Okul Korkusu 	Okul korkusu, ayrılık kaygısı içinde  değerlendirdiğimiz bir durumdur. Temel özelliği, çocuğun evden veya evde  bağlandığı kişiden ayrılması sonucu yaşanan, beklenenden fazla  düzeydeki anksiyetedir. 	
     Okulların açıldığı günlerde, kimisi büyük bir  sevinçle önlük, defter, kitap, çanta, yeni arkadaşlar gibi şeylerin  hayaline dalarken, kimisi de korkuyla annesinin bacaklarına sarılarak  ağlar, okulda kalmak istemez.
      Okul korkusu, ayrılık kaygısı içinde değerlendirdiğimiz bir  durumdur. Temel özelliği, çocuğun evden veya evde bağlandığı kişiden  ayrılması sonucu yaşanan, beklenenden fazla düzeydeki anksiyetedir.
        Ayrılık kaygısı bozukluğu çocukların ve genç ergenlerin  ortalama % 4-5�nde görülür. Okula gitmeme ya da okula gitmek istememe en  sık karşılaşılan yakınmalardır, buna sıklıkla karın ağrısı, baş ağrısı,  kas ağrısı, mide bulantısı gibi somatik yakınmalar eşlik eder. Somatik  yakınmalar kız çocuklarında daha çok görülür. Okula gitmeye yakın, baş  ağrısı, karın ağrısı gibi yakınmaları olan çocuk evde kalınca, hiçbir  şey olmamış gibi oynar, zıplar, hatta derslerine bile çalışır. Bazen de  bu yakınmaların geçerli bir yöntem olduğunu gören çocuk, şikâyetleri  şiddetlendirip kronikleştirebilir ve aile de çocuğu doktor doktor  dolaştırabilir.
         Çocuğun okulu reddetmesi ile nasıl başa çıkılacağına karar  vermek için, önce nedenlerini bulmak gerekir.
         Ailede daha önce yaşanmış bir hastalık, hastaneye yatış,  kardeş kaybı, kaza, bir akrabanın ölümü gibi travmalar ayrılık kaygısını  ve dolayısıyla okul korkusunu tetikleyebilir
      Çocuğun okulu reddetme durumu, genellikle geçici bir sorundan  kaynaklanır. Çocuk okula başlamaya fiziksel açıdan hazır olsa da,  duygusal ve bilişsel açıdan hazır olmayabilir. Bazen de okul reddi,  umumi tuvaletleri kullanma endişesi ya da performans endişesinden  kaynaklanıyor olabilir. 
 Bazen de anne çocuğundan ayrılamayabilir, küçük olduğunu düşünerek  endişe içine girer. Anne farkında olmadan çocuğa, onun gitmesini  istemediğine dair işaretler verir, çocuk da ağlayarak annesine yapışır.  Bu durumda, önce anneyi rahatlatmak, daha sonra çocuğu alıştırmak  gerekir. 
    İnatlaşıp okula gitmek istemeyen çocuklar da vardır, bu çocukların  okulu reddetmesi, yapmak istemediği birçok şeyden yalnızca biridir ve  ayrılık endişesi ile alakası yoktur.
    Çocuklar bazen de, arkadaşları ile kavga edebilir, arkadaşları  tarafından alaya alınabilir, ya da öğretmenin sert tavırları ve başka  çocuklara kızmasından etkilenebilirler. Yaptıklarının öğretmen  tarafından beğenilmeyeceğinden endişe duyabilirler.
    Okula herhangi bir nedenle (okul reddi, hastalık gibi) gidilmediği  günlerde, birlikte alışveriş merkezinde eğlenmek, evde hoşça vakit  geçirmek, oyun oynamak, annenin farkında olmadan çocuğu  ödüllendirmesidir. Bu durum okula dönmeyi zorlaştırır. Eğer çocuğunuz  okula gidemeyecek kadar hasta ise, bütün gün yataktan çıkamayacak kadar  hasta demektir.
    Yaz boyunca her öğrencide bir gevşeme olması doğaldır. Okulun  açıldığı günler yaklaştıkça, yeniden disipline olma faydalı olacaktır.  Bunun için, uyku düzeninin yavaş yavaş erken yatıp, erken kalmaya  dönüştürülmesi, okunan yazı miktarının arttırılması, geçen yıllın defter  ve kitaplarının gözden geçirilip, çalışma odasının düzenlenmesi okul  dönemine uyumu kolaylaştıracaktır.
    Çocuğunda okul korkusu olan aileler, her şeyden önce çocuğun  okuldan uzak kalmamasına önem vermelidir. Evde kalış süresi uzadıkça,  okula dönüş o ölçüde güçleşir. Anne ve baba soğukkanlı yaklaşmalıdır.  Korkutmalar, dayaklar genellikle geri teper, anne ve baba yenik düşer.  Yalvarmalar, alttan almalar da etkisiz kalır. Anne ve babanın hangisi  kararlı ve tutarlı davranabiliyorsa, çocuğu okula O götürmelidir.  Çoğunlukla anne çocukla olan sıkı ilişkisi nedeniyle, bu görevi kolay  kolay başaramaz. Çocuğun ayrı kalma tepkilerinin azalması için, okula  başlarken ilk gün bir saat, ikinci gün iki saat gibi kademeli olarak  süreyi uzatarak alıştırmaya çalışmak, kesin ve net bir ifade ile mümkün  olduğu kadar kısa bir cümle ile vedalaşmak, söz verilen saatte çocuğu  almaya gelerek güveni sarsmamak çok önemlidir. Öğretmen ile işbirliği  sağlanmalıdır. Çocuk sınıfa girmese bile, öğretmen odasında oturması,  okul bahçesinde dolaşması, evde kalmasından iyidir. Çocuğun sıkıntıları  tutarlı ve kararlı tutum sayesinde zaman içerisinde yatışacaktır. Fakat  çocuğun sıkıntısını görmezden gelme, bir şeyin yok gibi söylemlerde  bulunma uygun olmayacaktır. Okul başarısının şimdilik önemli olmadığı  anlatılmalı, sıkıntılar anlayışla karşılanmalı, ebeveynin okulda kalma  süresi kademeli olarak azaltılmalı, çocuğu alma saatlerine harfiyen  uyulmalı, kesinlikle geç kalınmamalı, okula gitme konusunda ödün  verilmemelidir. Bazı anne ve babalara, sıkıntısına rağmen çocuğu okula  gitmeye zorlama acımasız gelebilir. Ancak diş ağrısı olan bir kimsenin  diş hekimine gitmekten kaçınması ne kadar yarar sağlar ise, çocuğu evde  tutmak da o ölçüde yarar sağlar. Çocuğu okula götürme çözümün yarısıdır.  
 Uzun süre düzelmeyen okul korkularında çocuk psikiyatrisine başvurmak  uygun olacaktır.