Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB)
Çocuklukta en sık rastlanan davranış bozukluklarından biridir.Gelişimsel olarak uygunsuz düzeylerde dikkatsizlik, aşırı hareketlilik ve düşünmeden hareket etme gibi özelliklerle karakterize kronik bir bozukluk olup, tahmini prevalansının %2-5 olduğu düşünülmekle birlikte çeşitli çalışmalarda bu oranlar %1.7-17.8 arasında değişmektedir.kadardır. Erkek çocuklarda kızlara nazaran daha fazla görülür (6E:1K) ve sıklıkla bebeklikten itibaren başlar. Bunların %60’ı bozukluğu belli ölçüde erişkinliğe de taşımaktadır. Genel olarak, 10-25 yaşları arsında semptomlar her 5 yılda bir yarı yarıya azalır. Belirgin hiperaktivite kaybolur ancak dikkatsizlik devam eder DEHB’nin nörolojik bir temeli olduğu gösterilmiştir. DEHAB’ın santral sinir sistemini temel aldığı düşünülmekle birlikte belirgin spesifik bir neden bulunamamıştır. DEHAB’ta komorbidite sıktır. Bu tanıyı alan çocukların %65’ine birden fazla psikiyatrik tanı konmuştur. Bu bozukluğun tanısının doğru konması son derece önemlidir
Tanı koydurucu kriterler:
A. 1 veya 2. özelliklerin mevcudiyeti: 1) Dikkatsizlik 2) Hiperaktivite ve düşünmeden davranma
B. Başlangıcının en geç 7 yaşa kadar olması
C. İki ya da daha fazla durumda semptomların mevcudiyeti (ör. evde ve okulda)
D. Rahatsızlık, klinik olarak anlamlı distrese veya sosyal, akademik ya da mesleki fonksiyonlarda bozulmaya neden olur
E. Yaygın bir gelişimsel yetersizlik, duygudurum bozukluğu, psikotik bozukluk, kaygı bozukluğu, veya kişilik bozukluğunun bir bölümü değildir
Diğer klinik özellikler: İrritabilite ve aksilik / Zayıf koordinasyon / Dağınıklık
Tanı :
Kusursuz/ güvenilir bir tanı testi yoktur Hangi çocukta DEHAB olduğunu anlamaya yönelik ayrı geçerli bir test yoktur. Tanı sadece, iyi yapılmış tanı koydurucu görüşme metotları ile konur
Psikometrik testler kullanılabilir
Ebeveynler ve öğretmenleri için anket formları
Değerlendirme açısından yapılması gerekenler arasında; çocuk ve aile ile görüşmeler, nörolojik muayene, görme ve duyma düzeylerinin saptanması, serum kurşun düzeyleri (yüksek riskli gruplarda), ve formal kognitif durumun saptanması bulunmaktadır. DEHB’u olan çocukların %25’inde beraberinde öğrenme güçlükleri de bulunur.
İdare
Çocuğun kendine olan güvenini koruyun
Aileye danışmanlık ve destek sağlayın
Öğretmenleri işin içine katın
Uygun bir konsültan hekime yönlendirin (ör. çocuk psikiyatristi)
Ebeveynleri bir destek grubuna yönlendirin
Hekim, işitme ve görme testleri de dahil olmak üzere tıbbi tetkikleri yapmalıdır. Kurşun zehirlenmesi, anormal tiroid fonksiyonları, beyin tümörü veya nöbetli hastalıkları saptama açısından laboratuar testleri sadece hikaye ve fizik muayene sonucunda endike ise yapılmalıdır.
Psikososyal hikaye: Yapılması gereken ilk şey, çocuğu ve ailesini DEHAB hakkında eğitmektir (kitap, broşür, internet gibi kaynaklar).Ebeveynlerin bu durumu nasıl algıladıkları ve baş ettikleri hekim tarafından sorgulanmalıdır. Bunlar arasında olumlu destek ve cezalandırmanın uygun şekilde kullanımı bulunur. Ebeveynler tarafından en sık yapılan hatalar, olumlu destek verme ile karşılaştırıldığında çok daha fazla cezalandırma, karşılık vermede çok uzun süreli gecikme, başlangıçta sistemi çok zorlaştırarak çocuğun hiçbir zaman başarılı olamaması, yetersiz gözlem ve tutarsız uygulamalardır.
Ebeveynler en azından çocuğun sınıf öğretmeni ile konuşmalı ve ebeveynleri ile iyi iletişim, ve çocuğun sınıfta yakından gözlenmesi hakkında emin olmalıdır.
Farmakolojik: Hangi yaşta olursa olsun ilk tercih edilecek ilaçlar stimülanlardır; bunların puberteye paradoksal bir etkileri bulunmaz. (kahvaltı sonrası ve öğleyin 2 dozda)
Metil fenidat 0.3- 0.8 mg/kg/doz (po) veya Deksamfetamin 0.15- 0.4 mg/kg/doz (po)
Antidepresanlar
Klonidin (özellikle uyku bozuklukları ve agresyonda)
Hekim sistematik bir yaklaşım uygulamalıdır. Maksimum dozlarda ve yeterli süre sonrasında ilk stimülan etkisiz ise başka bir sınıf ilaca geçmeden önce her uygun stimülan tipi denenmelidir. Yan etkiler tüm stimülanlar için aynı olup, çocukların yaklaşık %20’sinde görülebilir. Önemli yan etkiler arasında, anoreksi, kilo kaybı, irritabilite, karın ağrısı, insomni (öncelikle akşam 17:00 den sonra verilirse), disfori (özellikle ufak çocuklarda), taşikardi, tik semptomlarında artma (eğer tik varsa), laboratuar testlerinde bozulmuş kognitif performans…
İkinci sırada sayılan ilaç grubu trisiklik antidepresanlardır. DEHAB’ın tedavisinde plasebodan etkili olmakla birlikte, stimülanlardan kadar etkili değildir. Bunlar arasında sayılabilecekler: İmipramin (Tofranil), Amitriptilin ve Desipramin 2.5-5 mg/kg/gün; Nortriptilin 1.5-2.5 mg/kg/gün. Stimülanlardan daha uzun süreli (sıklıkla tüm gün ve gece devam eden) etki gösterirler; ancak kimi zaman gece tek dozda vermek yerine gün boyu iki ayrı dozda vermek daha etkilidir. Sabit bir kan seviyesi sürdürme açısından her gün verilmelidir. Geceleri idrar kaçırma, anksiyete ve depresyonun da bulunduğu DEHAB’lı çocuklarda iyi seçim olabilirler. Kardiyak iletide yavaşlama, taşikardi, antikolinerjik etkiler, ortostatik sersemlik, iştah artışı, kilo alma, ve gündüz sedasyonu bu grup ilaçların yan etkileri arasındadır. İlacın ani kesilmesi kesilme bulgularına yol açabilir.
Üçüncü sıradaki ilaçlar a-noradrenerjik agonistlerdir. Klonidin (0,05 mg günde 4 kez, maksimum 0,1 mg günde 3 kez) ve Guanfacine bunlar arasındadır. Okul performansı stimülanlarda daha iyi olmakla beraber DEHAB’lı çocukların %70’inde düzelme görülür. Bu ilaçlar aşırı uyarılmış, irrite ve agressiv olan DEHAB’luklu çocuklarda daha iyi sonuç vermekte ve bu bozukluğa bağlı uyku bozukluklarında düzelme sağlamaktadır. Sedasyon, hipotansiyon, , baş ağrısı, baş dönmesi, karın ağrısı, bulantı, kusma, iştah artışı, kilo alma ve kardiyovasküler etkiler yan etkileri arasındadır.
Son olarak bu bozuklukta kullanılacak ilaçlar antipsikotiklerdir ve yalnızca uzmanlar tarafından başlanmalıdır.