Merhabalar Okul Öncesi Forum Resmi Web Sitesi 'Biz BÜYÜK Bir Aileyiz'

Foruma ücretsiz kayıt olarak mesaj gönderebilir, yeni konular oluşturabilir ve diğer üyeler ile etkileşim içine olabilirsiniz.

cinsel gelişim

Katılım
21 Kas 2012
Mesajlar
8
Tepki Skoru
0
Puanları
0
Yaş
30
1. CİNSEL GELİŞİM

1.1. Tanımı ve Önemi

Biyolojik özelliklerimizi temel aldığımızda erkek ya da dişi olarak belirlenen bir
cinsiyetimiz vardır. Cinsellik ise bu biyolojik yapı üzerine eklenen sosyolojik, psikolojik ve
felsefi boyutları da içeren daha geniş bir tanımlamadır. Doğum öncesinden ölüme kadar
duyguları, düşünceleri, inançları, davranışları ve yaşantıları içeren gelişimsel bir süreçtir.
Belirli bir yaşam döneminde beklenen cinsel duygular, inançlar ve davranışlar o yaşa uygun
cinsel gelişimi belirler.
Resim1.1: Her canlının doğuştan getirdiği erkek veya dişi bir cinsiyeti vardır
ÖĞRENME FAALİYETİ- 1
AMAÇ
ARAŞTIRMA 4
Cinsel gelişim kişinin kendi cinsi ile ilgili üreme organlarının büyüyüp gelişmesini ve
bunlardan doğan sorunlarla ilgili davranış değişikliklerini kapsar. Cinsel gelişim kişiliğin
diğer yönlerini de etkiler. Cinsel kimliğin oluşması ve kişinin cinsel kimliğine uygun
davranmasında cinsel gelişim de önemli bir etmendir.

Resim 1.2: İnsan neslinin soyunu sürdürmesi cinsel gelişimin sağlıklı olmasına bağlıdır
Cinsel gelişimle ilgili kavramların daha kolay anlaşılmasında bir çocuğun kız ya da
erkek olarak takınacağı tutum, rol ve davranış biçimlerine ait yapılacak yönlendirmelerin
önemli olduğu bir gerçektir. Bu konuda cinsel gelişim teorilerinden bahsetmek konuyu
anlamamız açısından yarar sağlayacaktır.
Cinselliğin gelişimi üzerine dört teori vardır:
Ø Bilişsel - Gelişimsel teori
Ø Sosyal öğrenme teorisi
Ø Psikoanalitik teori
Ø Bilgi-işleme teorisi

Bilişsel –gelişimsel teori, davranışları kişinin bilişsel dünyası ile dış dünyadaki
gerçekliğin etkileşimi olarak açıklarken, sosyal öğrenme teorisinde davranışlar uyaran-tepki
ilişkisi şeklinde açıklanmakta, psikoanalitik teori davranışları iç güdüler yönünden
açıklarken bilgi-işleme teorisi de düşünmenin cinsel tipli davranışları düzenlediğini ileri
sürmektedir.
Bilişsel-gelişimsel teori: Bilişsel-gelişimsel teoriye göre (Kohlberg 1966,Piaget 1950)
çocuk seksüel şemaların oluşmasıyla ilk önce erkek-kadın ayırımını öğrenir. Daha sonra
çocuk tanımladığı cinsel rolün belli stereotipi hareketlerini ayırt eder. Bu ayırt etmeler belli
bir modele bağlı kalınarak değil anne, baba, kardeş, medya vb. kaynaklardan elde edilen
soyutlamalardan yola çıkılarak yapılmaktadır. “Ben bir erkeğim ve erkek işi yapmak
istiyorum” fikri çocuğun cinsiyetine uygun şekilde davranması ahlaki bir zorunluluk olarak
kabul edilmektedir.
. Cinsel Gelişimle İlgili Kavramlar
a- Cinsel olgunluk
Cinsel olgunluk insanın üreme sisteminin ve organlarının sağlıklı döl üretebilecek
düzeye ulaşabilmesidir. Cinsel olgunluk bedenin “büyüme” sine ilişkin bir kavramdır ve
cinsel gelişimin temelini oluşturur. Büyüme, genetik ve çevre faktörlerinin etkisi altındadır.
Çevre faktörleri arasında yeterli ve dengeli beslenme, gerekli desteğin sağlanması ve
hastalıklardan korunma sayılabilir. 6
Cinsel olgunluğa erişme biyolojik ergenliğin temelidir. Bu dönemde ilk göze çarpan
ergenin hızla boy atması ve ağırlıkça artmasıdır. Ergenlik döneminde iskelet, kas ve yağ
dokularının boyutlarında belirgin bir artış olmaktadır. Kas gelişimi, erkeklerde kızlara oranla
daha fazlayken yağ dokusu gelişimi ise kızlarda daha fazla olmaktadır.
Resim 1.4: İnsan, cinsel olgunluğunun büyük bir kısmını gelişiminin ergenlik evresinde
tamamlar
Büyüme olayı, tiroid hormonu, androjen ve östrojenlerin etkisi altında olup bu
hormonların miktarlarında da artma olmaktadır. Bütün bu değişikliklere ikincil değişiklikler
denir. Temel değişiklik üremeyi sağlayan bezlerin çalışmaya başlaması ile sağlanır. Üreme
organlarındaki büyüme ve gelişme yönünden iki cins arasında farklılık görülür. Kızlar,
erkeklerden yaklaşık iki yıl önce büluğ çağına girmeleri sebebiyle cinsel organların gelişmesi
kızlarda daha erken tamamlanır.
Cinsel olgunluğa erişen bir kızın vücudunda keskin çizgiler kaybolmaya, kollar,
bacaklar, kalçalar ve göğüsler biçimlenmeye, koltuk altında ve cinsel organ çevresinde
kıllanma ve yüzde sivilceler görülmeye başlar. Bunlar ikincil değişikliklerdendir. Asıl
önemli değişiklik, yumurta hücresinin olgunlaşması ve adet kanamalarıdır. Kızlar genellikle
10-13 yaşlarında ilk adetlerini görürler. Bazılarında ise adet görme 15-16 yaşlarında olur.
Yumurtanın olgunlaşması, yumurtalıktan ayrılması ve adet kanamasının görülmesi
olaylarının tümüne “adet döngüsü” denir. Erişkin bir kadının yumurtalıklarından her ay (28
günde bir) bir yumurta atılır. Buna yumurtlama (Ovulasyon) denir. Bu yumurta erkek
hücreleri (sperm) ile birleştiği taktirde gebelik meydana gelir. Her adet döngüsünde rahim
duvarı kalınlaşır, eğer o döngü içinde gebelik meydana gelmezse adet kanaması görülür.
Yumurta döllenirse gebelik başlar ve gebelik süresince adet kanaması olmaz.
Ergenliğin ilk belirtilerinden birisi testis torbası (skrotum) ve testislerin gelişmesidir.
Çeşitli sebeplerle oluşan penis sertleşmesi her zaman erotik anlamda değildir. Bu durum
ergende utangaçlığa yol açar, ne yapacağını bilemez. Bu dönemde ilk meninin gelmesi,
sıkıntı ve hayret yaratır. Bunun normal, fizyolojik bir olay olduğunu bilmeyen ergen meninin
gelmesinden suçluluk duyabilirler. Bu değişikliklerin sebeplerini bilen ergenlerde bu tip
problemler ve dönemler kolay atlatılır. 7
Yüzde sivilcelerin oluşması, sakal ve bıyığın çıkması, sesin kalınlaşması, koltuk
altında ve cinsel organ çevresinde kıllanma, hızlı boy artışı, kasların gelişmesi ve özellikle
omuzların gelişmesi bu dönemin özelikleri arasındadır.
Resim1.5: Erkeklerde ergenlik kız çocuklarına göre daha geç başlar, daha uzun sürer
b- Cinsel Kimlik
Cinsel kimlik, bireyin cinsiyetinden haberdar olması, bedeni ve benliğini belli bir
cinsellik içinde algılayışı, kabullenişi, duygu ve davranışlarında buna uygun biçimde
yönelişidir. Başka bir deyişle; bireyin kadın ya da erkek olarak kendisinin farkına varması ve
kabullenmesidir.
Bir çocuğun kız ya da erkek doğması cinsel kimliğini kazanması için ilk koşuldur.
Çocuk kendi cinsinin eğilimleri desteklendiği sürece kız ya da erkek kimliğini
benimseyecektir. Bireyin biyolojik olarak kadın veya erkek grubuna katılmasından çok,
cinsiyet rolünü benimsemesi önemlidir.
Freud’a göre erkek çocuk cinsiyet rolünü babasıyla özdeşleşerek benimser. Bireyde
libido denen hareketli cinsel bir enerji vardır. Bu enerji yaşam boyu bireyin önemli
davranışlarını yönlendirir. Erkek çocuk, babası ile kendisi arasında benzerlik görür, kendini
babasıyla özdeşleştirir. Özdeşleşme, çocuğun çok sevdiği ve hayranlık duyduğu bir yetişkin
figürüne kendini benzetmesi sürecidir.
Davranışçı yaklaşımı benimseyen psikologlar ise çocuğun cinsiyet rolünü
benimsemesinde edimsel şartlanmanın önemli olduğunu savunmaktadırlar. Çocuk erkek
veya kadın grubunun davranış örüntüsünü gözler, algılar ve taklit eder. Taklit edilen davranış
aile üyelerince onaylanır ve ödüllendirilerek motive edilir. Motivasyon devam ettiği sürece
kadın veya erkek cinsiyet grubunun rolü benimsenir.
Bilişsel yaklaşımcılara göre taklit etme tamamen reddedilemez. Ancak çocuğun
anlama düzeyine göre taklit yapabileceği ve taklit edilen davranışın ailenin değerlerine
uygun düşenlerden seçileceği kabul edilir. 8
Resim 1.6: Bilişsel yaklaşıma göre çocuk cinsiyet rolünü cinsiyet gruplarının özelliklerini
kavrayarak benimser
Çocuk, üç-dört yaşında kişiliğini fark etmeye başlar. Meslekleri, kız ve erkek
çocukları arasındaki farkı, çocukla yetişkin arasındaki ayrılıkları algılar. Üç yaşındaki bir
çocuk hangi tür eşyaların hangi cinsiyet grubuna ait olduğunu bilir. Dört yaşındaki bir çocuk
kız veya erkek olduğuna karar verebilir. Çocuk çevresinde aynı cins bir çok kişinin
sergilediği pek çok özelliklerle karşılaşır. Cinsiyet rolünü benimseyebilmek için önce kendi
kimliğinin farkına varır. Kız mı yoksa erkek mi olduğunu anlar. Erkek çocuğu diğer
erkeklere benzeyen kendi fiziksel ve davranışsal yönlerini, kız çocuğu da diğer kızlara ve
kadınlara benzeyen kendi fiziksel ve davranışsal yönleri algılar. Kız çocukları anneleri,
erkek çocukları da babaları gibi davranmaya başlarlar. Taklit etme birinci derecede önemli
değildir. Kız çocuğu annesini, erkek çocuğu babasını yeterli bulmadıkları ya da
beklentilerine cevap alamadıkları zaman özdeşleşme durur.
Çocuk gerçekte anne ve babasıyla özdeşleşmeyebilir. Toplumda babasız pek çok
çocuğun erkek rolünü, annesiz kız çocuğunun da kadın rolünü benimsediği ancak baba
yokluğunun kızların cinsel gelişimi üzerinde erkeklerden daha az zarar verici olduğu
gözlenmektedir. Babanın yokluğu, evden uzakta çalışması ya da çocuklarından uzak kaldığı
durumlarda, erkek çocuk cinsel kimliğini geliştirmede bocalayabilir. Yalnız ablaların,
teyzelerin başka bir deyişle kadın örneklerinin bol olduğu bir ev ortamı kız çocuğu için
uygun bir ortamdır ancak böyle bir ortamda erkek çocuğunun erkek kimliğinden sapmaları
kolaylaşmaktadır. Üstüne titrenen, evden çıkarılmayan çocuk arkadaşlıktan da yoksun
kalınca kız kimliği daha da belirginleşir. Sokağa çıksa da erkek çocuklarına uyamaz.
Oyunlara alınmaz. Kız çocuklarına yönelip onlarla kaynaşır. Kendi cinsel kimliğinden
gittikçe uzaklaşan çocuk güvensiz bir kişilik geliştirir ve önlem alınmazsa kız yapılı bir
erişkin olup çıkar. Ergenlik çağına geldiğinde karşı cins yerine kendi cinsine ilgi duymaya
başlayabilir. 9
Annenin olmayışı ya da annenin kadınsı özellikler göstermeyişi de kız çocuk için
benzer bir güçlük yaratmaktadır. Sevecen, yumuşak ve duygusal özellikler yerine sert tavırlı,
erkeksi davranışları belirgin olan bir anne kız çocuğuna uygun örnek olmayacaktır. Erkeksi
özellikleri baskın olan bir anneyle özdeşim yapan bir kız çocuğu halk arasında erkeksi
davranışlar ve özellikler gösteren kadınlar için söylenen “Erkek Fatma” gibi davranabilir.
Resim1 7: Ebeveynin çocuk yetiştirme tutumları çocukların cinsiyete özgü davranışlarını
etkileyebilmektedir.
Ebeveynlerin kız ve erkek çocuklarından beklentileri değişiktir. Erkek çocuğun, güçlü
dayanıklı, yürekli, tuttuğunu koparan ve girişken olması istenir. Kız çocuğun usluluk,
kibarlık, sevecenlik gibi nitelikler kazanmasına önem verilir. Kızın atılgan, girişken, başına
buyruk olması aranan özellikler değildir. Erkek çocuğun ise pısırık, çekingen, korkak
olmaması üzerinde çok durulur. Bilinçli ya da bilinçsiz ebeveynler kıza ve erkeğe yaraşan
nitelikleri destekler ve pekiştirirler. Kıza ve erkeğe yakışmaz diye bilinen davranışlar anında
cezalandırılır. Erkek çocuk çarşıya, pazara gitmeye alıştırılırken, kız çocuk evden
uzaklaşmaması için öğütlenir.

Resim 1.8: Çocukların oyuncak tercihleri, cinsiyetlerine bağlı olarak farklılık gösterir 10
Okulöncesi dönemdeki bir erkek çocuğunun odası taşıt, spor ekipmanı, makineler ve
savaş oyuncakları içerirken, kız çocuklarının odasında daha çok bebek ve evle ilgili
oyuncaklar bulunmaktadır. Kız çocukların savaş oyuncakları ve taşıtlarla oynamaları
ebeveyn tarafından onay görmemekte, erkek çocuğun cinsiyetine uygun olmadığı düşünülen
oyuncaklarla oynamaları ise özellikle babaları tarafından hoş karşılanmamaktadır.
Resim 1.9: Evde kazanılan cinsel kimlikler çevrede pekişerek olgunlaşır.
Cinsel kimlik gelişiminde çocuk çevresindeki ağabey, abla, teyze, amca gibi
örneklerden de etkilenmektedir. Oyunlarında aynı cinsten arkadaşlarının olumlu ya da
olumsuz özelliklerini de benimserler. Kendi cinsel kişiliklerini onlarla karşılaştırır, erkek ve
kız olarak yarışırlar.
 

Giriş yap

Okul Öncesi Forum TV

000
Gün
00
Saat
00
Dakika
00
Saniye
Canlı yayına kalan süre.

18 Yıldır Sizlerle

18 yıldır sizlerleyiz. Türkiye'nin ilk okul öncesi eğitim platformu
Üst