anaokulunda çocukların ingilizce ve Türkçe Dil Etkinliği derslerine giriyorum. oyunlar, eğlenceli şarkılar, sayışmalar, taklitler, drama gibi faaliyetlerle çocukları eğlendirerek öğretmeye çalışıyorum. Tabi çocuklar da çok mutlu oluyorlar. Sınıf sayılarımız kalabalık olduğu için ve bazen de hepsini birleştirerek derse girdiğim için hepsine gekeren ilgiyi gösteremiyorum. yine de her dersten önce hepsiyle gözgöze gelir veya bir oyunla hepsinin başını okşar yada onları gıdıklarım. bazen sorularım için bir iki çocuğa söz hakkı veriyorum. zaman darlığından.
işte bu çocukların içinden güzeller güzeli Zeynep'in yaptığını da sonradan diğer öğretmenlerden öğrendim. meğer zeynep benim geleceğim günler çok güzel giyinirmiş ve birgün öğretmenine şöyle demiş.
"ingilizce öğretmenimin geleceği günler çok güzel giyiniyorum beni görsün de beni de seçsin diye. ama o beni hiç görmüyor" demiş. sınıf öğretmeni bunları söyleyince bir tuhaf oldum. şimdi öğrencilerimizle daha fazla ilgilenmemiz lazım olduğunu anladım. en azından onların duygularını anlamamız lazım öyle değil mi?
işte bu çocukların içinden güzeller güzeli Zeynep'in yaptığını da sonradan diğer öğretmenlerden öğrendim. meğer zeynep benim geleceğim günler çok güzel giyinirmiş ve birgün öğretmenine şöyle demiş.
"ingilizce öğretmenimin geleceği günler çok güzel giyiniyorum beni görsün de beni de seçsin diye. ama o beni hiç görmüyor" demiş. sınıf öğretmeni bunları söyleyince bir tuhaf oldum. şimdi öğrencilerimizle daha fazla ilgilenmemiz lazım olduğunu anladım. en azından onların duygularını anlamamız lazım öyle değil mi?