ve etkinlikleri yerine getirebilmesi için belirli aralıklarla göz göze gelip omzuna dokunun uyarılar verin.
- Ev ödevlerini azaltın. Özellikle yazı yazmak bu çocuklar için çok sıkıntılı bir iştir. Uzun yazılar vermekten kaçının.
- Verdiğiniz yönerge ve sözlü ifadelerde açık ve net bir dil kullanın. Söylediğinizin öğrenci tarafından anlaşıldığından emin olun.
- Olumsuz davranışları görmezlikten gelin. Olumlu davranışlarında ve kendini kontrol edebildiği durumlarda övün, takdir edin ve ödüllendirin.
- Uygun olmayan olumsuz davranışları nedeniyle azarlamayın, cezalandırmayın. Bazen onu kırmadan kınayabilirsiniz.
- Davranışlarından dolayı ceza olarak sınıftan dışarı çıkarmayın, dikkatleri çabuk dağılıp derste sıkıldıklarından dersten dışarı çıkarılmak onlar için ödül olur.
- Öfkelendiği, davranışlarını denetleyemediği durumlarda yumuşak bir şekilde yatıştırmaya çalışın, onunla konuşarak ortamdan uzaklaşmasını sağlayın, ellerini tutup gözlerine bakın, başını okşayın, vb. davranışlarda bulunun.
- İlgisini çeken, hoşuna giden sorumluluklar verin. Sorumluluklarını yerine getirdiğinde övün, ödüllendirin.
- Sınıf ortamında güzel ve olumlu yaşantılar geçirmesini sağlayarak ona iyi çocuk olma şansını verin.
- Aşırı hareketliliği nedeniyle verilen görevleri, yaptığı işleri acele, özensiz ve yetersiz yapmışsa tekrar kontrol etmesini isteyin, hatalarını düzeltme fırsatı verin.
- Uzun süre bir yerde oturmak onlar için çok zor olduğundan yaptığı işte ara vermesi için fırsat tanıyın.
-Aşırı hareketliliğini olumlu ve uygun bir şekilde kullanmasını öğretin.
-Sosyal uyumunu kolaylaştırmak amacıyla ona güven verin ve cesaretlendirin. Kendisini kontrol edebileceğine ve başarılı olabileceğine inanmasını sağlayın. Yaşıtlarıyla beraberken özel sorumluluklar verip yaşıtları tarafından olumlu değerlendirilmesini sağlayın.
-Çocukla ilgili bilgilerinizi ve gözlemlerinizi aileyle ve psikiyatrist ile paylaşın.
-Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) olan çocuklar aşırı hareketli ve dürtüsel davranışları nedeniyle olumsuz olarak değerlendirilmekte olumlu yanları olabileceği göz ardı edilmektedir.
-Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) olan çocuklar kuralların açık ve sınırların belli olduğu durumlarda, kendilerine yapılan uygun yardımla, kendine güvenli, gerektiğinde kendini kontrol edebilen başarılı ve üretken bireyler olabilirler.
Önemli olan bu çocuklara doktor, aile, öğretmen işbirliği ile uygun eğitimi, tedaviyi ve yardımı verebilmektir.
- Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) olan çocuklar diğer bireylere göre daha enerjiktir, yaratıcıdır, sıcak kanlı ve cana yakındır, hoşgörülüdür, esnektir, katı kuralları yoktur, iyi bir espri yeteneğine sahiptir, kolaylıkla risk alabilir, insanlara kolaylıkla güvenebilirler.
Bu olumlu özellikleri; olumsuz davranışları ortadan kaldırıldığında ve kendi yapılarına uygun meslekleri seçtiklerinde oldukça başarılı, verimli bir hayat sürmelerini sağlayabilmektedir.
AİLE İÇİN ÖNERİLER
Tüm insanlar için çevrelerinden ilgi ve sevgi görmek son derece önemlidir.Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu(DEHB ) olan çocuklar ise yapıları gereği ilgi ve sevgiye çok daha fazla ihtiyaç duyarlar.İlgi gösterme; çocuğa hoş sözler söyleme, sevme, saçını okşama, kucaklama, sırtını sıvazlama ve ödüllendirme şeklinde olmalıdır.
Çocuğunuza olan davranışlarınızın tamamını gözden geçirin: şu ana kadar ona nasıl davrandığınızın değerlendirmesini yapın. DEHB olan çocukla yaşamak ve onu kontrol etmek anne-baba için oldukça güçtür. DEHB olan çocuğumuzun elinde olmayan nedenlerle bu sorunu yaşadığını bilin ve onu anlamaya çalışın.
Çocuğunuza özel zaman ayırın: Anne-baba olarak çocuğunuza her gün mutlaka düzenli olarak özel zaman ayırın. 20-30 dk.lık bir etkinlik ya da oyun seçilmelidir. Oyunun kuralları çocukta olmalı, ana-baba kural koymaktan, emir vermekten ve eleştirmekten kaçınmalıdır. Hatta hile yapmasına bile izin verilebilir.Amaç ona bir şeyler öğretmek değil, onunla güzel zaman geçirerek, onunla olumlu bir iletişim kurmaktır. Çocuğunuz etkinlik süresince olumsuz davranışlarda bulunursa görmezlikten gelip başka şeylerle ilgilenin.Olumsuz davranışları sürdürürse oyun zamanımız sona erecek şeklinde uyarın, uyumsuz davranışlar devam ederse oyunu sonlandırın. Çocuğunuz oyuna devam etmek isterse yarın daha keyifli bir şekilde oyuna, etkinliğe devam ederiz deyip etkinliği sonlandırın.
Özel Zaman Uygulamasıyla:
- Çocuğun ihmal edilmesi engellenmiş olur.
- Çocuk kendi hoşlandığı, ilgi duyduğu şeylerin anne-babası tarafından da ilgi gördüğünü, beğenildiğini fark eder.
-Kötü, yaramaz da, tembel de olsam seviliyorum, ilgileniliyorum duygusunu tadar.
-Benlik saygısında azalmanın önüne geçilmiş olunur.
- Onu, olumlu davranışlarından dolayı övün, takdir edin ve bazı zamanlar küçük ödüller verin. Sizden olumlu sözler duyunca kendisine güven duygusu artacaktır.
- Daha sık geri bildirimde bulunun ve davranışının sonuçlarını yansıtın. Çocuğunuzun ev ve okul davranışıyla ilgili hedeflere yönelik çalışması için birkaç dakikada bir, onu ödüllendirecek bir şeyler bulmalısınız. Ödüllendirmeyi kendinize hatırlatmak üzere evin çeşitli yerlerine gülen çıkartmalar vb. asabilirsiniz.
- Etkili yönergeler verin. Cümleler anlaşılır ve ciddi olmalı, yalvarma ve kızma şeklinde olmamalıdır. Zaman iyi ayarlanmalıdır. İsteklerinizi kısa, net ve anlaşılır ifadelerle belirtin. Her defasında bir tek istekte bulunun. Aynı anda birden fazla istekte bulunmayın. Bu şekilde çocuğun kafasının karışmasını ve dikkatinin daha fazla dağılmasını önlemiş olursunuz. İstekte bulunurken göz teması kurun ve sizi anladığından emin olun, hatta söylediklerinizi tekrar etmesini isteyin.
- DEHB (Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu) olan çocuklar unutkan olabildiklerinden isteğinizi tekrarlatarak sizi anladığından emin olun. Çöp dökmek gibi her gün yapılması gereken görevler için “görev kartı” hazırlayıp evin görünür yerine asmanız yaralı olacaktır.
- Yalnız başına bir şeyler yapabilmeniz ve sizi rahatsız etmesini önleyebilmeniz için belirli komutlar verin. Bir işe başlamadan önce çocuğunuza iki mesaj verin: “ben meşgulken, sen ....yapabilirsin”“beni oyalama ve rahatsız etme.”
İşinize başladıktan kısa bir süre sonra çocuğunuzun yanına giderek,olumlu davrandığı için ona güzel sözler söyleyin ve devam etmesini isteyin. Böylece kendi başına oyun oynamasını sağlamış olursunuz.
Puan sistemi uygulayın:
Yapılması gereken iş Puanı
Yatağını düzeltmek 3
Dişlerini fırçalamak 2
Kendi kendine giyinmek 4
.................. ...
.................. ...
Okulda olumlu davranışlara 10
Bunların dışında olumlu hal ve tavırlar sergilemeye ikramiye puan
Ödül Puanı
Televizyon izleme 30 dk. 8
Dışarıda oyun oynama 30 dk. 10
Sevdiği yemeğin yapılması 15
Hafta sonu döner yemek 50
................................... ...
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu olan çocuklar için ödül almak ya da belirlenen hedeflere ulaşmak çok önemlidir.
Toplanan puanların sonunda istenilen istenilen şeyleri ödül olarak koyun.
-Ceza Zamanı Uygulaması: Çocuğunuza uyması gereken kurallara uymadığı zaman ceza vereceğinizi anlatın. Bu uygulamaya başlarken ilk hafta için bir veya iki olumsuz davranışı belirleyip, sadece bu davranışları cezalandırın. Ceza zamanı geçirilmesi salonda duvara dönük bir sandalyede olabilir. Banyo, karanlık odalar ceza yeri olarak seçilmemelidir. Süre 5-20 dk arasında değişir. Ceza zamanında konuşmaktan kaçının ve tartışmayın. Kurallara uymaz kalkarsa kazandığı puandan bir kısmını geri alın. Sürenin sonunda yaptığı ilk olumlu davranışı ödüllendirin, cezayı konuşmaktan kaçının.
- DEHB ’li çocuklar o kadar fazla başarısızlık ve olumsuzluk yaşarlar ki, sizin her türlü olumlu tepkinize ihtiyaçları vardır...yapışına hayran kaldım, harikasın, çok güzel vb. ifadelerle kendini olumlu ve iyi hissetmesini sağlayın.
- Ev içerisinde zaman zaman hareket imkanı sağlayan uygun aktivitelere yönlendirin.Basit düzeyde fiziksel egzersizler yaptırın. Bir arkadaşı ile birlikte çalışması için ortam hazırlayın.
- Tutarlı olun. Zaman içinde çocuğunuzdan beklentileriniz konusunda, iyi veya uygunsuz davranışlara yanıt verme konusunda tutarlı olmayı başarmalısınız. Önceleri çocuk tam olarak istenilen yanıtı vermese de, tutarlı olmayı sürdürdüğünüz takdirde, bir iki hafta içinde değişimlerin başladığını göreceksiniz.
- Çocuğun neler öğrendiğini sık sık kontrol edin. Bu kontroller sonucu çalışmaya devam eder, kendilerinden neler beklediğini bilir, hedeflerine ulaşıp ulaşmadıklarını gözlemleyebilir ve cesaretlenirler. Daha sistemli ve planlı hareket ederler, dikkatlerini daha kolay toplayabilirler.
- Problemleri önceden fark edin ve önlem alın. Çocuğunuz için sıkıntılı olabilecek zamanları tahmin ederek, uygun olmayan davranışı engelleyebilirsiniz. Örneğin, birinci sınıftaki çocuğunuzun okula gidince koridorda koşup paltosunu yerlere attığını biliyorsanız,binaya girmeden önce durup, izlemekte güçlük çektiği kuralları gözden geçirmesini sağlayın. Örneğin, kendi kendine“koridorda yürümeyi ve paltomu asmayı unutmayacağım” desin.
- DEHB olan bireylerin dikkatleri çok çabuk dağıldığı için çalışma ortamı çok dikkatli düzenlenmelidir.(afiş, poster, oyuncak v.b materyaller olmamalıdır.) Çalışma odası dağınık olmamalı, aydınlık, havalandırılmış olmalı. Çalışma masası sadece çalışma amacıyla kullanılmalıdır. Oyun ve etkinlikler başka yerde yapılmalıdır. Çalışma masasında çalışılan konu ile ilgili araçlar olmalı başka hiçbir şey olmamalıdır. Çalışma odası sessiz olmalı, televizyon, radyo gibi araçlar bulunmamalıdır. Bazen çalışmaya engel olmuyorsa hafif düzeyde müzik bulunmalıdır. Görev ve sorumluluklarda kendisi için belirli bir sistem ve alışkanlık kazanmasıdır.
- DEHB olan çocukların sık sık hayal dünyasına dalmalarına engel olmak için ellerinden kalemle çalışmaları, notlar olmalı ve renkli kalemler kullanmaları dikkatlerini toplamada ,etkili olabilir.
- Çocuğunuzun uyku düzenine dikkat edin. Uykusuzluk dikkatin toplanmasını güçleştiren en önemli etkenlerdendir. DEHB olan bireylerde uyku sorunlarına çok sık rastlanır. Gerekirse bunun için psikiyatristen yardım isteyin.
- Çocuğunuza doğru bir şekilde yaklaşabilmek ve yardım edebilmek için onu her yönüyle çok iyi tanımalısınız. İlgileri, yetenekleri, kapasiteleri, yetersizlikleri, duygusal özellikleri v.b yönleriyle tanımak ona yardımcı olmanın ön koşuludur.
Başkalarına bağımlı değil, tek başına ayakta durabilen, yaşına özgü sorumluklar alabilen, kendine güven duyan bir kişi olabilmesini sağlamalısınız
ÖĞRETMENLER İÇİN ÖNERİLER
- Hiperaktif çocuk sanıldığının aksine, çevresinde kendisine yönelik her türlü davranışın hemen farkına varır ve hemen tepki verirler. Siz çoğunlukla çevresinde olan bitenlerden habersiz olduklarını sanırsınız ama bazen akranlarından daha çok olan bitenlerin farkındadırlar. Dolayısıyla onları gerçek anlamda yüreğinizle hissederek sevdiğiniz zaman, o da, sizi hemen en az sizin kadar sevecektir. Eğer korku, acıma ya da zorunluluktan dolayı “severseniz” bunu hemen anlayacak ve sizden daha dürüst davranıp sizi sevmeyecektir. Severseniz işiniz o kadar kolaylaşacak ki, artık çocuk sorun olmaktan çıkacaktır. Sevmezseniz ya da çaresiz olarak“severseniz” inanın sorun daha fazla büyüyecek ve “ne yaparsam yapayım olmuyor” noktasına gelecektir.
- Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu olan çocuklar, erken tanı konulup tedavi edilmediğinde kapasitelerinin altında okul başarısı gösterir ve davranış sorunları nedeniyle okul yönetimi tarafından cezalandırılırlar. Bu nedenle okul ortamı DEHB olan çocuklar için çok önemlidir. Bu yüzden yapılacak ilk iş uygun okulu seçmektir. Özellikle oturmuş, iyi işleyen bir kural ve disiplin sistemi olan okullar tercih edilmelidir.
-Bu çocukların kalabalık sınıflarda ders yapabilmesi daha güçtür. Bu nedenle aile okul seçiminde bu özellikleri de aramalı, istekli, ilgili ve tecrübeli öğretmenin yanı sıra mevcudu az olan sınıflarda okuması sağlanmalıdır. Ayrıca okulların rehberlik ve psikolojik danışma servislerinin olasına dikkat edilmelidir.
-Sınıfınızda DEHB olduğunu düşündüğünüz çocuk varsa mutlaka aile ile iletişime geçip çocuk psikiyatrisine ve ilgili kurumlara havale edip, gerekiyorsa ilaç tedavisinden yaralanmasını sağlayın.
-DEHB olan çocuğu tanıyıp yardım edebilmemiz için aile ile işbirliği yapın. Sizin yardımınız olmadan ailenin çocuklarına yardımcı olma şansı daha azdır.
-Sınıf içinde öğretmenin sürekli temas kurabileceği ve dikkatini dağıtmayı engelleyecek bir yerde yani en ön ve pencereden uzak bir yerde oturtun.
-Yanına daha sakin, davranışlarıyla örnek olabilecek, liderlik özelliği olan bir arkadaşını oturtun.
-DEHB olan çocuğu yaramaz ve şımarık çocuk olarak görüp değerlendirmeyin, etiketlemeyin. Olumsuz söz ve davranışlardan kaçının. Bu tür olumsuz tutum ve davranışlar çocuğun kendini olumsuz olarak görüp değerlendirmesine neden olur. Bu durum çocuğun kişiliği ve uyumu açısında oldukça zararlıdır, sakıncalı sonuçlar doğurur.
-Ders süresi içinde zaman zaman hareket imkanı sağlayan uygun aktivitelere yönlendirin.(tahtayı sil, kağıdı çöpe at, kitabı getir...) Tüm sınıfın katıldığı basit,fiziksel egzersizler yaptırılabilir.( baş sallama, omuz silkme, el bileklerini çevirme..)
-Bazen kendi kendine konuşması, bazı sesler çıkarması, ayak sallaması sizi şaşırtmasın. O birkaç şeyi bir arada yapabilir. Sizi dinlerken eli, ayağı başka bir şeyle uğraşabilir. Bunu yadırgayıp durdurmaya çalışmayın.
-Ders anlatırken omzuna dokunun, saçını okşayın. O daha çok görsel ve dokunsal uğraşılardan etkilenir ve öğrenir. Sürekli göz göze gelmeye çalışın. Böylece onu daldığı alemden geri getirebilirsiniz.
- Sınıfta şakacı ve alışılmışın dışında neşeli biri olun. Dersi esprilerle süslemek,görsel, işitsel malzemelerle zenginleştirmek işinizi kolaylaştıracaktır.
-Uzun yazılı ödev vermeyin. Bu durum onu yıldırır ve çaresiz bırakır. Bu yüzden ödevlerini ayrı verin.
-Bu çocukların eğitiminde ödev ve ders yaparken , ara verilmesi en iyi performansa ulaşmalarını sağlar. Bu nedenle uzun süreli ödevlerde sık sık ara vermesini sağlayın. Çalışma süresi çocuktan çocuğa değişir. En iyi zamanlama çocuğun sıkılmaya başladığı anda verilen aradır.
-Küçükte olsa başarılarını sınıf içinde onurlandırın. Övün, cesaret verin, onaylayın, umutlandırın. (...yapışına hayran kaldım, sana güveniyorum, senin düşüncen benim için önemli ...) O kadar başarısızlık yaşarlar ki vereceğiniz her türlü olumlu tepkiye ihtiyaçları vardır.
-Tahtadakileri yazmak uzun süre alabilir, ek süre verin. Ödevlerini tam alıp almadığını kontrol edin. Böylece bu çocukların en büyük özelliklerinden biri olan ERTELEME’nin önünü alabilirsiniz. Yazılarını sınıfla birlikte bitirmesini beklemeyin. Yazdığı kadarıyla taktir edip, cesaretlendirin. Az da olsa harcadığı çabayı görün.
-Mutlaka ödevlerini kontrol edin. Yapmamışsa nedenlerini araştırır ve o nedenleri gidermeye çalışırsanız, ona yol göstermiş ve motive etmiş olursunuz.
-Başarılı olduğu alanlarda ön plana çıkarın, böylece kendine güven duygusu artacağı gibi olumlu davranışlarını geliştirme yoluna gidecektir.
-İlgisini çeken ve hoşuna giden sorumluluklar verin. Sorumluluklarını yerine getirdiğinde övün ödüllendirin.
-Sık sık grup çalışması yaptırın. Bu yolla gruba kabul edilmesinin keyfini yaşayacak. Motivasyonu artacak ve kurallı yaşamayı, kurallara uyum sağlamayı öğrenecektir.
-Özellikle dikkatinin dağıldığını hissettiğiniz zaman ona yanıt verebileceğine emin olduğunuz soruları sormalı ve sırasına yakın yerlerde bulunarak ders anlatmaya çalışılmalıdır.
-Büyük projeleri, küçük ve bitirilmesi kolay parçalar bölün. Bu kural çocukların öğrenmelerindeki en hayati kuraldır. Büyük projeler öğrencileri hemen yıldırır ve “Ben bunu bitirmeyi asla başaramam “demelerine neden olur. Bu durum öfke nöbetlerini ve yenilgiyi baştan kabullenmek duygularının yerleşmesine neden olur.
-Her türlü talimatlar, basit, yalın, somut ve kesin bir şekilde verin. Sık sık geri bildirimde bulunmalıdır. Eyleme geçmeden önce durması, düşünmesi sonra uygulamaya geçmesini söyleyin.
-Çocuğun iyi niyetli olarak yaptığı her çabayı : Eğer olumlu sonuçları olmuşsa destekleyin, olumsuz sonuçları olmuşsa görün ve iyi niyetinden yaptığını bildiğinizi söyleyin.
-Aşırı hareketliliğini olumlu ve uygun bir şekilde kullanmasını öğretin. Yoğun hareket gerektiren yüzme, futbol, basketbol, folklor gibi sosyal, sportif yada kültürel etkinliklere katılımı sağlanmalıdır.
-Kendi başlarına iç dünyalarını düzenleyemedikleri için dış dünyalarını başkaları tarafından düzenlenmiş olmasını isterler. Onların yönlendirilmeye, sınırlar konulmasına ve düzene ihtiyaçları vardır
-Sınıf ortamı rahat ve kurallar açısından gevşek değil, katı ve sıkıcı olmayan ancak kesin sınırları çizilmiş kuralları olmalıdır.
-Kuralları yazın ve her dakika göz önünde olacağı bir yere asın. Çocuklar kendilerinden ne beklendiğinden emin olduklarında, çevresindeki kişilere daha fazla güven duyacaklardır.
-İçinde var olan enerjinin iyi şekilde değerlendirilmesinin yolu harekete açık ve geniş alana özgü oyunlarıdır. Bu nedenle oyunun ve teneffüsün kaldırılması yada kısaltılması gibi uygulamalar yanlıştır. Tam aksine oyun yada teneffüs gibi uygulamalardan daha çok yararlandırılması sağlandırılmalıdır. Hatta çocuğun sınıf içinde ciddi anlamda sorun yarattığı görüldüğünde hemen sınıf dışı bir kısa görev verme yada bahçede koşarak tek başına tur atmasına izin verme gibi uygulamalara gidilmelidir.
-Sınavlar dikkatinin dağınıklığı göz önüne alınarak yapılmalı ve çok sıkıldığı hissedildiği zaman, ara verilerek sınava devam edilmelidir. Ayrıca sözlü sınavlarda daha başarılı olduğu gerçeği unutulmamalıdır. Sınav değerlendirmesi yaparken dikkatinin dağınıklığı da göz önüne alınmalıdır.
-Çocuğun derste olmadığı bir zamanda diğer öğrencilere açıklama yapılmalıdır. Bu açıklamada çocukla ilgili olarak zaman zaman dikkatini toplamakta güçlük çektiği, ancak iyi, yardım sever ve iyi niyetli olduğu kendilerinin de onu aralarına alarak yardım etmeleri gerektiği vurgulanmalıdır.
-Bu çocuk için önlem alınırken kıskanılacağı olasılığı düşünülerek, mümkün olduğu kadar diğer çocukların dikkatini çekecek aşırılıklardan kaçınılmalıdır
-Fazla heyecan oluşturmaktan kaçının. Unutmayınız ki bu çocuklar kaynamakta olan süt tenceresine benzerler, kaşla göz arasında taşarlar. Ateşi hemen söndürebilmek için sütten gözünüzü ayırmamak gerekir.
-Öğretirken konu başlıklarını kullanın, ana fikir çıkarmayı öğretin. Bu yöntem, çocuğa öğrenmeyi başardığı bilgilerin gerekli olduğu duygusunu da aşılayacaktır. Çünkü genellikle öğrendiklerini gereksiz , hiç kullanılmayacak olarak düşünürler.
-Ödül, özellikle puanlara dayalı motivasyonu arttırır. Bu nedenle olumlu davranışları ile ilgili başarılarını yıldız yada değişik grafiklerle göstermek her zaman yararlı sonuçlar doğuracaktır.
-Çocukların kendilerini değerlendirmeleri için onlara yardımcı olun. Çoğu zaman nasıl davrandıklarının farkında değildirler. Onlara bu bilgiyi yapıcı bir tavırla aktarın.(Şimdi ne yaptığının farkında mısın ? Bunu başka bir şekilde söyleyeceğini biliyor musun? Sen öyle davrandığında, arkadaşını neden üzüldüğünü biliyor musun ?)
-Eğer çocuk sosyal işaretlerden- zamanlama, ses tonu, vücut dili... anlamıyorsa , bunları ona öğretmelisiniz. (Konuşmadan önce, arkadaşını dinleme, konuşurken karşıdakinin gözlerine bakma ...) Bu beceriler çocuklarda doğuştan olmaz ama öğretile bilir veya yönlendirebilir.
-Öğrendiklerini daha sonra hatırlayabilmek için küçük notlar yazmalarını önerin. Bu yöntem söylenenlerin daha dikkatli dinlemelerine neden olur. Ödev defteri tutturun.Bu defter aile ile iletişiminizi sağlayacaktır.
Yukarıda olabildiğince açık, yalın ve uygulaması olası önerileri sınıfınızda uygulamayı başardığımız zaman, gerçek anlamda sorun yumağı haline gelebilecek durumun henüz sorunlaşmadan önünü almak mümkün olabilecektir.
Rehberlik Araştırma Merkezlerine ulaşan hiperaktif öğrencilerle ilgili yapılan çalışmalarda eğer öğretmen doğruları yakalayabilmişse sınıf içinde ciddi anlamda herhangi bir sorun yaşanmamakta ve çocuğun gelecekte çok farklı ve başarılı bir öğrenci olması avantajını da beraberinde getirdiği görülmektedir.
Her şey , sevmek ve yardıma hazır olmakla başlar. Gerçek anlamda sevmeyi ve yardım almayı başardığınız zaman bunların eğitiminin çokta zor olmadığını göreceksiniz. Kim bilir belki de ileride insanlığa çok büyük bir “armağan “hediye etmenin haklı gururunu hayatınız boyunca taşıyacaksınız. Çünkü bu çocuklar da sizi sevmişlerse bir gün nerede olursanız olun sizi bulacak ve haklı gururunuzu yüzünüze haykıracaklardır.
çııÖÖçşDİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU
a. Amaçlar:
1. Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB) nun tanımlanması ve öneminin açıklanması,
2. DEHB’nun epidemiyolojisinin açıklanması,
3. DEHB’nun etiyolojisinin açıklanması,
4. DEHB için risk etmenlerinin açıklanması,
5. DEHB’nun klinik belirtilerinin açıklanması,
6. DEHB tanısının nasıl konulduğunun açıklanması,
7. DEHB’nun başka bozukluklardan ayırt edilmesinin açıklanması,
8. DEHB’na eşlik eden diğer psikiyatrik bozuklukların belirtilmesi,
9. DEHB’nun tedavisinin açıklanması,
10. DEHB’nun prognozunun açıklanması.
b. Hedef Davranışlar:
1. DEHB’nu genel olarak tanımlar ve önemini vurgular,
2. DEHB’nun yaygınlığını belirtir,
3. DEHB’nun etiyolojisindeki etmenleri açıklar,
4. DEHB için risk etmenlerini tanımlar,
5. DEHB’nun klinik belirtilerini tanımlar,
6. DEHB tanısının nasıl konulduğunun açıklar,
7. DEHB’nun ayırıcı tanısında nelere dikkat edilmesini açıklar,
8. Eşlik eden bozuklukları belirtir,
9. DEHB’nun tedavisinde sık kullanılan yöntemleri tanımlar,
10. DEHB’nun gidişini açıklar.
c. Konunun İşlenmesi İçin Gerekli Olan Süre: 45 Dakika
ç. Gerekli Araç, Gereç, Dokümanlar ve Hazırlıklar:
Tepegöz, slayt makinesi, yazı tahtası, yazı kalemi.
Öğrenciler konuyu okumuş ve araştırmış olarak derse katılır.
d. Emniyet: Ders esnasında cihazların kullanımına dikkat edilecektir.
e. Giriş Testi (5 Dakika)
1. DEHB ilgili neler biliyorsunuz?
2. DEHB ile ilgili örnekler veriniz.
f. Ders Konusunun Aşamaları (40 Dakika)
DEHB’nun Tanımı ve Önemi (Hedef No:1)
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) aşırı hareketlilik, kısa dikkat süresi ve ataklıkla (yetersiz dürtü kontrolü) karakterize bir bozukluktur. DEHB çocuk ve ergen ruh sağlığı ve hastalıkları bölümlerine yapılan başvuruların en sık nedenlerinden biridir. Okul öncesi çocuklukta başlayıp yetişkin yaşamda da değişik bulgularla seyredebilen süregen bir bozukluktur. Tedavi edilmediği takdirde, belirtileri çocuğun eğitim ve yaşantısının hemen her alanını olumsuz etkilemekte, yoğun ruhsal, sosyal ve okul sorunları ortaya çıkmaktadır.
Son 30 yıla kadar DEHB iyi tanımlanmamış, son üç dekadda bu konudaki bilimsel bildirilerde yoğun artış olmuştur. I. Dünya savaşında ensafalitis laterjika salgınından sonra, bir kısım çocuk ve ergenlerde aşırı hareketlilik, koordinasyon bozukluğu, öğrenme güçlüğü, dürtü denetim sorunları ve agresyonla karekterize postensefalitik davranışsal sendrom tanımlanmıştır. 1947 yılında Strauss ve arkadaşları aşırı hareketlilik, şaşkınlık, dürtüsellik, perseverasyon ve bilişsel yetersizliği olan çocuklarda sonradan gösterilemeyen beyin hasarı olduğunu belirtmişler ve bu durumu “Minimal Beyin Zedelenmesi Sendromu” olarak adlandırmışlardır. 1960’larda belirlenmiş nörolojik bozukluğu bulunmayan bu grup çocuk için “minimal beyin disfonksiyonu” tanımı kullanılmıştır.
İlk olarak 1970’de Amerikan Psikiyatrik Bozuklukları Tanı ve Sınıflandırması sistemi olan DSM-II’de (Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders) “hiperkinetik reaksiyon” tanısı yer almış. 1980’de DSM-III’de “dikkat eksikliği bozukluğu” terimi kullanılmış ve bunu hiperaktivite olan ve olmayan diye iki gruba ayırmıştır. 1987’de DSM-III-R’da “dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu” terimi kullanılmaya başlanmıştır. 1994’de DSM-IV’de DEHB “Dikkat Eksikliği ve Yıkıcı Davranış Bozuklukları” genel başlığı altında verilmektedir. Bu grup içinde Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu, Davranım Bozukluğu, Karşıt Olma-Karşı Gelme Bozukluğu ve Başka Türlü Adlandırılamayan Yıkıcı Davranış Bozukluğu bulunmaktadır. Bu üç temel bozukluk dışa vurum bozuklukları olarak da tanımlanabilmektedir. DSM-IV’e göre DEHB’nun üç tipi vardır: 1. Dikkat eksikliğinin belirgin olduğu tip, 2. Aşırı hareketlilik ve dürtüselliğin belirgin olduğu tip, 3. Kombine tip .
Epidemiyoloji (Hedef No:2)
DEHB, okul yaşı çocuklarının yaklaşık %3-5’inde gözlenir. Sıklık konusunda ergen ve erişkinlerdeki bilgilerin sınırlı olduğu belirtilmektedir. Erkeklerde sıklığı kızlardan fazla olup, erkek/kız oranı 3-5/1 arasında bildirilmektedir. Kızlarda DEHB’nun daha çok dikkatsizlik ve bilişsel zorluklarla seyretmesi, ataklık ve saldırgan davranış sorunlarının daha az olması nedeniyle, gözden kaçtığı ya da önemsenmediği düşünülmektedir. Erkeklerin saldırganlık, ataklık ve davranım bozukluklarını daha sık göstermeleri nedeniyle polikliniklere getirilmeleri daha sık ve erkendir.
Başlangıcı genellikle 3 yaş dolaylarında olmakla birlikte, tanı koymak için eğitim ve öğrenim için gerekli olan dikkat süresi ve yoğunlaşmanın beklendiği ilkokul yılları en uygun zamandır.
Etiyoloji (Hedef No:3)
DEHB nedeni bilinmeyen heterojen bir bozukluktur. Frajil-X, fetal alkol sendromu, çok düşük doğum ağırlığı ve daha seyrek olarak da genetik kökenli tiroid bozuklukları gibi durumlar DEHB belirtileri gösterirler. Ancak böylesi olgular tüm DEHB olan çocukların çok küçük bir bölümünü oluşturmaktadır. Konu ile ilgili araştırmalarda bazı olası sebepler ileri sürülmektedir:
a. Genetik nedenler
b. Beyin hasarı
c. Nörotransmitterler
d. Gıda-katkı maddeleri ve toksik maddeler
e. Psikososyal etkenler
a. Genetik Nedenler:
Genetik ilişki ile veriler ilk defa bu çocukların yakınları ile yapılan çalışmalardan elde edilmiştir. DEHB olan çocukların birinci derecede akrabalarında bu bozukluğa 4-5 kat daha sık rastlanmaktadır. Özellikle birinci ve ikinci derece akrabalar ile yapılan aile çalışmaları hiperaktif çocukların ailelerinde antisosyal kişilik bozukluğu, histeri, alkolizm ve madde kullanımının daha sık olduğunu ortaya koymaktadır.
DEHB’nun genetik yönle ilişkisi hakkındaki çoğu anlamlı veriler ikiz çalışmalarından elde edilmiştir. Monozigot ikizlerde dizigotlara göre daha fazla eş hastalanma (konkordans) nın olması ya da hiperaktif çocukların kardeşlerinde genel topluma göre iki kat fazla riskin olması genetik kanıtlar olarak ileri sürülmüştür. Genetik geçişin monozigot ikizlerde %51, dizigot ikizlerde %33 kadar olduğu bilinmektedir. Evlat edinme çalışmaları da ailesel geçişi desteklemektedir.
Bu noktada bulunmuş belirli bir gen yoktur, fakat araştırmalar sürmektedir. Genetik geçiş şeklinin önceden ileri sürüldüğü gibi çok genli değil tek genli olduğu düşünülmektedir. Birçok çalışmada prefrontal korteks ve bazal ganglionlar üzerinde etkili olan birkaç gendeki mutasyonun DEHB’na yol açtığı ileri sürülmektedir. Bazı çalışmalarda dopamin reseptörlerini ve taşıyıcılarını kodlayan genlere işaret edilmektedir. Bu genler prefrontal bölge ve bazal ganglionlarda çok etkindir. Dopamin reseptör genlerindeki mutasyonlar sonucunda dopamin reseptörleri dopamine daha az duyarlı hale getirmektedir. Tersi olarak dopamin taşıyıcı genlerin mutasyonu sonucunda; az taşıyıcı salgılanmaktadır. DEHB olan çocuklar olmayanlara oranla daha sık olasılıkla dopamin taşıyıcı gen DAT1’de özellikle bir varyasyona sahiptirler. Benzer olarak dopamin reseptör gen D4‘deki bir varyantın DEHB olan çocuklarda daha yaygın olduğu bulunmuştur.
DEHB ve Tourette bozukluğu olan çocuklar ve aileleri ile yapılan bir çalışmada genetik geçişin serotonin metabolizmasıyla ilgili gen ile yarı resesif yarı dominant olarak gerçekleşebileceği ileri sürülmüştür.
b. Beyin Hasarı:
Hastalık tanımlandığından beri bu çocuklarda perinatal dönemde gizli ya da açık minimal derecede santral sistemi hasarı olduğu belirtilmektedir. Bu hasara yol açan toksik, metabolik, mekanik ve dolaşımla ilgili nedenler olabileceği gibi, erken bebeklik döneminde SSS’ni etkileyen enfeksiyonlar da söz konusu olabilir. Prematüre doğum oranın da sık olduğu ve prenatal dönemde gelişmekte olan sinir sistemine fiziksel hasarın bulunduğu bildirilmiştir. Silik nörolojik belirtiler ve birlikte bazı öğrenme bozukluklarının olması, özgün olmayan EEG bozukluklarının ve epilepsinin gelişme olasılığının normalden daha fazla olması beyin hasarını kanıtlar niteliktedir.
Nörofizyoloji ve Beyin Görüntüleme Çalışmaları:
Çocukların önemli bir bölümünde SSS’ de yapısal hasara ilişkin bir belirti yoktur. Geçen 10 yılda yapılan görüntüleme çalışmalarında DEHB olan bireylerin beyin bölgelerinin işlevsel bozukluğu olabileceğine işaret eden bulgular elde edilmiştir. Bu çalışmalarda prefrontal korteks, beyincik ve beyinin derinindeki sinir hücre kümelerinin oluşturduğu bazal ganglionlardan en az ikisinin tutulduğu ileri sürülmektedir. Yapılan çalışmalarda sağ prefrontal korteks ve iki bazal ganglionun (nukleus kaudatus ve globus pallidum) DEHB olan çocuklarda normalden anlamlı derecede daha küçük olarak bulunmuştur. Başka bir çalışmada ise beyinciğin vermis bölgesi DEHB olan çocuklarda daha küçük bulunmuştur.
Bu bulgular DEHB’nda frontal lob gelişiminde ve işlevinde bir bozukluğun olabileceği kuramını desteklemektedir. DEHB’nda temel eksikliğin tepkilerin engellemesindeki zorluk olduğu, bunun da prefrontal korteksin dorsoleteral kısmının dışı ile ilişkili olabileceği bildirilmektedir. SPECT (Tek Foton Emisyon Tomografisi) çalışmalarında sitratumda bölgesel kan akımında azalma, duyu ve motor bölgelerinde ise artma görülmüştür. PET (Pozitron Emisyon Tomografisi) çalışmalarında DEHB olan çocukların frontal loblarında beyin kan akımında ve metabolik hızda azalmanın olduğu gözlenmiştir. Bozukluğun nörofizyolojik nedenleri ile ilgili olarak SSS’nin gelişiminde gecikme ya da aksamalar olabileceği üzerinde durulmaktadır. Ayrıca frontal lobun daha alt merkezleri baskılayıcı etkisinin bozulduğu ya da olmadığı ve retiküler aktive edici sistemin (RAS) dikkat merkezi üzerindeki etkisinin azalmasından söz edilmektedir.
Bu görüntüleme sonuçlarında dikkati çeken nokta; DEHB olan çocuklarda boyut olarak küçük olarak belirtilen bölgelerin çoğu dikkati düzenleyen alanlardır. Sağ prefrontal korteks, bir davranışın hazırlanmasında, ilgisiz uyaranların süzgeçten geçirilmesinde, kendinin ve zamanın farkında olmanın gelişmesinde rol oynar. Kaudat çekirdek ve globus pallidus kortekste oluşturulan daha dikkatli tasarımlara otomatik tepkiler oluşmasına engel olur ve korteksin çeşitli bölgeleri arasında nörolojik girdileri koordine eder. Vermis bölgesinin rolü tam olarak açık değildir. Ama ilk çalışmalarda motivasyonu düzenlemede rolü olabileceği ileri sürülmektedir.
Yürütücü İşlevler:
Sonuçta DEHB’nda merkezi eksiklikler sonucu davranışsal engellenmede ve self-kontrolde bozulmalar olmaktadır. Self-kontrol, bir olaya karşı başlangıç motor tepkileri (belki duygusal) engelleme (baskılama) veya geciktirme kapasitesidir. Self-kontrol herhangi bir görevdeki başarı için temeldir. Birçok çocuk büyüdükçe yürütücü işlevler diye adlandırılan mental aktiviteler kazanır. Bu işlevler amaçtan uzaklaşmayı önler, amaçları hatırlatır ve amaca ulaşmak için gereken aşamaları geçmeyi sağlar. Bir iş veya oyunda amacı başarmak için amacı belirleme yetisinin olması gerekir. Amaca ulaşmak için öngörülü olmak, duyguları denetlemek ve motivasyon esastır. Bir kişi düşünce ve dürtülerini kontrol edemedikçe bu işlevlerden hiçbirini başarılı bir şekilde yerine getiremez. Küçük yaşlarda yürütücü işlevler dışsal olarak kazanılmaktadır. Çocuk yapması gereken bir görevi hatırlarken veya problem çözerken kendi kendine sesli konuşabilir. Ancak büyüdükçe bu içselleşir, kişiye özgü hal alır ve bunun başkaları tarafından anlaşılması zorlaşır. DEHB olan çocuklarda bu yürütücü işlevlerin yerine getirilmesi için gerekli olan düzenlemeler eksiktir.
Yürütücü işlevler 4 mental etkinlik şeklinde gruplandırılır: bunlardan biri işleyen veya çalışan bellek (working memory) dir. Bu herhangi bir görev veya çalışma sırasında bilgileri zihinde tutmadır. Böylesine bir hatırlama zamanında ve amaca uygun davranış için çok önemlidir. Bunun sonucunda karmaşık ve yeni davranışlarından sonuç çıkarma, öngörü, hazırlık ve taklit sağlanır. DEHB olan çocuklarda bütün bunlar bozulmuştur.
Kendine yönelik konuşmanın (self–directed speech) içselleştirilmesi diğer bir yürütücü işlevdir. Altı yaş öncesinde çoğu çocuk bir görevi yerine getirirken veya bir problemi çözerken nasıl yapılacağını kendi kendine hatırlatmak için sesli konuşur. Örneğin, “Kitabımı nereye koydum?” “Oh, sıranın altına koymuştum”.gibi. İlköğretimin başlarında bu özel konuşma duyulmayacak şekilde mırıltı tarzındadır ve genellikle 10 yaşına kadar kaybolur. İçselleştirilmiş, kendine yönelik konuşma kişiye kendini yansıtmasını sağlar; kuralları ve yönergeleri takip edebilmek için, problem çözümünün bir formu olarak kendini sorgulamayı kullanarak ve önceki kuralları anlayarak sonuç çıkarılır. Yapılan bir çalışmada kendine yönelik konuşmanın içselleştirilmesinin DEHB olan çocuklarda geciktiği bildirilmiştir.
Üçüncü yürütücü mental işlev; duyguların kontrolü, motivasyon ve uyanıklık durumunu içermektedir. Son yürütücü işlev ise yeniden yapılandırma (reconstitution) dır. Gözlenen davranışın parçalara ayrılması ve yeni etkinliklerde bu parçaların bir araya getirilmesidir. Yeniden yapılandırma insanlara akıcılık, esneklik ve yaratıcılık sağlar. Böylece kişi gerekli bütünbasamakları aşarak amaca ulaşır. Yapılan çalışmalar DEHB olan çocukların diğer çocuklara oranla daha az yeniden yapılandırma yetisine sahip olduğuna işaret etmektedir.
Uyarılma düzeyini belirleyen çalışmalarda, örneğin galvanik deri uyarımları ya da uyarılmış potansiyel ile, bu çocukların uyarılma eşiğinin altındaki uyaranlara yanıt vermeye eğilimleri oldukları belirlenmiştir.
c. Nörotransmitterler:
Tedavide kullanılan ilaçların etkilerinden yola çıkarak nörotransmitterler de irdelenmektedir. En sık kullanılan ilaçlar olan amfetaminler hem dopamin hem de norepinefrini etkilediğinden her iki sistemde de işlev bozukluğu olabileceği ileri sürülmüştür. Çoğu çalışmalarda DEHB’nda dopamini ve olasılıkla norepinefrinin BOS’da düşük düzeyde dolaşımı ve reseptör duyarlılığı olduğu belirtilmektedir.
Dopamin beyinin özgün bölgelerinden salınır. Özellikle duygulanım ve davranışla ilgili diğer nöronların aktivitilerini inhibe (etkinliklerini baskılar) eder veya düzenler. Dopamin reseptörleri belli nöronların yüzeyinde yerl
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.), aşırı hareketlilik, dikkat sorunları ve istekleri erteleyememe (dürtüsellik) belirtileri ile ortaya çıkan psikiyatrik bozukluktur.
Çocuklarda, gençlerde ve yetişkinlerde Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) var denilebilmesi için belirtilerin 7 yaşından önce başlamış olması ve en az 6 ay devam ediyor olması gerekir.
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) olan çocuklar 3 gruba ayrılır:
A- Hem dikkat sorunları hem aşırı hareketlilik ve dürtüsellik (istekleri erteleyememe) sorunu yaşayanlar.
B- Sadece dikkat sorunu yaşayanlar.
C- Sadece aşırı hareketlilik-dürtüsellik sorunu yaşayanlar
AŞIRI HAREKETLİLİK
Çocuklar yetişkinlere göre daha canlı ve daha hareketlidirler. Ancak bu hareketlilik çocuğun yaşıtlarıyla karşılaştırıldığında belirgin düzeyde fazlalık gösteriyorsa aşırı hareketlilikten söz edilebilir. Ayrıca evde, okulda, oyunlarda, günlük işlerde çocuk; aile ve öğretmenler için sorun oluşturduğunda aşırı hareketlilik şeklinde nitelendirilir.
DİKKAT EKSİKLİĞİ
Dikkati bir noktada toplayabilme ve sürdürebilmede güçlük, dış uyaranlarla dikkatin çok çabuk dağılması, unutkanlık, ayrıntılara girememe, eşyalarını ve oyuncaklarını sık sık kaybetme, düzensizlik, dikkatsizliğe dayalı hatalar yapma, başladığı bir işi bitirememe, sık sık konu ve yapılan işi değiştirme gibi belirtiler dikkat sorunları olduğunu gösterir.
DÜRTÜSELLİK
Genel acelecilik hali, istekleri erteleyememe, sorulara çabuk yanıt verme, sırasını bekleyememe, başkalarının sözünü kesme, uygun olmayan anlarda konuşma, yorum yapma, yönergelere uyamama, dokunmamaları gereken şeylere dokunma ve sık sık kazalara yol açma gibi özellikler dürtüsellik sorunları olduğunu gösterir.
DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU (D.E.H.B.)NEDENLERİ
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.), diğer birçok psikiyatrik bozukluk gibi nedeni tam olarak bilinmeyen bir bozukluktur. Bugüne kadar yapılan araştırmalar bu bozukluğun oluşumunda bir çok nedenin etkili olduğunu ortaya çıkarıyor.
Araştırma sonuçlarına göre Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) olan bireylerde, beynin ön bölgesi ve bu bölgeyle yakından ilişkili yapılarında normallerden farklı bir simetri ve büyüklüğe sahip olduğu ortaya çıkmıştır.
Beyinlerinin ön bölümlerinin yapısal ve işlevsel olarak farklılık gösterdiği ve bu bölgelerde glikoz (şeker) kullanımı ve kan akımının normallerden daha düşük olduğu görülmüştür. Beynin az çalışan bu bölgesinin kişinin kendisini kontrol etmesi, dikkatini yoğunlaştırabilmesi ve sürdürebilmesi, isteklerini koşullara göre düzenlemesini sağlayan bölüm olduğu ortaya çıkmıştır.
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) olan bireylerin beyinlerindeki bu yapısal ve işlevsel farklılıkların nedeni tam olarak bilinmemekle beraber yapılan araştırmalar bu bozukluğun ortaya çıkmasında kalıtımın önemli rol oynadığını göstermiştir. Ayrıca gebelikte alkol ve sigara kullanımı, annenin geçirdiği hastalıklar, doğum sırasında yaşanan sorunlar, çocuğun kafa travması geçirmesi, kurşun gibi zehirli maddelerle karşılaşması, aile yapısı ve işleyişindeki bozukluklarda neden olarak gösterilmektedir.
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.), erkeklerde kızlara oranla 4-8 kat daha fazla görülmektedir. Erkeklerde yıkıcı davranışlar ve dürtüsellik daha fazla görülürken, kızlarda dikkat sorunlarına daha çok rastlanmaktadır.
DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞUNUN (D.E.H.B.) MEYDANA GELMESİNDE ANA BABA TUTUMLARININ ROLÜ VAR MIDIR?
Araştırmalar Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.)’nun meydana gelmesinde çevresel etkenlerin ve hatalı ana-baba tutumlarının rolü olmadığını göstermiştir. Hatalı ana-baba tutumları yada sorunlu aileler bu bozukluğun oluşmasında değil, şiddetinde etkili olmaktadır. Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) olan çocuklar sorunlu aile ortamında iseler yada hatalı ana-baba tutumlarına maruz kalmışlarsa normal çocuklardan çok daha fazla sorun yaşamakta, daha saldırgan ve yıkıcı davranışlar sergileyebilmektedirler.
DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU (D.E.H.B.) BELİRTİLERİ
Genel olarak ilk fark edilen özellikleri aşırı hareketli olmalarıdır. Yerlerinde duramazlar. Çoğu zaman hareketleri amaçsızdır. Huzursuz, tedirgin ve kaygılıdırlar. Sürekli olarak atlar, zıplarlar ve bir yerlere tırmanırlar. Korku nedir bilmezler. Düşünmeden hareket eder, tehlikeli işlere korkmadan girişirler. Aniden yola arabaların önüne fırlarlar. Yemek yerken oturamazlar, sıklıkla oyuncaklarını fırlatır, kırar, bozarlar. Her tarafı karıştırır, sakarlıkları nedeniyle sık sık uyarılırlar. Kontrol edilmeleri oldukça güçtür. El becerilerinde yetersizdirler. Giyinme, düzgün kesme, düğme ilikleme, ayakkabılarını bağlama, yazma gibi becerilerde zorlanırlar, sabır gösteremezler. Oyundan oyuna, konudan konuya atlar, başladıkları işi, oyunu bitiremezler. Yüksek sesle konuşurlar. Dinlemede güçlük çekerler. Israrcı ve savunucudurlar. Çoğu zaman söyleneni dinlemiyormuş gibi davranırlar. Eşyalarına sahip çıkamazlar, sürekli bir şeyler kaybederler ve dağınıktırlar.
Kendi yaş gruplarında uyumsuzdurlar sadece kendi isteklerinin yerine getirilmesini isterler. İstekleri yerine gelmezse kavga çıkarır, oyunu bozar ve küserler. Engellenmeye katlanamaz, ağlar ve tepinirler.
Grup içinde uyum sağlayamadıklarından birebir ilişkilerde daha başarılıdırlar. Arkadaşları pek yoktur, genellikle dışlanırlar. Kreşte ve anaokulunda sorun yaşarlar.
Zeka düzeyleri genellikle normaldir. Ancak dikkat sorunları nedeniyle yaşlarına göre daha düşük performans gösterirler. Zeka düzeyleri normal olmasına rağmen öğrenme güçlüğü çekerler. Genellikle başarısızdırlar.
Sınıf içinde oturmada, kurallara uymada güçlük yaşarlar, sık sık dolaşmak isterler. Okuma yazmayı geç öğrenirler. Genellikle karmaşık, düzensiz ve hatalı yazarlar. Harf atlar ve eksik yazarlar. Yazmaktan hoşlanmazlar.
AŞIRI HAREKETLİ ÇOCUKLARDA OKUL SORUNLARI
Aşırı hareketli çocuklar okula başladıklarında sorunlar daha da artar ve çok yönlü yaşanır. Okula ilk başladıklarında aşırı hareketlilik ve dikkat dağınıklığı ile kendini gösterirler.
Sınıfta oturma, dikkatini toplama, kurallara uyma, dürtüsel davranışları engelleme, düzenli olma, arkadaşlarıyla uyum içinde olma, yardımlaşma ve iyi ilişkiler kurma gibi okula uyum ve başarı için gerekli olan özelliklerin çoğu aşırı hareketli çocuklarda bulunmamaktadır. Bu durumda okul aileyi suçlamakta ve çocuğu problem çocuk olarak görmekte hatta okuldan uzaklaştırılmasını bile isteyebilmektedir.
İlkokulun ilk yıllarında, aşırı hareketlilik, çok konuşma, söz dinlememe gibi belirtilere 8-9 yaşlarından itibaren yalan söyleme, büyüklerle tartışma, arkadaşlarıyla sık sık kavga etme gibi davranış sorunları eklenebilmektedir.
Hiperaktif çocuklar genellikle öğrenme güçlüğü çekerler. Sınıfta oturma ve öğretmeni dinlemede sorun yaşadıkları için öğretilen bilgileri takip edemezler ve başarısız olurlar.
Okuma- yazmaya geç başlarlar. Matematiği kavrama ve çözmede zorlanırlar. Derse veya herhangi bir işe hevesle başlar ve başarılı olmak isterler. Ancak dikkatlerinin çabuk dağılması, organize olamama ve düzenli ders çalışma becerileri olmadığından başarısız olurlar.
Duygusal gelişimlerinde sorun yaşarlar. Kendilerine olan saygıları ve güvenleri okul çağında azalmaya başlar. Aldırmaz ve vurdumduymaz görünürler. Fakat davranış sorunları nedeniyle üzüntü, huzursuzluk ve yetersizlik duyguları yaşarlar. Yaşadıklarının farkında değilmiş gibi görünürler. Bazen yaşanan problemlerden dolayı çevreyi suçlar ve çevresinden giderek artan tepkilerle karşılaşırlar.
Çevreleri tarafından yaramaz, başarısız ve problem çocuk olarak nitelendirildikleri için kendilerini güvensiz ve yetersiz hissederler. Tedirginlik ve kaygı yaşarlar.
DİKKAT EKSİKLİĞİ OLAN ÇOCUKLARDA OKUL SORUNLARI
Sadece dikkat eksikliği olan ve aşırı hareketliliği olmayan çocuklarda yukarıda belirtilen özelliklerin çoğu yoktur.
Dikkat eksikliği olan çocuklar genellikle dalgın, sakar, ilgisiz ve tembel öğrenciler olarak tanınırlar.
Okul çağına gelene kadar çoğu zaman fark edilmezler.
Dikkat eksikliğidaha çok kız çocuklarda görülür.
Oyun oynarken, ödevlerini yaparken çocuğun dikkatsiz olduğunu fark eden ana-baba veya öğretmenler daha çocuktur diye geçiştirebilirler.
Dikkat eksikliği olan çocuklar kendi zihinsel kapasitelerinin altında başarı gösterirler.
Evde sakar, dağınık ve dalgın oldukları için sık sık eleştirilirler. Benlik saygıları genellikle düşük, huzursuz ve kaygılıdırlar. Okula ve derse karşı tepkili, isteksizdirler. Okulu sevmeme, reddetme ve okul korkusu gibi sorunlarda sık olarak görülür.
Hem aşırı hareketli hem de dikkat eksikliği olan çocukların okul yaşantılarında da oldukça önemli sorunlarla karşılaşılmaktadır. Bozukluğun şiddetli olmadığı durumlarda belirtiler uzun zaman fark edilmemekte ve örtülü kalabilmektedir. Ancak yıllar ilerledikçe dikkat ve konsantrasyon gerektiren konu ve derslerin ağırlığının artması nedeniyle bu çocuklarda ve gençlerde aşırı çalışarak geri kalmama çabaları veya tam tersi okuldan kaçınma, içe kapanma davranışları görülebilmektedir.
Bu sorunların aşılmasında en önemli nokta toplumun Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) konusunda bilgilendirilerek erken önlem alınması sağlanmalıdır.
ERGENLERDE VE YETİŞKİNLERDE DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU (D.E.H.B.)
Günümüzde daha çok geçiş dönemi olarak algılanan ergenlik dönemi, buluğ çağı ile başlamakta yetişkin kimliğinin oluşması ile sona ermektedir. Çocukluk ve yetişkinlik dönemleri arasında yer alan ergenlik dönemi kişilerin yaşamında kritik bir yer tutmaktadır.
Toplumdaki yaygın inanışın aksine ergenlik dönemi çoğunlukla ciddi sorunların yaşandığı fırtınalı ve bunalımlı bir dönem olarak yaşanmayabilir. Bir çok birey için ergenlik dönemine geçiş oldukça yumuşak yaşanan hatta yaşamın en keyif alınan dönemlerinden birisi olabilmektedir. Ancak ruhsal sorunları olan çocuklar bu geçiş döneminde daha fazla sorun yaşayabilmektedir.
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) olan ergenlerde bu dönem daha fazla sorunlu geçebilmektedir. Ani tepki gösterme, yeterince düşünmeden karar alma ve uygulama, kolayca öfkelenme, dikkatini uzun süre toplayamama, kimlik bunalımı gibi sorunlar yaşayabilmektedir. Bu sorunlar Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) olan çocuklarda daha uzun süreli ve şiddetli olabilmektedir.
Çocukluktan beri varolan davranış sorunları ve okul başarısındaki düşüklük çevrede artan tepkilere neden olmakta ve gencin kendisine saygısını ve geleceğe yönelik umutlarında zedelenmeye yol açabilmektedir.
Ergenlik döneminde yaşanan depresyon ve kaygı bozuklukları Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) belirtilerine eklenerek daha ciddi psikolojik sorunların ortaya çıkmasına bu da dikkat ve davranış sorunlarının artmasına neden olabilmektedir.
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) erişkinlik döneminde de devam etmektedir. Ancak erişkinlik döneminde, Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) ‘nun belirtileri ve şiddeti farklılık göstermektedir.
- Erişkinlik döneminde Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) olan bireylerde;
Yerinde duramama, gerginlik, sinirlilik, uzun süre gazete ve kitap okuyamama t.v.’ de bir programı sonuna kadar izleyememe, sürekli hareket halinde olma, duygularda sürekli değişim şeklinde davranışlar sergilerler.
Ayrıca dikkatleri çabuk dağılır, sıklıkla eşyalarını kaybederler, konuşulanları ve okuduklarını unutur, akıldatutamazlar.
Sık sık duygu değişimi yaşarlar. Kendilerini bir çok kez iyi, bir çok kez kötü hissederler. Görevlerini ve işlerini düzenleme ve tamamlamada yetersizlik yaşarlar. İşe başlamada, çözmede, zamanlarını uygun kullanmada güçlük çekerler. Çabuk öfkelenir, sık sık kontrollerini kaybederler. Sürekli huzursuzluk ve gerginlik yaşarlar. Düşünmeden kolay ve hızlı karar verirler. İş başarıları düşüktür.
Sık sık evlenip boşanabilirler. Stresli durumlarda çökkünlük, kızgınlık, bunaltı gibi aşırı ve uygunsuz yanıtlar verirler. Sabırsızdırlar. Kendilerine güvensizdirler, benlik saygıları düşüktür. Sık sık iş değiştirebilirler. Özel ve fiziksel saldırganlıkları vardır. Yasalarla sık sık başları belaya girer.
ANA- BABALAR ÇOCUKLARINDA DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU (D.E.H.B.) OLUP OLMADIĞINI NASIL ANLAYABİLİRLER ?
Birçok ana-baba Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) olan çocuklarının daha okula başlamadan önce diğer çocuklardan farklı davrandıklarını gözleyebilirler.
Aşırı hareketlilik, dikkatsizlik,isteklerini ve duygularını kontrol etmede güçlük, inatçılık, söz dinlememe, saldırganlık ve diğer belirtilerin kendi çocuklarında bulunduğunda basitçe yaramazlık olarak geçiştirilemeyeceğini fark ederler. Ana-babalar bu belirtilerle baş edebilmek için diğer çocuklar da etkili olan yöntemleri kullandıklarında başarısızlığa uğrarlar. Sorunlar aşırı düzeye ulaştığında, ana-babaların ve okulun olanakları sorun çözmeye yeterli olmadığında bir uzmana başvurmak gerekir. Bazı durumlarda sorun okul tarafından fark edilir.
v Eğer çocuğunuz yaşıtları ile karşılaştırıldığında çok daha fazla hareketlilik, dikkatsizlik, isteklerini erteleyememe (dürtüsellik) belirtileri gösteriyorsa,
v Çevremiz tarafından da aynı belirtiler olduğu ifade ediliyorsa,
v Diğer ana-babalara oranla çocuğunuzu kontrol etmede daha fazla çaba harcıyorsanız,
v Çocuğunuz saldırgan davranışları ve aşırı hareketliliği nedeniyle diğer çocuklar tarafından dışlanıyorsa,
v Kreşte, ana okulunda ve okulda öğretmenler tarafından çocuğun davranış sorunları olduğu belirtiliyorsa,
v Ana-babalar olarak çocuğunuzun davranışlarını düzeltmek için her yolu deneyip başarısız olduysanız ve bu sorunlar nedeniyle kendi ruhsal durumunuz bozulmak üzereyse,
Çocuğunuzu bir uzmana (psikiyatriste veya psikoloğa) götürmelisiniz.
DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU (D.E.H.B.) TANISI NASIL KONULUR?
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) tanısının konulması için Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) belirtilerinden bazılarının 7 yaşından önce başlaması, en az altı aydan beri devam ediyor olması ve en az iki ortamda (evde ve okulda) yaşanması gerekir.
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) tanısı, çocuk ruh sağlığı ve hastalıkları kliniğinde uzman bir ekip (çocuk psikiyatristi, klinik psikoloğu, özel eğitim uzmanı, psikolojik danışman ve rehberlik uzmanı) tarafından konulur.
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) tanısı konulurken olabildiğince fazla kaynaktan bilgi alınır.
-Çocuk ve aile ile ilgili gerekli tüm bilgiler toplanır. Çocuğun doğumundan o güne kadar ki hikayesi sorgulanır. Ana babayla ayrıntılı görüşme yapılır. Çocukla görüşme yapılır, gözlenir, okula gidiyorsa öğretmenin gözlemleri ve vereceği bilgilerden yararlanılır.
-Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.)ile ilgili test ve ölçekler uygulanır. Tüm kaynaklardan elde edilen bilgiler ve uygulanan testler sonucunda Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) tanısı konulur.
DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU (D.E.H.B.) TEDAVİ EDİLEBİLİR Mİ?
Bazı araştırmacılara göre Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.)’nun kesin tedavisi yoktur. Ancak belirtilere yönelik bazı tedavi yöntemleri uygulanabilir. Bu tedaviler özellikle sağlıklı bir psikolojik ve akademik gelişim için büyük önem taşır.
Bazı araştırmacılara göre ise Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) doğru ve erken tanı konulduğunda son derece hızlı ve kolay tedavi edilebilen bir bozukluktur.
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) tedavisinde ilaç tedavisi, ana-baba eğitimi, bireysel görüşme, aile tedavisi ve grup tedavisi sık kullanılan yöntemlerdendir.
Bu tedavi yöntemlerinin hangilerinin uygulanacağı çocuk psikiyatristi tarafından çocuğun yaşı ve bireysel özellikleri dikkate alınarak karar verilir.
DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU (D.E.H.B.) OLAN ÇOCUKLARIN EĞİTİMLERİ
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.)’nun tedavisinde en etkin yöntemlerden birisi anne baba tarafından çocuğun olumsuz davranışlarının düzeltilmesi için çeşitli tekniklerin uygulanmasıdır. Böylece çocuğun uyumunun ve sosyal ilişkilerinin düzelmesi sağlanabilir. Bu teknikler tek başına uygulandığında yararlı olabildiği gibi ilaç tedavisi ile beraber daha etkili olabilmektedir.
Hangi tekniğin uygulanacağı, çocuğun yaşına, zekasına, psikiyatrik bozukluğu olup olmadığına bakılarak uzman tarafından karar verilir.
AİLELER İÇİN ÖNERİLER
1- Çocuğunuza olan davranışlarınızın tamamını gözden geçirinşu ana kadar ona nasıl davrandığınızın değerlendirmesini yapın. Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) olan çocukla yaşamak ve onu kontrol etmek anne baba için oldukça güçtür. Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) olan çocuğunuzun elinde olmayan nedenlerle bu sorunu yaşadığını bilin ve onu anlamaya çalışın.
2- Çocuğunuza “özel zaman” ayırın. Tüm insanlar için sevgi ve ilgi görmek oldukça önemlidir. Çocuklar için sevgi ve ilgi görme daha da önem taşır. Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) olan çocuklar ise yapıları gereği daha fazla ve çabuk ilgi ve sevgi beklerler. İlgi gösterme olumlu ve olumsuz biçimde olabilir.
Olumlu ilgi; çocuğa hoş sözler söyleme, sevme, okşama, kucaklama ve ödüllendirmedir.
Olumsuz ilgi; kızma, bağırma, cezalandırma ve dövme biçiminde gösterilen ilgidir.
Çocuklar için ilgi görmek o kadar önemlidir ki olumlu ilgiyi elde edemediklerinde olumsuz da olsa ilgi görmek için çaba harcarlar.
“Özel zaman” sadece çocuğunuzla geçirdiğiniz zamandır. Özellikle küçük çocuklar için yararlı bir etkinliktir.
Çocuğunuza haftada dört, beş gün 20-30 dakikalık zaman ayırın. Yapılacak etkinlik yada oyun seçimini çocuğunuza bırakın. Böylece çocuk kendi hoşlandığı şeylerin anne-babası tarafından da ilgi gördüğünü hissedecektir. Oyunun kuralları çocukta olmalı, ana-baba kural koymaktan, emir vermekten ve eleştirmekten kaçınmalıdır. Hatta hile yapmasına bile izin verilebilir.
Amaç; çocuğa bir oyun öğretmek değil, bir aktivite veya oyundan birlikte zevk almaya çalışmaktır. Bu nedenle çocuğa zaman ayıracak büyüğün kendini rahat, stressiz ve hazır hissetmesi oyuna başlanacak zaman için önemlidir.
Çocuğunuzla daha çok yüz yüze konuşarak yapılacak bir etkinlik tercih edilmelidir. O sırada başka birisinin rahatsız etmesine izin verilmemelidir ve sadece aktiviteye yer verilmelidir.
Çocuğunuz etkinlik süresince olumsuz davranışlarda bulunursa görmezlikten gelip başka şeylerle ilgilenin. Olumsuz davranışları sürdürürse oyun zamanımız sona erecek şeklinde uyarın, uyumsuz davranışlar devam ederse oyunu sonlandırın. Çocuğunuz oyuna devam etmek isterse yarın daha keyifli devam edebiliriz şeklinde tepki gösterin. Olumsuz davranışlarını sürdürmezse keyifli bir şekilde oyuna, etkinliğe devam edin.
Çocuğunuzun oyununu yada yapmak istediği etkinliği önce izleyin, sonra ilgilendiğinizi gösterin. Onunla oynamaktan yada etkinlik yapmaktan hoşnut olduğunuzu jest ve mimiklerle belli edin.
Özel Zaman Uygulamasıyla;
-Çocuğun ihmal edilmesi engellenmiş olur.
-Çocuk kendi hoşlandığı, ilgi duyduğu şeylerin anne-babası tarafından da ilgi gördüğünü, beğenildiğini fark eder.
-Kötü, yaramaz da, tembel de olsam seviliyorum, ilgileniliyorum duygusunu tadar.
-Benlik saygısında azalmanın önüne geçilmiş olunur.
Ana-babalar tarafından kırıcı ve yıkıcı oldukları için yeterli zaman sevgi ve ilgi gösterilmeyen Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) olan çocukların bu uygulamayla ihmal edilmesinin önüne geçilmiş olur.
Özel zaman uygulaması; öncelikle çocukta mucizevi bir biçimde olumsuz davranışlarının düzelmesini sağlayacak bir yöntem olarak değil; ana, baba, çocuk arasındaki ilişkiyi düzeltecek ve birbirlerine yakınlaşmalarını sağlayacak yöntem olarak ele alınmalıdır.
3- Çocuğunuzun olumlu davranışlarına ilgi gösterin. Günlük yaşantısı içinde onun olumlu davranışlarını fark etmeye çalışın. Onu bu davranışlarından dolayı takdir ettiğinizi belirtin. Övün ve sevdiği şeylerle ödüllendirin. Çocuğunuz ne kadar sorunlu olursa olsun olumlu davranışları olabileceğini unutmayın. Bu şekilde olumlu davranışlarının artmasını, olumsuz davranışlarının azalmasını sağlamış oluruz.
4- Çocuğunuzun uyumunu arttırmak için ;
-Kolayca yerine getirebileceği şeyler isteyin.
-İsteklerinizi kısa ve net ifadelerle isteyin.
Yerine getirdiğinde olaya ve davranışa yönelik övgülerde bulunun, duygularınızı ifade edin. “Bana yardımcı olman çok güzel, oyuncağını yerine götürmen hoşuma gitti” vb. cümlelerle övün.
Özellikle küçük yaştaki (okul öncesi) çocuklarda sevdiği, hoşlandığı küçük şeylerde ödüllendirerek oldukça olumlu sonuçlar elde edebiliriz.
-Eğer siz söylemeden olumlu davranışlarda bulunursa açık bir şekilde takdir edin.
-Çocuğunuza gün içinde birkaç kez bir şeyler yapması için isteklerde bulunun, yerine getirilmeyen isteklerinizi görmezlikten gelin.
-Çocuğunuz sizden aldığı olumlu tepkileri fark ettikçe kendisini daha iyi hissedecek ve söz dinlemeyi daha çok tercih edecektir.
-Çevresi tarafından sürekli olarak olumsuz eleştiriler alan ve kendisine yakıştırılan yaramaz, kötü, “haylaz çocuk” damgasına inanmaya başlayan çocuğunuz sizlerden aldığı olumlu tepkilerle kendisine güvenmeye yeniden başlayacaktır.
Çocuğunuza “iyi çocuk” olma şansını verin.
-Çocuğunuzdan isteklerde bulunurken başka şeylerle meşgul olmadığına ve sizi dinlemeye hazır olduğuna dikkat edin.
-Çocuğunuzda bütün gün çok sayıda ,istekte bulunmak yerine yapılmasını istediğiniz birkaç şey isteyin.
İsteklerinizi tek tek ve etkili bir şekilde isteyin.
-Gerçekten yapılmasını istediğiniz bir tek şey için istekte bulunun.
-Anlaşılır ve kısa cümleler kurun. Yalvarma yada kızma biçiminde cümleler kullanmayın.
-Çocuğunuza isteğinizi yerine getirmesi için yeterli süre verin.
-İstekte bulunurken göz teması kurun ve sizi anladığından emin olun hatta söylediğinizi tekrar etmesini isteyin.
-İstediğinizi yerine getirirken dikkatini dağıtacak diğer uyaranları ortadan kaldırın.
-Gerekirse görevlerini ve isteklerinizi unutmaması için hatırlatıcı kartlar hazırlayın ve görebileceği yerlere asın.
5- Yalnız başına bir şeyler yapabilmeniz ve sizi rahatsız etmesini önleyebilmeniz için belirli komutlar verin. “Ben yemek yaparken sen televizyon seyredebilirsin, ben telefonda konuşurken sen odan da istediğini yapabilirsin. Konuşmamı bölme, beni oyalama, rahatsız etme”, gibi açık mesajlarla isteklerinizi ifade edin.
-Çocuğunuza yapması için önereceğiniz etkinlikler, onun sevdiği, yapmaktan zevk aldığı etkinlikler olmasına özen gösterin. İşinizi yaparken sözünüzü dinlemişse güzel sözler söyleyerek devam etmesini isteyin ve işinize geri dönün. Eğer ilgilendiği etkinliği bırakmak üzere ise onu devam etmesi için güdüleyin. Bu işlemi her gün belirli aralıklarla ve aradaki süreyi uzatarak devam edin. Bir süre sonra çocuğunuz yaptığı işi siz söylemeden kendi başına yapmaya başlayacaktır (aktivitelerin kolay ve az olması önemli).
-Bazı durumlarda çocuğun davranış sorunlarıyla başa çıkmada ve olumlu davranışlara yöneltmede övgü yeterli olmayabilir. O zaman başka yöntemlere gerek duyulabilir. Bu yöntemlerden birisi Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) ev puan sistemidir.
Ev puan sistemi çocuğunuzun olumlu davranışları için marka yada aynı büyüklükte diğer nesneler veya puanlar vererek onu sistemli bir biçimde ödüllendirmedir.
Ayrıca ceza zamanı uygulaması da ayrı bir teknik olarak düşünülebilir. Fakat bu teknik en çok dikkat edilmesi gereken ve en zor uygulanan bir tekniktir.
Ceza zamanı, olumsuz bir davranışından sonra çocuğunuzun belirli bir süre sessiz bir ortamda tutulmasıdır. Bu teknikler bir uzman gözetiminde ve çocuğunuzun özellikleri dikkate alınarak uygulanmalıdır.
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) olan çocuk ve gençlerin evde çalışmalarında şu noktalara dikkat edilmelidir.
-Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) olan çocuklar ve gençler ödevlerini yapmak ve ders çalışmada oldukça güçlük yaşarlar. Özellikle ilgilerini çekmeyen konularda dikkatlerini çekmek oldukça zordur.
-Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) olan bireylerin dikkatleri çok çabuk dağıldığı için çalışma ortamı çok iyi düzenlenmelidir.
-Çalışma odası dağınık olmamalı, aydınlık, havalandırılmış olmalıdır.
-Çalışma masası sadece çalışmak amacıyla kullanılmalıdır. Oyun ve diğer etkinlikler başka bir yerde yapılmalıdır.
-Çalışma masasında çalışılan konu ile ilgili araçlar olmalı başka hiçbir şey olmamalıdır.
-Çalışmak için gerekli tüm araçlar önceden masaya getirilmeli sık sık masadan kalkmayarak çocuğun dikkatinin dağılması önlenmelidir.
-Çalışma odası sessiz olmalı, televizyon, radyo gibi araçlar bulunmamalıdır. Bazen çalışmaya engel olmuyorsa hafif düzeyde müzik olabilir.
-Çalışılan ortamda dikkati dağıtabilecek poster, afiş, oyuncak gibi materyaller bulunmamalıdır.
-Çalışmaya başlamadan önce mutlaka bir program yapılmalıdır. Masada bulunulan süre önemli değil, verimli olarak çalışılan süre önemlidir. Bu nedenle programlı olmada yarar vardır. Çalışılan konuya istenilen şekilde odaklanılabilir.
-Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) olan bireylerin dikkat süreleri çok kısa olduğu için çalışma süresi ve konular bölümlere ayrılmalı belirli zamanlarda ara verilmelidir.
-Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.)olan çocukların,sık sık hayal dünyasına dalmalarına engel olmak için ellerinde kalemle çalışmaları,notlar almaları ve renkli kalemler kullanmaları dikkatlerini toplamada yararlı olabilir.
-Çalışmaları değerlendirmek ve plan yapmak amacıyla bir çizelge oluşturulmalıdır. Yapılan ve yapılamayan etkinlikler için (+),(-) işaretlerini kullanın. Çocuğu motive etmek amacıyla çeşitli ödüller verin.
-Çocuğunuz çalışırken yanında bir aile büyüğünün destek vermesi daha yararlı olur.
-Okulda çocuğun kendini denetlemesini sağlayarak gün içinde dikkatinin ne zaman iyi ne zaman kötü olduğunu belirlemesine yardımcı olun. Bu konuda öğretmen ve arkadaşlarından yardım alın.
-Ders çalışma aralarında fazla yorucu olmadan egzersizler yapmasını sağlayın. Ayrıca çocuğun spor yapabileceği ortamlar hazırlayın.
-Çocuğunuzun uyku düzenine dikkat edin. Uykusuzluk dikkatin toplanmasını güçleştiren en önemli etkenlerdendir. Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) olan bireylerde uyku sorunlarına sık rastlanır. Gerekirse bunun için psikiyatrist ten yardım isteyin.
-Çocuğunuza doğru bir şekilde yaklaşabilmek ve yardım edebilmek için onu her yönüyle çok iyi tanımalısınız. İlgileri, yetenekleri, kapasiteleri, yetersizlikleri, duygusal özellikleri, sosyal özellikleri, vb. tüm yönleriyle tanımak ona yardımcı olmanın ön koşuludur. Ayrıca onun başarılı olabilmesi, uyumlu davranabilmesi için güdülemelisiniz. Onu anlamaya çalışmalı, ihtiyaçlarını iyi bilmeli ve duygularını paylaşmalısınız.
Başkalarına bağımlı değil, tek başına ayakta durabile , yaşına özgü sorumlulukları alabilen, kendine güvenen bir kişi olabilmesini sağlamalısınız.
ÖĞRETMENLER İÇİN ÖNERİLER
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) olan çocuk ve gençlerin büyük çoğunluğu okul yaşantılarında öğrenme ve davranış bakımından büyük sorunlar yaşamaktadırlar.
Erken tanı konulup tedavi edilmediğinde kapasitelerinin altında okul başarısı gösterir ve davranış sorunları nedeniyle okul yönetimi tarafından cezalandırırlar.
Yetişkin yaşama hazırlanmada oldukça önemli olan okul, onlar için oldukça sevimsiz ve sıkıntılı bir dönem haline gelebilmektedir.
Bu nedenle okul ortamı Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) olan çocuklar için oldukça önemlidir.
Yapılacak ilk iş uygun okulu seçmektir.
Özellikle oturmuş, iyi işleyen bir kural ve disiplin sistemi olan okullar tercih edilmelidir. Disiplinsiz ve kuralsız ortamlar Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) olan çocukların dikkatlerinin daha fazla dağılmasına neden olacağı gibi daha fazla davranış sorunlarına da neden olabilmektedir.
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) olan çocukların öğrenim göreceği sınıfların kalabalık olmamasına dikkat edilmelidir. Kalabalık ortamlarda dikkat dağınıklığına ve davranış sorunlarına yol açabilmektedir.
-Özellikle Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık servisi olan okulların tercih edilmesi oldukça yararlı olur.
- Öğretmenin bu konuda tecrübeli, bilgili, duyarlı, anlayışlı ve sabırlı bir öğretmen olmasına dikkat edilmelidir.
- Öncelikle sınıfınızda Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) olduğunu düşündüğünüz çocuk varsa mutlaka aile ile iletişime geçip çocuk psikiyatrisine ve ilgili kurumlara havale edin, gerekiyorsa ilaç tedavisinden yararlanmasını sağlayın.
- Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) olan çocuğu tanıyıp yardım edebilmeniz için aile ile işbirliği yapın. Sizin yardımınız olmadan ailenin çocuklarına yardımcı olma şansı daha azdır.
- Çocuğun davranışlarından dolayı aileyi suçlamayın ailenin de oldukça zor durumda ve çaresiz olduğunu unutmayın. Bu konuda okul idaresi ve ilgili kişileri bilgilendirin.
- Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) olan çocuğu yaramaz ve şımarık çocuk olarak görüp değerlendirmeyin etiketlemeyin olumsuz söz ve davranışlardan kaçırın. Bu tür olumsuz tutum ve davranışlar çocuğun kendini olumsuz olarak görüp değerlendirmesine neden olur. Bu durum çocuğun kişiliği ve uyumu açısından oldukça zararlıdır, sakıncalı sonuçlar doğar.
- Sınıf düzenini bozan aşırı hareketli ve dürtüsel davranışlarını kasıtlı olarak yapılmış davranışlar olarak değerlendirmeyin. Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) olan çocuğa, kendi elinde olmayan kontrolsüz davranışları nedeniyle kişiliğini zedeleyici söz ve davranışlardan, cezalardan uzak durun.
- Çocuğun okulu sevmesini sağlayın. Okulu sevmesi onun davranış sorunlarının giderilmesi ve başarısı için oldukça önemlidir.
- Dikkatleri kolayca dağıldığı için size yakın bir yerde ön sıralarda ve ona örnek olabilecek bir arkadaşının yanında oturmasını sağlayın. Bu şekilde dikkatini toplama ve çocuğu kontrol edebilme şansınız daha da artacaktır.
- Dikkat süreleri uzun sürmediği için dikkatinin ne kadar sürdüğüne dikkat edin ve yapabileceği etkinlikleri uygun parçalara ayırın.
- Verilen sorumlulukları ve etkinlikleri yerine getirebilmesi için belirli aralıklarla göz göze gelip omzuna dokunun uyarılar verin.
- Ev ödevlerini azaltın. Özellikle yazı yazmak bu çocuklar için çok sıkıntılı bir iştir. Uzun yazılar vermekten kaçının.
- Verdiğiniz yönerge ve sözlü ifadelerde açık ve net bir dil kullanın. Söylediğinizin öğrenci tarafından anlaşıldığından emin olun.
- Olumsuz davranışları görmezlikten gelin. Olumlu davranışlarında ve kendini kontrol edebildiği durumlarda övün, takdir edin ve ödüllendirin.
- Uygun olmayan olumsuz davranışları nedeniyle azarlamayın, cezalandırmayın. Bazen onu kırmadan kınayabilirsiniz.
- Davranışlarından dolayı ceza olarak sınıftan dışarı çıkarmayın, dikkatleri çabuk dağılıp derste sıkıldıklarından dersten dışarı çıkarılmak onlar için ödül olur.
- Öfkelendiği, davranışlarını denetleyemediği durumlarda yumuşak bir şekilde yatıştırmaya çalışın, onunla konuşarak ortamdan uzaklaşmasını sağlayın, ellerini tutup gözlerine bakın, başını okşayın, vb. davranışlarda bulunun.
- İlgisini çeken, hoşuna giden sorumluluklar verin. Sorumluluklarını yerine getirdiğinde övün, ödüllendirin.
- Sınıf ortamında güzel ve olumlu yaşantılar geçirmesini sağlayarak ona iyi çocuk olma şansını verin.
- Aşırı hareketliliği nedeniyle verilen görevleri, yaptığı işleri acele, özensiz ve yetersiz yapmışsa tekrar kontrol etmesini isteyin, hatalarını düzeltme fırsatı verin.
- Uzun süre bir yerde oturmak onlar için çok zor olduğundan yaptığı işte ara vermesi için fırsat tanıyın.
-Aşırı hareketliliğini olumlu ve uygun bir şekilde kullanmasını öğretin.
-Sosyal uyumunu kolaylaştırmak amacıyla ona güven verin ve cesaretlendirin. Kendisini kontrol edebileceğine ve başarılı olabileceğine inanmasını sağlayın. Yaşıtlarıyla beraberken özel sorumluluklar verip yaşıtları tarafından olumlu değerlendirilmesini sağlayın.
-Çocukla ilgili bilgilerinizi ve gözlemlerinizi aileyle ve psikiyatrist ile paylaşın.
-Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) olan çocuklar aşırı hareketli ve dürtüsel davranışları nedeniyle olumsuz olarak değerlendirilmekte olumlu yanları olabileceği göz ardı edilmektedir.
-Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) olan çocuklar kuralların açık ve sınırların belli olduğu durumlarda, kendilerine yapılan uygun yardımla, kendine güvenli, gerektiğinde kendini kontrol edebilen başarılı ve üretken bireyler olabilirler.
Önemli olan bu çocuklara doktor, aile, öğretmen işbirliği ile uygun eğitimi, tedaviyi ve yardımı verebilmektir.
- Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (D.E.H.B.) olan çocuklar diğer bireylere göre daha enerjiktir, yaratıcıdır, sıcak kanlı ve cana yakındır, hoşgörülüdür, esnektir, katı kuralları yoktur, iyi bir espri yeteneğine sahiptir, kolaylıkla risk alabilir, insanlara kolaylıkla güvenebilirler.
Bu olumlu özellikleri; olumsuz davranışları ortadan kaldırıldığında ve kendi yapılarına uygun meslekleri seçtiklerinde oldukça başarılı, verimli bir hayat sürmelerini sağlayabilmektedir.
AİLE İÇİN ÖNERİLER
Tüm insanlar için çevrelerinden ilgi ve sevgi görmek son derece önemlidir.Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu(DEHB ) olan çocuklar ise yapıları gereği ilgi ve sevgiye çok daha fazla ihtiyaç duyarlar.İlgi gösterme; çocuğa hoş sözler söyleme, sevme, saçını okşama, kucaklama, sırtını sıvazlama ve ödüllendirme şeklinde olmalıdır.
Çocuğunuza olan davranışlarınızın tamamını gözden geçirin: şu ana kadar ona nasıl davrandığınızın değerlendirmesini yapın. DEHB olan çocukla yaşamak ve onu kontrol etmek anne-baba için oldukça güçtür. DEHB olan çocuğumuzun elinde olmayan nedenlerle bu sorunu yaşadığını bilin ve onu anlamaya çalışın.
Çocuğunuza özel zaman ayırın: Anne-baba olarak çocuğunuza her gün mutlaka düzenli olarak özel zaman ayırın. 20-30 dk.lık bir etkinlik ya da oyun seçilmelidir. Oyunun kuralları çocukta olmalı, ana-baba kural koymaktan, emir vermekten ve eleştirmekten kaçınmalıdır. Hatta hile yapmasına bile izin verilebilir.Amaç ona bir şeyler öğretmek değil, onunla güzel zaman geçirerek, onunla olumlu bir iletişim kurmaktır. Çocuğunuz etkinlik süresince olumsuz davranışlarda bulunursa görmezlikten gelip başka şeylerle ilgilenin.Olumsuz davranışları sürdürürse oyun zamanımız sona erecek şeklinde uyarın, uyumsuz davranışlar devam ederse oyunu sonlandırın. Çocuğunuz oyuna devam etmek isterse yarın daha keyifli bir şekilde oyuna, etkinliğe devam ederiz deyip etkinliği sonlandırın.
Özel Zaman Uygulamasıyla:
- Çocuğun ihmal edilmesi engellenmiş olur.
- Çocuk kendi hoşlandığı, ilgi duyduğu şeylerin anne-babası tarafından da ilgi gördüğünü, beğenildiğini fark eder.
-Kötü, yaramaz da, tembel de olsam seviliyorum, ilgileniliyorum duygusunu tadar.
-Benlik saygısında azalmanın önüne geçilmiş olunur.
- Onu, olumlu davranışlarından dolayı övün, takdir edin ve bazı zamanlar küçük ödüller verin. Sizden olumlu sözler duyunca kendisine güven duygusu artacaktır.
- Daha sık geri bildirimde bulunun ve davranışının sonuçlarını yansıtın. Çocuğunuzun ev ve okul davranışıyla ilgili hedeflere yönelik çalışması için birkaç dakikada bir, onu ödüllendirecek bir şeyler bulmalısınız. Ödüllendirmeyi kendinize hatırlatmak üzere evin çeşitli yerlerine gülen çıkartmalar vb. asabilirsiniz.
- Etkili yönergeler verin. Cümleler anlaşılır ve ciddi olmalı, yalvarma ve kızma şeklinde olmamalıdır. Zaman iyi ayarlanmalıdır. İsteklerinizi kısa, net ve anlaşılır ifadelerle belirtin. Her defasında bir tek istekte bulunun. Aynı anda birden fazla istekte bulunmayın. Bu şekilde çocuğun kafasının karışmasını ve dikkatinin daha fazla dağılmasını önlemiş olursunuz. İstekte bulunurken göz teması kurun ve sizi anladığından emin olun, hatta söylediklerinizi tekrar etmesini isteyin.
- DEHB (Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu) olan çocuklar unutkan olabildiklerinden isteğinizi tekrarlatarak sizi anladığından emin olun. Çöp dökmek gibi her gün yapılması gereken görevler için “görev kartı” hazırlayıp evin görünür yerine asmanız yaralı olacaktır.
- Yalnız başına bir şeyler yapabilmeniz ve sizi rahatsız etmesini önleyebilmeniz için belirli komutlar verin. Bir işe başlamadan önce çocuğunuza iki mesaj verin: “ben meşgulken, sen ....yapabilirsin”“beni oyalama ve rahatsız etme.”
İşinize başladıktan kısa bir süre sonra çocuğunuzun yanına giderek,olumlu davrandığı için ona güzel sözler söyleyin ve devam etmesini isteyin. Böylece kendi başına oyun oynamasını sağlamış olursunuz.
Puan sistemi uygulayın:
Yapılması gereken iş Puanı
Yatağını düzeltmek 3
Dişlerini fırçalamak 2
Kendi kendine giyinmek 4
.................. ...
.................. ...
Okulda olumlu davranışlara 10
Bunların dışında olumlu hal ve tavırlar sergilemeye ikramiye puan
Ödül Puanı
Televizyon izleme 30 dk. 8
Dışarıda oyun oynama 30 dk. 10
Sevdiği yemeğin yapılması 15
Hafta sonu döner yemek 50
................................... ...
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu olan çocuklar için ödül almak ya da belirlenen hedeflere ulaşmak çok önemlidir.
Toplanan puanların sonunda istenilen istenilen şeyleri ödül olarak koyun.
-Ceza Zamanı Uygulaması: Çocuğunuza uyması gereken kurallara uymadığı zaman ceza vereceğinizi anlatın. Bu uygulamaya başlarken ilk hafta için bir veya iki olumsuz davranışı belirleyip, sadece bu davranışları cezalandırın. Ceza zamanı geçirilmesi salonda duvara dönük bir sandalyede olabilir. Banyo, karanlık odalar ceza yeri olarak seçilmemelidir. Süre 5-20 dk arasında değişir. Ceza zamanında konuşmaktan kaçının ve tartışmayın. Kurallara uymaz kalkarsa kazandığı puandan bir kısmını geri alın. Sürenin sonunda yaptığı ilk olumlu davranışı ödüllendirin, cezayı konuşmaktan kaçının.
- DEHB ’li çocuklar o kadar fazla başarısızlık ve olumsuzluk yaşarlar ki, sizin her türlü olumlu tepkinize ihtiyaçları vardır...yapışına hayran kaldım, harikasın, çok güzel vb. ifadelerle kendini olumlu ve iyi hissetmesini sağlayın.
- Ev içerisinde zaman zaman hareket imkanı sağlayan uygun aktivitelere yönlendirin.Basit düzeyde fiziksel egzersizler yaptırın. Bir arkadaşı ile birlikte çalışması için ortam hazırlayın.
- Tutarlı olun. Zaman içinde çocuğunuzdan beklentileriniz konusunda, iyi veya uygunsuz davranışlara yanıt verme konusunda tutarlı olmayı başarmalısınız. Önceleri çocuk tam olarak istenilen yanıtı vermese de, tutarlı olmayı sürdürdüğünüz takdirde, bir iki hafta içinde değişimlerin başladığını göreceksiniz.
- Çocuğun neler öğrendiğini sık sık kontrol edin. Bu kontroller sonucu çalışmaya devam eder, kendilerinden neler beklediğini bilir, hedeflerine ulaşıp ulaşmadıklarını gözlemleyebilir ve cesaretlenirler. Daha sistemli ve planlı hareket ederler, dikkatlerini daha kolay toplayabilirler.
- Problemleri önceden fark edin ve önlem alın. Çocuğunuz için sıkıntılı olabilecek zamanları tahmin ederek, uygun olmayan davranışı engelleyebilirsiniz. Örneğin, birinci sınıftaki çocuğunuzun okula gidince koridorda koşup paltosunu yerlere attığını biliyorsanız,binaya girmeden önce durup, izlemekte güçlük çektiği kuralları gözden geçirmesini sağlayın. Örneğin, kendi kendine“koridorda yürümeyi ve paltomu asmayı unutmayacağım” desin.
- DEHB olan bireylerin dikkatleri çok çabuk dağıldığı için çalışma ortamı çok dikkatli düzenlenmelidir.(afiş, poster, oyuncak v.b materyaller olmamalıdır.) Çalışma odası dağınık olmamalı, aydınlık, havalandırılmış olmalı. Çalışma masası sadece çalışma amacıyla kullanılmalıdır. Oyun ve etkinlikler başka yerde yapılmalıdır. Çalışma masasında çalışılan konu ile ilgili araçlar olmalı başka hiçbir şey olmamalıdır. Çalışma odası sessiz olmalı, televizyon, radyo gibi araçlar bulunmamalıdır. Bazen çalışmaya engel olmuyorsa hafif düzeyde müzik bulunmalıdır. Görev ve sorumluluklarda kendisi için belirli bir sistem ve alışkanlık kazanmasıdır.
- DEHB olan çocukların sık sık hayal dünyasına dalmalarına engel olmak için ellerinden kalemle çalışmaları, notlar olmalı ve renkli kalemler kullanmaları dikkatlerini toplamada ,etkili olabilir.
- Çocuğunuzun uyku düzenine dikkat edin. Uykusuzluk dikkatin toplanmasını güçleştiren en önemli etkenlerdendir. DEHB olan bireylerde uyku sorunlarına çok sık rastlanır. Gerekirse bunun için psikiyatristen yardım isteyin.
- Çocuğunuza doğru bir şekilde yaklaşabilmek ve yardım edebilmek için onu her yönüyle çok iyi tanımalısınız. İlgileri, yetenekleri, kapasiteleri, yetersizlikleri, duygusal özellikleri v.b yönleriyle tanımak ona yardımcı olmanın ön koşuludur.
Başkalarına bağımlı değil, tek başına ayakta durabilen, yaşına özgü sorumluklar alabilen, kendine güven duyan bir kişi olabilmesini sağlamalısınız
ÖĞRETMENLER İÇİN ÖNERİLER
- Hiperaktif çocuk sanıldığının aksine, çevresinde kendisine yönelik her türlü davranışın hemen farkına varır ve hemen tepki verirler. Siz çoğunlukla çevresinde olan bitenlerden habersiz olduklarını sanırsınız ama bazen akranlarından daha çok olan bitenlerin farkındadırlar. Dolayısıyla onları gerçek anlamda yüreğinizle hissederek sevdiğiniz zaman, o da, sizi hemen en az sizin kadar sevecektir. Eğer korku, acıma ya da zorunluluktan dolayı “severseniz” bunu hemen anlayacak ve sizden daha dürüst davranıp sizi sevmeyecektir. Severseniz işiniz o kadar kolaylaşacak ki, artık çocuk sorun olmaktan çıkacaktır. Sevmezseniz ya da çaresiz olarak“severseniz” inanın sorun daha fazla büyüyecek ve “ne yaparsam yapayım olmuyor” noktasına gelecektir.
- Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu olan çocuklar, erken tanı konulup tedavi edilmediğinde kapasitelerinin altında okul başarısı gösterir ve davranış sorunları nedeniyle okul yönetimi tarafından cezalandırılırlar. Bu nedenle okul ortamı DEHB olan çocuklar için çok önemlidir. Bu yüzden yapılacak ilk iş uygun okulu seçmektir. Özellikle oturmuş, iyi işleyen bir kural ve disiplin sistemi olan okullar tercih edilmelidir.
-Bu çocukların kalabalık sınıflarda ders yapabilmesi daha güçtür. Bu nedenle aile okul seçiminde bu özellikleri de aramalı, istekli, ilgili ve tecrübeli öğretmenin yanı sıra mevcudu az olan sınıflarda okuması sağlanmalıdır. Ayrıca okulların rehberlik ve psikolojik danışma servislerinin olasına dikkat edilmelidir.
-Sınıfınızda DEHB olduğunu düşündüğünüz çocuk varsa mutlaka aile ile iletişime geçip çocuk psikiyatrisine ve ilgili kurumlara havale edip, gerekiyorsa ilaç tedavisinden yaralanmasını sağlayın.
-DEHB olan çocuğu tanıyıp yardım edebilmemiz için aile ile işbirliği yapın. Sizin yardımınız olmadan ailenin çocuklarına yardımcı olma şansı daha azdır.
-Sınıf içinde öğretmenin sürekli temas kurabileceği ve dikkatini dağıtmayı engelleyecek bir yerde yani en ön ve pencereden uzak bir yerde oturtun.
-Yanına daha sakin, davranışlarıyla örnek olabilecek, liderlik özelliği olan bir arkadaşını oturtun.
-DEHB olan çocuğu yaramaz ve şımarık çocuk olarak görüp değerlendirmeyin, etiketlemeyin. Olumsuz söz ve davranışlardan kaçının. Bu tür olumsuz tutum ve davranışlar çocuğun kendini olumsuz olarak görüp değerlendirmesine neden olur. Bu durum çocuğun kişiliği ve uyumu açısında oldukça zararlıdır, sakıncalı sonuçlar doğurur.
-Ders süresi içinde zaman zaman hareket imkanı sağlayan uygun aktivitelere yönlendirin.(tahtayı sil, kağıdı çöpe at, kitabı getir...) Tüm sınıfın katıldığı basit,fiziksel egzersizler yaptırılabilir.( baş sallama, omuz silkme, el bileklerini çevirme..)
-Bazen kendi kendine konuşması, bazı sesler çıkarması, ayak sallaması sizi şaşırtmasın. O birkaç şeyi bir arada yapabilir. Sizi dinlerken eli, ayağı başka bir şeyle uğraşabilir. Bunu yadırgayıp durdurmaya çalışmayın.
-Ders anlatırken omzuna dokunun, saçını okşayın. O daha çok görsel ve dokunsal uğraşılardan etkilenir ve öğrenir. Sürekli göz göze gelmeye çalışın. Böylece onu daldığı alemden geri getirebilirsiniz.
- Sınıfta şakacı ve alışılmışın dışında neşeli biri olun. Dersi esprilerle süslemek,görsel, işitsel malzemelerle zenginleştirmek işinizi kolaylaştıracaktır.
-Uzun yazılı ödev vermeyin. Bu durum onu yıldırır ve çaresiz bırakır. Bu yüzden ödevlerini ayrı verin.
-Bu çocukların eğitiminde ödev ve ders yaparken , ara verilmesi en iyi performansa ulaşmalarını sağlar. Bu nedenle uzun süreli ödevlerde sık sık ara vermesini sağlayın. Çalışma süresi çocuktan çocuğa değişir. En iyi zamanlama çocuğun sıkılmaya başladığı anda verilen aradır.
-Küçükte olsa başarılarını sınıf içinde onurlandırın. Övün, cesaret verin, onaylayın, umutlandırın. (...yapışına hayran kaldım, sana güveniyorum, senin düşüncen benim için önemli ...) O kadar başarısızlık yaşarlar ki vereceğiniz her türlü olumlu tepkiye ihtiyaçları vardır.
-Tahtadakileri yazmak uzun süre alabilir, ek süre verin. Ödevlerini tam alıp almadığını kontrol edin. Böylece bu çocukların en büyük özelliklerinden biri olan ERTELEME’nin önünü alabilirsiniz. Yazılarını sınıfla birlikte bitirmesini beklemeyin. Yazdığı kadarıyla taktir edip, cesaretlendirin. Az da olsa harcadığı çabayı görün.
-Mutlaka ödevlerini kontrol edin. Yapmamışsa nedenlerini araştırır ve o nedenleri gidermeye çalışırsanız, ona yol göstermiş ve motive etmiş olursunuz.
-Başarılı olduğu alanlarda ön plana çıkarın, böylece kendine güven duygusu artacağı gibi olumlu davranışlarını geliştirme yoluna gidecektir.
-İlgisini çeken ve hoşuna giden sorumluluklar verin. Sorumluluklarını yerine getirdiğinde övün ödüllendirin.
-Sık sık grup çalışması yaptırın. Bu yolla gruba kabul edilmesinin keyfini yaşayacak. Motivasyonu artacak ve kurallı yaşamayı, kurallara uyum sağlamayı öğrenecektir.
-Özellikle dikkatinin dağıldığını hissettiğiniz zaman ona yanıt verebileceğine emin olduğunuz soruları sormalı ve sırasına yakın yerlerde bulunarak ders anlatmaya çalışılmalıdır.
-Büyük projeleri, küçük ve bitirilmesi kolay parçalar bölün. Bu kural çocukların öğrenmelerindeki en hayati kuraldır. Büyük projeler öğrencileri hemen yıldırır ve “Ben bunu bitirmeyi asla başaramam “demelerine neden olur. Bu durum öfke nöbetlerini ve yenilgiyi baştan kabullenmek duygularının yerleşmesine neden olur.
-Her türlü talimatlar, basit, yalın, somut ve kesin bir şekilde verin. Sık sık geri bildirimde bulunmalıdır. Eyleme geçmeden önce durması, düşünmesi sonra uygulamaya geçmesini söyleyin.
-Çocuğun iyi niyetli olarak yaptığı her çabayı : Eğer olumlu sonuçları olmuşsa destekleyin, olumsuz sonuçları olmuşsa görün ve iyi niyetinden yaptığını bildiğinizi söyleyin.
-Aşırı hareketliliğini olumlu ve uygun bir şekilde kullanmasını öğretin. Yoğun hareket gerektiren yüzme, futbol, basketbol, folklor gibi sosyal, sportif yada kültürel etkinliklere katılımı sağlanmalıdır.
-Kendi başlarına iç dünyalarını düzenleyemedikleri için dış dünyalarını başkaları tarafından düzenlenmiş olmasını isterler. Onların yönlendirilmeye, sınırlar konulmasına ve düzene ihtiyaçları vardır
-Sınıf ortamı rahat ve kurallar açısından gevşek değil, katı ve sıkıcı olmayan ancak kesin sınırları çizilmiş kuralları olmalıdır.
-Kuralları yazın ve her dakika göz önünde olacağı bir yere asın. Çocuklar kendilerinden ne beklendiğinden emin olduklarında, çevresindeki kişilere daha fazla güven duyacaklardır.
-İçinde var olan enerjinin iyi şekilde değerlendirilmesinin yolu harekete açık ve geniş alana özgü oyunlarıdır. Bu nedenle oyunun ve teneffüsün kaldırılması yada kısaltılması gibi uygulamalar yanlıştır. Tam aksine oyun yada teneffüs gibi uygulamalardan daha çok yararlandırılması sağlandırılmalıdır. Hatta çocuğun sınıf içinde ciddi anlamda sorun yarattığı görüldüğünde hemen sınıf dışı bir kısa görev verme yada bahçede koşarak tek başına tur atmasına izin verme gibi uygulamalara gidilmelidir.
-Sınavlar dikkatinin dağınıklığı göz önüne alınarak yapılmalı ve çok sıkıldığı hissedildiği zaman, ara verilerek sınava devam edilmelidir. Ayrıca sözlü sınavlarda daha başarılı olduğu gerçeği unutulmamalıdır. Sınav değerlendirmesi yaparken dikkatinin dağınıklığı da göz önüne alınmalıdır.
-Çocuğun derste olmadığı bir zamanda diğer öğrencilere açıklama yapılmalıdır. Bu açıklamada çocukla ilgili olarak zaman zaman dikkatini toplamakta güçlük çektiği, ancak iyi, yardım sever ve iyi niyetli olduğu kendilerinin de onu aralarına alarak yardım etmeleri gerektiği vurgulanmalıdır.
-Bu çocuk için önlem alınırken kıskanılacağı olasılığı düşünülerek, mümkün olduğu kadar diğer çocukların dikkatini çekecek aşırılıklardan kaçınılmalıdır
-Fazla heyecan oluşturmaktan kaçının. Unutmayınız ki bu çocuklar kaynamakta olan süt tenceresine benzerler, kaşla göz arasında taşarlar. Ateşi hemen söndürebilmek için sütten gözünüzü ayırmamak gerekir.
-Öğretirken konu başlıklarını kullanın, ana fikir çıkarmayı öğretin. Bu yöntem, çocuğa öğrenmeyi başardığı bilgilerin gerekli olduğu duygusunu da aşılayacaktır. Çünkü genellikle öğrendiklerini gereksiz , hiç kullanılmayacak olarak düşünürler.
-Ödül, özellikle puanlara dayalı motivasyonu arttırır. Bu nedenle olumlu davranışları ile ilgili başarılarını yıldız yada değişik grafiklerle göstermek her zaman yararlı sonuçlar doğuracaktır.
-Çocukların kendilerini değerlendirmeleri için onlara yardımcı olun. Çoğu zaman nasıl davrandıklarının farkında değildirler. Onlara bu bilgiyi yapıcı bir tavırla aktarın.(Şimdi ne yaptığının farkında mısın ? Bunu başka bir şekilde söyleyeceğini biliyor musun? Sen öyle davrandığında, arkadaşını neden üzüldüğünü biliyor musun ?)
-Eğer çocuk sosyal işaretlerden- zamanlama, ses tonu, vücut dili... anlamıyorsa , bunları ona öğretmelisiniz. (Konuşmadan önce, arkadaşını dinleme, konuşurken karşıdakinin gözlerine bakma ...) Bu beceriler çocuklarda doğuştan olmaz ama öğretile bilir veya yönlendirebilir.
-Öğrendiklerini daha sonra hatırlayabilmek için küçük notlar yazmalarını önerin. Bu yöntem söylenenlerin daha dikkatli dinlemelerine neden olur. Ödev defteri tutturun.Bu defter aile ile iletişiminizi sağlayacaktır.
Yukarıda olabildiğince açık, yalın ve uygulaması olası önerileri sınıfınızda uygulamayı başardığımız zaman, gerçek anlamda sorun yumağı haline gelebilecek durumun henüz sorunlaşmadan önünü almak mümkün olabilecektir.
Rehberlik Araştırma Merkezlerine ulaşan hiperaktif öğrencilerle ilgili yapılan çalışmalarda eğer öğretmen doğruları yakalayabilmişse sınıf içinde ciddi anlamda herhangi bir sorun yaşanmamakta ve çocuğun gelecekte çok farklı ve başarılı bir öğrenci olması avantajını da beraberinde getirdiği görülmektedir.
Her şey , sevmek ve yardıma hazır olmakla başlar. Gerçek anlamda sevmeyi ve yardım almayı başardığınız zaman bunların eğitiminin çokta zor olmadığını göreceksiniz. Kim bilir belki de ileride insanlığa çok büyük bir “armağan “hediye etmenin haklı gururunu hayatınız boyunca taşıyacaksınız. Çünkü bu çocuklar da sizi sevmişlerse bir gün nerede olursanız olun sizi bulacak ve haklı gururunuzu yüzünüze haykıracaklardır.
çııÖÖçşDİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU
a. Amaçlar:
1. Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB) nun tanımlanması ve öneminin açıklanması,
2. DEHB’nun epidemiyolojisinin açıklanması,
3. DEHB’nun etiyolojisinin açıklanması,
4. DEHB için risk etmenlerinin açıklanması,
5. DEHB’nun klinik belirtilerinin açıklanması,
6. DEHB tanısının nasıl konulduğunun açıklanması,
7. DEHB’nun başka bozukluklardan ayırt edilmesinin açıklanması,
8. DEHB’na eşlik eden diğer psikiyatrik bozuklukların belirtilmesi,
9. DEHB’nun tedavisinin açıklanması,
10. DEHB’nun prognozunun açıklanması.
b. Hedef Davranışlar:
1. DEHB’nu genel olarak tanımlar ve önemini vurgular,
2. DEHB’nun yaygınlığını belirtir,
3. DEHB’nun etiyolojisindeki etmenleri açıklar,
4. DEHB için risk etmenlerini tanımlar,
5. DEHB’nun klinik belirtilerini tanımlar,
6. DEHB tanısının nasıl konulduğunun açıklar,
7. DEHB’nun ayırıcı tanısında nelere dikkat edilmesini açıklar,
8. Eşlik eden bozuklukları belirtir,
9. DEHB’nun tedavisinde sık kullanılan yöntemleri tanımlar,
10. DEHB’nun gidişini açıklar.
c. Konunun İşlenmesi İçin Gerekli Olan Süre: 45 Dakika
ç. Gerekli Araç, Gereç, Dokümanlar ve Hazırlıklar:
Tepegöz, slayt makinesi, yazı tahtası, yazı kalemi.
Öğrenciler konuyu okumuş ve araştırmış olarak derse katılır.
d. Emniyet: Ders esnasında cihazların kullanımına dikkat edilecektir.
e. Giriş Testi (5 Dakika)
1. DEHB ilgili neler biliyorsunuz?
2. DEHB ile ilgili örnekler veriniz.
f. Ders Konusunun Aşamaları (40 Dakika)
DEHB’nun Tanımı ve Önemi (Hedef No:1)
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) aşırı hareketlilik, kısa dikkat süresi ve ataklıkla (yetersiz dürtü kontrolü) karakterize bir bozukluktur. DEHB çocuk ve ergen ruh sağlığı ve hastalıkları bölümlerine yapılan başvuruların en sık nedenlerinden biridir. Okul öncesi çocuklukta başlayıp yetişkin yaşamda da değişik bulgularla seyredebilen süregen bir bozukluktur. Tedavi edilmediği takdirde, belirtileri çocuğun eğitim ve yaşantısının hemen her alanını olumsuz etkilemekte, yoğun ruhsal, sosyal ve okul sorunları ortaya çıkmaktadır.
Son 30 yıla kadar DEHB iyi tanımlanmamış, son üç dekadda bu konudaki bilimsel bildirilerde yoğun artış olmuştur. I. Dünya savaşında ensafalitis laterjika salgınından sonra, bir kısım çocuk ve ergenlerde aşırı hareketlilik, koordinasyon bozukluğu, öğrenme güçlüğü, dürtü denetim sorunları ve agresyonla karekterize postensefalitik davranışsal sendrom tanımlanmıştır. 1947 yılında Strauss ve arkadaşları aşırı hareketlilik, şaşkınlık, dürtüsellik, perseverasyon ve bilişsel yetersizliği olan çocuklarda sonradan gösterilemeyen beyin hasarı olduğunu belirtmişler ve bu durumu “Minimal Beyin Zedelenmesi Sendromu” olarak adlandırmışlardır. 1960’larda belirlenmiş nörolojik bozukluğu bulunmayan bu grup çocuk için “minimal beyin disfonksiyonu” tanımı kullanılmıştır.
İlk olarak 1970’de Amerikan Psikiyatrik Bozuklukları Tanı ve Sınıflandırması sistemi olan DSM-II’de (Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders) “hiperkinetik reaksiyon” tanısı yer almış. 1980’de DSM-III’de “dikkat eksikliği bozukluğu” terimi kullanılmış ve bunu hiperaktivite olan ve olmayan diye iki gruba ayırmıştır. 1987’de DSM-III-R’da “dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu” terimi kullanılmaya başlanmıştır. 1994’de DSM-IV’de DEHB “Dikkat Eksikliği ve Yıkıcı Davranış Bozuklukları” genel başlığı altında verilmektedir. Bu grup içinde Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu, Davranım Bozukluğu, Karşıt Olma-Karşı Gelme Bozukluğu ve Başka Türlü Adlandırılamayan Yıkıcı Davranış Bozukluğu bulunmaktadır. Bu üç temel bozukluk dışa vurum bozuklukları olarak da tanımlanabilmektedir. DSM-IV’e göre DEHB’nun üç tipi vardır: 1. Dikkat eksikliğinin belirgin olduğu tip, 2. Aşırı hareketlilik ve dürtüselliğin belirgin olduğu tip, 3. Kombine tip .
Epidemiyoloji (Hedef No:2)
DEHB, okul yaşı çocuklarının yaklaşık %3-5’inde gözlenir. Sıklık konusunda ergen ve erişkinlerdeki bilgilerin sınırlı olduğu belirtilmektedir. Erkeklerde sıklığı kızlardan fazla olup, erkek/kız oranı 3-5/1 arasında bildirilmektedir. Kızlarda DEHB’nun daha çok dikkatsizlik ve bilişsel zorluklarla seyretmesi, ataklık ve saldırgan davranış sorunlarının daha az olması nedeniyle, gözden kaçtığı ya da önemsenmediği düşünülmektedir. Erkeklerin saldırganlık, ataklık ve davranım bozukluklarını daha sık göstermeleri nedeniyle polikliniklere getirilmeleri daha sık ve erkendir.
Başlangıcı genellikle 3 yaş dolaylarında olmakla birlikte, tanı koymak için eğitim ve öğrenim için gerekli olan dikkat süresi ve yoğunlaşmanın beklendiği ilkokul yılları en uygun zamandır.
Etiyoloji (Hedef No:3)
DEHB nedeni bilinmeyen heterojen bir bozukluktur. Frajil-X, fetal alkol sendromu, çok düşük doğum ağırlığı ve daha seyrek olarak da genetik kökenli tiroid bozuklukları gibi durumlar DEHB belirtileri gösterirler. Ancak böylesi olgular tüm DEHB olan çocukların çok küçük bir bölümünü oluşturmaktadır. Konu ile ilgili araştırmalarda bazı olası sebepler ileri sürülmektedir:
a. Genetik nedenler
b. Beyin hasarı
c. Nörotransmitterler
d. Gıda-katkı maddeleri ve toksik maddeler
e. Psikososyal etkenler
a. Genetik Nedenler:
Genetik ilişki ile veriler ilk defa bu çocukların yakınları ile yapılan çalışmalardan elde edilmiştir. DEHB olan çocukların birinci derecede akrabalarında bu bozukluğa 4-5 kat daha sık rastlanmaktadır. Özellikle birinci ve ikinci derece akrabalar ile yapılan aile çalışmaları hiperaktif çocukların ailelerinde antisosyal kişilik bozukluğu, histeri, alkolizm ve madde kullanımının daha sık olduğunu ortaya koymaktadır.
DEHB’nun genetik yönle ilişkisi hakkındaki çoğu anlamlı veriler ikiz çalışmalarından elde edilmiştir. Monozigot ikizlerde dizigotlara göre daha fazla eş hastalanma (konkordans) nın olması ya da hiperaktif çocukların kardeşlerinde genel topluma göre iki kat fazla riskin olması genetik kanıtlar olarak ileri sürülmüştür. Genetik geçişin monozigot ikizlerde %51, dizigot ikizlerde %33 kadar olduğu bilinmektedir. Evlat edinme çalışmaları da ailesel geçişi desteklemektedir.
Bu noktada bulunmuş belirli bir gen yoktur, fakat araştırmalar sürmektedir. Genetik geçiş şeklinin önceden ileri sürüldüğü gibi çok genli değil tek genli olduğu düşünülmektedir. Birçok çalışmada prefrontal korteks ve bazal ganglionlar üzerinde etkili olan birkaç gendeki mutasyonun DEHB’na yol açtığı ileri sürülmektedir. Bazı çalışmalarda dopamin reseptörlerini ve taşıyıcılarını kodlayan genlere işaret edilmektedir. Bu genler prefrontal bölge ve bazal ganglionlarda çok etkindir. Dopamin reseptör genlerindeki mutasyonlar sonucunda dopamin reseptörleri dopamine daha az duyarlı hale getirmektedir. Tersi olarak dopamin taşıyıcı genlerin mutasyonu sonucunda; az taşıyıcı salgılanmaktadır. DEHB olan çocuklar olmayanlara oranla daha sık olasılıkla dopamin taşıyıcı gen DAT1’de özellikle bir varyasyona sahiptirler. Benzer olarak dopamin reseptör gen D4‘deki bir varyantın DEHB olan çocuklarda daha yaygın olduğu bulunmuştur.
DEHB ve Tourette bozukluğu olan çocuklar ve aileleri ile yapılan bir çalışmada genetik geçişin serotonin metabolizmasıyla ilgili gen ile yarı resesif yarı dominant olarak gerçekleşebileceği ileri sürülmüştür.
b. Beyin Hasarı:
Hastalık tanımlandığından beri bu çocuklarda perinatal dönemde gizli ya da açık minimal derecede santral sistemi hasarı olduğu belirtilmektedir. Bu hasara yol açan toksik, metabolik, mekanik ve dolaşımla ilgili nedenler olabileceği gibi, erken bebeklik döneminde SSS’ni etkileyen enfeksiyonlar da söz konusu olabilir. Prematüre doğum oranın da sık olduğu ve prenatal dönemde gelişmekte olan sinir sistemine fiziksel hasarın bulunduğu bildirilmiştir. Silik nörolojik belirtiler ve birlikte bazı öğrenme bozukluklarının olması, özgün olmayan EEG bozukluklarının ve epilepsinin gelişme olasılığının normalden daha fazla olması beyin hasarını kanıtlar niteliktedir.
Nörofizyoloji ve Beyin Görüntüleme Çalışmaları:
Çocukların önemli bir bölümünde SSS’ de yapısal hasara ilişkin bir belirti yoktur. Geçen 10 yılda yapılan görüntüleme çalışmalarında DEHB olan bireylerin beyin bölgelerinin işlevsel bozukluğu olabileceğine işaret eden bulgular elde edilmiştir. Bu çalışmalarda prefrontal korteks, beyincik ve beyinin derinindeki sinir hücre kümelerinin oluşturduğu bazal ganglionlardan en az ikisinin tutulduğu ileri sürülmektedir. Yapılan çalışmalarda sağ prefrontal korteks ve iki bazal ganglionun (nukleus kaudatus ve globus pallidum) DEHB olan çocuklarda normalden anlamlı derecede daha küçük olarak bulunmuştur. Başka bir çalışmada ise beyinciğin vermis bölgesi DEHB olan çocuklarda daha küçük bulunmuştur.
Bu bulgular DEHB’nda frontal lob gelişiminde ve işlevinde bir bozukluğun olabileceği kuramını desteklemektedir. DEHB’nda temel eksikliğin tepkilerin engellemesindeki zorluk olduğu, bunun da prefrontal korteksin dorsoleteral kısmının dışı ile ilişkili olabileceği bildirilmektedir. SPECT (Tek Foton Emisyon Tomografisi) çalışmalarında sitratumda bölgesel kan akımında azalma, duyu ve motor bölgelerinde ise artma görülmüştür. PET (Pozitron Emisyon Tomografisi) çalışmalarında DEHB olan çocukların frontal loblarında beyin kan akımında ve metabolik hızda azalmanın olduğu gözlenmiştir. Bozukluğun nörofizyolojik nedenleri ile ilgili olarak SSS’nin gelişiminde gecikme ya da aksamalar olabileceği üzerinde durulmaktadır. Ayrıca frontal lobun daha alt merkezleri baskılayıcı etkisinin bozulduğu ya da olmadığı ve retiküler aktive edici sistemin (RAS) dikkat merkezi üzerindeki etkisinin azalmasından söz edilmektedir.
Bu görüntüleme sonuçlarında dikkati çeken nokta; DEHB olan çocuklarda boyut olarak küçük olarak belirtilen bölgelerin çoğu dikkati düzenleyen alanlardır. Sağ prefrontal korteks, bir davranışın hazırlanmasında, ilgisiz uyaranların süzgeçten geçirilmesinde, kendinin ve zamanın farkında olmanın gelişmesinde rol oynar. Kaudat çekirdek ve globus pallidus kortekste oluşturulan daha dikkatli tasarımlara otomatik tepkiler oluşmasına engel olur ve korteksin çeşitli bölgeleri arasında nörolojik girdileri koordine eder. Vermis bölgesinin rolü tam olarak açık değildir. Ama ilk çalışmalarda motivasyonu düzenlemede rolü olabileceği ileri sürülmektedir.
Yürütücü İşlevler:
Sonuçta DEHB’nda merkezi eksiklikler sonucu davranışsal engellenmede ve self-kontrolde bozulmalar olmaktadır. Self-kontrol, bir olaya karşı başlangıç motor tepkileri (belki duygusal) engelleme (baskılama) veya geciktirme kapasitesidir. Self-kontrol herhangi bir görevdeki başarı için temeldir. Birçok çocuk büyüdükçe yürütücü işlevler diye adlandırılan mental aktiviteler kazanır. Bu işlevler amaçtan uzaklaşmayı önler, amaçları hatırlatır ve amaca ulaşmak için gereken aşamaları geçmeyi sağlar. Bir iş veya oyunda amacı başarmak için amacı belirleme yetisinin olması gerekir. Amaca ulaşmak için öngörülü olmak, duyguları denetlemek ve motivasyon esastır. Bir kişi düşünce ve dürtülerini kontrol edemedikçe bu işlevlerden hiçbirini başarılı bir şekilde yerine getiremez. Küçük yaşlarda yürütücü işlevler dışsal olarak kazanılmaktadır. Çocuk yapması gereken bir görevi hatırlarken veya problem çözerken kendi kendine sesli konuşabilir. Ancak büyüdükçe bu içselleşir, kişiye özgü hal alır ve bunun başkaları tarafından anlaşılması zorlaşır. DEHB olan çocuklarda bu yürütücü işlevlerin yerine getirilmesi için gerekli olan düzenlemeler eksiktir.
Yürütücü işlevler 4 mental etkinlik şeklinde gruplandırılır: bunlardan biri işleyen veya çalışan bellek (working memory) dir. Bu herhangi bir görev veya çalışma sırasında bilgileri zihinde tutmadır. Böylesine bir hatırlama zamanında ve amaca uygun davranış için çok önemlidir. Bunun sonucunda karmaşık ve yeni davranışlarından sonuç çıkarma, öngörü, hazırlık ve taklit sağlanır. DEHB olan çocuklarda bütün bunlar bozulmuştur.
Kendine yönelik konuşmanın (self–directed speech) içselleştirilmesi diğer bir yürütücü işlevdir. Altı yaş öncesinde çoğu çocuk bir görevi yerine getirirken veya bir problemi çözerken nasıl yapılacağını kendi kendine hatırlatmak için sesli konuşur. Örneğin, “Kitabımı nereye koydum?” “Oh, sıranın altına koymuştum”.gibi. İlköğretimin başlarında bu özel konuşma duyulmayacak şekilde mırıltı tarzındadır ve genellikle 10 yaşına kadar kaybolur. İçselleştirilmiş, kendine yönelik konuşma kişiye kendini yansıtmasını sağlar; kuralları ve yönergeleri takip edebilmek için, problem çözümünün bir formu olarak kendini sorgulamayı kullanarak ve önceki kuralları anlayarak sonuç çıkarılır. Yapılan bir çalışmada kendine yönelik konuşmanın içselleştirilmesinin DEHB olan çocuklarda geciktiği bildirilmiştir.
Üçüncü yürütücü mental işlev; duyguların kontrolü, motivasyon ve uyanıklık durumunu içermektedir. Son yürütücü işlev ise yeniden yapılandırma (reconstitution) dır. Gözlenen davranışın parçalara ayrılması ve yeni etkinliklerde bu parçaların bir araya getirilmesidir. Yeniden yapılandırma insanlara akıcılık, esneklik ve yaratıcılık sağlar. Böylece kişi gerekli bütünbasamakları aşarak amaca ulaşır. Yapılan çalışmalar DEHB olan çocukların diğer çocuklara oranla daha az yeniden yapılandırma yetisine sahip olduğuna işaret etmektedir.
Uyarılma düzeyini belirleyen çalışmalarda, örneğin galvanik deri uyarımları ya da uyarılmış potansiyel ile, bu çocukların uyarılma eşiğinin altındaki uyaranlara yanıt vermeye eğilimleri oldukları belirlenmiştir.
c. Nörotransmitterler:
Tedavide kullanılan ilaçların etkilerinden yola çıkarak nörotransmitterler de irdelenmektedir. En sık kullanılan ilaçlar olan amfetaminler hem dopamin hem de norepinefrini etkilediğinden her iki sistemde de işlev bozukluğu olabileceği ileri sürülmüştür. Çoğu çalışmalarda DEHB’nda dopamini ve olasılıkla norepinefrinin BOS’da düşük düzeyde dolaşımı ve reseptör duyarlılığı olduğu belirtilmektedir.
Dopamin beyinin özgün bölgelerinden salınır. Özellikle duygulanım ve davranışla ilgili diğer nöronların aktivitilerini inhibe (etkinliklerini baskılar) eder veya düzenler. Dopamin reseptörleri belli nöronların yüzeyinde yerl