Zamanı gelmesine rağmen yürüyemeyen veya konuşamayan çocuklar için Anadolu'nun birçok yöresinde ilginç inanış ve adetler bulunuyor
Kocaeli Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Işıl Altun, çocuğun bir buçuk yaşına geldikten sonra yürüyememesi veya konuşamamasının aileyi telaşlandırdığını söyledi.
Bu yüzden birçok yörede çocuğun yürümesi veya konuşması için birtakım inanışlarla ilginç yöntemlere başvurulduğunu kaydeden Altun, çocuğun yürümesi için en yaygın inanışın ''köstek kesme'' olduğunu dile getirdi. Altun, şunları söyledi:
''Bu adet gereği, çocuğun iki ayağı iple birbirine bağlanır ve sonra da bu bağ kesilir ve çocuğun yürüyeceğine inanılır. Genellikle cuma namazından çıkan birine köstek kestirilir.
Orta ve Karadeniz Bölgesi'nde köstek kesen kimsenin tez canlı ve atik olması tercih edilir.
Güney Anadolu'da yörüklerde, devenin çanından çocuğa su içirilir. Çocuğun iki ayağını birleştiren ipe ekmek dizilir ve bir köpeğin ekmeği yemesi sağlanır.
Tekirdağ'da çocuk kolay yürüsün diye cuma günleri koltuğu altından tutularak sallanır.
Sivas Diktaş, Divriği ve Küpeli'de ayağına kırmızı iplik bağlanan çocuğun önüne şeker ve üzüm konulur. İki delikanlı gelir biri çocuğun önündekileri alıp kaçar, öteki çocuğun ayağındaki ipi kestikten sonra arkadaşını kovalar.''
KONUŞAMAYAN ÇOCUK İÇİN
Yrd. Doç. Dr. Altun, konuşması geciken çocuklar için de Anadolu'nun birçok yerinde benzer inanışlar bulunduğunu bildirdi.
Kastamonu Taşköprü'de konuşamayan çocuğun Abdal Hasan Türbesi'ne, Sivas'ta ise Semmes Pir isimli Türklerin ve Hıristiyanların ziyaret ettiği bir yatıra götürüldüğünü anlatan Altun, şöyle devam etti:
''Urfa'da çocuklara Kurban Bayramı sırasında yedi inek memesi yedirilirse konuşacağına inanılır. Nevşehir'de ise dil altı denilen hastalık olduğu sanılarak çocuğun dilinin altı jiletlenmektedir.
Tekirdağ'da konuşamayan çocuklar için gün batınca türbenin damına fındık konur, fındık ertesi sabah ezanında çocuğa yedirilir.
Üç cuma selasında babasının eski ayakkabısıyla ağzına vurulur. Dil açılsın diye 7 kurban dili yedirilir.
Çorum'da konuşamayan çocuk dilaltının kesilmesi için Karaözler ocağına götürülür. Cuma sabahları müezzinin camiyi açtığı anahtar bir tas suya batırılır bu su çocuğa içirilir.
Sivas'ta dillenmeyen çocuk ziyarete götürülür ve ağzında anahtar bükülür. Şarkışla, Zara, Karalar'da dili dönmeyen çocuğun ağzına cuma günü kapı anahtarı konulur.
Kuşun içtiği tastan çocuğa su içirmek, dil altı muskası yazdırmak gibi inanışlar da bulunmaktadır.''
Kocaeli Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Işıl Altun, çocuğun bir buçuk yaşına geldikten sonra yürüyememesi veya konuşamamasının aileyi telaşlandırdığını söyledi.
Bu yüzden birçok yörede çocuğun yürümesi veya konuşması için birtakım inanışlarla ilginç yöntemlere başvurulduğunu kaydeden Altun, çocuğun yürümesi için en yaygın inanışın ''köstek kesme'' olduğunu dile getirdi. Altun, şunları söyledi:
''Bu adet gereği, çocuğun iki ayağı iple birbirine bağlanır ve sonra da bu bağ kesilir ve çocuğun yürüyeceğine inanılır. Genellikle cuma namazından çıkan birine köstek kestirilir.
Orta ve Karadeniz Bölgesi'nde köstek kesen kimsenin tez canlı ve atik olması tercih edilir.
Güney Anadolu'da yörüklerde, devenin çanından çocuğa su içirilir. Çocuğun iki ayağını birleştiren ipe ekmek dizilir ve bir köpeğin ekmeği yemesi sağlanır.
Tekirdağ'da çocuk kolay yürüsün diye cuma günleri koltuğu altından tutularak sallanır.
Sivas Diktaş, Divriği ve Küpeli'de ayağına kırmızı iplik bağlanan çocuğun önüne şeker ve üzüm konulur. İki delikanlı gelir biri çocuğun önündekileri alıp kaçar, öteki çocuğun ayağındaki ipi kestikten sonra arkadaşını kovalar.''
KONUŞAMAYAN ÇOCUK İÇİN
Yrd. Doç. Dr. Altun, konuşması geciken çocuklar için de Anadolu'nun birçok yerinde benzer inanışlar bulunduğunu bildirdi.
Kastamonu Taşköprü'de konuşamayan çocuğun Abdal Hasan Türbesi'ne, Sivas'ta ise Semmes Pir isimli Türklerin ve Hıristiyanların ziyaret ettiği bir yatıra götürüldüğünü anlatan Altun, şöyle devam etti:
''Urfa'da çocuklara Kurban Bayramı sırasında yedi inek memesi yedirilirse konuşacağına inanılır. Nevşehir'de ise dil altı denilen hastalık olduğu sanılarak çocuğun dilinin altı jiletlenmektedir.
Tekirdağ'da konuşamayan çocuklar için gün batınca türbenin damına fındık konur, fındık ertesi sabah ezanında çocuğa yedirilir.
Üç cuma selasında babasının eski ayakkabısıyla ağzına vurulur. Dil açılsın diye 7 kurban dili yedirilir.
Çorum'da konuşamayan çocuk dilaltının kesilmesi için Karaözler ocağına götürülür. Cuma sabahları müezzinin camiyi açtığı anahtar bir tas suya batırılır bu su çocuğa içirilir.
Sivas'ta dillenmeyen çocuk ziyarete götürülür ve ağzında anahtar bükülür. Şarkışla, Zara, Karalar'da dili dönmeyen çocuğun ağzına cuma günü kapı anahtarı konulur.
Kuşun içtiği tastan çocuğa su içirmek, dil altı muskası yazdırmak gibi inanışlar da bulunmaktadır.''