Bilişsel Gelişimle İlgili Öğeler

Puanları 0
Solutions 0
Katılım
6 Ocak 2013
Mesajlar
8
Tepki Skoru
0
Puanları
0
@cerenkaçanünlü
1. Gizil güç
Potansiyel, gerçekleşmeyen ama gerçekleşebilecek olan, saklı olan güç anlamına
gelmektedir. Çocuğun kalıtımla getirdiği ve eğitim yoluyla ortaya çıkacağışünülen
yetenekleri ve özellikleri gizil güç olarak isimlendirilir. Kalıtımla gelen doğal yollarla ortaya
çıkan özellikler gizli değildir. Gizil güç eğitim yoluyla ortaya çıkar.
2. Yetenek
Bireyin bilişsel, duyuşsal ve motor davranışlarla ilgili gizil gücü yetenek olarak
nitelendirilir. Birey; bilişsel, duyuşsal ve motor yetenekleriyle bilgi ve becerileri öğrenir.
Bireyin yetenekleri öğrenmenin, bir meslek edinmenin, bir ürün üretmenin dayandığı gizil
güçtür. Birey, yeteneklerini; öğrenme yoluyla yeterliliğe dönüştürür. Yeterlilik, bireyin
yeteneklerinin iş yapabilecek, uygulama yapabilecek, ürün üretebilecek, eyleme geçebilecek
nitelikte açığa çıkarılmasıdır. Yeterlilik, eyleme geçebilme niteliğidir.
Yetenekli insanlar, bir üretim etkinliği içinde olup hemen fark edilir. Ürettikleri
nicelik ve nitelik açısından, o alanda üretilenlerden üstün ve yeni olma özellikleriyle,
kolayca ayırt edilir. Yetenek, insanlığın ilerlemesi için vazgeçilmezdir.








3. Algı
İnsanın doğumdan itibaren, yaşamı boyunca duyularını kullanarak çevresindeki
bilgileri organize etme, anlama, yorumlama ve yeni durumlara kendini uydurma sürecine,
algı denir. Algılamamız sağlayan, duyu organlarımız olan gözün, kulağın, ağzın, burnun, elin
ve ayağın sağlıklı olması uyarıcılara anlam verilerek, yorumlanması için önemlidir. Örneğin;
yolun karşısından gelen arkadaşımız bize doğru yürümektedir. Açıkça bize doğru yürürken,
bize doğru bakmaktadır. Bizim görüntümüz onun gözüne, retinasına yansımıştır. Biyolojik
yapısı içerisinde göz bu görüntüyü beyne ulaştırmıştır. Beyin burada yapması gereken
duyusal bilginin alınmasından sonra, anlama, seçilme, düzenleme ve yorumlama aşamalarını
gerçekleştirir. Arkadaşımızın bizi fark ederek, selamlamasını bekleriz. Parlak bir ışığın, el
fenerinin ışığı olduğu, ancak algı yoluyla ayırt edilebilir.
Algılamada olgunlaşmanın, öğrenmenin, deneyimlerin, geçmiş yaşantıların,
beklentilerin önemi büyüktür.
Yeni doğan bebeğin görsel algıları, zorunlu algılar ve seçici algılar olmak üzere iki
grupta toplanır. Zorunlu ve seçici algılar karşılaştırıldığında bebeğin zorunlu algılamada her
bir uyarıcıya tek tek ve dikkatle baktığı, seçici algılamadaysa gözün, hedef nesneler arasında
esnek bir şekilde hareket ettiği görülür.
Algılama sürecinde şema, imge ve semboller önemlidir. Şema insan zihninde, çevreye
uyabilmeyi sağlayan davranış ve düşünce kalıplarının çevre ile zihin arasındaki etkileşimi
sonucu ortaya çıkar. İmge duyu organlarıyla alınan duyuların, beyinde kalan izleri olarak
ifade edilir. Algılamadaki görsel imge 2 yaşın sonlarına doğru gelişir. Sembol eşya ve
olayların geçici temsilcileri olarak ifade edilir. Örneğin, bir iletişim sembolü olan kelime,
yazılı veya sözlü kullanılırken, bir müzik parçası, sesle veya bir müzik aletiyle ifade edilir.
Bir olay; bir resimle, şiirle ya da jest ve mimiklerle anlatılır.
Duyu organları yoluyla çocuk, kendisine ve çevresine anlam verir. Doğumdan itibaren
kendi vücudunu çevresinden ayıramayan bir varlık olan çocuk, 3 yaşından itibaren nesneler
hakkında fikirlere sahiptir. Bebek doğduğu andan itibaren ellerini, ayaklarının tanımaya
başlar. Araştırmalara göre bebek ilk yıllarda, zamanının çoğunu çevresini tanımayla geçirir.
Çocuk çevresindeki nesnelere uzanır, dokunur, onları ağzına alıp tadına bakar ve koklayarak
incelemeye çalışır. Tüm duyu organlarını kullandığı görülür. Bir ses duyduğunda bu sesi
çıkaran nesne ya da bireyi arar. Gördüğünde, sesle görüntünün birbiriyle ilişkili olduğunu
anlar. Algılamanın gelişmesiyle, tanıdıklara ve yabancılara verilen tepkiler değişir. Çocuk
başta nesneleri, bir bütün halinde görme eğilimindedir. Yaşı ilerledikçe, nesnelerin,
ayrıntılarını ve özelliklerini benzer algılamaya doğru ilerler. Hemen hemen 2 yaşına kadar
çocuk, nesnelerin birbirinden farklı özelliklerini algılayamaz.
Örneğin,
gördüğü bütün dört ayaklı hayvanları (köpek, inek, koyun) tanıdığı kediye benzetir. Miyav miyav diye geneller.Algı hızlı bir gelişme gösterir. Gelişme sırasında değişikliklere uğrar. Bu değişiklikleri
dört grupta toplamak mümkündür.
1.2.3.1. Algıda Seçicilik


Çevremizde çok sayıda uyarıcı vardır. Organizmanın bunların tümünü birden
algılaması zordur. Bu nedenle organizma çevreden gelen uyarıcıların bazılarını seçmesine,
algıda seçicilik denir. Algıda seçicilikte dikkat önemlidir. Dikkat algılamaya hazır olmayı
ifade eder. Biz çevremizde, dikkat ettiğimiz nesneleri ve olayları algılarız. Aynı vitrine
bakan iki arkadaştan gömleğe ihtiyacı olan gömleği, kazağa ihtiyacı olanın kazağı görmesi
gibi... Algılamaya hazır olma da önemlidir. Bu bireyden kaynaklanan bir unsurdur. Kişi,
pek çok uyaran arasından sadece birini ya da birkaçını algılayabilir. Örneğin, bir anne gece
ağlayan bebeğinin sesini duyabilir; ama telefonun sesini duymayabilir. Bu annenin neyi
algılamaya hazır olduğu ile ilgilidir. Güdülenme de algılama için önemli bir etkendir.
Güdülenmeye göre, herhangi bir şeyi algılarken görmek istediğimizi görür, duymak
istediğimizi duyarız. Fazla ve gereksiz bilgileri önemsemeyiz. Seçicilikte önemli etkenlerden
biridir. Önceden algılanan nesne ve olaylar bellekte iz bırakır. Yeni bir algılama olduğunda,
eski yaşantıların bellekteki izleriyle yeni algı birleşerek, bellekte iz bırakır. Uyarıcıların
renkleri, büyüklüğü, şiddeti gibi bazı özellikleri dikkatimizi çeker. Renkli uyarıcılar, renksiz
uyarıcılardan daha çok dikkat çeker.
2. Ayırt Etme Becerisinin Gelişimi
Ayırt etme önceden bir bütün olarak görülen bir nesne ya da durumun, zamanla parçalarını, ayrıntılarını ve benzer nesneleri birbirinden ayrı kılan özelliklerini,algılama eğilimi olarak nitelendirilir. Erken çocukluk döneminde çocuk, karmaşık bir şekli bütün olarak algılar; fakat ayrıntılara dikkat etmez. Altı yaşından sonra ayrıntılara dikkat etmeye, ayrıntıları birleştirmeye ve bütünleyici bir algılamaya yönelir. Böylece bütünü,parçaları, parçaların birbiriyle ve bütünle olan ilişkilerini aynı anda algılama gerçekleşebilir. Algı için ön koşul, şekil ve zemin ayrımıdır. Şekli zeminde, parçayı bütünden ayırt etme ergenliğe kadar gelişir. Çocuk erken çocukluk yıllarında sesin de ayırt edilmesi gelişimini sürdürür.
 

Hoşgeldin!

Sitemize hoşgeldiniz, avantajlardan yararlanmak için kayıt olabilirsiniz.

Kayıt Ol!

23 Yıldır Sizlerle

23 yıldır sizlerleyiz. Türkiye'nin ilk okul öncesi eğitim platformu
Geri
Üst