Merhabalar Okul Öncesi Forum Resmi Web Sitesi 'Biz BÜYÜK Bir Aileyiz'

Foruma ücretsiz kayıt olarak mesaj gönderebilir, yeni konular oluşturabilir ve diğer üyeler ile etkileşim içine olabilirsiniz.

ÇOCUK HASTALIKLARI

Katılım
29 Nis 2006
Mesajlar
416
Tepki Skoru
0
Puanları
0
Yaş
40
Ağız Enfeksiyonları

Ağızda oluşan enfeksiyon pamukçuk diye adlandırılan mantardır. Bu hastalık vücuttaki mantarı kontrol altında tutan bazı bakterilerin aşırı çoğalarak ağızda enfeksiyon oluşturmasıyla meydana gelir. Ağızda acı veren tahrişe neden olacağı için çocuğunuza kolay yenilebilir ve sıcak olmayan yiyecekler vermeye çalışın. Pamukçuk beyaz renklidir ve ağız içi ve çevresinde oluşur. Tedavisi için doktorunuza danışmanız yararlı olur.
Ağız Kokusu

Hiçbir anne baba çocuğunun ağzının kokmasını istemez, bunun hoş olmayan bir durum olduğunu bilir. Ama doktor açısından ağız kokusu başka anlam taşır. Belki de koku herhangi bir hastalığın belirtisidir. Örneğin difteride tipik ve adeta tatlımsı bir ağız kokusu duyulur. Şeker hastalığı ve kusmanın bazı belirli çeşitlerinde çocuğun nefesi meyve kokusunu andırır. Ayrıca karaciğer hastalıklarında, böbrek rahatsızlıklarında da yine ağız kokusu vardır.
Stomatit (diş etleri iltihabı), ağız mukozası ve dudak iltihaplanmaları da ağızda koku meydana getiren rahatsızlıklardır. Ama ağız kokusunun nedeni sadece yetersiz ağız diş bakımı ise, çaresi de kolay sayılır: Diş fırçası ve diş macununu hiç ihmal etmemek
Ağlama

Ağlama, en çok aileyi rahatsız eden ve çeşitli nedenleri olan bir yakınmadır. Ağlamayan bebek yoktur. Her sağlıklı bebek ağlar. Bebeğin beslenmesi tamamlanmış, temizliği yapılmış, gazı çıkarılmışsa hala ağlıyor olması her zaman bir hastalığın olduğunu göstermez. Vücut ısısı da normalse, bir enfeksiyon hastalığı oranı düşüktür. Bazı bebeklerde “gaz sancısı” veya “colicum infentum” denilen karın ağrısı 3 – 4 aya kadar sürebilir. Eğer bebek idrarını ve dışkısını düzgün yapıyor ve kusmuyorsa, basit ağlamalar bütün bebeklerde korku nedeni olmamalı, ancak bunlara rağmen sürekli ağlıyorsa hekime danışmakta yarar görülmektedir.
Allerji

Günümüzün önemli hastalıklar grubunu oluşturur. Oldukça geniş bir yelpazeyi içerirler. Solunum yolu, mide – bağırsak sistemi, deri gibi. Alerjen dediğimiz dış etkenler solunum yollarını etkilediklerinde saman nezlesi, hapşırık, gözlerde sulanma, kaşınma veya bazen astım gibi nefes darlığı, öksürük nöbetleri ile seyreden hastalıklara neden olabilir. İnek sütü ile beslenmelerde kusma – ishallerin oluşu, mide bağırsak sistemini etkileyen alerjik mekanizma ile oluşur. Çocukta solukluk, iştahsızlık, büyümede gecikme gibi bulgular fark edildiğinde doktora başvurulduğunda yapılan bir kan tablosu değerlendirmesi ile nedene yönelik bir tedavi oldukça kolaydır.
Altıncı Hastalık

Egzantem subitum da denilen altıncı hastalık, hemen bütün bebeklerin ve çocukların geçirmesi mümkün olan, sekim seyirli döküntülü bir virüs hastalığıdır. 3 – 4 gün yüz, boyun ve gövdede topluiğne başı gibi kırmızı döküntülerle seyreder. Kol ve bacakları genellikle tutmaz. Döküntü ateş düştükten sonra belirir. Daha çok süt çocuğu ve oyun çocuğu döneminde görülür. 2 – 3 günde döküntüler kaybolur.
Arpacık

Gözkapağı bezinin iltihaplanmasıyla oluşur. Çoğu zaman arpacık alt göz kapağının kenarındadır. Pek sık rastlanmasa da göz kapağının iç kısmında oluşan arpacıklar tehlikelidir. Bu tür arpacıklar göz boşluğunda iltihaplanmaya neden olabilir. Arpacık olan göz ağrır ve kenarında kızarıklık oluşur. Arpacığın ailenin diğer fertlerine bulaşmaması için, çocuğun tedaviden önce ve sonra ellerini yıkaması ve kendisine ait bir havluyu kullanması sağlanmalıdır.
Ateş

Alışkın olmayan genç anne – babanın fark etmekte geç kalabileceği ve bebek için son derece önemli olan bir semptomdur. Yeni doğan döneminde ateşin yükselmesi kadar düşmesi de enfeksiyon açısından büyük önem taşır. Ateş koltuk altı kasık, rektumdan veya kulaktan ölçülebilir. Rehtal yoldan termometre ile algının 38 derecenin üzerinde, deriden ölçülen ısı da 37.5 dereceden yüksek olması ateş anlamınadır. Ateşi yüksek olan bir bebek veya çocuk titremelerle üşüyor gibi davransa bile, üzeri mutlaka soyulmalı ve eklem yerlerinin iç yüzüne boyuna, kasıklarına ılık su ile kompres yapılmalıdır. Ateşi düşüren ilaçlara başlanıp, ateşi düşmüyor ise doktora danışılmalıdır.
Bademcik İltihabı

Boğazda aşırı ağrı ve bademciklerde enfeksiyon oluşur. Mikrop kapan bademcikler kızarır, büyür ve üzerinde beyaz renkte noktalar oluşur. Ateş yükselir ve bezelerde şişmeler meydana gelir. Çocuğunuza soğuk ve sulu içecekler verin. Doktorunuz enfeksiyonun antibiyotikle tedavisini uygun görebilir ya da bu enfeksiyon sık oluşuyorsa ve çocuğun genel sağlığını etkiliyorsa bademciklerin alınmasını uygun görebilir.
Baş Ağrıları

Her beş çocuktan biri, düzensiz aralıklarla baş ağrısı çeker. Baş ağrıları, tek bir hastalık olarak ya da başka bir hastalığın belirtisi olarak ortaya çıkabilir. Baş ağrılarının sebepleri çok çeşitlidir. Bir çok enfeksiyon hastalıklarında örneğin göz, diş, boyun, burun ya da kulak gibi baş ağrıları görülür. Baş ağrılarının diğer sebepleri ise, boyun omurgasındaki hasarlar, kafadaki iltihaplanmalar ya da tümörler, yüksek tansiyon, beyin sıvısının akışkanlık sorunu ve de ruhsal sorunlardır. Baş ağrısının özel bir türü ise, migrendir. Dikkatli bir gözlemle baş ağrısının nedeni ve onu arttıran faktörler bulunabilir. Çocuk doktoruna teşhisi kolaylaştırmak için, baş ağrılarının başlama şartlarını gözlemlemek gerekir, yani : Ağrılar ani ve şiddetli mi, yoksa hafif başlayıp şiddetleniyor mu? Ağrı tek mi çift taraflı mıdır? Günün belli saatlerinde mi yoksa belirli hava şartlarında mı baş ağrıyor? Belli yemeklerden sonra baş ağrıyor mu? Çocuğun baş ağrısından başka şikayetleri ya da ateşi var mıdır? Baş ağrısı ne kadar sürüyor? Çocuk baş ağrısından kısa bir süre önce başını bir yere vurdu mu? Baş ağrıları; kusma, boyun tutukluğu, 38 dereceden yüksek ateş ile birlikte ortaya çıkarsa, çocuk derhal doktora götürülmelidir. Sebebi anlaşılamayan baş ağrılarından çoğu kez karartılmış bir odada istirahat ya da temiz havada bir yürüyüş iyi gelecektir.
Beşinci Hastalık

Kelebek hastalığı da denilen, selim seyirli viral bir hastalıktır. Hafif ateş ile birlikte yüzde, yanaklarda, gövdede, kol ve bacaklarda toplu iğne başından daha büyük kırmızı döküntüler oluşur. Yüzdeki görünüm; burun, yanaklar kanatlarına benzetilerek “kelebek hastalığı” denmesine neden olmuştur. Gebelerde düşüğe yol açacağından dikkat edilmesi gerekir.
Çocuk Felci

Polio virüsünün sinir sistemini etkileyerek değişik oranda yaptığı felçlerle seyreden bir hastalıktır. Aşılama ile önlenebilir hastalıklardandır.
Aşılanmamış bireylerde ateş, gözlerde kızarıklık, nezle gibi belirtilerle başlayıp, daha sonra felç dönemi gelişir.
Dünyadan mikrobun temizlenebilmesi için bütün çocukların aşılanması hedeflenmektedir.
İdrar Yolu Enfeksiyonları

Büyük çocuklarda zor ve ağrılı idrar yapma, miktarında azalma veya gece işemeleri gibi bulgular ile idrar yolu enfeksiyonu düşünülürse de süt çocuklarında bu tanı kolay konamaz. Süt çocuklarında iştahsızlık, tartı akımında duraklama, bezin kuru kalması, ateş şüpheli bulgulardandır.
Tanıyı doğrulamak için idrar kültürü yapılarak gerekli antibiyotik tedavisi, gerekirse ultrasonografi veya diğer radyolojik tetkiklerin yapılması gerekir. Kız çocuklarında idrar yolu enfeksiyonu daha sıktır, önlemek için bebeğin altını önden arkaya doğru temizlemelidir.
İdrar yolu enfeksiyonlarında yineleme olasılığı yüksek olduğundan, uygun aralıklarla idrar kültürleri alınarak bebeğin veya çocuğun izlenmesi uygundur.
İshal

Yeni doğanda, anne sütü ile beslendiğinde her beslenmeden sonra altın sarısı renginde, hafif sulu dışkı çıkması normaldir. Ancak daha büyük çocuklarda çok sayıda, günde 8 – 10 kez, sulu, yeşil ve bazen kötü kokulu dışkı yapılması ishal olarak tanımlanır. Özellikle süt çocuklarında sıvı kaybı olacağından, ishalde az ve sık beslenme, kaybedilen sıvının yerine konması hedeflenir. İshali olan çocuk aç bırakılmamalı, uygun diyet ile beslenmelidir. Dilde kuruluk, bıngıldakta çökme, bebekte sıvı kaybının belirtileridir ve doktora başvuru gerektirir. Ateş ve ishal varlığında ateş düşürücü fitillerin uygulaması ishali daha da arttıracağından kullanılmamalıdır. Anne sütü ile beslenen bebeklerde anne sütü asla kesilmez, aksine tedavi edici özelliği vardır.
İshale çok çeşitli etkenler yol açabilen bakteriler, virüsler, gıda zehirlenmesi, parazitler gibi, ateş, ishal, kusma, dışkıda kan görülmesi araştırmaları gerektirir ve doktora danışılmalıdır.
Kızamık

Ateş, nezle, gözlerde kızarıklık, çapak gibi belirtilerle başlayan, ardından sıra ile yüz, vücut ve kol – bacaklarda kırmızı, birbiri ile birleşme eğiliminde döküntülerle seyreden bir viral hastalıktır.
Zatürree, kulak iltihabı gibi komplikasyonlar sıktır ve dikkatli tedaviyi gerektirir.
Aşı ile önlenebilir bir hastalıktır, düzgün aşılar yapılan çocuklarda görülme olasılığı düşüktür.
Kızamıkçık

Kızamığa benzeyen döküntüleri olan, ancak selim seyreden, kulak arkası ve boyunda lenf bezlerinde büyüme ve ağrı olan, bir virüs hastalığıdır. Gebeler için bebekte konjeniral anomali (kalpte dnomoli, gaz bozukluğu, zeka geriliği) yapma olasılığı yüksektir. Bu nedenle gebe kalmadan önce annenin hastalığı geçirmiş olması veya aşılanması tercih edilir.
Kusma

Anne sütü ile beslenen bebeklerde bazen gaz çıkarmalar sırasında küçük kusmalar olur. Bebeğin tartı akımı normal ise, sorun yoktur. Ama, bazen de kusma bir hastalığın belirtisi olabilir, apandisitte, ishaller, idrar yolu enfeksiyonu, menenjit, travmalar, kulak iltihabı, tonsillit, sarılık (hepatit) gibi hastalıklar ve bazı metabolizma hastalıkları kusma ile seyreder. Süt çocuklarında tartışlasında duraklama ve fışkırır tarzda, gittikçe ilerleyen sıklıkta kusmalarda pilav stenozu denilen, mide çıkıntısında daralma ile seyreden bir hastalık düşünülür, kusma, altta yatan neden belirlenirken tedavi edilmelidir. Ağız kenarından sızıntı tarzında kusan süt çocuklarında telaşa kapılmamalı, ancak safralı kusan, dışkı yapmayan veya gaz çıkarmayan bebekler için doktora başvurulmalıdır.
Suçiçeği

Ateş, içi sıvı dolu kaşıntılı döküntülerle seyreden bir virüs hastalığıdır. Yaraların temiz tutulması sekonder enfeksiyonları önler. Nadiren zatürree, denge kusuru gibi komplikasyonları olabilir. Suçiçeği aşısı yeni uygulanmaya başlanmıştır, ancak belirli risk grupları için önerilmekte, bütün çocuklara yapılmamaktadır.
Zehirlenmeler

Aile bireylerinin çok dikkat etmesi gereken konulardan biridir. Çocuklar elektrik prizlerinden, kablolardan, kolaylıkla ulaşılabilir yerlerdeki ilaçlar, deterjanlar, boyalar, çamaşır suları, gibi maddelerden uzak tutulmalıdır. Oyuncaklardaki yutulabilir boyuttaki parçacıklar, kaynayan çaydanlıklar çocuklar için tehlike kaynağıdır.
Bazı ilaçların alımından sonra kusturma etkin olurken, yemek borusunda yanıklara neden olan deterjan, çamaşır suyu gibi maddelerin alımında kusturma son derece zararlıdır.
Yine gaz yağı içen çocuklar kusturulduklarında akciğere kaçma tehlikesi olduğundan, kusturulmamalıdır.
Zehirlenmenin tipine bağlı olarak tedavi yöntemi farklı olacağından, en yakın sağlık merkezine başvurulmalıdır. En doğru hareket, çevrede çocuklara zarar verebilecek maddeleri bulundurmamak ve çocukları gözetimden uzak tutmamalıdır.
 

Nihal EROĞLU

YÖNETİM EKİBİ
Yönetici
Katılım
25 Nis 2006
Mesajlar
5,063
Tepki Skoru
25
Puanları
38
paylaşımın için sağol ellerine sağlık
 
Katılım
3 May 2006
Mesajlar
459
Tepki Skoru
0
Puanları
0
Çocuğunuz su çiçeği çıkarıyorsa kesinlikle yıkamayın ve tatlı şeyler yedirin.Su çiçeğinde eğer su değerse su çiçeği sayısı artıyor ve daha fazla iz kalıyor.Doktorlar bu konuda uyarmıyor belkide bizim doktorumuz uyarmadı ve hafif geçen su çiçeği suyun değmesiyle arttı.
 
Katılım
1 May 2006
Mesajlar
271
Tepki Skoru
0
Puanları
0
Yaş
40
A
Ağız içi iltihabı
Alerji
Anemi (kansızlık)
Anjin


B
Bademcik iltihabı (anjin)
Bağırsak asalakları
Bitlenme (kafada)
Boğaz ağrısı
Boğaz ağrısı (boğaz iltihabı)
Boğaz rahatsızlıkları
Boğmaca
Böcek ısırığı
Burun kanaması


D
Derialtı kanaması / kan oturması (hematom)
Deri lekeleri, doğuştan
Deri tepkileri (exanthem)
Diş ağrısı
Diş yıkımı(çürüme)
Dişeti iltihabı (paradontitis)
Dişlerin sallanması


E
Egzama, bebeklerde (atopik dermatit)
Ergenlik sivilcesi (akne)


G
Gaz şişkinliğI
Grip
Güçsüzlük, genel


H
Hıçkırık


I - İ
ishal


K
Kansızlık
Konak (bebeklerde kepeklenme)
Konuşma bozuklukları
Kusma (ishal bölümüne de bakın)


M
Menenjit (beyin ve omurilik zarı iltihabı)


N
Nezle


O
ortakulak iltihabı
öksürük (boğmaca bölümüne de bakın)


S
saman nezlesi
ses kısıklığı
siğil (verruca)
sinirlilik hal
soğuk algınlığı
solgunluk
şişlik (çarpma sonucu)

T
Tombulluk


Y
Yatağı ıslatma


Z
Zayıflık
 
Katılım
1 May 2006
Mesajlar
271
Tepki Skoru
0
Puanları
0
Yaş
40
ŞİFALI BİTKİLER VE EV İLAÇLARI

Ayısarımsağı

Ayısarımsağının kan temizleyici ve mide-bağırsak sistemini temizleyici etkisinden, ilkbaharda yapılan bir beden temizleme küründe yararlanılabilir. Nisan-mayıs aylarında bitki çiçeklenmeden önce, yeşil yapraklar toplanır ve çiğ tüketilir. Yıkanıp ince doğrandıktan sonra, maydanoz gibi, yemeklerin üstüne serpiştirilir. Ayısarımsağı yaprakları salatalarda kullanılabilir veya ıspanakla karıştırılarak yemeği pişirilebilir.

Kara Hindiba

İlkbaharda kara hindibanın sarı çiçekleri açtığında, taze çiçek saplarıyla iki haftalık bir kür uygulanmalıdır. Günde on tane çiçekli sap toplanır, iyice yıkandıktan sonra çiçekler koparılarak atılır ve saplar yavaş yavaş çiğnenerek yutulur. Güçsüz ve bitkin kişiler, bu hindiba kürü sırasında bedenlerinin yepyeni bir yaşam enerjisine kavuştuğunu hissedeceklerdir.

Isırganotu

Genelde küçümsenen ısırganotu, Tanrı’nın eczanesinde yetişen en önemli şifalı bitkilerdendir. Onun kan temizleyici ve kan yaptırıcı gücünden de özellikle ilkbahar kürleri biçiminde yararlanılmalıdır. İlkbaharda genç ısırganotu sürgünleri toplanır ve dört haftalık bir ısırganotu kürüne başlanır. Sabahları aç karnına yudumlanarak içilen bir bardak çayın ardından gün boyunca da iki bardak çay içilir. Yarım tatlı kaşığı ince kıyılmış yaprak, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar derecede sıcak suyla haşlanır ve yarım dakika demlendikten sonra süzülür.

Kekik

Sabahları kahve yerine içilecek bir bardak kekik çayı mucizeler yaratabilir. Kişi kendini tazelenmiş hisseder, midesi güçlenir, rahatsız edici sabah öksürüğü yok olur ve gün boyu süren bir enerji kazanılır.

Yarım tatlı kaşığı kekik, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar derecede sıcak suyla haşlanır ve yarım dakika demlendikten sonra süzülür. Kekik çayı soğutulmadan yudumlanarak içilmelidir.

Ökseotu

Ökseotunun şifalı bitki olarak en önde gelen özellikleri, kan basıncını dengeleyici ve kan dolaşımını düzenleyici etkileridir. Herkesin yılda altı haftalık bir ökseotu kürü uygulamasını öneriyoruz. İlk üç hafta boyunca günde 3 bardak, iki hafta boyunca günde 2 bardak ve son bir hafta boyunca da günde 1 bardak ökseotu çayı içilmelidir. Bu kürden sonra kan basıncı ve kan dolaşımı normalleşmiş olacaktır.

Yarım tatlı kaşığı ince kıyılmış ökseotu, orta boy bir bardak dolusu soğuk suda 12 saat demlendikten sonra ısıtılır ve süzülür. Kullanım kolaylığı bakımından, günlük çay miktarı bir kerede demlenir ve temiz bir termosta muhafaza edilir. Aksi halde, çabucak soğuyacak olan çayın sıcak su banyosunda (benmari) ısıtılması gerekir.

Sinirliot

Taze sinirliot yapraklarıyla hazırlanan şurup kan temizleyici etkiye sahiptir ve her öğünden önce kullanılmalıdır. Yetişkinler bir yemek kaşığı alırken, çocuklar yarım tatlı kaşığı alırlar.

Sinirliot şurubu iki ayrı reçeteye göre hazırlanabilir:

1) İki avuç dolusu iyice yıkanmış taze sinirliot yaprağı kıyma makinesinden geçirilir. Bu yaprak lapası biraz su eklenerek sulandırılır. 250g çiçek balı ve 300g ham şeker eklenir. Çok düşük ısıda sürekli karıştırılarak kaynama derecesine geldiğinde ocaktan indirilir. Yaprak, bal ve ham şekerden oluşan ağdalı şurup temiz kavanozlara aktarılır ve buzdolabında muhafaza edilir.

2) İyice yıkanmış sinirliot yaprakları bir çömleğin veya cam kabın dibine bir kat dizilir ve üstüne bir kat ham tozşeker serpildikten sonra yine bir kat yaprak dizilir. Kap dolana kadar bu işlem sürdürülür. Kap dolduktan sonra, besinlerin korunmasında kullanılan ince plastik folyelerle, hava almayacak biçimde ağzı iyice örtülür ve bahçenin belirli bir köşesine gömülür. Üstü toprakla örtülmeden önce, kap bir tahta parçasıyla koruma altına alınır. Toprağın altındaki değişmeyen ısıda sinirliot-şeker karışımı mayalanmaya başlar. Sekiz hafta sonra kap topraktan çıkarılır, oluşan şurup kısaca kaynatılır ve soğuduktan sonra şişelere veya kavanozlara aktarılır.
 
Katılım
1 May 2006
Mesajlar
271
Tepki Skoru
0
Puanları
0
Yaş
40
Hastalıklara Karşı Alınabilecek Önlemler

Pek çok insan, bedeninin kusursuz çalışmasını bekler, ona sınırsızca yük bindirebileceğini ve onun kendini iyileştirici güçlerinin sınırsız olduğunu sanır. Bu açıdan kendilerini aldatanların hayatları tehlikededir. Çünkü bedenimiz, anlayış, bakım, yeterince hareket ve yeni güçler oluşturabilmek için dinlenmek ister. Kendi sağlığını dikkatsizce sömüren hiç kimse cezasız kalamaz. Bedenimize özenle davranışımızın olumlu etkilerini kanıtlayabilmek ise tabi ki pek kolay değildir. Herhangi bir kişi alışılmış ilkbahar nezlesine yakalandığında, o kişinin şanslı olduğu düşünülebilir. Ama bu şanslı sayılan kişinin basit uygulamalarla bedenini güçlendirmiş olabileceğini çok az kişi düşünür. Pek çok kimsenin, neden bir ökseotu kürü yapayım ki, kan dolaşımımda hiçbir anormallik yok, dediği de düşünülebilir. Yani sonuç olarak, akılcılıkla uygulanacak bir sağlık önlemi ancak önerilebilir. Sağlığı için neyin önemli olduğuna herkes kendi başına karar vermelidir. Ama Yaradan, sağlıklı yaşam için gereken her şeyi yaratmış. Bizden beklediği ise, armağanlarından yararlanabilmek için biraz çaba göstermemiz.

Bedene dayanıklılık kazandırmak

Genel sağlık için hiçbir şey, ışık, açık hava ve su banyoları kadar önemli değildir. Bu yöntemlerle kişi bedenini sertleştirebilir ve hastalıklara karşı dayanıklılık kazandırabilir. Bu konuda soğuk su, kalbi ve dolaşım sistemini uyarması, derinin kan dolaşımını arttırması açısından, önemli ölçüde öne çıkmaktadır. Bu uygulamalar sırasında aşağıdaki kurallara özenle uyulmalıdır:

a) Soğuk su kullanımından önce bedenin sıcak olması gerekir. En doğrusu, sıcak yataktan kalktıktan hemen sonra soğuk su kullanılmasıdır. Akşamları ise, bir yürüyüşle veya uygun beden hareketleriyle beden ısıtılmalıdır.

b) Banyo odası soğuk olmamalıdır. Hava akımı oluşmaması için, pencerenin ve kapının kapalı tutulması gerekir. Soğuk su kullanımından sonra bedenin yeniden hızla ısıtılması gerekir. Bunun en uygun yolu, bir süre için sıcak yatağa girmektir.

c) Bedeni güçlendirme önlemleri sırasında aşırıya kaçılmamalıdır, aksi halde beden bu tür uyarılara alışabilir ve beklenen sonuç alınamayabilir.

Bu konudaki tüm olanaklardan sürekli yararlanmak yerine, duruma göre değişik uygulamalara yönelmek doğru olacaktır.

Özellikle çocuklar için gerekli olan sağlık önlemleri: Elden geldiğince açık havada bulunmak! Ama bir annenin çocuğuna verebileceği en değerli şey, belirli bir süre boyunca onu emzirmektir Böylece ona, gelecekte karşılaşabileceği enfeksiyon hastalıklarına karşı korunma gücü sağlamış olacaktır. Çünkü anne sütünün içinde pek çok savunma maddeleri bulunur. Her çocuk, bağışıklık ve savunma sistemlerini oluşturmak zorundadır. Deri ise, soğuğa ve sıcağa karşı tepki göstermeyi öğrenmelidir. Bu öğrenim en iyi biçimde, açık havada hareket etmekle gerçekleştirilebilir; elden geldiğince hafif giyimli, yazın ise en doğrusu çıplak olarak. Çocuk ayrıca açık pencereli bir odada uyumalı ve çıplak ayakla dolaşmalıdır, ki henüz yumuşacık olan ayakları ayakkabı içinde biçimsizleşmeye karşı direnebilsin. İki yaşından sonra çocuğu yavaş yavaş serin suyla banyo ve duş yapmaya alıştırmaya başlanmalıdır. Banyonun ardından hep soğuk suyla duş yaptırılmalıdır. Çocuk eğer dışarıda bir su birikintisine dalarak ayaklarını ıslatmışsa, onları hemen bir sıcak ayak banyosuna sokmalı ve banyo sonunda iyice ovalayarak kurutmalıdır. Banyonun yanı sıra çocuk sıcak bir limonlu bitki çayı içmeli ve gerçekten ısınabilmek için hemen yatağa girmelidir.

Sıcak birikimi tehlikeli olabilir. Bunun için çocuklara yazın kesinlikle sıkı ve hava geçirmeyen giysiler giydirilmemelidir. Kışın ise, sıcak bir yere girildiğinde, müflonlu kaban ve montlar hemen çıkartılmalıdır.

Soğuk suyla yıkanmalar

Sabahları başlayıp, geceleyin yatağa girmeden önce de uygulandığında beden güçlenir ve dayanıklılık kazanır. Güçsüz bedenlerin dayanamadığı soğuk havaya, grip hastalıklarına ve ısı değişimlerine karşı önemli ölçüde direnç oluşur.

Sağ ayaktan başlanan yıkanmada mutlaka küçük bir el havlusu kullanılmalıdır. Daha sonra bacaklar sağdan sola doğru, karın, kollar, sırt ve en önemli bölge olan kalp bölgesi ovalanarak yıkanır. Yıkanma işlemi hızla tamamlanmalıdır. Kalp bölgesi 2-3 kere dairesel hareketlerle ovalanabilir. Kuru bir havluyla ovalanarak kurulanma sırasında muhteşem bir sıcaklık tüm bedene yayılmaya başlar. Böylece eller ve ayaklar ısınır ve beden uyumlu bir dengeye kavuşur. Yatmadan önceki yıkanmalar her şeyden önce iyi bir uyku getirir.

Deri fırçalama

Doğal tüylü bir fırçayla sabahları kuru deri fırçalanır. Göğsün sağ tarafından başlanarak, hep kalp bölgesine doğru fırçalanır. Ayaklardan başlanarak omuzlara kadar çıkılır. Fazla bastırmaya gerek yoktur, derinin kızarması yeterlidir. Sağ taraf tamamlanınca sola geçilir. Sırtın fırçalanabilmesi için fırçaya sap eklenir ve ortadan iki yana doğru fırçalanır. Karın bölgesi dairesel hareketlerle, sağ aşağıdan başlanarak saat yönüne doğru uygulanır. Sonunda, kuru deri pullarından kurtulmak için duş alınır.

Çiyde yürüme

Çim kaplı bir bahçeyi kendi malı sayan kişiler, mayıs günlerinin erken saatlerinde çiy düşmüş çimlerin üstünde çıplak ayakla birkaç tur atmalıdır. Mayıs ayı bu uygulama için en uygun zamandır. Güneş yeryüzünü ısıtmaya başlamıştır, ama toprağın içsel kıpırtıları henüz devam etmektedir. Bu çıplak ayakla çiyde yürüme yalnızca kan dolaşımını uyarmakla kalmayıp, genel sağlık açısından da çok yararlı olacaktır: Tüm beden dikleştirilir, derin soluklar alınırken on dakika boyunca çiy düşmüş çimlerin üstünde elden geldiğince hızlıca yürünür veya koşulur. Eve dönüldüğünde ayaklar sıcak suyla yıkanır ve çorap giyilir. Bu arada üşütmemeye özen gösterilmelidir. Çiyle nemlenmiş çimde yürümek kan dolaşımını uyarır ve sonuç olarak, ayaklar hiçbir zaman soğuk kalmaz. Ayrıca, bu biçimde karşılanan gün boyunca kişi kendini fevkalade dengeli hissedecektir. Kuşların sabah cıvıltıları arasında güneşin ilk tanrısal ışıklarıyla yüzünüz yıkanırken fark ettiğiniz gökyüzünün genişliği adeta içinize yansıyacaktır. Denemeye değmez mi?

Koruma aşıları

Çocukların aşılanması zorunludur. Bu aşılar, bazıları ölümcül olabilen hastalıklara karşı çocuğu korurlar. Çocuğunuza hangi aşının ne zaman yapılması gerektiğini doktorunuz size söyleyecektir.
 
Katılım
1 May 2006
Mesajlar
271
Tepki Skoru
0
Puanları
0
Yaş
40
OKUL ÇOCUKLARINDA BESLENME..
Beslenme programına artık iri taneli, kaba ve sindirimi zor besin maddeleri de eklenebilir. Bu besinler, kızarmış patates, ızgara et ve balık, baklagiller ve lahana türleri ve benzerleridir. Okul çocuğu, et, salam, balık, beyaz et, yumurta ve peynir türleri ile, değerli hayvansal albümin ihtiyacının büyük bölümünü karşılayabilir. Günde içilen yarım litre süt, okul çocuğunun hayvansal albümin ve kalsiyum ihtiyacının karşılanması için yeterlidir. Bitkisel albümine, minerallere, mikro besin maddelerine vitaminlere ve posalara olan ihtiyaç ise, beslenme programında düzenli biçimde yer alan tam tahıl ekmek türleri, patates, baklagiller, sebzeler ve meyvelerle karşılanabilir.  Ekmek üstüne sürülen ve yemeklerde kullanılan değerli katı yağlar ise, yağda çözünebilen vitaminleri ve doymamış yağ asitlerini sağlayabilir. Çocukluk çağında günde hiç olmazsa bir öğün sıcak yemek yemeden olmaz. Yalnızca bir tek sıcak öğünle, çocuğun ihtiyacı olan albümin, demir ve vitaminler, öncelikle A vitamini, karotinler, b vitamini grubu ve C vitamini miktarı karşılanabilir. Öğünler hep bir tatlıyla sonuçlandırılmalıdır. Öncelikle akla gelenler, sütle karıştırılmış içecekler, muhallebi türleri, komposto veya çiğ meyve olabilir. Annenin öğlen saatlerinde evde olmadığı günlerde, sıcak öğlen yemeğinin akşamın erken saatlerine kaydırılmasında herhangi bir sakınca yoktur. Sağlıklı çocuklar genelde iyi uyurlar, hatta yemeğin hemen ardından yatsalar bile bu düzende bir değişiklik olmaz. Sabahları okula gitmeden önce, zaman baskısı altında olmadan yapılan yeterli bir kahvaltı, güne başlamak için gereken en iyi itici güçtür.

Bol çeşitli bir kahvaltı iştahı açar ve yemek yeme zevkinin gelişmesine yardımcı olur. Kahvaltı, en azından küçük bir bardak dolusu sebze veya meyve suyu ile tamamlanmalıdır. Sütlü kahve veya benzeri içeceklerin yerine, bitki veya meyve çayları, süt, sütlü kakao veya koyu olmayan bir süt çorbası verilebilir. Arada bir ekmek türlerinin ve ekmek üstüne kullanılan kahvaltılıkların değiştirilmesi doğru olur. Örneğin, peynir, çökelek(ekşimik), jambon, yağsız salamlar, domates, muz, kırmızı turp veya bir yumurta olabilir. Üstüne süt eklenen yulaf ezmesi veya mısır gevreği, belki biraz meyve ve komposto da  yeterli bir kahvaltı olarak değerlendirilebilir. Tecrübelere göre, en azından anne kahvaltı masasında oturduğunda çocuklar daha fazla yerler.

Okula yeni başlayan çocuklar, iyi bir kahvaltıdan sonra, ders aralarında yemek için yanlarına bir elma veya bir muz alırlar. Derslerin uzun sürdüğü günler için çocuğun yanına ayrıca, bir veya iki dilim tereyağlı ekmek verilmesi doğru olur. İçinde biraz da fındık-fıstık bulunan kurutulmuş meyveler de iyidir. Yetersiz kahvaltı eden veya hiç kahvaltı edemeyen çocukların yanına ise, üstüne peynir, salam veya jambon koyulmuş iki-üç dilim ekmek ve meyve verilmelidir.  Pergament kağıdıyla veya ince plastik folyelerle paketlenen bu yiyecekler taze kalır ve güzel görünümlerini koruyabilirler. Okul çocukları, ikindi saatlerine denk gelen bir kahvaltıdan çok hoşlanırlar. Böyle bir kahvaltı için, süt, sütlü kakao veya bitki çayı ile bir dilim marmelatlı veya ballı ekmek önerilebilir. Ama arada bir hamur işleri ile bir değişiklik yapılmasının da bir sakıncası yoktur. Ama ara öğünlerde sebze yenilmesi daha yararlıdır. Bu tür ara öğünler her şeyden önce, kontrol dışı kalan, ev dışındaki şekerliler kaçamağını  aza indirmede önemli rol oynarlar.

Çocuklar eğer öğlen yemeğinde doyurucu bir sıcak yemek yemişlerse, soğuk bir akşam yemeği de yeterli olacaktır. Ama bu soğuk akşam yemeği de çeşitlilikler içermelidir. Değişik ekmek türleri ve kahvaltılıklar, salata, kırmızı turp, domates, salatalık, çeşitliliği sağlamanın yanı sıra, besin maddeleri, mineraller ve vitaminler ihtiyacının giderilmesinde de yardımcı olurlar. Bedensel aktiviteleri yoğun, yaşları ilerlemiş ve aşırı iştahlı çocuklara, bu soğuk akşam yemeklerinden önce bir tabak sıcak yemek verilmesi doğru olacaktır. Bu sıcak yemek, örneğin bir çorba, kızarmış patates veya omlet olabilir. Meşrubat olarak da, öteki öğünlerde verilen içecekler verilebilir.
 
Katılım
3 May 2006
Mesajlar
238
Tepki Skoru
0
Puanları
0
Yaş
57
OKULÖNCESİ EĞİTİM ÇOCUKLARINDA BESLENME ALIŞKANLIKLARI
Çocukluk insan hayatının en önemli çağıdır. Bu çağda çocuklar anne ve babalarından aldıkları kalıtsal özellikleri ve onlardan edindikleri alışkanlıkları sergilerler. Bu devrede kazanılan en önemli alışkanlıklardan biri de beslenmedir. Çocuklara iyi beslenme alışkanlıkları kazandırmakta amacımız, onların fiziksel ve ruhsal bakımdan gelişmelerini sağlamaktır.

Yeterli ve dengeli beslenme düzeni ve iyi alışkanlıkları olan ailede büyüyen ve zamanında ek besinlere başlayan çocuklarda iyi beslenme alışkanlıkları görülür. Çocuklara kazandırılmak istenen davranışlar ancak sağlam bir eğitimle olur.

Çocuğun kişiliği okul öncesinde şekillenir. Yetişkinlik çağının davranışlarını etkileyecek alışkanlıkların edinilmesi de yine bu yıllarda olur. Bu çağda edinilen düzensiz yemek yeme alışkanlığı, hayatının diğer dönemlerinde fiziksel, duygusal ve sosyal gelişimini etkilemektedir.

Çocuk, hayatının ilk günlerinde kendi beslenme ihtiyaçlarını çevresindekilere iletir. Acıkınca ağlar, huzursuzluk gösterir ve beslenmesi gerektiğini çevresine anlatır. Beslenme çocuğun istek ve ihtiyaçlarına göre mi, yoksa annenin ya da çevrenin ihtiyaç ve beklentilerine göre mi olacaktır? Beslenme; çocuk, annesi ve çevresi arasında bir mücadeleye dönecek midir? Anne, elinde tabakla çocuğun arkasında dolaşıp dil dökerek hikâyeler anlatarak dolaşacak mıdır? "İştahsız, hiç yemek yemiyor" diye dile getirilen bu sorunlar, hem çocuk, hem de aileyi bıktıracak mıdır?

Bütün bu sorunlara cevap bulabilmek için fiziksel ve ruhsal yönden sağlıklı bir çocuğa beslenme alışkanlıkları kazandırmada yapılması ve yapılmaması gereken davranışları ele almak gereklidir.

Beslenme alışkanlıklarını kazandırırken bebeklik çağını da göz önünde bulundurmak gerekir. Yeni doğan bebeğe annenin sıkıntı ve kızgınlıkla meme vermesi, beslerken azarlaması, çocuğa uzak olması, sevgi göstermemesi, aşırı bakım endişesi gibi basit görülebilen davranışlar beslenme sorunlarının kaynağıdır. Çocuk oluşan bu hareketlere önce ağzıyla karşılık verir. 3 - 4 yaşın normal direnme döneminde anne ile çatışma artınca yemek yemek istemez, ağzında tutar, zorlayınca kusar.

Bebek ve çocukları beslenme saatlerinde sinirli ve tepkili yapan durumlar şunlardır:

a)Zorlama ve Korkutma: Yeterli miktarda ve zamanında yemediği, etrafı kirlettiği ve çok sık yediği için ya da değişik nedenlerle çocuğa baskı yapmak, korkutmak ve cezalandırmak çocuk üzerinde kötü izler bırakır.

b)Çocuğun her istediğini yapmak: Çocuğa aşırı ilgi göstermek, isteklerine boyun eğmek, ne istiyorsa yapmak çocukta olumsuz etkiler yaratır.

c)Acele ettirmek ya da oyalamak: Çocuğun yemeğini yemesi için acele ettirmek ya da gereksiz yere oyalanmasına engel olunmalıdır.

d)Kıyaslama ve kıskandırma: Başka çocuklarla kıyaslanması, az yediği için zayıf olduğu, ondan iyi yediğini söylemek, kıskandırmak yanlıştır.

e)Ödüllendirme: Yemeğini yediğinde ona bir şeyler almak üzere söz vermek, istediği her şeyi yapmak önce olumlu sonuç verse de sonuçta çocuk istediği gibi davranacak, her yemeğin sonunda ödül bekleyecektir. Yemek yemek pazarlık konusu olmamalıdır

Çocuğun bu olumsuz davranışlarından sonra ailenin olumlu tutumları da şunlar olmalıdır:


Sofra; ailenin gülüp söyleşerek yemek yemek için bir araya geldikleri güzel bir ortamdır. Bu olumlu fırsatın yaratılmasın-da en önemli görev anne ve babaya düşer.

Çocukların sofrada anne ve babalarını gülerek neşe içinde sevgi ve saygıyla konuştuklarını görmeleri gerekir. Çocuklar sofranın aile yaşamındaki önemini ve aileyi kaynaştırdığını öğrenmelidir. Anne, baba ve kardeşler, bu davranışlarıyla küçüklere örnek olmalıdır. Aile sofrası özenli hazırlanmalı, temiz ve düzenli olmalı, çocuklar bunu öğrenmelidir. Sofraya çocuk için de tabak, çatal, kaşık ve bardak konmalı, sofrada onun da bir yeri olduğu gösterilmelidir.

Çocuk sofrada hatalar yapabilir, yemeğini veya suyunu dökebilir. Yaptıklarını yüzüne vurup, bağırıp çağırmamalı, sofradan uzaklaştırılmamalıdır. Çocuklara yanlışları iyilikle söylenirse bu tür hataları bir daha yapmamaya çalışacaklardır.

Beslenme saatleri ve aile sofrası çocuğun beklediği mutlu bir olay durumuna getirilmelidir. Sofrada tartışmalara ve üzüntü verici konuşmalara yer verilmemelidir. Çocuklarla hoşlandıkları konular hakkında konuşup, onlarla ilgilenildiği gösterilmelidir.

Çocuğa okul çağına gelinceye kadar kendi kendine yemek yemeyi öğretmek gerekir. Çocuk yaklaşık bir yaşından itibaren kaşık tutmaya teşvik edilmelidir. Eğer çocuk kendi kendine yemeye alıştırılmadıysa, okulda öğretmen ve arkadaşlarına mahcup olur. Yemek yemek istemez. Okulda öğretmenler, evde anne, baba ve kardeşler çocuğa yemek yeme ve beslenme alışkanlıklarıyla model olmalıdır. Bütün bunlar çocuğun hayata hazırlanması, kendi kendine yemesi ve yeterince beslenmesinde etken olacaktır.

İyi yemek yeme alışkanlığı kazandırmak için çocukları beslerken bazı hususlar göz önünde bulundurulmalıdır. Çocuğun herhangi bir fizyolojik rahatsızlığı yoksa ve çocuk yemede güçlük çıkarıyorsa o zaman annenin çocuğa gereken besin ihtiyacının ne kadar olduğunu bilmediği ve çocuğa seçme olanağı tanımamış olduğu akla gelebilir. Çocuğa istemediği yiyecekler vermekte ısrar edilmemelidir. Yemek aralarında kuşluk ve ikindide çocuğun iştahını kapatacak yiyecekler verilmemelidir. Örneğin; çikolatalar, tatlılar, hamur işi yiyecekler gibi. Yemek konusunda çocuğun seçme arzusu ve kararları göz önüne alınmalıdır. Çocuğun büyüme seyri normalse yedikleri de yeterlidir.

Çocuk yemesi gereken yiyeceklerden bazılarını istemeyebilir. O zaman çocuğa bu besinin yerini tutabilecek başka bir besin verilebilir. Örneğin; çocuk süt içmek istemiyorsa onun yerine ayran veya beyaz peynir veya yoğurt verilebilir.

Çocuk parça et yemeği istemiyorsa çocuğa köfte veya tavuk veya balık veya kıymalı pişirilmiş kuru baklagil yemeği verilebilir.

Çocuk bunları alıyorsa sorun yok demektir. Yine çocuk domates yemiyorsa anne domatesin yerine portakal, elma veya salatalık yedirerek çocuğun besin ihtiyacını karşılamış olur.

Sonuç olarak; çocuğa beslenme alışkanlıkları vermeye çocuğun doğumundan itibaren başlamalı, kırkı çıksın, memeden kesilsin diye beklenmemelidir. Çocuk ne sevgiyle fazla şımartılmalı, ne de sevgisiz bırakılmalıdır. Çocuklara kazandırılan iyi beslenme alışkanlıkları kişilik sahibi, sağlıklı, mutlu insanlar yetişmesine yardımcı olacaktır.
 
Katılım
3 May 2006
Mesajlar
238
Tepki Skoru
0
Puanları
0
Yaş
57
ÇOCUK HASTALIKLARI
Çoğunda hastalık nedeni, virüs cinsi mikroorganizmalardır.Aile içinde,okulda hastalık çocukların birinden diğerine kolayca bulaşır.Bu hastalıkların bazılarından aşı ile korunulur.
Ateş
Normal vücut ısısı 36-37,5(derece santigrad).Ateş büyük çocuklarda ağız veya koltukaltından;bebeklerde makattan ölçülmelidir.Termometre sağlıklı bir ölçüm için en az iki dakika bekletilmelidir. Klasik civalı termometreler yanında,elektronik göstergeli olanları ve alna yapıştırılarak ısı ölçen bantlar bulunmaktadır.Çocuğun ateşini 38 derece ölçtüysek bunu hafif yükselmiş kabul ederiz.Ateş,39 derece veya üstündeyse ve diğer bulgularda bir hastalığı düşündürüyorsa çocuğu mutlaka doktora götürmeliyiz.
Havale
Bazen,çocuklar ateşi yükseldiğinde havale geçirir.Burada ateşin nedeni çoğunlukla barsak iltihabı veya gribal infeksiyondur.Çocuklar bunların dışında,zehirlenmelerde,menejit,sara gibi beyin hastalıklarında da havale geçirebilir.
Havale geçiren çocuk yüzükoyun veya yan yatırılmalı;ağzı aşağıya doğru gelmelidir.Başı geriye atılmamalıdır.Havale nöbeti ateşe baglıysa,elbiseleri çıkarılıp ılık banyo yaptırılarak ateşi düşürülmeye çalışılmalıdır. En kısa zamanda doktora götürülmelidir.
KORUNMA
Ateş nedeniyle havale geçiren çocuğun ateşinin yükselmesi önlenmelidir.Bunun için ılık banyo ve ateş düşürücü ilaçlar uygulanır.Alkolle pansuman ,ateşin düşmesine yardımcı olmasına rağmen,yapılmamalıdır.Çünkü,deriden emilerek kan şekerinin düşmesine neden olabilir.Doktorun önerdiği ilaç varsa ihmal etmeden ve aksatmadan sürekli kullanılmalıdır.
Önemli Not
Özellikle aşağıda anlatacağımız virüslerin yol açtığı ateşli hastalıklarda,enderde olsa"Reye Sendromu" adı verilen tehlikeli bir hastalığa yol açabileceğinden,ateş düşürücü olarak asprin verilmemelidir.
Su Çiçeği
Genellikle okul çağında görülür.Virüslerin yol açtığı ateşli-döküntülü bir hastalıktır.Ateşle başlar.Önceleri,deriden hafif kabarık,kırmızı döküntüler ortaya çıkar. Daha sonra bunların ortalarında su dolu kesecikler(veziküller) oluşur.Döküntüler ilkin saçlım deride görülür,oradan gövdeye,kola ve bacaklara yayılır.Hastalık derideki bu döküntülerden havaya karışan virüslerle bulaşır.
döküntüler kabuklaşarak iyileşirler.İyileşe döküntünün yerinde hafif kahverengi lekeler kalır.Bu lekeler,daha sonra hiç bir iz bırakmadan kaybolur.Döküntülerin hepsi kabuklaştığında bulaştırıcılık dönemi geçmiştir.
Döküntüler,kaşındıklarında mikrop kapabilir.Bu durumda hastalık ağırlaşır ve lezyonlar iyileştiklerinde iz bırakırlar.
TEDAVİ
Tedavinin esasını deri bakımı oluşturur.Mikrop kapmasını önlemek içinKaşıntı giderici losyonlar ve ılık duş yararlıdır.
Korunma
Hasta çocuk,döküntülerin hepsi kabuklanıncaya kadar diğer çocuklardan ayrılmalıdır.
Kızamıkcık
Havaya öksürüklwew yayılmış kızamıkcık virüsüyle bulaşır.Çocuklarda nispeten hafif seyreder.Bu hastalığın asıl tehlikesi hamilelikte geçirilmesidir.Hamile anne kızamıkcık geçirdiğinde,doğacak bebekte sakatlık meydana gelebilir.
Hastalık hafif bir ateşle başlar.Hastalığın karakteristik bulgusu,kulak arkasında ve ensede büyümüş bezeciklerdir.,Hafif bir boğaz ağrısı ve gözde kızarıklıklar olabilir.
pembe renkli küçük döküntüler önce yüzde ve boyunda ortaya çıkar.Hızla tüm gövdeye yayılır.Döküntüler 24 saat sonra ilk görüldüğü yerden başlayarak solar.
Kızamıkcık çocukluk çağında hafif geçen bir hastalık olmasına karşın doğmamış bebekte ciddi sorunlar meydana getirir.Özellikle gebeliğin ilk 4ayında kızamıkcık geçiren annenin bebeğinde ciddi sakatlıklar olabilir.Bunlar arasında sağırlık,görme bozuklukları, kalp hastalıkları zeka geriliği sayılabilir.
Bu nedenle,çocukluğundakızamıkcık geçirmemiş kadınlar gebelikten önce bu hastalığa karşı aşılanmalıdırlar.
Kabakulak
Hasta bireyin öksürmekle havaya saldığı küçük damlacıklarda taşınan virüslerin yol açtığı bir hastalıktır.En sık 5-15 yaş arasında görülür.Erişkinde daha ciddi ve ağır seyreder.
Genellikle çene kemiği köşesinin üstünde, kulağın ön ve altında yer alan tükrük bezi iltihaplanır.Bazen çene altındaki tükrük bezide tutulur.Bu bölgelerde şişlik ve hafif kızarıklık dikkati çeker.Ağzı açmak acı verir.Sert ve ekşi gıdaların çiğnenmesinde ağrı meydana gelir. bu nedenden dolayı ılık ve sulu yiyecekler cverilmelidir.7 ila 10 gün içinde bezlerdeki şişlikler geçer.
ağır vakalarda yüksek ateş,kulak ağrısı,baş ağrısı ve boğaz ağrısı görülebilir.İltihap beyne geçerse,ense sertliği ve kusmalar ortaya çıkar.Özellikle erişkin erkeklerde testis(yumurtalık) iltihabına yol açabilir.Bu halde çok enderde olsa kısırlık gelişebilir.
TEDAVİ
Ağız bakımı yapılır;temizliğine dikkat edilir.Ateş düşürücü ilaçlar verilebilir.Antibiyotikler yararsızdır.
Korunma
Hastalığa karşı aşılanma yapılır.Yaygın olarak kızamık-kabakulak-kızamıkçık aşıları birlikte uygulanır.
Kızamık
En sık görülen çocukluk çağı hastalıklarından biridir.Küçük damlacıklarla taşınan virüslerle oluşur.
Soğuk algınlığı gibi başlar.Nezle,öksürük,gözlerde kızarıklık,sulanma,kaşıntın vardır.Bu bulguların ortaya çıkmasından 2-4 gün sonra kulak arkasından döküntüler başlar.Hızla yüze ve gövdeye yayılır.Döküntüler ortalama 5 gün sürer ve hiç bir iz bırakmadan geçer.Nezle döneminde,ağız içinde azı dişleri hizasında kızamığa özgü beyaz döküntüler görülür.
Kızamık sırasında zatürree ve kulak iltihabı da ortaya çıkabilir.
TEDAVİ
Ilık içecekler,ateş düşürücü ilaçlar verilir.Göz temizliğine dikkat edilir.Antibiyotikler etkisizdir.
Korunma
Aşılanma ile olur.Kızamık geçirmemiş her çocuğa aşı yapılmalıdır.Genellikle,kızamıkçık ve kabakulak aşısıyla birlikte yapılır.Ülkemizde yaygın olarak tek başına 9-12 aylıkken uygulanmaktadır.
Kızıl
Streptokok adı verilen bakteri cinsi mikroorganizmaların yol açtığı bir hastalıktır.Boğaz ağrısının takiben tüm gövdede sulu boya ile boyanmış gibi pembe kırmızı döküntüler olur.Hastalığın 4-5 günündedilin üzerini kaplayan mukoza,kenarlardan soyulmaya başlar. Çilek dili görünümü meydana çıkar.Uygun antibiyotiklerle tedavi edilir.Tedavi edilmemiş olgularda eklem romatizması ve böbrek iltihaplanması gelişebilir.
Boğmaca
Bakterilerin neden olduğu solunum yolları hastalığıdır.Esa bulgu öksürüktür.Önce kuru,boğulurcasına peş peşe gelen öksürük nöbetleri ve beraberinde morarma görülür.Bunu derin bir nefes alma ve ötme sesi izler Hasta kusarak veya çok oyu bir balgam çıkararak rahatlar.Öksürük sırasında çocuk havale geçirebilir.Öksürük nöbetleri 2-3 ay kadar uzun sürebilir.
TEDAVİ
Antibiyotiklerle,hastanı çevreye hastalık bulaştırması önlenebilir.Buhar tedavisi yararlı olur.Yattığı odanın havasının nemli tutulması gerekir.Oksijen tedavisi gerekebilir.
Korunma
Boğmaca çok bulaşıcı bir hastalıktır. Anneden geçen bağışıklık maddeleri bebeği boğmacadan korumaz.Korunma aşı ile olur.Bebekler ikinci aydan itibaren iki ay arayla üç kez aşılanmalıdır.
Altıncı Hastalık
3 yaş altındaki çocuklarda görülür.Çok yüksek seyreden ateş vardır.Hatta çocuk ateşli dönemde havale geçirebilir.İki-üç gün süren yüksek ateş normale düşer düşmez döküntüler ortaya çıkmaya başlar. birkaç günde kendiliğinden düzelir.
Tedavi ateşi düşürmeye yöneliktir.
Menenjit
Çok ağır seyirli bir hastalıktır.Beyin zarlarının iltihaplanmasıdır.Ciddi baş ağrısı,39 dereceden yüksek ateş,ense sertliği,kusma,dalgınlık durumlarında hemen akla çocuğun menenjit geçirmekte olduğu gelmelidir.Bazı tip menenjitlerde vücutta yaygın mor-menekşe renkli döküntüler görülebilir. Bunlar cilt altında olan küçük kanama odaklarıdır.
Menenjitli çocuğun mutlaka hastaneye yatırılıp tedavi edilmesi gereklidir.
ALERJİ
Vücudun bazı maddelere karşı aşırılı duyarlılık göstermesi ve çeşitli rahatsızlıkların olmasıdır.Alerjik reaksiyon değişik şekillerde kendini gösterir.
Bazı besin maddelerinin alınması,giyecekler ve takıların deri ile temasi,bazi kimyasal maddelerle temas ve böcek sokmalari sonucu meydana gelir.Deride kabarik,pembe renkli kaşintılı lezyonlar olusur.
Tedavinin temeli,alerji nedeninin ortaya çıkarılıp ondan sakınılmasıdır.Aynı zamaznda oluşmuş deri lezyonlarının tedavisinde anti histaminik krem ve losyonlar kullanılır.Bunlar oldukça rahatlatıcıdır.
Deri Döküntüleri
En sık inek sütü,çeşitli meyvalar,yumurta çikolata,boyalı şekerler ve içeçekler ,besinlere renk koku vermek amacıyla veya koruyucu olarak konam kimyasal katkı maddelerine karşı alerji gelişebilir. Teşhis, diyette kuşkulanılan maddenin çıkarıldığında şikayetlerin geçmesi ve tekrar alınması halindebelirtilerin yinelenmesiyle konur.Besin alerjisinde şikayetler;ishal,kusma,karın ağrısı,deri döküntüsü,astım saman nezlesişeklinde belirebilir.
Hastanın rahatlatılması ve şikayetlerinin hafifletilmesi amacıyla yine antihistaminikler gibi çeşitli ilaçlar kullanılırsa da, asıl tedavi alerjiye yol açan besinin saptanıp,diyetten uzaklaştırılmasıdır.
Saman Nezlesi
İlkbahar ve yaz aylarında çicek tozlarına karşı oluşur.Gözlerde sulanma,kaşıntı,kızarıklık;burunda kaşıntı, sulu akıntı,aksırık ile kendini belli eder.Doktorun önereceği alerjik ilaçlar kullanılır. diğer alerji biçimlerinde,alerjiye yol açan maddeden korunmanın,tedavinin temelini oluşturduğunu söylemiştik.Saman nezlesindealerjiye yol açan etkenden sakınmak mümkün olmadığından,bu durumda aşılama yöntemiyle tedavi yöntemine gidilir.
Astım
Hava yollarında daralma sonucu nefes darlığı,hırıltılı solunum,öksürük ile kendini gösterir.Ekzama veya saman nezlesiyle birlikte olabilir.Alerji,infeksiyon veya ruhsal stresile kriz başlayabilir.Hastanı solunumu sıkıntılı,hırıltılı ise ve dudaklarında morarma varsa hemen doktora başvurulmalıdır. Solunumu rahatlatıcı ve antialerjik ilaçlar kullanılır.Aşılama,alerji astımda da uygulanan bir yöntemdir.
________________________________________
Deri Hastalıkları
Pişik
Süt çocuklarının çoğunda görülür.Nedeni idrar,dışkı ve bezlerin yıkandığı deterjanların yolaçtığın bi r tahriştir.Özellikle,bezlerin uzun süre değiştirilmemesi durumunda oluşur.Mantar veya miköroplarla infekte olabilir.Bu nedenle pişik oluşur oluşmaz,infekte olmaması için bazı önlemler almak gerekir.
Çocuğun altı sık sık değiştirilmelidir.
Bebeğin altı bir süre açık bırakılmalıdır.
Her alt değiştirmede,bebeğin poposu silinip temizlenmeli ve koruyucu krem veya zeytinyağı sürülmelidir.Pudra dökülmemelidir.
İnfekte olu iltihaplandıysa doktora başvurulmalıdır.

Konak
Saçlı deride kirli sarı renkli kabuklanmalardır.
Korunmak içiçn çocuklar haftada en az üç kere yıkanmalıdır.Konak oluştuktan sonra yapılması gerekenler şunlardır:Banyodan 1 saat kadar önce konaklı saç bölgesine karbonat-zeytinyağı karışımı veya yalnızca zeytintağı sürülüp konağın yumuşaması beklenir. Sonra yumuşak bir fırça ile-bıngıldağı açıkksa zedelenmemesine dikkat ederek konaklar temizlenir.Ardından banyo yapılır.
Pamukçuk
Bir çeşit mantar hastalığıdır.Ağızda beyaz lekeler halinde görülür.Oldukça ağrılıdır.Tedavi edilmezse,özellikle bağışıklık sisteminde bozukluk olan çocuklarda,sindirim kanalı boyunca barsaklara yayılıp tedavisi güç ishallere neden olur.
Bir çay bardağı suya bir çay kaşığı karbonat koyup eritilir.Parmağa bir gazl bez veya temiz bir dülbent parçası sarılır.Hazırlanmış suya batırılan bu tülbent sarılı parmakla ağızdaki pamukcuklar iyice temizlenir. Hafif olgularda bu tedavi yöntemi etkili olmaktadır.Ağır seyredenlerde,ağızdaki pamukcuklar bu şekilde temizlendikten sonra,doktorun önerdiği ilaç ağıza damlatılır.Bebeğin emziği,biberonu iyice kaynatılır.Anne sütü alıyorsa,anne memesini karbonatlı su ile siler.
Bitlenme
Baş,gövde ve kasıkta görülen bitlenme tipleri vardır.En sık kafada görülür.Hastalık,hasta kişilerin ulaşık eşyalarının,özelliklede tarağının kullanılması ve temizlik kurallarına uyulaması sonucunda alınır.Okullarda ve kreşlerde salgınlar yapabilir.Yumurtaları,saç kökünden biraz yukarda saça yapışık olarak bulunur.Kirli beyaz, grimsi renkte oval veya yuvarlak şekillidirler.Kepeklenmeyle karıştırılabilir.Ayrımında,şunlara dikkat edilir:Kepek saçlı deride bulunur;tırnakla kazınığında kolaylıkla ayrılır.Sirke ise,saçtan kolaylıkla ayrılamaz.Sirkeler genellikle kulak arkası ve ensede yerleşir.Bitlerin tahrişine bağlı olarak komşu saçsız bölgelerde kızarıklıklar olabilir.Saçlı deri oldukça çok kaşınır.
TEDAVİ
Saçlar kısa olarak kesilir.Doktorun önereceği özel şampuan saça dökülür,köpürtülür.Köpüklü saçlar oğuşturulur.5-10 dakika kadar beklendikten sonra,çocuğun başı bol suyla iyice durulanır.Banyodan sonra saçlar sık dişli bir tarakla taranarak sirkelerin temizlenmesi sağlanır.Bu işlem bir hafta ara ile tekrarlanır.Bunun yanı sıra genel temizlik kuralların özen gösterilir.Bulaşmış olabileceği düşünülen eşyalar kaynatılır.
Uyuz
Uyuz böceği denen gözle görünmeyen bir parazitin yol açtığı kaşıntılı bir deri hastalığıdır.Hasta kişilerle yakın temas,aynı yatağı paylaşma,giyisilerin ortak giyinilmesiyle bulaşır.
Uyuz genellikle,parmak araları,el bileği iç yüzü ve bel bölgesine yerleşir.Buralarda geceleri artan,oldukça rahatsızlık veren kaşıntılar olur.Bu bölgelerde çok küçük kabuklu lezyonlar ve kaşıntı izleri görülür.Parazitin deri altından gitmesiyle oluşan yolun görünmesi kesin tanıyı koydurur.
TEDAVİ
Doktorun verdiği ilacın sürülmesinden sonra çocuk iyice keselenir ve banyo yapılır.Banyodan sonra temiz çamaşırlar gilir.Bu işlem bir hafta sonra tekrarlanır.Hastanın çamaşırları kaynatılır.Kaynatılamayanlar ise kızgın ütüyle ütülenir.

KULAK
Çocuklarda huzursuzluk ve ateş nedenlerinin başında kulak sorunları gelir.İşitme kaybı,ileri dönemde çocuğun konuşmasını da etkileyeceğinden erkenden tanı konması gereklidir.Çocuğun seslere karşı ilgisiz kalması durumunda akla ilk olarak işitme kaybı gelmelidir.
KULAK AĞRISI
Dış kulağa ait iltihap veya yabancı cisim varlığı,
Orta kulak iltihabı
Kabakulak
Diş ağrılarının kulağa vurması ile meydana gelebilir.Çocukta;
Aşırı huzursuzluk,yüksek ateş,işitmede azalma varsa
Kulağa yabancı çisim kaçmışsa,hemen doktora gidilmelidir.
GÖZ
Çocuklarda şaşılık,ğöz ve çevresindeki iltihaplar sık görülen sorunlardandır.Şaşılık,görme kusuru veya göz kaslarındaki bir bozukluk sonucu gelişmiş olabilir.ihmal edilmeden doktora ğötürülmelidir.Çünkü çocukta görme kusuru varsa ve bu zamanında düzeltilmezse ileride düzeltilmesi zor olan göz tembelliğine gidebilir.
Göz küresinin dışını kaplayan zarın iltihaplanmasında şikayetler,gözde sulanma,kaşıntı,kızarıklık,,ışıktan aşırı rahatsız olma ve çapaklanma şeklinde belirir.Diğer göze geçmesini önlemek içinçocuğu gözüyle oynaması engellenmelidir.Tedavisinde,sıcak pansumanın yanı sıra, doktorun önereceği ilaçlar kullanılmalıdır.
ARPACIK
Kirpik diplerindeki yağ bezlerinin tıkanması veya mikroplanması sonucu iltihaplanmasıdır.Çocuklarda çok yaygın görülen bir rahatsızlıktır. Çok bulaşıcıdır.Hastalığın ortaya çıkmasında kirli ellerle gözlerin oğuşturulması büyük rol oynamaktadır.
Tedavide,her iki saatte bir beş dakika süreyle ılık su pansumanı kullanılmalıdır.Çocuk gözlerini oğuşturmaktan kaçınmalıdır. Arpacık sıkılmamalıdır.Bunlara dikkat edilmezse iltihap tekrarlayabilir.Doktor tavsiyesi olmadıkça damla veya merhem kullanımamalıdır.Arpacıklı çocuğun havlusu paylaşılmamalıdır.Bu tedbir ve tedavilerle arpacık geçmesse doktora danışılmalıdır.
Gözü Koruyucu Bazı Önemli Önlemleri Şöyle Sıralayabiliriz
Televizyon seyrederken ekrandan 2,5-3 metre uzakta durulmalı;televizyona yan değil karşıdan bakmalı ve televizyon göz hizasında olmalıdır.
Okumada ise,ışık fazla göz kamaştırıcı olmamalı ve omuz ve üzerinden gelmelidir.Kitap sağ eldeyse sağ omuz,sol eldeyse sol omuztarafında olmalıdır.
Karın Ağrıları
Karın ağrısının en sık raslanan nedenleri:
KULAK AĞRISI
İshal-kabızlık,kusma gibi sindirim sistemi rahatsızlıkları,parazitler,
İdrar yolları iltihapları
Bağırsak tıkanmaları ve apandisit gibi cerrahi durumlar,
Üst solunum yolları infeksiyonu ve zatürree.

KABIZLIK
Seyrek ve katı kıvamda dışkılamadır.Korunmak için çocuğa bol posalı yiyecekler ve bol sıvı verilmelidir.Diyet sebze ve meyva ağırlıklı olmalıdır.Komposto ve hoşaf verilmesi yararlı olur. Şiddetli kabızlıkta,doktor önerisi ile ilaç verilebilir.
Kusma
Sindirim sistemi bozuklukları nedeniyle olduğu gibi,aşırı beslenme ,zorla beslenme,ruhsal stresler;idrar yolları üst solunum yolları infeksiyonları,kulak iltihapları,menejit ve araç tutmalarında kusmalar görülür.
Tedavi nedene yöneliktir.
İshal
Alışılmıştan çok sayıda ve sulu dışkılamadır.Anne sütü alan küçük bebekler normalde günde 7-8 kez suluca kaka yapabilir.
İshalin pek çok nedeni vardır.Nedene bağlı olarak beraberinde ateş,karın ağrısı,kusma dışkıda kan veya sümük görülebilir.Besin alerjisine bağlı olanlarda sulu,ekşi kokulu,sümüksü dışkılama mevcuttur.Bazen içinde kan bulunabilir. mikropların neden olduğu ishallerde genellikle sümüklü,kanlı ve pis kokulu dışkı vardır.Ateşle birliktedir.İshalin en korkulan sonucu vücutta su ve tuz kaybına yol açmasıdır.Bu,özellikle küçük bebeklerde hayatı tehlikeye sokabilir.Gelişmekte olan ülkelerde bebek ölümlerinin çoğu ishal-kusmanın yolaçtığı sıvı kaybına bağlıdır.
İshal olan bebekte sıvı kaybı çok fazla değilse,bebek yalnızca su ihtiyacı duyar ve bol bol su içer.Kusma ve ishalle kaybedilen sıvı yerine konamazsa "su ve tuz kaybı belirtileri" ortaya çıkar. Çocuğun gözleri açıksa bıngıldağı çöker.Dil ve dudaklar kurudur. İdrarb mijtarı azalır,göz yaşı kaybolur.Halsiz ve huzursuzdur.Derisi iki parmakla birkaç saniye tutlup kaldırıldıktan sonra bırakıldığında normalde olduğu gibi eski halini almaz;bir süre o şekilde,buruşuk olarak kalır.Sıvı kaybı devam ederse,giderek çocuğun el ve ayakları soğur morarır; vücudun kan dolaşımı bozulur..Olaylar ölüme kadar ilerleyebilir.
İshal olan bir çocukta;
Dışkıda kan-sümük varsa,
Bitkin görünüyor veateşi yüksekse,
Bir saat içinde 4 kezden çok kusuyor,bir günde on 10'dan çok kaka yapıyorsa,
Sıvı kaybı belirtileri varsa
Çocuk birşey içmek istemiyorsa
Karnı şiş ve gerginse,vakit kaybetmeden doktora veya bir sağlık merkezine başvurulmalıdır.Doktora gidinceye kadar çocuğa bol su,ayran,açık çay meyva suları verilmelidir.Anne sütü alan bebeğe anne sütü verilmeye devam edilir. İnek sütü alıyorsa yarı yarıya sulandırılarak verilebileceği gibi,gerektiğinde özel isal mamaları da kullanılabilir.
Sıvı ve tuz kaybı bulguları varsa,öncelikle doktorun önerilerine göre hareket edebilir.Ancak doktora ulaşınncaya kadar,çocuğa,ishalde kaybedilen suyu yerine koymak amacıyla hazırlanmış özel tuz-şeker eriyiklerinden verilmelidir. Ağızdan verilecek bu özel tuzlu-şekerli sıvı evde hazırlanmamalıdır.Çünkü,evde hazırlanan sıvılarda tuz veya şeker miktarındaki değişiklikler çocuğa yarar yerine zarar verebilir.Tuzun gerekenden fazla katılmış olması kandaki tuz oranını yükseltir; şekerin fazla olmasıda ishali arttırır.Sağlık merkezlerinden eczanelerden kolayca temin edilebilecek özel hazırlanmış paketcikler 5 su bardağı,tercihen kaynatılmış soğutulmuş,temiz su içine dökülüp eritilir.Bu ölçü kesinlikle değiştirilmemelidir.Bu ishal tuzu paketcikleri sağlık ocakları,aqna-çocuk sağlığı merkezlerinden sağlanabilir.Hazırlanan karışım kapalı kapta tutulmalı,en fazla 24 saat kullanılmalı ve kalanı dökülerek,gerekiyorsa yeniden hazırlanmalıdır.Çocuk susamış olduğundan verilen sıvıdan bol bol içecektir.Buda kusmaya neden olacaktır.Onun için verilecek sıvı bir saat içinde yudum yudum içirilmelidir.Her sulu kakadan sonra 2 yaşından küçük çocuklara 1 çay bardağı,2 yaşından büyük çocuklara 2 çay bardağı ishal tuzu karışımından azar azar içirilir.ralarda ise,temiz içme suyu verilir.

Su,tuz kaybı bulguları geçen çocuğabu ishal tuzu karışımından verilmez.Bol,temiz su verilir.Hastalı sırasında çocuğun iştahı azaldığından ve enerji ihtiyacıda artığından dolayınormalden bir fazla öğün daha beslenir.Çok şekerli,yağlı yiyecekler verilmez. Sindirimi kolay olan yoğurt,pirinç çorbası,patetes şeftali,elma püresi verilir.Yemek istemiyorsa yemesi için ısrar edilmez.Zorlanırsa kusabilir.İshali 5 günden fazla süren çocuklar,su-tuz kaybı bulguları olmasada muayene ve tetkik için doktora götürülmelidir.
Hiç bir durumda ishal kesici ilaçlar kullanılmamalıdır.
Parazitler
Bağırsak Kurtları
Çocuklardaki bağırsak kurtları da,karın ağrısı nedenlerinden biridir.Karın ağrısının yanı sıra iştahta artma veya azalma şeklindede değişiklikler,ağızdan özellikle geceyatarken,salya akması,burun kaşıntısı,makatta kaşıntı,alerjik deri döküntüleri,ishal,bulantı ve kusma da bağırsak kurtlarının neden olduğu şikayetlerdendir.Çocukta zayıflama ve kansızlık saptandığında,başka nedenlerle birlikte,ülkemizde barsak kurtlarınıda düşünmeli ve araştırmalıyız.
Bağırsak kurtlarından,genelde ishal ve bağırsak iltihaplarından korunmak için belirli temel temizlik kurallarına uyulmalıdır:
Çocukların tırnakları her zaman kesik ve temiz olmalı.
Tuvaletten çıktıktan sonra elleri iyice sabunlama alışkanlığı kazandırılmalı.Bir şey yemeden önce veya yemekten sonra ellerini yıkamaya alıştırılmalı.
Bebeğin bakımını üstlenen kişinin de tuvaletten sonra,yemekten önce,bebeği beslemeden önce ve altını t3edmizledikten sonra ellerini sabunla yıkaması gerekir.
Temiz olmayan suların içilmemesine dikkat edilir.Bebeklere kaynatılıp soğutulmuş su verilir.
Sebze ve meyveler iyice yıkanmadan yenmemelidir.
Yiyecekler kapalı yerlerde tutulmalı;sineklerden korunmalıdır.
Çocuklara dışardan açık yiyecek alıp yememesi gerektiği öğretilmelidir.
Çöpler kapalı kutularda saklanmalıdır.
Kil Kurdu
İnce,beyaz 1-2cm uzunluğunda iplik gibi kurtcuklardır.Genellikle makata bitişik bağırsak kısmında yerleşir.Dışkının üzerinde görülebilir.Kıl kurtları,özellikle geceleri,makattan dışarı çıkarak aşırı kaşıntıya neden olur.O bölgede kıl kurtları ve kızarıklık görülebilir.
Tedavi
Genel temizlik kurallarına uyulmasının yanı sıra,tüm aileye 15 gün ara ile kıl kurduna etkili ilaçtan verilir.Kıl kurdu saptanan çocukların iç çamaşırı kaynatılarak yıkanır.
Yuvarlak Solucan
10-12cm uzunluğunda yuvarlak ,pembemsi,ince solucanlardır.Solucan yumurtalarıyla bulaşmış besi maddelerinin yenmesi ile vücuda alınır.Bağırsaklarda gelişir.Hasta çocukların dışkıları ile yumurtaları çıkarılıp çevreye yayılır.
Bağırsak solucanı çocukta,karın agrısı,ishal,kusma ve deri döküntülerine neden olabilir.Hatta çok fazla sayıda iseler,yumak oluşturupbağırsak tıkanmalarına yol açtıkları bile görülmüştür.
Tedavi
Solucana etkili ilaç kullanılır.Genel temizlik kurallarına uyulur.
Şerit (tenya)
Parazit,iyi pişmeden veya çiğ olarak yenen etlerle alınır.Bağırsaklarda olgun şerit haline geçerler.Dışkı içinde yassı,beyaz şerit parçacıkları şeklinde görülürler.Bu parçacıklar parazit yumurtası ile doludur.Vücut dışında yumurtalar açığa çıkar Parazitin baş kısmı bağırsaklardadır ve sürekli yumurta içeren parçacıkları üretir.Tam tedavi için baş kısmınında düşmesi gerekir.Diger bağırsak kurtlarındakine benzer şikayetlere yol açar.
Tedavi
Genel temizlik kurallarına uyulmalı.İyice pişmemiş veya çiğ et veya et ürünleri yememelidir.Tedavide,uygun ilaç doktorun önerisi doğrultusunda kullanılır.
Kancalı Kurt
Parazitin yumurtaları çıplak ayakla dolaşılan yerlerde ayaklardaki çatlaklardan girer.Başı ile bağırsak duvarına tutunur.Kansızlığa yol açar.
Tedavi
Doktorun önerdiği ilaçlar kullanılır.Korunmak için çıplak ayakla dolaşmamak ve genel temizlik kurallarına uymak gereklidir.
Kist Hidatik
Hastalık hasta hayvanların hidatik kisli organlarının yenmesiyle alınır.Kedi,köpek tüyleriylede bulaşır.En sık karaciğer ve akciğerlerde olmak üzere vücutta büyük kistler oluşturur.Bu kistler karın içinde,memede,boyunda ve hatta beyinde bile yerleşebilir. Eğer kist patlarsa,etrafa çok yayılabileceği gibi,ani alerjik reaksyon ile hastanın ölümüne bile neden olabilir.
Tedavi
Cerrahidir.Kistler amaliyatla çıkarılır.Son yıllarda bazı ilaçlarda denenmektedir.Korunmada hastalıklı hayvan organlarının yenmeyip kedi ve köpeğinde yemeyeceği biçimde gömmek en önemli tedbirdir.
Giardi
Ağızdan alınır.Bağırsaklarda yerleşir.Gözle görülmeyecek kadar küçük boyutlardadır.Karın ağrısı,ishal ve bulantıya neden olur.Kistleri ile çevreye yayılır.Alerjik reaksiyonlara neden olabilir.
Amip
Gözle görülmeyen küçük bir parazittir.Aşırı karın ağrısı,kanlı sümüklü ishal veateş şikayetlerine neden olur.Özellikle yaz aylarında yaygınlaşır.Karciğer gibi organlarda iltihaba yol açar.
ÖKSÜRÜK VE SOĞUK ALGINLIGI
Kabızlık
Öksürük çok çesitli nedenlerle meydana gelebilir.Zaturre'nin yani sira soguk alginligi,adenoid vejetasyon(geniz eti),sinizüt,bademcik iltihabina bagli geniz akintisi bu nedenlerin baskicalaridir.Astim kizamik,bogmaca ve akcigerlere yabancı cisim kaçmasi da öksürüge neden olur.
Soguk Alginligi
virüslerin yol açtigi bir hastaliktir.Burun akintisi tikanikligi,ates ve öksürük vardir. 4-6 aylik bebeklerde,burun tikanikligi çok rahatsiz edicidir ve beslenmeyi engeller. Yapilmasi gereken en önemli sey,çocuklarin burunlarinin açik kalmasinin saglanmasidir.Bunun için burun deliklerine serum fizyolojik(%0.9'luk tuzlu su)damlatılmalidir.Burun tikanikligi orta kulak iltihabina yol açabilir.Bu nedenle,burun tikanikligi serum fizyolojik damlatilmasina ragmen halen devam ediyorsa, burun açici ilaclar geçici bir süre için kullanilabilir.Bu tür ilaçlar 3 günden fazla kullanilmamalidir.
Ates düşsürücü ilaçlar kullanılarak çocugun atesi düsürülür.Soguk alginliklarinda ates düsürücü olarak aspirin kullanilmamalidir.Çünkü,bu tür virüslerin yol açtigi hastaliklarda aspirin,çok ender görülmekle birlikte"Reye sendromu"olarak adlandirilan ve ölümle sonuçlanabilen bir tabloya neden olabilir.
Bademciklerin Iltahaplanmasi
Bogazda dil köküne yakin yerlesmis bulunan ve vücudun bagisiklik sisteminde rol oynayan bademcikler okul çagindan sonra kücülmeye baslarlar.Iltihaplarinda ates ve yutkunmakla agri olur.Agri kulaklara vurabilir.Boyunda bezeler olusabilir.Hastalik nedeni virüsler veya bakterilerdir.Bakterilerle olan sekli önemlidir.Çünkü hastaliga yol açan ve burada üreyen bakteri cinsi mikroplar çocukta kalphastaligiyla sonuçlanabilecek eklem romatizmasina ve böbrek iltihabina yol açabilir. Bademcik iltihaplarinda bogaz kültürü alinarak etken mikroorganizma saptanir. Etken mikroorganizma sözü edilen bakterilerse,antibiyotik tedavisi yapilir. Virütük iltihaplarda antibiyotik kullanılmamalidir.Çocugun atesi varsa,ates düsürücü ilaçlarla düsürülür.
Zaturre Ve Bronsiolit
Akcigerlerin virisler ve bakterilerle iltihaplanmasi sonucu öksürük,ates,nefes almada güclük,hiriltili solunum görülür. Eger;
çocuk çok yorgun ve halsiz görünüyorsa, Özellikle dudaklarinda morarma varsa, Nefes alip verirken kaburgalarinin arasi içeriye dogru çekiliyorsa,hemen doktora basdvurulmalidir. çocuğa ilik ve sulu yiyecekler verilmelidir.Buhar tedavisi uygulanmalıdır.Bunun için çocuğun yattığı odada sun kaynatılarak oda havasının yeterince buharlanması sağlanır.
Tüberküloz(verem)
Çocukta gece terlemeleri ve halsizlikle baslar. Önceleri tek tük öksürük vardır. Daha sonra öksürük artar. Çocukta kilo kaybı baslar. Benzer şikâyetleri bulunan bir çocuğun ailesinde veya yakin temasta bulunduğu kişiler arasında tüberkülozlu varsa, akla ilk gelen hastalık bu olmalıdır. Çevrede bilinen tüberkülozlu biri yoksa çocuğa da tüberkülozlu teşhisi konmuşsa, ailesi ve yakin çevresi taranarak hastalık kaynağı olan kişi saptanır ve tedavi edilir.
Tüberküloz uzun süreli tedavi gerektiren bir hastalıktır. Bu nedenle korunmaya ağırlık verilmelidir. Yeni doğmuş bebek hemen asılanmalıdır. İki ay sonrada asinin etkili olup olmadığı bir test ile mutlaka kontrol edilmelidir.
 

Giriş yap

Okul Öncesi Forum TV

000
Gün
00
Saat
00
Dakika
00
Saniye
Canlı yayına kalan süre.

18 Yıldır Sizlerle

18 yıldır sizlerleyiz. Türkiye'nin ilk okul öncesi eğitim platformu
Üst