- Katılım
- 23 Ara 2006
- Mesajlar
- 274
- Tepki Skoru
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 43
Doğrusu şu güzel günde kimsenin canını sıkmak istemem, ama anneler günü vesilesiyle onlara çiçeklerin en güzelini uzatırken, bazı ufak tefek soruları da sormadan geçemiyorum.
Hemen belirteyim ki, bu soruların çoğu babalar için de geçerlidir, lakin sadece günün özelliği nedeniyle öncelikle annelere yöneltilmiştir.
İşte aklıma takılan "annelik soruları".:.
* * *
Biliyorum ki çocuklarınızı çılgınca, öldüresiye seviyorsunuz. Peki başkalarının çocuklarını da aynı duyarlılıkla seviyor musunuz? Annelik duygunuz sadece kendi doğurduklarınızla mı sınırlı, yoksa bütün çocuklara bir anne şefkatiyle mi bakıyorsunuz? Annelik evrensel bir duyguysa neden yüzbinlerce yetim çocuk ıslah evlerinde evlat edinilmeyi beklerken, binlerce çocuksuz aile ısrarla tüp bebek kuyruğunda gün sayıyor? Sevgi, aidiyetten mi doğuyor, emekten mi?
Televizyon haberlerinde uzak taşra kentlerinin semt pazarlarında 3-5 milyona pazarlanan minicik çocukları görünce "Ne mutlu bizimkilere, iyi bir ana-babaları ve mutlu bir yuvaları var" mı diyorsunuz, yoksa böyle bir dünyaya çocuk doğurduğunuza hayıflanıyor musunuz?
Anaların duyarlılığı üzerine yüzlerce şiir, binlerce öykü, yüzbinlerce söylev olduğu halde, neden çocukları kayıp olan analar, aylardır her hafta Galatasaray Lisesi önünde dertlerine çare ararken bu kadar yalnızlar? Neden çocuklarını faili meçhul bir cinayete kurban veren analar, ellerinde evlatlarının fotoğraflarıyla kimsesizler mezarlığında ağlaşırken, o mezarlıklar kadar kimsesiz ve çaresizler?
Tanrı korusun çocuğunuzun başına talihsiz bir iş gelse; mesela kullandığı arabayla bir başka çocuğu yaralayıp kaçsa ona "Git teslim ol" der miydiniz? Bir başkasının yaralı çocuğuyla, kendi çocuğunuzun mahkumiyeti arasında kalsanız tavrınız ne olurdu"
Televizyonda "Erkekler eve erken dönüyor, çünkü evde karıları iyi yemek yapıyor" diyen reklamları izleyince neden tepki göstermiyorsunuz? Neden, "Yemek için geliyorsa hiç gelmesin" ya da "Biraz daha erken gelsin de o yağla kendi pişirsin" demek aklınıza gelmiyor? Neden annelerin sadece anneler gününde piyasayı canlandırıcı bir potansiyel müşteri ya da evi temizleyip yemek yapan bir hizmetçi veya kocasının yanında bir süs bebeği gibi sergilenip durmasına karşı sessiz kalıyorsunuz? Neden "anneler"in yansıtıldığı reklam filmleri hep "babalar"ca hazırlanıyor?
Tabii her şeyi evladınızın mutluluğu için yapıyorsunuz. Onun iyi bir yaşam kurması için çabalıyorsunuz. Peki ama onu körpecik yaşında oynayarak geçireceği haftasonlarını ya da yaz akşamlarım kurslarda sürünmeye zorlayan sisteme neden itiraz etmiyorsunuz? Çocuklarınızın daha ilkokul çağında yarış atları gibi koşuya sürülmesine ve eğitim adına bir sınav cenderesine sokulmasına nasıl razı oluyorsunuz?
Çocuğunuzun en iyi arkadaşı olmaya çalıştığınız muhakkak... Ama gerçekten öyle misiniz? Size herşeyini rahatça söyleyebildiğine inanıyor muşunuz? Sizden gizlediği bir sırrını öğrenseniz, onu mu suçlarsınız, kendinizi mi? Ona, sizden ayrı bir yaşamı ve kişiliği olan bir insan olarak mı görüyorsunuz, herşeyini sizinle paylaşmak zorunda olan bir çocuk olarak mı?
Peki çocuğunuzun eh iyi arkadaşlarıyla da arkadaş mısınız? Gelinlerinize ve damatlarınıza "Evladım sevmiş, ben de iyi geçineyim" gözüyle mi bakıyorsunuz, yoksa evladınızı mutlu etmenin yolunun, onun eşiyle de sağlıklı bir diyalog kurmaktan geçtiğinin farkında mısınız?
Bunca yıl "Beyaz gelinlik içinde göreyim, sonra öleyim" diyerek büyüttüğünüz kızınız düğün için Neslihan Yargıcı koleksiyonundan nefis bir siyah gelinlik beğense ya da doktor olsun diye tıp fakültesine yazdırmaya çalıştığınız oğlunuz doktor değil bir rock grubunda gitarist olmak istediğini söylese "önemli olan onun isteği" deyip onun yanında yer alır mısınız?
Peki bunu, siyah gelinliği sevmeye çalışarak ya da oğlunuzun rock konserine en önde bilet alarak mı yaparsınız, yoksa düğünde ya da konserde bir köşede gizlice gözyaşı dökerek mi?
Hep çocuklara sorulan "Anneni mi çok seviyorsun, babanı mı" sorusunu annelere sorsak ve desek ki; "Sizin için işiniz mi, eşiniz mi, çocuğunuz mu önemli?" Ne derdiniz? Kendinizi bu üçgenin neresine koyardınız? Çocuğunuz için işinizden, eşinizden ya da kendinizden kısmen vazgeçmenin aslında çocuğunuza iyilik değil, kendinize kötülük olduğunu, bunun uzun vadede çocuğunuza da zarar vereceğini düşünür müydünüz?
Tam da "Anneler Günü"nde bir lüzumuz çıkıp, olmadık sorularla zihninizi meşgul etse, ona yine de anlayış gösterir miydiniz? Anneler gününüzü kutlasa ve "Yanıtlarınız ne olursa ol
dikkat......................................
-ALINTI-
CEVAPLAYABİLİYOR MUSUNUZ BU SORULARI....?:10:
Hemen belirteyim ki, bu soruların çoğu babalar için de geçerlidir, lakin sadece günün özelliği nedeniyle öncelikle annelere yöneltilmiştir.
İşte aklıma takılan "annelik soruları".:.
* * *
Biliyorum ki çocuklarınızı çılgınca, öldüresiye seviyorsunuz. Peki başkalarının çocuklarını da aynı duyarlılıkla seviyor musunuz? Annelik duygunuz sadece kendi doğurduklarınızla mı sınırlı, yoksa bütün çocuklara bir anne şefkatiyle mi bakıyorsunuz? Annelik evrensel bir duyguysa neden yüzbinlerce yetim çocuk ıslah evlerinde evlat edinilmeyi beklerken, binlerce çocuksuz aile ısrarla tüp bebek kuyruğunda gün sayıyor? Sevgi, aidiyetten mi doğuyor, emekten mi?
Televizyon haberlerinde uzak taşra kentlerinin semt pazarlarında 3-5 milyona pazarlanan minicik çocukları görünce "Ne mutlu bizimkilere, iyi bir ana-babaları ve mutlu bir yuvaları var" mı diyorsunuz, yoksa böyle bir dünyaya çocuk doğurduğunuza hayıflanıyor musunuz?
Anaların duyarlılığı üzerine yüzlerce şiir, binlerce öykü, yüzbinlerce söylev olduğu halde, neden çocukları kayıp olan analar, aylardır her hafta Galatasaray Lisesi önünde dertlerine çare ararken bu kadar yalnızlar? Neden çocuklarını faili meçhul bir cinayete kurban veren analar, ellerinde evlatlarının fotoğraflarıyla kimsesizler mezarlığında ağlaşırken, o mezarlıklar kadar kimsesiz ve çaresizler?
Tanrı korusun çocuğunuzun başına talihsiz bir iş gelse; mesela kullandığı arabayla bir başka çocuğu yaralayıp kaçsa ona "Git teslim ol" der miydiniz? Bir başkasının yaralı çocuğuyla, kendi çocuğunuzun mahkumiyeti arasında kalsanız tavrınız ne olurdu"
Televizyonda "Erkekler eve erken dönüyor, çünkü evde karıları iyi yemek yapıyor" diyen reklamları izleyince neden tepki göstermiyorsunuz? Neden, "Yemek için geliyorsa hiç gelmesin" ya da "Biraz daha erken gelsin de o yağla kendi pişirsin" demek aklınıza gelmiyor? Neden annelerin sadece anneler gününde piyasayı canlandırıcı bir potansiyel müşteri ya da evi temizleyip yemek yapan bir hizmetçi veya kocasının yanında bir süs bebeği gibi sergilenip durmasına karşı sessiz kalıyorsunuz? Neden "anneler"in yansıtıldığı reklam filmleri hep "babalar"ca hazırlanıyor?
Tabii her şeyi evladınızın mutluluğu için yapıyorsunuz. Onun iyi bir yaşam kurması için çabalıyorsunuz. Peki ama onu körpecik yaşında oynayarak geçireceği haftasonlarını ya da yaz akşamlarım kurslarda sürünmeye zorlayan sisteme neden itiraz etmiyorsunuz? Çocuklarınızın daha ilkokul çağında yarış atları gibi koşuya sürülmesine ve eğitim adına bir sınav cenderesine sokulmasına nasıl razı oluyorsunuz?
Çocuğunuzun en iyi arkadaşı olmaya çalıştığınız muhakkak... Ama gerçekten öyle misiniz? Size herşeyini rahatça söyleyebildiğine inanıyor muşunuz? Sizden gizlediği bir sırrını öğrenseniz, onu mu suçlarsınız, kendinizi mi? Ona, sizden ayrı bir yaşamı ve kişiliği olan bir insan olarak mı görüyorsunuz, herşeyini sizinle paylaşmak zorunda olan bir çocuk olarak mı?
Peki çocuğunuzun eh iyi arkadaşlarıyla da arkadaş mısınız? Gelinlerinize ve damatlarınıza "Evladım sevmiş, ben de iyi geçineyim" gözüyle mi bakıyorsunuz, yoksa evladınızı mutlu etmenin yolunun, onun eşiyle de sağlıklı bir diyalog kurmaktan geçtiğinin farkında mısınız?
Bunca yıl "Beyaz gelinlik içinde göreyim, sonra öleyim" diyerek büyüttüğünüz kızınız düğün için Neslihan Yargıcı koleksiyonundan nefis bir siyah gelinlik beğense ya da doktor olsun diye tıp fakültesine yazdırmaya çalıştığınız oğlunuz doktor değil bir rock grubunda gitarist olmak istediğini söylese "önemli olan onun isteği" deyip onun yanında yer alır mısınız?
Peki bunu, siyah gelinliği sevmeye çalışarak ya da oğlunuzun rock konserine en önde bilet alarak mı yaparsınız, yoksa düğünde ya da konserde bir köşede gizlice gözyaşı dökerek mi?
Hep çocuklara sorulan "Anneni mi çok seviyorsun, babanı mı" sorusunu annelere sorsak ve desek ki; "Sizin için işiniz mi, eşiniz mi, çocuğunuz mu önemli?" Ne derdiniz? Kendinizi bu üçgenin neresine koyardınız? Çocuğunuz için işinizden, eşinizden ya da kendinizden kısmen vazgeçmenin aslında çocuğunuza iyilik değil, kendinize kötülük olduğunu, bunun uzun vadede çocuğunuza da zarar vereceğini düşünür müydünüz?
Tam da "Anneler Günü"nde bir lüzumuz çıkıp, olmadık sorularla zihninizi meşgul etse, ona yine de anlayış gösterir miydiniz? Anneler gününüzü kutlasa ve "Yanıtlarınız ne olursa ol
dikkat......................................
-ALINTI-
CEVAPLAYABİLİYOR MUSUNUZ BU SORULARI....?:10: