Puanları
0
Solutions
0
- Katılım
- 27 Ağu 2009
- Mesajlar
- 2,927
- Tepki Skoru
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 35
- Konum
- Ankara
KÜÇÜK PAPATYA DRAMASI
GÜNEŞ:************ Hey küçük papatya
********************** Artık uyansana
********************** Bak ben geldim yine
********************** Güzel güzel açsana
PAPATYA:******** Ah parlak güneş
********************** Açmak istemezmiyim
********************** Susuz kaldım bu gün
********************** Nasıl güleyim
GÜNEŞ:************ Serin rüzgar,güçlü rüzgar
********************** Nerelerdesin
********************** Haydi biraz es te
********************** Bulutu buraya**getir
RÜZGAR:********** Beyaz bulut,pamuk bulut
********************** Haydi gelsene
********************** Papatya susamış
********************** Biraz yağmur versene
BULUT:************ İşte ben geldim
********************** Bol bol yağmur getirdim
********************** Kana kana iç papatya
********************** Gülümse yine bize
PAPATYA :******** Hepinize çok teşekkür ederim
********************** Güneş bulut ve rüzgar
********************** Benim iyi dostlarım
********************** Siz olmasaydınız ben ne yapardım
DİŞ SAĞLIĞI
Fatma çok haylaz bir çocuktur. Kendi vücudu dikkate almaz ilgilenmez. Hele ki dişlerine hiç bakmayan bir çocuktur. İşte dişine bakmadığı için yakınan diş ve diş macunun dinliyoruz.
Diş fırçası :
- offf offf sıkıntıdan patlamak üzereyim.
Diş macunu:
— neden arkadaşım bu kadar üzgünsün canını sıkan nedir ben bak mutluyum.
Diş fırçası:
— bu evin yaramaz çocuğu beni hiç kullanmıyor. O yüzden mikroplar üzerime yerleşti bak nasılda gülüyorlar. Dişlerini de çıkarmışlar artık onlardan kurtuluşum yok.bir işe yaramadan burada kalmaktan sıkıldım. Her yerim toz içinde kaldı bak.
Diş macunu:
- Evet, gördüm senin için çok üzüldüm. Ama elimden bir şey gelmez ki beni de hiç kullanmıyor.
Diş fırçası:
— Senin için sorun yok hiç değilse tüpün var korunabiliyorsun mikroplardan ya bana bak mikrop yuvası oldum. Fatma bana hiç bakmıyor alındığımdan beri buradayım, bir işe yaramamdım. Aslında benim görevim çok güzel insanların dişerinin sağlıklı olmasını sağlıyorum senin yardımınla ama beni kullanmadıklarında bir şey yapamıyorum.
Diş macunu:
— Öyle söyleme bak bende tüpün içindeyim korunuyorum ama bayatlama riskim var. Bayatlayınca da görevimi yerine getiremiyorum.
Diş fırçası:
- aaa ben bunu bilmiyordum bayatlayınca ne oluyor ki?
Diş macunu:
Bayat olunca dişleri koruyamıyorum ve dişlere zarar verebiliyorum.
Diş fırçası:
- Gerçekten çok şaşırdım. Peki, bu son kullanma tarihi ne demek arkadaşım ben onu bilmiyorum. Bana anlatır mısın?
Diş macunu:
- Tabii ki anlatırım son kullanma tarihi demek ne kadar zamanla kullanabileceğimizi insanlara gösteren tarih demek zamanımız geçtiğinde insanlara zarar verebiliyoruz. Eskiyoruz çünkü.
- aaa ben bunları bilmiyordum teşekkür ederim arkadaşım.
- Fatma bizi hiç görmüyor hal bu ki ne kadar renkliyiz güzeliz değil mi?
- Evet, haklısın arkadaşım ama elimizden bir şey gelmiyor annesi de bunun farkında onun sözünü de hiç dinlemiyor.
Diş macunu:
Aslında dişlerde çok üzgünler bu duruma geçen yüzünü yıkarken gördüm dişleri çok mutsuzlardı.
Diş fırçası:
- Hımım neden ki?
- Fatma çikolata çok yiyormuş ve kolayında çok içiyormuş sonrada öylece bırakıyormuş bunlar dişlere yapışıyormuş. Dişler bundan dolayı sararmışlar solmuşlar.
Diş fırçası:
- Annesi çok uyarıyor ben duymuştum ama hiç dinlemiyordu Fatma akıllı çocuklar annelerinin sözünü dinlerler değil mi arkadaşım?
- Evet, arkadaşım bizler dinliyoruz.
Diş fırçası:
Artık istese de beni kullanamaz çünkü mikroplar bana yuva yaptılar. Benim gibi yeni temiz arkadaş almaları lazım.
Diş macunu:
- Beni kullanabilir daha zamanım var ama bu gidişle Fatma beni de kullanamayacak.
Bu sırada Fatma ağlayarak içeri girer.
- Anneanneciğim nerdesin dişlerim çok ağrıyor. Baksana hepside çürümüş artık hem de hiç sağlam değiller. Çürümüş dişlerim artık güzel olmayacak mı? Anne der çıkar.
Diş macunu:
- bak gördün mü arkadaşım artık dişler dayanamamış çürümeye başlamışlar.
Diş fırçası:
— Evet, çok üzüldüm çok da sızı yapıyor herhalde baksana Fatma nasıl da ağlıyordu.
Ama çocuklar dişlerini düzenli olarak yemeklerden sonra fırçalamalılar ki dişleri böyle çürümesin ve ağrı yapmasın. Fatma da bundan sonra artık fırçalayacaktır. Değil mi?
Diş fırçası:
- Evet, bence de yoksa tüm dişleri çürür ve dişsiz kalır. Akılı çocuklar dişlerini yemekten sonra fırçalarlar.
Değil mi çocuklar.
Bak bak hepsinin dişeri ne çocuklar dişlerinizi gösterebilir misiniz.?
Bak arkadaşım hepside fırçalıyorlar herhalde fırçalamasalardı bundan sonra fırçalayacaklar değil mi çocuklar.
Yoksa sizde Fatma gibi dişlerinizi kaybedebilirsiniz.
RENKLER ÜLKESİ
(Renkler korosu sahnededir.Korodaki çocukların hepsinin elinde,ait oldukları rengi simgeleyen balonlar vardır.Elbiseleri ve başlıkları da simgeledikleri renktedir.Koronun en arka sırasında kahverengi,siyah ve beyazı simgeleyen çocuklar vardır.Öndeki yedi renk çocuk sırayla birer adım öne çıkarak konuşurlar.)
KIRMIZI : Biz tam yedi kardeşiz.
TURUNCU: Güneş bizim annemiz.
SARI: Gökkuşağı evimiz.
MAVİ: Biz tam yedi çiçeğiz.
LACİVERT: Doğa bizim ülkemiz.
MOR: Biz tam yedi çocuğuz.
KORO: Işıkla oluşuruz Resimde buluşuruz.
(Korodaki tüm renk çocuklar el ele tutuşarak halka oluştururlar.Olanaklara göre canlı yada teypten gelen müzikle dans ederek dönerler.Bu arada şarkı da söylerler.Şarkının renklerle ilgili olması gereklidir.Koronun söylediği iki dize de ezgilenerek kullanılabilir.şarkı ve dans bitice sahneye ressam ve hemen arkasından da çiçekli çocuklar korosu girer.ressamın elinde paleti ve fırçası vardır.ressamın oluşturacağı resmin izleyiciler tarafından görülebilmesi için kağıdın yeterince büyük olması gereklidir.)
KIRMIZI : (Elindeki kırmızı gülü sallayarak gelir.)Kırmızı gül gülüyor.resimde göz süzüyor.
RESSAM : ( Kağıda gül çizerken )Kırmızı güle bakın,dikeninden sakının.
TURUNCU : (Turuncu bir çiçekle gelir. Çiçeğini sallar).Turuncuyu alalım güneşi boyayalım.
RESSAM: ( Kağıdın sağ üst köşesine güneş resmi yaparken) Güneşimi boyadım,ısındım,aydınlandım.
SARI: ( Elinde papatyalarla gelir,çiçeğini sallar.)Altın gözlü papatya,güler yüzlü papatya.
RESSAM: ( Kağıdın alt tarafına papatyalar çizerken.) Papatyasız kır olmaz.Kırsız resim hoş olmaz.
YEŞİL: ( Elinde yeşil yapraklı bir dalla gelir.) Yeşil ağaçla çimen,resme girsinler hemen.
RESSAM: ( Bir ağaç resmi yaparken.)Doğa yeşilsiz olmaz,insan doğasız olmaz.
MAVİ: Mavi gök mavi deniz,martılar nerdesiniz?
RESSAM: ( Göğü ve denizi maviye boyarken.) Küçük mavi dalgalar,mavi gökte bulutlar.
LACİVERT : (Elinde bir menekşeyle gelir.Menekşeyi sallar. Lacivert bir menekşe,çocuğun yüzünde neşe.
RESSAM: ( Menekşeleri çizerken). İşte güzel menekşe,bakıyor hep güneşe.
MOR: ( Elinde leylak ve sümbüllerle girer,çiçekleri sallar.) Mor leylakla sümbül,doğaya ödül.
RESSAM: ( Leylak ve sümbülleri çizerken) Dağın yücesi mordur,resim yapması zordur. Aferin sana ressam. Resmimiz oldu tamam.Dağları biraz mora boyar.
KAHVERENGİ : Hayır hayır.Resim olmadı tamam. Nerde kahverengi topraklar?Toprak rengi o dağlar?
RESSAM : (Dağları toprakları kahverengiye boyar)İşte dağlar topraklar.Resmimiz oldu tamam.
BEYAZ: Hayır tamam olmadı.Hani beyaz bulutlar?Köpük köpük dalgalar?
RESSAM : (Denize dalga köpükleri,göğe beyaz bulutlar ekler.) Dalgalarla bulutlar. Resmimiz oldu tamam.
SİYAH : Hayır hayır olmadı. Nere kara kayalar?Kara kanatlı kuşlar?
(Ressam kaya resmi yapar,kuşların kara kanatlarını çizer çabucak.İzleyicilere bakar.Resmin bazı eksiklerini tamamlar.)
RESSAM: Ne dersiniz oldu mu?( Seyircilerin isteklerini yanıtlamaya çalışır gibi) Ne dediniz?Bir ev mi?( Hemen küçük bir ev kondurur resme.)(Seyircilere) Anlamadım.Top oynayan çocuklar mı? İşte... (Seyircilerin istekleri olursa ekler.)
Balonlu çocuklar korosu,çiçekli çocuklar korosu,ressam el ele tutuşarak bir halka oluştururlar.Baharla çiçeklerle ilgili bir şarkıyla dönerlerken oyun biter...
üzgün çocuğu nasıl neşelendirebiliriz?
Etkinlik 1:Üzüntülü Bir Çocuk Nasıl Neşelendirilir?
Materyal: Ağlayan ve gülen çocuk resimleri
Grup:8-10 çocuk
Yönerge: Her çocuk kendine bir yer seçer.Elimizde gülen ya da ağlayan çocuk resmi varsa ona bakmakla oyuna başlayabiliriz.
Ne zaman neşeli ya da üzüntülü olduğum üzerinde konuşabiliriz.
-Şimdi, “Hepimiz üzgün bir çocuk nasıl neşeli olabilir?” onun üzerinde düşüneceğiz.
-Önce rahat oturalım,kendimizi nasıl rahat hissediyorsak öyle oturalım.
-Şimdi gözlerimizi kapatalım ve bir süre nasıl mutlu olunur onun üzerine düşünelim.
-Şimdi ben davula vuracağım ve hep birlikte hayal dünyasına gideceğiz.
-Dışarıda, çok güzel bir bahçede, güzel bir yol üzerinde yürüyorsunuz.Etrafta güzel çiçekler var.Yürüdüğünüz yolda güzel renkli taşlar var ve siz küçük bir derenin üzerindeki tahta köprüden geçiyorsunuz.Derenin suyu berrak ve içindeki küçük balıkları görüyorsunuz.İlerde küçük bir orman ve tam o sırada bir bank görüyorsunuz ve bankta oturan bir çocuk var.Çocuk çok üzgün.Çocuğa soruyorsun: “Niye bu kadar üzgünsün?”
-Şimdi dinle o sana ne anlatıyor?
-Onunla birlikte ne yapabilirsiniz,birlikte ne oynayabilirsiniz?
-Sen üzüntülü olduğun zaman ne yapıyorsun?
-Bir arkadaşa sahip olmak ve ona yardım etmek ne güzel şey?
-Bak o tekrar gülüyor.Onunla tekrar bir arada olabilirsin ve karşılıklı birbirinize yardım edebilirsiniz.
-Şimdi evlerinize gideceksiniz ve birbirinizle neşeli olarak vedalaşıyorsunuz.
-Şimdi ben davula vuracağım ve hepiniz tekrar burada(yuvada,okulda,evde) olacaksınız.
-Gözlerinizi açın ve ayaklarınızı oynatın.
-Bir çocuk nasıl mutlu edilir hepiniz yaşadınız.
-Şimdi hepimiz neşeli olarak dans edelim.
"evin bölümleri" draması..
çocuklara "şimdi ben hepinizin eline çok yapışkan bir madde sürüyorum ama bunu çıkarması çok zor "diyoruz. "diğer elimizi kullanmak yok şimdi herkes sınıfta dolaşarak bunu çıkarmaya çalışsın" bu sırada çocukların bazıları yere sürterek bazıları birbirinin üzerine sürterek ellerini çıkarmaya çalışırlar. Bİr müddet sonra" çıkartamadınız değil mi çünkü bu çok yapışkan ne yapsanız çıkmıyor" "hadi şimdi mutfağa gidelim orda bazı araçlar bulalım elimizdeki yapışkanı çıkarmaya çalışalım" komutu verilir.
sonra herkes sınıfta dağılır yine çıkarmaya çalışırlar." evet şimdi söyleyin bakalım mutfakta neyle çıkarmaya çalıştınız." sorusunu sorar burda amaç çocukların mutfakta hangi araçların kullanıldığının farkında olup olmadıklarını görmektir. yapışkan yine çıkmadı salona gidelim, banyoya gidelim, yatak odasına gidelim denilir.
hepsinden sonra tek tek neyle çıkarmaya çalıştıkları sorulur. en sonunda ben yapışkanları elinizden alıyorum, diyerek etkinlik sonlandırılır. yine evin bölümleriyle ilgili sınıf 4 gruba ayrılır. bir grup mutfak bir grup salon bir gurup yatak odası bir grup banyo olur. grup üyelerinin her biri evin o bölümünde bulunan bir eşya olur.
gruplar sırayla evin o bölümünü nasıl oluşturduklarının son halini diğer grupların önünde sergiler. onlarda hangi şeklin hangi eşya olduğunu tahmin eder. sonra gruptaki kişiye sorulur hangi eşya olduğu her grup bitene kadar devam eder.
Türkçe Dil ve drama
Öğretmen önce sınıfa bire bir boyutlarda kartondan veya köpükten bir erkek, bir bayan modeli çizer.Uygun yere monte eder.Sınıfa erkek ve kadın giysileri getirir.Bunlardan uygun olanları çocuklarla birlikte maketlere giydirir.Çocuklara bu maketler doğrultusunda;
- Vücudun bölümlerinde ne gibi farklılıklar var?
- Kıyafetlerinde ne gibi farklılıklar var?
- Ailenizde kaç kız, kaç erkek var?
- Büyük kardeşler, küçük kardeşler kim ve neler yapıyorlar?
- Evdeki ve dışarıdaki sorumlulukları neler?
- Sen evde neler yapıyorsun?
- Herkes sorumluluklarını gerçekleştirmeseydi neler olurdu? gibi sorular sorulur.
Verdikleri cevaplar değerlendirilir.İstekli çocuklara birer yetişkin kıyafeti giydirilir.
Anne, baba ve çocuklar şeklinde aile oluşturulur ve ailede neler yapılıyor, canlandırılması istenir. Herkesin rollerine ve neler yapmaları gerektiğine, aynı kişinin kaç değişik rolde olabileceği ve bunların neler olduğu; bu roller gerçekleştirilmezse ailede ve toplumda neler olabileceğine dikkat çekilir.
Canlandırma bittiğinde çocukların neler hissettiği sorulur. Evde kendilerinin neler yapabildikleri ve bunları yaparken nelerden hoşlandıkları ya da hoşlanmadıklarını, bu işleri yaparken hangi organlarını kullandıkları sorulur.
ŞİŞE DRAMASI
Çocuklardan yere yatıp gözlerini kapatmaları istenir.
Şimdi küçük bir şişenin içindesiniz.
Şişenin içinde o kadar sıkışmışsınız ki,bütün vücudunuz ağrıyor.
Kocaman bir çöl burası.
Çok uzunj zamandır oradasınız. Belki 100 yıl kadardır ordasınız.
Yardıma çok ihtiyacınız var gerçekten.
Bİri gelse de beni kurtarsa diye düşünüyorsunuz.
Tam bu sırada bir çocuk geçiyor.
Şİşeyi alıyor,sallıyor,sağına soluna bakıyor,kapağını açıyor.
Önce şişeden başınız çıkıyor.
Sonra omuzlarınız.
Bİraz da sallanıyorsunuz.
SIrayla her yerinizi çıkarıyorsunuz.
Ayaklarınız çıkmıyor,sallayın sallayın.
ohhh be!
Artık şişeden çıktınız. Özgürsünüz!
Ellerinizi ayaklarınızı,kollarınızı rahatça hareket ettirebiliyorsunuz.
Derin bir nefes alıyorsunuz.
Şimdi istediğiniz gibi hareket edebilir,bağırabilir, hoplayıp zıplayabilirsiniz...
süslü hanım oyunu..
(Her iki sıra iki kez söylenir)
Erkekler: Süslü hanım geliyor tüm kalpleri yakıyor.
Süslü hanım:
1- Çantamı taktım koluma
Çıktım bağdat yoluna
Ben bir subay beklerken
Kasapta çıktı karşıma
Kasap: Dizlerinin üstüne çöküp ellerini açarak
2(Elbisenin moruna yandım süslü hanıma
Ayakkabım toz atar
Kasap bana laf atar
Ben istemem kasabı
Et kokar her yanı
2- Çantamı taktım koluma
Çıktım Bağdat yoluna
Ben bir subay beklerken
Çöpçü de çıktı karşıma
Çöpçü: Dizlerinin üstüne çöküp ellerini açarak
Elbisenin moruna yandım süslü hanıma
Ayakkabım toz atar
Çöpçü bana göz atar
Gözün kör olsun çöpçü
Elalem bize bakar.
3- Çantamı taktım koluma
Çıktım Bağdat yoluna
Ben bir subay beklerken
Doktor da çıktı karşıma
Doktor: Dizlerinin üstüne çöküp ellerini açarak
Elbisenin moruna yandım süslü hanıma
Ayakkabım toz atar
Doktor bana laf atar
Ben istemem doktoru
Hastası bırakmaz onu
4- Çantamı taktım koluma
Çıktım Bağdat yoluna
Ben bir subay beklerken
Aşçı da çıktı karşıma
Aşçı: Dizlerinin üstüne çöküp ellerini açarak
Elbisenin moruna yandım süslü hanıma
Ayakkabım toz atar
Aşçı göz atar
Ben istemem aşçıyı
Soğan kokar her yanı
5- Çantamı taktım koluma
Çıktım Bağdat yoluna
Ben bir subay beklerken
Memur da çıktı karşıma
Memur: Dizlerinin üstüne çöküp ellerini açarak
Elbisenin moruna yandım süslü hanıma
Ayakkabım toz atar
Memur bana laf atar
Ben istemem memuru
Zor gelir ayın sonu
6- Çantamı taktım koluma
Çıktım Bağdat yoluna
Ben bir subay beklerken
Manav da çıktı karşıma
Manav: Dizlerinin üstüne çöküp ellerini açarak
Elbisenin moruna yandım süslü hanıma
Ayakkabım toz atar
Manav bana göz atar
Ben istemem manavı
Ot kokar her yanı
7- Çantamı taktım koluma
Çıktım Bağdat yoluna
Ben bir subay beklerken
Subay da çıktı karşıma
Memur: Dizlerinin üstüne çöküp ellerini açarak
Elbisenin moruna yandım süslü hanıma
Ayakkabım toz atar
Ben bir subay beklerken
Subay da yanmış aşkıma
(Kol kola girerek sahneden çıkarlar.)
Trafik
Materyal:
Trafik işaret kartları
Sarı,kırmızı,yeşil kartonlar
Çocuklarla trefik ışıkları oyunu oynanır.Yeşil geç,kırmızı dur,yönergeleri karışık olarak verilir.Şaşıran çocuğa kağıttan ceza verilir.Trafik işaret kartlarını her çocuk sırayla sözsüz anlatmaya çalışır.
-Sınıf; yollar, yaya geçitleri, kaldırımlar olarak düzenlenir. Trafik işaretleri de uygun yerlere yarleştirilir.Yaya,araçta sürücü,tarfik polisi rolleri çocuklara paylaştırılır.
- ÖĞretmen çeşitli rollerde( yaşlı, fiziksel engelli,küçük çocuk...vb) karşıdan karkeser.
şıya geçmeye çalışır.
-Öğretmen trafi,k polisi rolünde trafiği düzenler.Kurallara uymayanlara ceza keser.
Öğretmen, ön koltukta oturmak için ağlayan, inat eden bir çocuk rolünde olur.Ailedeki diğer bireylerin rolleri paylaştırılır. Neden öne oturmaması gerektiği konuşulur.Canlandırılır.
ORMANLAR
Öğretmen yere gövdesi,dalları belirgin olan büyük bir ağaç resmi çizer. Ağacın bölümleri çocuklarla birlikte tartışılır.Hangi kısmında hangi hayvanların yaşayabileceği hakkında konuşulur.
Ağaçların ne işe yaradığı, insanların ağaçlardan nasıl yararlandığı konuşulur. Ağaçlardan yapılmış araç gereçlere örnekler verilir.
Çocuklar olmak istedikleri hayvanı seçerler. O hayvan gibi hareket ederek ağaç resmi üzerinde yerlerini alırlar.Öğretmen bazı hayvanları hatırlatabilir kim olmak ister...vb sorularla.Ağaç olmak isteyen olursa fırsat verilir.
Öğretmen; "herşeyin çok güzel olduğu, hayvanların çok rahat ve güzel yaşadığı bir yağmur ormanında yaşıyoruz.Ama görüyor musunuz gövdede bişey oluyor,birileri onu kesiyor" der. ağaçlar birer birer yere düşerler.
Öğretmen; etrafa bir bakar mısınız,hiç ağaç kalmadı.Ağaçsız yaşayabilir misiniz" der.Her hayvan neden ağaçsız yaşanamayacağını anlatır.
Çocuklar bu durumda ne yapılabilir fikrini tartışırlar. Ormandan gitme fikri çoğunluk kazanırsa öğretmen farklı fikirlere yönlendirmelidir.
ÖĞretmen, yeni bir ormanın nasıl yapılabileceğini sorar. Alınan yanıtlarla yeniden bir orman yapılır.
Ormanları korumak için neler yapılabilir, tartışılır...
GÜNEŞ:************ Hey küçük papatya
********************** Artık uyansana
********************** Bak ben geldim yine
********************** Güzel güzel açsana
PAPATYA:******** Ah parlak güneş
********************** Açmak istemezmiyim
********************** Susuz kaldım bu gün
********************** Nasıl güleyim
GÜNEŞ:************ Serin rüzgar,güçlü rüzgar
********************** Nerelerdesin
********************** Haydi biraz es te
********************** Bulutu buraya**getir
RÜZGAR:********** Beyaz bulut,pamuk bulut
********************** Haydi gelsene
********************** Papatya susamış
********************** Biraz yağmur versene
BULUT:************ İşte ben geldim
********************** Bol bol yağmur getirdim
********************** Kana kana iç papatya
********************** Gülümse yine bize
PAPATYA :******** Hepinize çok teşekkür ederim
********************** Güneş bulut ve rüzgar
********************** Benim iyi dostlarım
********************** Siz olmasaydınız ben ne yapardım
DİŞ SAĞLIĞI
Fatma çok haylaz bir çocuktur. Kendi vücudu dikkate almaz ilgilenmez. Hele ki dişlerine hiç bakmayan bir çocuktur. İşte dişine bakmadığı için yakınan diş ve diş macunun dinliyoruz.
Diş fırçası :
- offf offf sıkıntıdan patlamak üzereyim.
Diş macunu:
— neden arkadaşım bu kadar üzgünsün canını sıkan nedir ben bak mutluyum.
Diş fırçası:
— bu evin yaramaz çocuğu beni hiç kullanmıyor. O yüzden mikroplar üzerime yerleşti bak nasılda gülüyorlar. Dişlerini de çıkarmışlar artık onlardan kurtuluşum yok.bir işe yaramadan burada kalmaktan sıkıldım. Her yerim toz içinde kaldı bak.
Diş macunu:
- Evet, gördüm senin için çok üzüldüm. Ama elimden bir şey gelmez ki beni de hiç kullanmıyor.
Diş fırçası:
— Senin için sorun yok hiç değilse tüpün var korunabiliyorsun mikroplardan ya bana bak mikrop yuvası oldum. Fatma bana hiç bakmıyor alındığımdan beri buradayım, bir işe yaramamdım. Aslında benim görevim çok güzel insanların dişerinin sağlıklı olmasını sağlıyorum senin yardımınla ama beni kullanmadıklarında bir şey yapamıyorum.
Diş macunu:
— Öyle söyleme bak bende tüpün içindeyim korunuyorum ama bayatlama riskim var. Bayatlayınca da görevimi yerine getiremiyorum.
Diş fırçası:
- aaa ben bunu bilmiyordum bayatlayınca ne oluyor ki?
Diş macunu:
Bayat olunca dişleri koruyamıyorum ve dişlere zarar verebiliyorum.
Diş fırçası:
- Gerçekten çok şaşırdım. Peki, bu son kullanma tarihi ne demek arkadaşım ben onu bilmiyorum. Bana anlatır mısın?
Diş macunu:
- Tabii ki anlatırım son kullanma tarihi demek ne kadar zamanla kullanabileceğimizi insanlara gösteren tarih demek zamanımız geçtiğinde insanlara zarar verebiliyoruz. Eskiyoruz çünkü.
- aaa ben bunları bilmiyordum teşekkür ederim arkadaşım.
- Fatma bizi hiç görmüyor hal bu ki ne kadar renkliyiz güzeliz değil mi?
- Evet, haklısın arkadaşım ama elimizden bir şey gelmiyor annesi de bunun farkında onun sözünü de hiç dinlemiyor.
Diş macunu:
Aslında dişlerde çok üzgünler bu duruma geçen yüzünü yıkarken gördüm dişleri çok mutsuzlardı.
Diş fırçası:
- Hımım neden ki?
- Fatma çikolata çok yiyormuş ve kolayında çok içiyormuş sonrada öylece bırakıyormuş bunlar dişlere yapışıyormuş. Dişler bundan dolayı sararmışlar solmuşlar.
Diş fırçası:
- Annesi çok uyarıyor ben duymuştum ama hiç dinlemiyordu Fatma akıllı çocuklar annelerinin sözünü dinlerler değil mi arkadaşım?
- Evet, arkadaşım bizler dinliyoruz.
Diş fırçası:
Artık istese de beni kullanamaz çünkü mikroplar bana yuva yaptılar. Benim gibi yeni temiz arkadaş almaları lazım.
Diş macunu:
- Beni kullanabilir daha zamanım var ama bu gidişle Fatma beni de kullanamayacak.
Bu sırada Fatma ağlayarak içeri girer.
- Anneanneciğim nerdesin dişlerim çok ağrıyor. Baksana hepside çürümüş artık hem de hiç sağlam değiller. Çürümüş dişlerim artık güzel olmayacak mı? Anne der çıkar.
Diş macunu:
- bak gördün mü arkadaşım artık dişler dayanamamış çürümeye başlamışlar.
Diş fırçası:
— Evet, çok üzüldüm çok da sızı yapıyor herhalde baksana Fatma nasıl da ağlıyordu.
Ama çocuklar dişlerini düzenli olarak yemeklerden sonra fırçalamalılar ki dişleri böyle çürümesin ve ağrı yapmasın. Fatma da bundan sonra artık fırçalayacaktır. Değil mi?
Diş fırçası:
- Evet, bence de yoksa tüm dişleri çürür ve dişsiz kalır. Akılı çocuklar dişlerini yemekten sonra fırçalarlar.
Değil mi çocuklar.
Bak bak hepsinin dişeri ne çocuklar dişlerinizi gösterebilir misiniz.?
Bak arkadaşım hepside fırçalıyorlar herhalde fırçalamasalardı bundan sonra fırçalayacaklar değil mi çocuklar.
Yoksa sizde Fatma gibi dişlerinizi kaybedebilirsiniz.
RENKLER ÜLKESİ
(Renkler korosu sahnededir.Korodaki çocukların hepsinin elinde,ait oldukları rengi simgeleyen balonlar vardır.Elbiseleri ve başlıkları da simgeledikleri renktedir.Koronun en arka sırasında kahverengi,siyah ve beyazı simgeleyen çocuklar vardır.Öndeki yedi renk çocuk sırayla birer adım öne çıkarak konuşurlar.)
KIRMIZI : Biz tam yedi kardeşiz.
TURUNCU: Güneş bizim annemiz.
SARI: Gökkuşağı evimiz.
MAVİ: Biz tam yedi çiçeğiz.
LACİVERT: Doğa bizim ülkemiz.
MOR: Biz tam yedi çocuğuz.
KORO: Işıkla oluşuruz Resimde buluşuruz.
(Korodaki tüm renk çocuklar el ele tutuşarak halka oluştururlar.Olanaklara göre canlı yada teypten gelen müzikle dans ederek dönerler.Bu arada şarkı da söylerler.Şarkının renklerle ilgili olması gereklidir.Koronun söylediği iki dize de ezgilenerek kullanılabilir.şarkı ve dans bitice sahneye ressam ve hemen arkasından da çiçekli çocuklar korosu girer.ressamın elinde paleti ve fırçası vardır.ressamın oluşturacağı resmin izleyiciler tarafından görülebilmesi için kağıdın yeterince büyük olması gereklidir.)
KIRMIZI : (Elindeki kırmızı gülü sallayarak gelir.)Kırmızı gül gülüyor.resimde göz süzüyor.
RESSAM : ( Kağıda gül çizerken )Kırmızı güle bakın,dikeninden sakının.
TURUNCU : (Turuncu bir çiçekle gelir. Çiçeğini sallar).Turuncuyu alalım güneşi boyayalım.
RESSAM: ( Kağıdın sağ üst köşesine güneş resmi yaparken) Güneşimi boyadım,ısındım,aydınlandım.
SARI: ( Elinde papatyalarla gelir,çiçeğini sallar.)Altın gözlü papatya,güler yüzlü papatya.
RESSAM: ( Kağıdın alt tarafına papatyalar çizerken.) Papatyasız kır olmaz.Kırsız resim hoş olmaz.
YEŞİL: ( Elinde yeşil yapraklı bir dalla gelir.) Yeşil ağaçla çimen,resme girsinler hemen.
RESSAM: ( Bir ağaç resmi yaparken.)Doğa yeşilsiz olmaz,insan doğasız olmaz.
MAVİ: Mavi gök mavi deniz,martılar nerdesiniz?
RESSAM: ( Göğü ve denizi maviye boyarken.) Küçük mavi dalgalar,mavi gökte bulutlar.
LACİVERT : (Elinde bir menekşeyle gelir.Menekşeyi sallar. Lacivert bir menekşe,çocuğun yüzünde neşe.
RESSAM: ( Menekşeleri çizerken). İşte güzel menekşe,bakıyor hep güneşe.
MOR: ( Elinde leylak ve sümbüllerle girer,çiçekleri sallar.) Mor leylakla sümbül,doğaya ödül.
RESSAM: ( Leylak ve sümbülleri çizerken) Dağın yücesi mordur,resim yapması zordur. Aferin sana ressam. Resmimiz oldu tamam.Dağları biraz mora boyar.
KAHVERENGİ : Hayır hayır.Resim olmadı tamam. Nerde kahverengi topraklar?Toprak rengi o dağlar?
RESSAM : (Dağları toprakları kahverengiye boyar)İşte dağlar topraklar.Resmimiz oldu tamam.
BEYAZ: Hayır tamam olmadı.Hani beyaz bulutlar?Köpük köpük dalgalar?
RESSAM : (Denize dalga köpükleri,göğe beyaz bulutlar ekler.) Dalgalarla bulutlar. Resmimiz oldu tamam.
SİYAH : Hayır hayır olmadı. Nere kara kayalar?Kara kanatlı kuşlar?
(Ressam kaya resmi yapar,kuşların kara kanatlarını çizer çabucak.İzleyicilere bakar.Resmin bazı eksiklerini tamamlar.)
RESSAM: Ne dersiniz oldu mu?( Seyircilerin isteklerini yanıtlamaya çalışır gibi) Ne dediniz?Bir ev mi?( Hemen küçük bir ev kondurur resme.)(Seyircilere) Anlamadım.Top oynayan çocuklar mı? İşte... (Seyircilerin istekleri olursa ekler.)
Balonlu çocuklar korosu,çiçekli çocuklar korosu,ressam el ele tutuşarak bir halka oluştururlar.Baharla çiçeklerle ilgili bir şarkıyla dönerlerken oyun biter...
üzgün çocuğu nasıl neşelendirebiliriz?
Etkinlik 1:Üzüntülü Bir Çocuk Nasıl Neşelendirilir?
Materyal: Ağlayan ve gülen çocuk resimleri
Grup:8-10 çocuk
Yönerge: Her çocuk kendine bir yer seçer.Elimizde gülen ya da ağlayan çocuk resmi varsa ona bakmakla oyuna başlayabiliriz.
Ne zaman neşeli ya da üzüntülü olduğum üzerinde konuşabiliriz.
-Şimdi, “Hepimiz üzgün bir çocuk nasıl neşeli olabilir?” onun üzerinde düşüneceğiz.
-Önce rahat oturalım,kendimizi nasıl rahat hissediyorsak öyle oturalım.
-Şimdi gözlerimizi kapatalım ve bir süre nasıl mutlu olunur onun üzerine düşünelim.
-Şimdi ben davula vuracağım ve hep birlikte hayal dünyasına gideceğiz.
-Dışarıda, çok güzel bir bahçede, güzel bir yol üzerinde yürüyorsunuz.Etrafta güzel çiçekler var.Yürüdüğünüz yolda güzel renkli taşlar var ve siz küçük bir derenin üzerindeki tahta köprüden geçiyorsunuz.Derenin suyu berrak ve içindeki küçük balıkları görüyorsunuz.İlerde küçük bir orman ve tam o sırada bir bank görüyorsunuz ve bankta oturan bir çocuk var.Çocuk çok üzgün.Çocuğa soruyorsun: “Niye bu kadar üzgünsün?”
-Şimdi dinle o sana ne anlatıyor?
-Onunla birlikte ne yapabilirsiniz,birlikte ne oynayabilirsiniz?
-Sen üzüntülü olduğun zaman ne yapıyorsun?
-Bir arkadaşa sahip olmak ve ona yardım etmek ne güzel şey?
-Bak o tekrar gülüyor.Onunla tekrar bir arada olabilirsin ve karşılıklı birbirinize yardım edebilirsiniz.
-Şimdi evlerinize gideceksiniz ve birbirinizle neşeli olarak vedalaşıyorsunuz.
-Şimdi ben davula vuracağım ve hepiniz tekrar burada(yuvada,okulda,evde) olacaksınız.
-Gözlerinizi açın ve ayaklarınızı oynatın.
-Bir çocuk nasıl mutlu edilir hepiniz yaşadınız.
-Şimdi hepimiz neşeli olarak dans edelim.
"evin bölümleri" draması..
çocuklara "şimdi ben hepinizin eline çok yapışkan bir madde sürüyorum ama bunu çıkarması çok zor "diyoruz. "diğer elimizi kullanmak yok şimdi herkes sınıfta dolaşarak bunu çıkarmaya çalışsın" bu sırada çocukların bazıları yere sürterek bazıları birbirinin üzerine sürterek ellerini çıkarmaya çalışırlar. Bİr müddet sonra" çıkartamadınız değil mi çünkü bu çok yapışkan ne yapsanız çıkmıyor" "hadi şimdi mutfağa gidelim orda bazı araçlar bulalım elimizdeki yapışkanı çıkarmaya çalışalım" komutu verilir.
sonra herkes sınıfta dağılır yine çıkarmaya çalışırlar." evet şimdi söyleyin bakalım mutfakta neyle çıkarmaya çalıştınız." sorusunu sorar burda amaç çocukların mutfakta hangi araçların kullanıldığının farkında olup olmadıklarını görmektir. yapışkan yine çıkmadı salona gidelim, banyoya gidelim, yatak odasına gidelim denilir.
hepsinden sonra tek tek neyle çıkarmaya çalıştıkları sorulur. en sonunda ben yapışkanları elinizden alıyorum, diyerek etkinlik sonlandırılır. yine evin bölümleriyle ilgili sınıf 4 gruba ayrılır. bir grup mutfak bir grup salon bir gurup yatak odası bir grup banyo olur. grup üyelerinin her biri evin o bölümünde bulunan bir eşya olur.
gruplar sırayla evin o bölümünü nasıl oluşturduklarının son halini diğer grupların önünde sergiler. onlarda hangi şeklin hangi eşya olduğunu tahmin eder. sonra gruptaki kişiye sorulur hangi eşya olduğu her grup bitene kadar devam eder.
Türkçe Dil ve drama
Öğretmen önce sınıfa bire bir boyutlarda kartondan veya köpükten bir erkek, bir bayan modeli çizer.Uygun yere monte eder.Sınıfa erkek ve kadın giysileri getirir.Bunlardan uygun olanları çocuklarla birlikte maketlere giydirir.Çocuklara bu maketler doğrultusunda;
- Vücudun bölümlerinde ne gibi farklılıklar var?
- Kıyafetlerinde ne gibi farklılıklar var?
- Ailenizde kaç kız, kaç erkek var?
- Büyük kardeşler, küçük kardeşler kim ve neler yapıyorlar?
- Evdeki ve dışarıdaki sorumlulukları neler?
- Sen evde neler yapıyorsun?
- Herkes sorumluluklarını gerçekleştirmeseydi neler olurdu? gibi sorular sorulur.
Verdikleri cevaplar değerlendirilir.İstekli çocuklara birer yetişkin kıyafeti giydirilir.
Anne, baba ve çocuklar şeklinde aile oluşturulur ve ailede neler yapılıyor, canlandırılması istenir. Herkesin rollerine ve neler yapmaları gerektiğine, aynı kişinin kaç değişik rolde olabileceği ve bunların neler olduğu; bu roller gerçekleştirilmezse ailede ve toplumda neler olabileceğine dikkat çekilir.
Canlandırma bittiğinde çocukların neler hissettiği sorulur. Evde kendilerinin neler yapabildikleri ve bunları yaparken nelerden hoşlandıkları ya da hoşlanmadıklarını, bu işleri yaparken hangi organlarını kullandıkları sorulur.
ŞİŞE DRAMASI
Çocuklardan yere yatıp gözlerini kapatmaları istenir.
Şimdi küçük bir şişenin içindesiniz.
Şişenin içinde o kadar sıkışmışsınız ki,bütün vücudunuz ağrıyor.
Kocaman bir çöl burası.
Çok uzunj zamandır oradasınız. Belki 100 yıl kadardır ordasınız.
Yardıma çok ihtiyacınız var gerçekten.
Bİri gelse de beni kurtarsa diye düşünüyorsunuz.
Tam bu sırada bir çocuk geçiyor.
Şİşeyi alıyor,sallıyor,sağına soluna bakıyor,kapağını açıyor.
Önce şişeden başınız çıkıyor.
Sonra omuzlarınız.
Bİraz da sallanıyorsunuz.
SIrayla her yerinizi çıkarıyorsunuz.
Ayaklarınız çıkmıyor,sallayın sallayın.
ohhh be!
Artık şişeden çıktınız. Özgürsünüz!
Ellerinizi ayaklarınızı,kollarınızı rahatça hareket ettirebiliyorsunuz.
Derin bir nefes alıyorsunuz.
Şimdi istediğiniz gibi hareket edebilir,bağırabilir, hoplayıp zıplayabilirsiniz...
süslü hanım oyunu..
(Her iki sıra iki kez söylenir)
Erkekler: Süslü hanım geliyor tüm kalpleri yakıyor.
Süslü hanım:
1- Çantamı taktım koluma
Çıktım bağdat yoluna
Ben bir subay beklerken
Kasapta çıktı karşıma
Kasap: Dizlerinin üstüne çöküp ellerini açarak
2(Elbisenin moruna yandım süslü hanıma
Ayakkabım toz atar
Kasap bana laf atar
Ben istemem kasabı
Et kokar her yanı
2- Çantamı taktım koluma
Çıktım Bağdat yoluna
Ben bir subay beklerken
Çöpçü de çıktı karşıma
Çöpçü: Dizlerinin üstüne çöküp ellerini açarak
Elbisenin moruna yandım süslü hanıma
Ayakkabım toz atar
Çöpçü bana göz atar
Gözün kör olsun çöpçü
Elalem bize bakar.
3- Çantamı taktım koluma
Çıktım Bağdat yoluna
Ben bir subay beklerken
Doktor da çıktı karşıma
Doktor: Dizlerinin üstüne çöküp ellerini açarak
Elbisenin moruna yandım süslü hanıma
Ayakkabım toz atar
Doktor bana laf atar
Ben istemem doktoru
Hastası bırakmaz onu
4- Çantamı taktım koluma
Çıktım Bağdat yoluna
Ben bir subay beklerken
Aşçı da çıktı karşıma
Aşçı: Dizlerinin üstüne çöküp ellerini açarak
Elbisenin moruna yandım süslü hanıma
Ayakkabım toz atar
Aşçı göz atar
Ben istemem aşçıyı
Soğan kokar her yanı
5- Çantamı taktım koluma
Çıktım Bağdat yoluna
Ben bir subay beklerken
Memur da çıktı karşıma
Memur: Dizlerinin üstüne çöküp ellerini açarak
Elbisenin moruna yandım süslü hanıma
Ayakkabım toz atar
Memur bana laf atar
Ben istemem memuru
Zor gelir ayın sonu
6- Çantamı taktım koluma
Çıktım Bağdat yoluna
Ben bir subay beklerken
Manav da çıktı karşıma
Manav: Dizlerinin üstüne çöküp ellerini açarak
Elbisenin moruna yandım süslü hanıma
Ayakkabım toz atar
Manav bana göz atar
Ben istemem manavı
Ot kokar her yanı
7- Çantamı taktım koluma
Çıktım Bağdat yoluna
Ben bir subay beklerken
Subay da çıktı karşıma
Memur: Dizlerinin üstüne çöküp ellerini açarak
Elbisenin moruna yandım süslü hanıma
Ayakkabım toz atar
Ben bir subay beklerken
Subay da yanmış aşkıma
(Kol kola girerek sahneden çıkarlar.)
Trafik
Materyal:
Trafik işaret kartları
Sarı,kırmızı,yeşil kartonlar
Çocuklarla trefik ışıkları oyunu oynanır.Yeşil geç,kırmızı dur,yönergeleri karışık olarak verilir.Şaşıran çocuğa kağıttan ceza verilir.Trafik işaret kartlarını her çocuk sırayla sözsüz anlatmaya çalışır.
-Sınıf; yollar, yaya geçitleri, kaldırımlar olarak düzenlenir. Trafik işaretleri de uygun yerlere yarleştirilir.Yaya,araçta sürücü,tarfik polisi rolleri çocuklara paylaştırılır.
- ÖĞretmen çeşitli rollerde( yaşlı, fiziksel engelli,küçük çocuk...vb) karşıdan karkeser.
şıya geçmeye çalışır.
-Öğretmen trafi,k polisi rolünde trafiği düzenler.Kurallara uymayanlara ceza keser.
Öğretmen, ön koltukta oturmak için ağlayan, inat eden bir çocuk rolünde olur.Ailedeki diğer bireylerin rolleri paylaştırılır. Neden öne oturmaması gerektiği konuşulur.Canlandırılır.
ORMANLAR
Öğretmen yere gövdesi,dalları belirgin olan büyük bir ağaç resmi çizer. Ağacın bölümleri çocuklarla birlikte tartışılır.Hangi kısmında hangi hayvanların yaşayabileceği hakkında konuşulur.
Ağaçların ne işe yaradığı, insanların ağaçlardan nasıl yararlandığı konuşulur. Ağaçlardan yapılmış araç gereçlere örnekler verilir.
Çocuklar olmak istedikleri hayvanı seçerler. O hayvan gibi hareket ederek ağaç resmi üzerinde yerlerini alırlar.Öğretmen bazı hayvanları hatırlatabilir kim olmak ister...vb sorularla.Ağaç olmak isteyen olursa fırsat verilir.
Öğretmen; "herşeyin çok güzel olduğu, hayvanların çok rahat ve güzel yaşadığı bir yağmur ormanında yaşıyoruz.Ama görüyor musunuz gövdede bişey oluyor,birileri onu kesiyor" der. ağaçlar birer birer yere düşerler.
Öğretmen; etrafa bir bakar mısınız,hiç ağaç kalmadı.Ağaçsız yaşayabilir misiniz" der.Her hayvan neden ağaçsız yaşanamayacağını anlatır.
Çocuklar bu durumda ne yapılabilir fikrini tartışırlar. Ormandan gitme fikri çoğunluk kazanırsa öğretmen farklı fikirlere yönlendirmelidir.
ÖĞretmen, yeni bir ormanın nasıl yapılabileceğini sorar. Alınan yanıtlarla yeniden bir orman yapılır.
Ormanları korumak için neler yapılabilir, tartışılır...