Çocukların duygusal gelişimi onların çeşitli duyguları nasıl kazandıklarını ve bu duyguları kendilerine, anne babalarına, diğerlerine nasıl ifade ettiklerini belirlemektedir. Duygular çocuğun yaşamını sürdürmede, iletişim kurmada ve davranışlarını yönlendirmede önemlidir. Hyson ve Izard’a göre (1985) duyguların bir bölümü öğrenilmiştir. Bebekler, annelerinin duygusal durumundan ve duygularını dışavurma biçimlerinden etkilenmekte, ayrıca annelerinin duygusal durumlarını gösteren belirli yansıtma biçimlerini de taklit etmektedirler. Anneyle bebek arasındaki iletişim kanallarının açık olması, içsel duyguların dışavurumunu artırmaktadır.
Izard’a göre duygusal ifadelerin biyolojik boyutları vardır. Ayrıca bebeklerin duygusal ifadeleri ve davranışları onların daha sonraki yıllarda geliştirecekleri kişilikleri konusunda da ipucu sağlamaktadır. Biyolojik yapı, duygusal gelişimin sınırlarını ve genel çerçevesini sağlamakta, çevresel etkiler ise bu gelişimi uyarmakta ve şekillendirmektedir
1 yaşında: Yaşamın ilk senesinde çocuğun duygusal durumu oldukça değişkendir. Bazen kayıtsızlık, bazen de heyecan gözlemlenir. Fizyolojik durumu (açlık, uykusuzluk, gibi) ve içinde bulunduğu ortamdaki sosyal etkileşimler (anne babanın ona gülümsemesi, onunla oynaması, gibi) duygusal durumunu etkiler. Kendini rahat hissettiği zaman ana bakıcısına ve çevresine ilgi gösterebilir. Bağımlılık, girişkenlik ve keşfetme süreçlerinde kızgınlık, kaygı ve mutluluk gibi durumları jest ve mimiklerle gösterir. 2 yaşında: İkinci sene duygusal durumdaki değişkenlik devam etmekte fakat duygular daha uzun süreli görünmektedir. Kendini güvende hissetme ve keşfetme ihtiyacı; duygusal açlık, anne babaya yapışma eğilimi, negatiflik ve korku gibi duygulardan daha ön plandadır. Bu dönemde fiziksel kapasitenin artmasıyla beraber, heyecanlı keşifler yaparak girişkenlik zevkini tatmaya başlar. Bağımlılık, atılganlık, kızgınlık, sınır koyma gibi tutumları daha karmaşık jest ve mimiklerle ortaya koyabilir. 3 yaşında: Üçüncü senenin başında karamsarlık ve huysuzluk içeren duygu hallerinde değişkenlik devam ederken ilerleyen zamanlarda daha iyimser bir tutum sergiledikleri gözlenir. Heyecan, negatiflik, anne babaya yapışma davranışları varlığını gösterse de çok güçlü değildir. Çocuğun dil gelişiminin ve hayali oyunların gelişmesiyle beraber duygu sistemi daha organize olmaya başlar. Daha karmaşık duyguları jest ve mimiklerin yanı sıra sözel olarak ve oyunlar ile ifade etmeye başlar. 4 yaşında: Dördüncü senede çocuğun duygu sistemi daha iyi organize olmuştur ve karmaşık duygular yaşayan çocuğun hayalkırıklığı gibi olumsuz duygularla başaçıkma kapasitesi artmıştır. Genel olarak duygusal durumu psikolojik ve bedensel olarak kendini güvende hissetmesi ile ilgilidir. Aileye, akranlara, çevreye ilgisi artarken, negatif tutumlarda azalma görülür. Güce artan ilginin yanı sıra utanç ve kıskançlık duyguları gelişir. Empati ve şefkatin artması ile beraber diğerlerini düşünme ve paylaşma becerileri de artar. 5-6 yaşında: Beşinci ve altıncı seneleri içeren okulöncesi dönemde çocuğun duyguları ifade etme becerileri gelişmiştir. Daha uzun süreklilikler gösteren bir çok duygu yaşar. Bu dönemdeki çocuk bedenini ve aile içindeki ilişkileri keşfederken yaşadığı heyecanın yanı sıra, kıskançlık, korku ve utanç duyguları hakimiyetini gösterir. Empati kapasitesi gelişmiştir ve rekabet durumlarında yaşanan kıskançlıklar çok uzun sürmez. 7-8 yaşında: Okul döneminin ilk yıllarında, yedinci ve sekizinici yaşlarda, hayatlarındaki önemli kişilerin kabulünü, onayını ve övgüsünü almaya dayalı olarak duygusal durumları değişir. Başarılı olma ve kabul görme durumunda kendine güvenleri artar. Rekabet içeren durumlarda aşağılanma ve utanç duyguları yaşayabilirler. Bu nedenle özgüvenlerinde değişkenlik görülür. Önceki dönemin kıskançlık, negatiflik, benmerkezcilik ve duygusal açlık içeren tutumlarına zaman zaman rastlanır. 9-10 yaşında: Bu dönemde ise duygusal sistem daha iyi organize olmuş ve derinlik kazanmıştır. Karmaşık duygularla başaçıkma kapasitesinin oldukça geliştiği, merakla beraber iyimser duyguların yaşandığı bir dönemdir. Çocukta empati, merhamet, paylaşma ve sevgi kapasitesi bu dönemde oldukça gelişmiştir. Üzüntü, negatiflik, çaresizlik ve içedönüklük gibi duygu halleri özellikle stres durumlarında kendini gösterir. Ayrıca suçluluk duyguları ve içselleştirilmiş duyguların yanı sıra hırs ve kıskançlık duyguları da bu döneme hakimdir.
Izard’a göre duygusal ifadelerin biyolojik boyutları vardır. Ayrıca bebeklerin duygusal ifadeleri ve davranışları onların daha sonraki yıllarda geliştirecekleri kişilikleri konusunda da ipucu sağlamaktadır. Biyolojik yapı, duygusal gelişimin sınırlarını ve genel çerçevesini sağlamakta, çevresel etkiler ise bu gelişimi uyarmakta ve şekillendirmektedir
1 yaşında: Yaşamın ilk senesinde çocuğun duygusal durumu oldukça değişkendir. Bazen kayıtsızlık, bazen de heyecan gözlemlenir. Fizyolojik durumu (açlık, uykusuzluk, gibi) ve içinde bulunduğu ortamdaki sosyal etkileşimler (anne babanın ona gülümsemesi, onunla oynaması, gibi) duygusal durumunu etkiler. Kendini rahat hissettiği zaman ana bakıcısına ve çevresine ilgi gösterebilir. Bağımlılık, girişkenlik ve keşfetme süreçlerinde kızgınlık, kaygı ve mutluluk gibi durumları jest ve mimiklerle gösterir. 2 yaşında: İkinci sene duygusal durumdaki değişkenlik devam etmekte fakat duygular daha uzun süreli görünmektedir. Kendini güvende hissetme ve keşfetme ihtiyacı; duygusal açlık, anne babaya yapışma eğilimi, negatiflik ve korku gibi duygulardan daha ön plandadır. Bu dönemde fiziksel kapasitenin artmasıyla beraber, heyecanlı keşifler yaparak girişkenlik zevkini tatmaya başlar. Bağımlılık, atılganlık, kızgınlık, sınır koyma gibi tutumları daha karmaşık jest ve mimiklerle ortaya koyabilir. 3 yaşında: Üçüncü senenin başında karamsarlık ve huysuzluk içeren duygu hallerinde değişkenlik devam ederken ilerleyen zamanlarda daha iyimser bir tutum sergiledikleri gözlenir. Heyecan, negatiflik, anne babaya yapışma davranışları varlığını gösterse de çok güçlü değildir. Çocuğun dil gelişiminin ve hayali oyunların gelişmesiyle beraber duygu sistemi daha organize olmaya başlar. Daha karmaşık duyguları jest ve mimiklerin yanı sıra sözel olarak ve oyunlar ile ifade etmeye başlar. 4 yaşında: Dördüncü senede çocuğun duygu sistemi daha iyi organize olmuştur ve karmaşık duygular yaşayan çocuğun hayalkırıklığı gibi olumsuz duygularla başaçıkma kapasitesi artmıştır. Genel olarak duygusal durumu psikolojik ve bedensel olarak kendini güvende hissetmesi ile ilgilidir. Aileye, akranlara, çevreye ilgisi artarken, negatif tutumlarda azalma görülür. Güce artan ilginin yanı sıra utanç ve kıskançlık duyguları gelişir. Empati ve şefkatin artması ile beraber diğerlerini düşünme ve paylaşma becerileri de artar. 5-6 yaşında: Beşinci ve altıncı seneleri içeren okulöncesi dönemde çocuğun duyguları ifade etme becerileri gelişmiştir. Daha uzun süreklilikler gösteren bir çok duygu yaşar. Bu dönemdeki çocuk bedenini ve aile içindeki ilişkileri keşfederken yaşadığı heyecanın yanı sıra, kıskançlık, korku ve utanç duyguları hakimiyetini gösterir. Empati kapasitesi gelişmiştir ve rekabet durumlarında yaşanan kıskançlıklar çok uzun sürmez. 7-8 yaşında: Okul döneminin ilk yıllarında, yedinci ve sekizinici yaşlarda, hayatlarındaki önemli kişilerin kabulünü, onayını ve övgüsünü almaya dayalı olarak duygusal durumları değişir. Başarılı olma ve kabul görme durumunda kendine güvenleri artar. Rekabet içeren durumlarda aşağılanma ve utanç duyguları yaşayabilirler. Bu nedenle özgüvenlerinde değişkenlik görülür. Önceki dönemin kıskançlık, negatiflik, benmerkezcilik ve duygusal açlık içeren tutumlarına zaman zaman rastlanır. 9-10 yaşında: Bu dönemde ise duygusal sistem daha iyi organize olmuş ve derinlik kazanmıştır. Karmaşık duygularla başaçıkma kapasitesinin oldukça geliştiği, merakla beraber iyimser duyguların yaşandığı bir dönemdir. Çocukta empati, merhamet, paylaşma ve sevgi kapasitesi bu dönemde oldukça gelişmiştir. Üzüntü, negatiflik, çaresizlik ve içedönüklük gibi duygu halleri özellikle stres durumlarında kendini gösterir. Ayrıca suçluluk duyguları ve içselleştirilmiş duyguların yanı sıra hırs ve kıskançlık duyguları da bu döneme hakimdir.